"Kuryeler dalganın fitilini ateşledi, diğer sektörlere de sıçrıyor"

"Kuryeler dalganın fitilini ateşledi, diğer sektörlere de sıçrıyor"
Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Araştırma Görevlisi Erkan Kıdak, motokurye eylemleri ile ilgili; “Emek gücünü satarak geçimini sağlamaktan başka çaresi olmayan insanlar; ekonomik açıdan, sosyal açıdan kendisini güvencesiz, korumasız, yoksullaşmış hissettiği zaman ayağa kalkar. Kuryeler böyle bir dalganın fitilini ateşlediler. Diğer sektörlere de sıçrıyor. Bunun nedeni, yaşanan ekonomik kayıplar” dedi.

Geçtiğimiz hafta Trendyol Express firmasında çalışan kuryelerin başlattığı eylemleri farklı firmalarda çalışan kuryelerin eylemleri izledi. Kuryeler, zam oranlarının yükseltilmesini talep etti. Trendyol Express çalışanları, eylemler sonucunda yüzde 38,8 zam aldı. Farklı firmalarda çalışan motokuryelerin eylemleri ise sürüyor.

Kuryelerin eylemleri, esnaf kuryelik kavramını da tartışmaya açtı. Esnaf kurye modelinde, şahıs şirketi kuran kuryeler, üst şirket ile anlaşarak kendilerine ait araçlarla hizmet veriyor.

Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden Araştırma Görevlisi Erkan Kıdak, esnaf kuryelik modelini, motokurye eylemlerinin ortaya çıkışını ve gelişimini ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

“EN TEMEL HAKLARA ERİŞİM KONUSUNDA MAHRUMİYET İÇİNDELER”

Kıdak, esnaf kuryeliğe ilişkin şunları söyledi:

“Bu çalışanlar işçi gibi kabul edilmiyor. Bağımlılık unsurunu taşımadığı varsayılıyor. Bu varsayım şirketlerin kendi varsayımları; hukukun, mevzuatın etrafında dolanarak yaptıkları bir varsayım. Ancak görüyoruz ki, bu kuryeler kendi araçlarıyla şahıs şirketlerini kurarak büyük şirketlere, çok uluslu şirketlere çalışsalar da o bağımlılık unsurunu taşıyorlar. O şirketin işini görüyorlar ve o şirketin işinin dışında bir iş göremiyorlar. O şirketin denetim ve otoritesi altında o şirketin kurallarına göre çalışmalarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla burada bağımlılık unsuru var.

Yakın bir döneme kadar yüksek gelir elde eden bir grup gibi görülüyordu. Öyle bir algı vardı. Ellerine geçen miktar 10 bin TL olarak telaffuz ediliyordu fakat bu aslında brüt bir gelir. Maliyetleri, sosyal güvenlik primlerini düştüğümüzde kuryelerin ellerine kalan miktar asgari ücretin altına kadar iniyor.

Sosyal güvenlik konusunda, en fazla sağlık konusunda somut bir riskle karşılaşıyoruz. Sağlık hizmetinden yararlanmak için bu kuryeler kendi hesabına çalışan gibi gösterildiği için geriye dönük prim borçlarının bulunmaması gerekiyor. Bu prim borcu bulunması halinde sağlık hizmetinden yararlanamıyor. Benim görüştüğüm kuryelerin hiçbiri bu primlerini düzenli olarak ödemiyorlardı. Bugün geldiğimiz aşamada da bugün eyleme çıkan kuryeler güvencelerden mahrum kalıyor, en temel haklara erişim konusunda bir mahrumiyet içindeler.”

