Ana dilde eğitime en yüksek destek önce HDP'den sonra AKP'den
MÜHDAN SAĞLAM
ANKARA - Barış Vakfı ve Friedrich Ebert Stiftung Derneği’nin katkılarıyla hazırlanan Kürt Sorununa Toplumsal Bakış (2010-2022) Raporu yayınladı. Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Prof. Dr. Evren Balta ve Prof. Dr. Mehmet Gürses’in kaleme aldığı raporda Konda Araştırma şirketinin 2010-2020 arasında yaptığı saha araştırmaları, anketler dikkate alınarak toplumun Kürt Sorununa bakışı sorunun kökeni, ayrımcılık, kültürel ve toplumsal haklar, siyasi haklar, dış politika ve Kürt sorunun çözümü olmak üzere altı başlık etrafında ele alınıyor.
Raporda dikkat çekilen konuların başında toplumun Kürt sorununa ne kadar önem verdiği veya Kürt sorunu öncelikli bir sorun olarak görüp örmemesine odaklanıyor. Konda’nın yaptığı araştırmaya göre Kürt sorunu Türkiye’nin eğitim, ekonomi, göç, demokratikleşme, kadın-erkek eşitliği gibi sorunların ardından sıralamada yer alıyor.
Raporda bu konuda askeri ve güvenlikçi perspektifle soruna yaklaşmanın sorunun geri plana düşmesine etki ettiğinin altı çiziliyor. Veriler incelendiğinde Türkiye’nin yalnızca yüzde 12’si Kürt sorununu öncelikli sorun olarak görüyor.
KUTUPLAŞMA KÜRT SORUNUNA BAKIŞI EKİLİYOR
Raporda çözüm/barış süreci sonrasında toplumun Kürt sorununa yaklaşımı değerlendirilmesine yer veriliyor. Anket katılımcılarına Barış Süreci sona erip çatışmaların tekrar başlamasının ardından yöneltilen “Kürt sorunun çözümü için, tek yol terörü yok etmektir cümlesine ne derece katıldıkları sorulduğunda yüzde 57,05’lik bir kesimin “doğru” yanıtı verdiği görülüyor. Yanıtlar parti seçmenleri bazında değerlendirmeye alındığında çözüm sürecinin bitmesinin ardından AKP seçmeninin MHP seçmenine yaklaşarak sorunu terör sorunu olarak ele aldığı görülüyor. Öte yandan CHP seçmenlerinin yüzde 30’u sorunun terör ve savaş diliyle çözülmesini yanlış bulurken bu oran AKP’de yüzde 15 düzeyinde kalmış. AKP ve MHP seçmeninin yüzde 65’i soruna “terörü yok etme” odaklı yaklaşırken bu oran CHP’de yüzde 50 düzeyinde.
Rapora göre barış süreci sürerken AKP seçmenleri partilerinin politikalarına destek olmak için sorunun barışçıl çözümüne daha çok destek olurken çözüm süreci sona erdiğinde yine partilerinin politikalarıyla uyumlu şekilde yanıt verdikleri görülüyor. Öte yandan CHP’lilerinse AKP’nin söylemlerine karşı çıkmaları olarak yorumlanıyor.
Yazarlar burada ortaya çıkan tabloda kutuplaştırıcı etkisine dikkat çekiyor. Yani Türkiye’nin temel siyasi kutuplaşmasının parti kutuplaşması olma durumu nedeniyle iktidar ve muhalif siyasal partilerin seçmenleri karşı olarak gördüğü tarafın politikalarının tam tersine tutum alıyor. Bir başka anlatımla siyasal kutuplaşma Kürt sorunun devam etmesine, Kürt sorunun devam etmesi de siyasal kutuplaşmanın beslenmesine neden oluyor.
ÖZEL ALANDA AYRIMCILIK AZ, KAMUSALDA YÜKSEK
Raporda inceleme konu olan bir anket “Damadım ya da gelinim farklı bir kökenden olabilir” cümlesine katılımcıların yanıtları. Katılımcıların yüzde 65’i bu soruya “katılıyorum” veya “çok katılıyorum” yanıtı vermiş. Bu oran kendini Türk olarak tanımlayanlar içinde bu oran yüzde 64’iken Kürt olarak tanımlayanlarda yüzde 63,5.
