Konya depreminden sonra gündeme geldi: '550 kilometre hayat kurtarır'... 'Konya’da hiç risk yok' diyemeyiz

Konya depreminden sonra gündeme geldi: '550 kilometre hayat kurtarır'... 'Konya’da hiç risk yok' diyemeyiz
Konya'da gerçekleşen 5.0 büyüklüğündeki depremden sonra Konya'nın yapı stoğu ve olası İstanbul depreminden etkilenip etkilenmeyeceği gündeme geldi. Deprem uzmanları konuya ilişkin detaylı bilgileri paylaştı.

Deprem hayatın bir gerçeği ve yüzyıllardır ders çıkarmamız gereken bir sonuç olarak ortaya çıkarken uzmanlar bu konuda zamanında tedbir alınması gerektiğinin altını çizerek hiçbir depremin dirençli yapıları yıkamayacağını vurguladı.

Doğal afet olarak karşımıza çıkan deprem, ülkemizde son yıllarda gündemden düşmüyor. Son olarak Konya’da 2 Ağustos 2023 tarihinde 5.0 şiddetinde yaşanan depremin ardından gelen irili büyüklü sarsıntılar, deprem gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Sarsıntısının birçok ilçeden hissedildiği bu depremler 6 ay önce yaşanan Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremlerin etkilerinin yeniden gündeme gelmesine neden oldu.

Konya Yenigün'den Tuba Kaya'nın haberine göre Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ankara Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, olası bir İstanbul depreminde Konya’nın zarar görmeyeceğine dikkat çekti.

Beklenen İstanbul değil Marmara depremi!

Doç. Dr. Bülent Özmen, gündemde yerini koruyan olası depremin sadece İstanbul değil bir Marmara Depremi olduğunun altını çizerek, “Burada 7 ve üzeri büyüklüğünde deprem meydana gelme olasılığı var. Marmara Deniz’inde meydana gelecek olası bir deprem başta İstanbul olmak üzere ilçeleri ve kıyı yerleşim bölgelerini etkileyecek. İstanbul için ise çok sayıda deprem senaryosu olmakla beraber bu kapsamda yapılan çalışmalar olası bir Marmara veya İstanbul depreminde çok sayıda insanın hayatını kaybedeceğini, yaralanacağını ve çok fazla binanın yıkılacağını gösteriyor” ifadesini kullandı.

Ekonomik kayıp çok fazla olacak

Olası bir İstanbul depreminde meydana gelecek ekonomik kayıpların Kahramanmaraş merkezi olan 6 Şubat’taki depremlerden daha fazla olacağını söyleyen Bülent Özmen, Kahramanmaraş depremlerinde ekonomik kaybın 100 milyar dolar olduğunu hatırlattı.

İstanbul Türkiye’nin göz bebeği

İstanbul’un, Türkiye’nin göz bebeği olduğunu ve ülkenin ekonomik kalbinin adeta İstanbul’da attığını belirten Özmen, “Bundan dolayı deprem gündemde olduğu zaman Marmara Depreminden daha çok İstanbul konuşuluyor. Çünkü insanlar endişeli. Ama ne olursa olsun Marmara Denizi odaklı düşünmek ve tedbirleri almak lazım” dedi.

Depremin zamanı değil, erken tedbir önemli!

Bir depremin ne zaman olacağı konusunda hiçbir zaman net konuşamayacaklarını söyleyen Özmen, “Diri faylara bakarak bir bölgede meydana gelmiş depremlerden ilham alarak deprem konusunda ileriye dönük tahminlerde bulunabiliriz. Depremin ne zaman olacağından çok en kısa zamanda tedbir almak önemli. Bunun yanında depreme dirençli projeler olmalı. Bütün disiplinler biraraya gelse Türkiye’nin depreme dirençli olması kaçınılmaz olacaktır” diye konuştu.

Konya, Marmara depreminin gölgesinde değil!

Konya’nın, İstanbul’a uzak olduğunu ifade eden Özmen sözlerine şunları ekledi, “Daha önceki depremlerin Konya’ya zarar verdiğine hiç rastlamadım. Etki yok denecek kadar az. Konya’da da deprem riski var. Yok diyerek kesin bir yargıda konuşamayız. Ama olası bir Marmara veya İstanbul depreminde Konya’nın zarar göreceğini düşünmüyorum. Şu an için Konya risk altında değil.”

