Lütfü Türkkan: 'FETÖ'nün finansörü BAE mi Türk ekonomisini kurtaracak?

Lütfü Türkkan: 'FETÖ'nün finansörü BAE mi Türk ekonomisini kurtaracak?
İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Türkiye – İngiltere arasında yürürlüğe girmesi beklenen yeni serbest ticaret anlaşması hakkında açıklama yaptı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nden vergisiz ithalatın başlaması ve 2024 yılında Türkiye – İngiltere arasında yürürlüğe girmesi beklenen yeni serbest ticaret anlaşması tartışmaları da beraberinde getirmeye devam ediyor.

İyi Partili Lütfü Türkkan, Türkiye’yi 2030 sonrası bekleyen tehlikeye dikkat çekerek, bu durumun adeta bir Arap kapitülasyonu halini aldığını ve arkasında ise İngiltere’nin bulunduğunu belirtti ve “Batı, Türkiye’ye karşı bir heyecan duyuyorsa, Türk Milletinin bahtını kara günler bekliyordur.” dedi.

Körfez turunda Türkiye’yi masada sattılar

Temmuz ayının son haftası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ülkelerine düzenlediği ziyarette birtakım anlaşmalara imza atılmıştı.

Erdoğan, Körfez turundayken yine İngiltere’den üst üste açıklamalar yapılmış ve Türkiye ile yeni serbest ticaret anlaşmasının heyecan verici olduğu vurgulanmıştı. Gaziantep – Mersin Hızlı Tren Projesi için 800 milyon sterlin kredinin onaylanması ile başlayan süreç Birleşik Arap Emirliklerinden vergisiz ithalatın başlamasıyla devam ediyor. İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ise Körfez ülkeleri üzerinden Türkiye’nin İngiltere’nin Pazar yerine döneceğini ve 2030’da başlayacak olan yeni küresel ekonomi düzeninde Türkiye’nin İngiltere’nin ekonomik olarak sömürgesine dönüşebileceğini ifade etti.

'FETÖ’nün finansörü BAE, Türk ekonomisini mi kurtaracak?

Türkkan açıklamalarında; “Bir dönem FETÖ’nün finansörü diye manşet atıkları Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan 50 milyar dolarlık ticari anlaşma için zafer manşetleri dahi atıldı. Bugün ise Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelen binlerce tarım ve sanayi ürününün gümrük vergisi sıfırlandı. Yavaş yavaş neleri imzaladıkları gün yüzüne çıkıyor. Tüm Türkiye’de insanlar vergi yükü altında ezilirken, Birleşik Arap Emirlikleri’ne vergi kıyağı geçildi. Yarın ise Katar ve Suudi Arabistan’a yeni vergi kıyakları yapacaklar. Türkiye’yi bir emirlik gibi yönettikleri için milletin ne sıkıntısı, ne derdi umurlarında. Türk çiftçisinin, sanayicisinin, üreticisinin belini gümrüksüz ithalatla daha da bükecekler. Üretme, ithal et diyecekler. İthal edecek paranız yoksa kredi verecekler. Her verdikleri kredide ise sürekli yeni imtiyazlar isteyecekler. O yüzden Körfez ülkeleriyle ticarette bu yeni dönemin 400 yıl önce Fransızlara verilen ve Düyun-ı Umumiye’ye varan kapitülasyonlardan hiçbir farkı yok. O gün Fransızlarla başladı, bugün İngiltere’yle. Çünkü Körfez ülkeleri diye okunsa da bu işin arkasında İngiltere var.” dedi.

2030 yılında Türkiye’yi zor bir dönem bekliyor

İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, BM toplantılarında ve Davos gibi zirvelerde ülkelere getirilen 2030 yılı hedeflerini de değerlendirdi.

Türkkan, 2030 yılıyla ilgili olarak; “2030 yılında yepyeni bir kapitalist dünya kuracaklar. Kurmak zorundalar, çünkü küreselleşmeyle ilgili birtakım sorunlar giderek artıyor. Ülkeler arasındaki serbest ticaretler artık ticaret savaşlarına dönüşmüş durumda. Mevcut ekonomik sistem değişiyor. İklimi ve dünyanın geleceğini bahane ederek yeni bir sistem kuruyorlar. İnşasına başladıkları bu yeni küresel altyapıyı kuranlar tarafından Türkiye hedef ülke. Suudi Arabistan 2030 yılına kadar dünyada 3.3 trilyon dolarlık yatırım yapmayı planlıyor. Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de parasıyla kendilerine yeni ülkeler arıyorlar. Arkalarında ise tabi ki İngiltere var. Brexit’le Avrupa’dan yolunu ayıran İngiltere, Körfez ülkelerini kullanarak, bu yeni ticaret düzeninde pazarını güçlendirmek istiyor. Batı’nın, Birleşmiş Milletler ve Davos gibi zirvelerde bahsettiği 2030 için sürdürülebilir kalkınma hedefleri 6 yıl sonra Türkiye’yi gerçek anlamda bir kapitülasyon meselesiyle baş başa bırakabilir.

İklim kriziyle getirdiklerini iddia ettikleri bu yeni ekonomi düzeninde, şart koştukları kriterlere uyum sağlayamayan ve üretimiyle birlikte kalkınması engellenen bir Türkiye; üretme, dünyaya zarar verme anlayışıyla başka ülkelerin pazarı haline dönüşür. Sonuç: Türkiye’yle ticarette heyecan duymaya başlarlar. Bugün bile Türkiye, ekonomik olarak ne kadar bağımsız? sorusuna cevap arıyoruz. Böylesine tavizkar ekonomi politikaları devam ettiği sürece, ekonomide ne kadar bağımsızız? sorusuna 2053 yılında İngilizler cevap vermiş olur.” dedi. (Kısa Dalga)

Gündem