Buna karşın katılımcılara 2015’te yapılan araştırmada yöneltilen “Bu ülkede devletin gözünde Türkler ile Kürtler arasında ciddi fark vardır” cümlesine kendini Türk olarak tanımlayan katılımcıların yüzde 30 katılıyorum yanıtını vermiştir.
Rapora göre özel alanda Kürtlerin kabulüne yönelik toplumsal tutum değişmezken, kamusal alanda Kürtlerin ayırımcılığa uğradığı kabul edilmiyor. Rapora göre özel alana kabulün gerçek birçok kültürlülük ve farklılıklara saygılardan daha çok ataerkil aile yapısında farklılıkları egemen kültürde yok etme düşüncesi veya göz ardı etme pratikleri etkili oluyor.
KÜLTÜREL VE TOPLUMSAL HAKLARA DESTEK YÜZDE 40
Raporda kültürel haklar bölümünde incelenen anketlerden biri 2020’de katılımcılara Kürt çocuklarının anadilde eğitim hakkını destekleyip desteklemedikleri soruna odaklanılıyor. 2010’da olduğu gibi 2020’de anadilde eğitime desteğin yüzde 40 düzeyinde olduğu görülüyor.
Anadilde eğitimi Kürt katılımcıların yüzde 75’i desteklerken Türk katılımcılarda bu oran yüzde 32 düzeyinde. Partilere göre duruma bakıldığında AKP seçmeninin yüzde 43’ü, CHP seçmenininse yüzde 32 ana dilde eğitime “evet” diyor.
Bir bütün olarak bakıldığındaysa toplumun yüzde 40’ının kültürel hakları desteklediği görülüyor. Kültürel haklar konusunda en düşük desteğe sahip MHP’de dahi bu oran yüzde 20 düzeyinde.
Rapora konu olan anket çalışmaları dikkate alındığında hem 2010’da hem de 2020’de Kürtlerin anadilde eğim dahil olmak üzere kültürel hak taleplerine olumlu yanıt verilmesi gerektiğini savunanların oranı yüzde 40 düzeyinde. Bu oran 2010’da yapılan araştırmada benzer bir orana sahip. Partiler açısında duruma bakıldığında AKP seçmeninin yüzde 43’ü CHP seçmenin yüzde 36’sı HDP seçmeninin yüzde 95’i, MHP seçmeninin yüzde 21 ve İyi Parti seçmenin yüzde 26’sı kültürel haklar verilmeli mi sorusuna “Evet” yanıtı veriyor. Bu noktada yazarlar partilerin politikalarının, liderlerin söylemlerinin seçmeleri üzerinde hayli etkili olduğunun altını çiziyor.
SİYASİ PARTİLER TUTUMLARI KÜRT SORUNUNDA YÖNLENDİRİCİ
Kürt sorunun çözümü ne olmalı sorusu raporun ele aldığı temel konulardan. Bu çerçevede Konda’nın 2013 (çözüm süreci başladığında) ve 2016’da (çözüm süreci sona erdiğinde) yaptığı anket çalışmasının bulguları inceleniyor. 2013’teki ankette katılımcıların yüzde 45’i çözüm sürecine olumlu bakarken bu oran kendini Türk olarak tanımlayanlarda yüzde 29,5’e geriliyor.
2016’daki araştırmadaysa “Kürt sorununun çözümü için müzakere masasına dönülmelidir” ifadesine katılımcıların yüzde 28,3’ü “doğru” yanıtı verirken bunu yanlış ya da kesinlikle yanlış bulanların oranı yüzde 52,7.
Bu yanıtlar parti bazlı dikkate alındığında en yüksek karşı çıkış MHP ardından AKP seçmeninden gelirken CHP seçmeninin ortada durduğu, HDP seçmenininse müzakerelere dönüş yanlısı olduğu görülüyor. Rapor 2013 ile 2016 arasında AKP seçmenin desteğindeki değişimde AKP’nin iktidar olarak bu süreci yürütmesinin yani partiye destekle müzakerelere desteğin iç içe geçmişliğine vurgu yapıyor. Benzer biçimde CHP seçmenindeyse AKP eliyle sürecin onun belirlediği politikaya göre yürütülmesinin CHP seçmeninin tutumunda etkili olduğu hatırlatılıyor. Bu noktada siyasi partilerin ve parti liderlerinin söylem ve politikalarının toplum üzerinde etkisine dikkat çekiliyor.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.