550 kilometre hayat kurtarır

Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Eren, Konya ile beklenen Marmara depremini oluşturacak fay arasında yatay olarak yaklaşık 550 kilometre bir mesafe olduğunu söyleyerek beklenen Marmara depreminin Konya’da düşük şiddette hissedilebileceğini ifade etti. Prof. Dr. Eren, “Ama mesafe uzak olduğu için herhangi bir hasar vereceğini düşünmüyorum. Konya alüvyal bir zemin üzerinde olduğu için zeminin büyütme etkisinden dolayı belirli bir mesafede deprem etkiyebiliyor. Hatta dünyanın herhangi bir yerinde oluşan 8 büyüklüğündeki bir deprem, odaktan 400 kilometre uzaklıktaki alüvyal zeminde bulunan yerleşim yerlerinde hasar oluşturabiliyor. Ama Konya, Marmara depremini oluşturacak faylara uzak kaldığı için çok risk taşımıyor” diye konuştu.

“Konya’da hiç risk yok” diyemeyiz

Konya’da deprem riskinin hiç olmadığını söylemenin yanlış olduğunu dile getiren Yaşar Eren, “Konya’da deprem açısından risk yok gibi kesin bir yargı ile konuşamayız. Ama Konya yıkıcı depremlerden etkilenme sıklığı açısından güvenilir bir şehirdir. Konya bölgesinde deprem tekrarlanma aralıkları çok geniştir. Bu binlerce yıla tekabül ediyor. Konya’nın fay sistemi de diğerlerinden farklıdır. Graben-Horst yapısının egemen olduğu Orta ve Batı Anadolu’da yer kabuğunun bir bölümü fay eğimi boyunca diğerine göre aşağıya doğru kayıyor. Fay sistemlerinin farklı olması deprem büyüklüğüne de etki ediyor. Doğrultu atımlı fayların genellikle 7-8 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli varken, eğim atımlı faylarda potansiyel 6-7 büyüklüğündedir” şeklinde konuştu.

Konya ovasının etrafı faylarla çevrili!

Konya ovasının faylanmayla oluşmuş bir çöküntü havzası olduğunu belirten Eren, “Konya ovasının kenarlarında aktif faylar var. Konya havzasının batısında Konya fay zonu, kuzeyinde Karaömerler fay zonu, doğusunda ise Divanlar fay zonu var. Özellikle Konya fay zonu 2 Ağustos 2023 tarihinde 5 büyüklüğünde bir deprem oluşturdu. Bu fayların karakterine, uzunluğuna, yapısına baktığımız zaman en fazla 6-6,5 büyüklüğünde bir deprem oluşturabilirler. Yerleşim havzasının kenarındaki bu faylar Konya için bir tehdittir. Bunların içerisinde Konya fay zonu morfolojik ve sismik açıdan çok daha aktiftir. 7 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli olan Akşehir fay zonu, deprem üretme aralıklarının yaklaşık 10 bin yıl olduğu Tuz Gölü fay zonu ve 7 büyüklüğünde deprem üretebilen, deprem tekrarlanma aralığı 8 bin yıl olan Ecemiş fay zonunda oluşabilecek bir deprem Konya alüvyal zemin üzerine yerleştiği için hasara ve yıkıma neden olabilir. Geçtiğimiz senelerde ise Antalya Gazipaşa açıklarında 5-6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Bu deprem Konya’da da hissedildi. O bölgede Kıbrıs Yayı dediğimiz bir dalma batma zonu var. Kıbrıs’ın ön tarafında Afrika levhasına bağlı bir okyanusal litosfer Türkiye’nin altına dalıyor. Bu Japonya’nın tektonik yapısına benzer bir durum. Dalma batma zonları 8 ve üzeri deprem üretme potansiyeli olan yerlerdir. Kıbrıs-Ege yayında oluşabilecek 8 büyüklüğünde bir deprem alüvyal zemin üzerinde bulunan ve bu faya yakın olan kentlerde yıkıma yol açabilir. Bunun da Konya için potansiyel bir tehdit olarak göz önünde bulundurulması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

400 kilometre uzaklıkta bir yıkım!

Depremde zemin yapısının çok önemli olduğunu vurgulayan Eren şunları kaydetti:

“Zemin temel kaya ve sağlam olursa sadece yakınınızdan geçen fayların oluşturacağı depremlerden etkilenirsiniz. Ama alüvyal zemin üzerindeyseniz maalesef 400 kilometre uzaklıktaki bir depremden bile hasar görme riskiniz var. Çünkü alüvyal zeminin deprem etkisini büyütme ve rezonans oluşturma özelliği var. Alüvyal zemin sağlam zemine göre en az 3-5 kat daha fazla sallanır. Örneğin 1985 M:8.1 Mexico City depremi yaklaşık 400 kilometre uzaklıktaki bir depremden etkilenerek yıkıma uğramıştır. Bunun sebebi zemin büyütmesidir.” (Kısa Dalga)

Gündem