"EKONOMİK TRAVMALAR BU ŞEKİLDE KARŞILIK BULDU"

Eylemlerin gerekçelerinin ekonomik kayıplar olduğunu belirten Kıdak, eylemlerin kendiliğinden ortaya çıktığını vurguladı. Kıdak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Emek gücünü satarak geçimini sağlamaktan başka çaresi olmayan tüm insanlar; ekonomik açıdan, sosyal açıdan kendisini güvencesiz, korumasız, yoksullaşmış hissettiği zaman ayağa kalkar. Kuryeler böyle bir dalganın fitilini ateşlediler. Diğer sektörlere de sıçrıyor gördüğümüz kadarıyla. Bunun nedeni, yaşanan ekonomik kayıplar. Enflasyon rakamlarının ötesinde, insanların sokakta 'ateş pahası' diye tabir ettiği bir enflasyon var. Temel ihtiyaçlara erişim bile çok zorlaştı. Tüm bu alım gücünden kaynaklı olarak yaşanan ekonomik travmalar bu şekilde karşılık buldu. Yaratıcı eylemler ile kontak kapatma eylemleri ile karşılık buldu.

"BU EYLEMLER, KENDİLİĞİNDEN GELİŞTİ"

Eskiden yollarda hep düğün konvoyları olurdu ama bugün kuryeler o ticari araçlarla eylemleri için konvoy yapıyorlar. Bunu ateşleyen şey, ekonomik kayıplardır.

Peki eylemler nasıl gelişti? Birisi yönlendirdi mi? Tabii ki hayır. Siyasi yapılanma ya da herhangi bir yapılanma yönlendirdiği için bu eylemler başlamadı ya da yayılmadı. Bu eylemler, kendiliğinden tamamıyla. Covid-19 sürecinde iki yıl boyunca evlerde kapandık ama birileri sokakta bu ekonominin dönmesini sağladı. O ekonominin dönmesini sağlayanlar bu döngüden payını alamadığı için kendiliğinden bir hareket başlattılar ve bu dalga dalga yayılmaya devam ediyor. Kuryelerin kendi hak arama mücadeleleriyle ilişkili bir süreç."

"ONLARIN YAPABİLECEĞİ EN İYİ ÖRGÜTLENMEYİ ŞAHİT OLDUĞUMUZ ÜZERE GÖRÜYORUZ"

“Esnaf kuryelerin sendikaya üye olması mümkün değil” diyen Kıdak, nedenlerini sektörün dağınık niteliği ile açıkladı. Kıdak, şunları söyledi:

“Esnaf tipi bir örgütlenme mümkün olabilirdi ama sektörün dağınık niteliği itibariyle çok mümkün değil. Sektör paramparça olmuş, eğretileşmiş vaziyette. Onların yapabileceği en iyi örgütlenmeyi şahit olduğumuz üzere görüyoruz. Sosyal medya platformları üzerinden örgütleniyorlar ve kolektifleşmeyi bu şekilde fiili ve meşru bir biçimde sağlayabiliyorlar.”

"YÜZDE 40 ZAM KAZANIM DEĞİL, SORUN MODELİN KENDİSİ"

Araştırma Görevlisi Kıdak, eylemlerinin farklı sektörlere de yayılacağını belirterek şöyle konuştu:

“Trendyol kuryeleriyle başlayan bir süreç vardı. Şirket, yüzde 38 zammı kabul etti. Biz bunu tahmin edemezdik, öngöremezdik. Yüzde 40'lık zam tam bir kazanım da değil. Çünkü asıl sorun olan bu sistemin, bu modelin kendisi. Bu modele ilişkin önerim, en baştan itibaren işçi statüsünde sayılmasıdır.

Sadece döviz kurlarındaki yükselme, enflasyondaki astronomik artış nelere kadirmiş. Bütün kuryeleri dalga dalga ayaklandırdı ve ben bunun daha da büyüyeceğini tahmin ediyorum. Döviz kurundan kaynaklı olan maliyet enflasyonu ile henüz karşılaşmadık. Bizim birkaç aydır yaşadığımız enflasyon çekirdek enflasyonun etkileri. Yani, döviz kurundaki artışın tüketici yansıması, 4-6 ay arasında bir vakit alıyor. Bu yıl daha da zor geçecek. Bu eylemler taşımacılık, kurye sektöründen daha da farklı sektörlere yöneleceğini düşünüyorum."

Gündem