Milyonlarca köpek sınırlı sayıdaki barınağa nasıl sığacak?

Milyonlarca köpek sınırlı sayıdaki barınağa nasıl sığacak?
Hayvan hakları savunucuları, tartışmalı yasada öngörüldüğü gibi milyonlarca köpeğin barınaklara gönderilemeyeceğinden endişeli. Çünkü Türkiye'de yeterli sayıda barınak bulunmuyor.

2022/10/30/dw-serit.jpg

Ece Çelik

Sokak hayvanlarıyla ilgili tartışmalı maddeleri sebebiyle kamuoyunu ikiye bölen Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Ancak Meclis'ten geçen düzenlemeyle ilgili akıllardaki soru işaretleri hâlâ giderilmiş değil. "Ötanazi" ifadesi yasadan çıkarılmış olsa da düzenlemede Veterinerlik Kanunu'na işaret edilmesi ile uygulamada hayvanların öldürülmesine açık kapı bırakıldığı düşünülüyor.

Değişiklikle birlikte belediyelere kuduz, bulaşıcı hastalık veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan hayvanların veteriner hekimin kararı ile ötanazi yapılması yetkisi veriliyor, yani bu hayvanların öldürülmesi öngörülüyor.

Hayvan hakları savunucuları, yasada belirtilen barınak konusunda da yeterli merkezin bulunmadığı konusunda uyarıyor ve hayvanların barınaklara öldürülmek için gönderileceklerini düşünüyor.

Teklifin kabul edilen maddelerine göre hayvan bakımevlerine alınan hayvanlar Tarım ve Orman Bakanlığı veri sistemine kaydedilecek.

Türkiye'de yeterli hayvan barınağı yok

Hali hazırda 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'na göre, hayvan bakımevleri hayvanları kısırlaştırmak, aşılamak ve rehabilite etme görevlerini üstleniyor. Belediyelerin sorumluluğunda olan bu merkezler, tedavi edip bakımlarını yaptıkları hayvanları aldıkları yere geri bırakmakla yükümlü.

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi üyesi Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, ellerindeki rakama göre Türkiye'de bin 389 belediye olmasına karşın sadece yaklaşık 300 barınak bulunduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'de 4 milyon sokak köpeğinin bulunduğu tespitinin de gerçeği yansıtmadığını, asıl sayının daha az olduğunu ifade eden Kalafatoğlu, "Bu rakam doğru olsa bile bu köpeklerin gideceği bir bakımevi yok. Bu da aslında niyetin bakımevine almak değil, doğrudan hayvanları öldürmek olduğunu gösteriyor" diye konuşuyor.

AKP Rize Milletvekili Harun Mertoğlu mecliste yaşanan tartışmalar sırasında hayvan hakları savunucularına hitaben "Hani tek çözüm kısırlaştırma diyorsunuz ya, kendilerinin izni olmadan hayvanları kısırlaştırma yetkisini siz nereden alıyorsunuz, bu hakkı size kim veriyor? Üreme hayvanlar için bir hak değil mi?" demişti. Mertoğlu'nun sorusunun, konunun absürtlüğünü ortaya koyduğunu söyleyen Kalafatoğlu, "Sanırım, kısırlaştırma için izin almadığımız hayvanlardan öldürülmeleri için izin almışlar" diyor.

Barınak kapasitesi 105 bin

TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve AKP Kahramanmaraş Milletvekili Vahit Kirişci meclisteki kanun teklifi üzerinde yapılan görüşmeler sırasında Türkiye'deki barınak sayısının 322 olduğunu açıkladı. Bu barınakların kapasitesinin 105 bin olduğunu bildiren Kirişçi, barınak sorunuyla ilgili itirazlara yanıt verirken belediyelerin önünde yeterli süre bulunduğunu belirterek "Bu kanun yürürlüğe girdiğinden itibaren dört yıl süreyle belediyelerin kendi bütçelerinden bahsedilen oranlar nispetinde bu parayı ayıracaklar ve buradan hareketle de bu barınakları yapacaklar" dedi.

Kabul edilen yasaya göre belediyeler 31 Aralık 2028'e kadar belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla ve mevcut bakımevlerinin koşullarını iyileştirmekle yükümlü olacak. Belediyeler bütçe gelirlerinin binde 5'ini hayvan bakımevleri kurmak, rehabilitasyon işlemleri yapmak ve sahipsiz hayvanlara sahiplendirilene kadar bakmak için harcayacak bu rakam büyükşehir belediyelerinde binde 3 olarak uygulanacak. Bu rakamın üzerindeki harcamaların yüzde 40'ı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ödenecek.

Kalafatoğlu: Ne sahiplenen ne de hayvan güvence altında

Ancak hükümetin henüz hayvanların sahiplendirilmesini teşvik edecek ve önünü açacak bir çalışması bulunmuyor. Bu tartışmaların ardından hayvan sahiplendirilmesinin de zaten pek çok açıdan zor olacağını düşünen Kalafatoğlu, sürecin toplumu kutuplaştırdığı görüşünde:

"Tartışmalar sırasında sokak köpekleri sürekli canavar gibi gösterilmeye çalışıldı. Bunları izleyen çocukların artık sokak köpeklerinden korktuğuna eminim. Hayvan sevgisini aşılamak şöyle dursun yurtdışında yaşanmış olan hayvan saldırılarını bile Türkiye'de yaşanmış gibi gösterdiler. Biz zaten şiddete eğilimli bir toplumuz. Daha şimdiden yasa çıkmadan insanlar sokaktaki hayvanlara saldırmaya başladı, sopalarla dövüyorlar. Ülkede büyük bir kutuplaşma başlıyor."

Hayvan sahiplenilmesinin ekonomik olarak da büyük bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Kalafatoğlu, belediyelerin kısırlaştırmadığı hayvanların kısırlaştırması, mama maliyetleri ve yüksek veterinerlik ücretlerinin zorlayıcı olduğunu ifade ediyor. Ayrıca kat mülkiyet planlarında hayvan beslenmesi yasak olan konutlarda hayvanların sahiplenilmesi durumunda tahliyeler olduğunu anlatan Kalafatoğlu, "Ne sahiplenen kişi ne de sahiplenilen hayvan güvence altında, ekonomik olarak herhangi bir kolaylık da sağlanmıyor" diyor.

"İnsanlar var olan hayvanlarına bile bakmakta zorlanıyor"

Afet dönemlerinde hayvanları kurtarma çalışmalarının yanı sıra barınak ve hayvan sahiplendirmeye destek veren Hayvan Arama Kurtarma Derneği'nin (HAK) başkanı Sibel Altun da yasadan önce de insanların hayvan sahiplenmede ekonomik olarak zorlandıklarını ve var olan hayvanlarına bile bakamadıklarını anlatıyor.

Altun, "Sahiplendirme oranları çok ciddi olarak düşüşe geçti. Ekonomik durumlardan kaynaklı vatandaşlar bizi arıyor. Ağlayarak artık hayvanlarına bakamadıklarını anlatıyorlar ve kedi, kuş, köpek gibi hayvanlarını bize vermek istiyorlar. Çünkü hayvanların ihtiyaç duyduğu mama, veteriner ücretleri inanılmaz boyutlarda. Biz KDV indirimi istedikçe fiyatlar daha da arttı. Bu yasadan sonra ülke genelinde bu hayvanlar sahiplendirilmeyecek. Gerçek bu" diyor.

Yasanın yaratacağı sonuçlarla ilgili çalışma yapılmadığını söyleyen Altun, sahiplendirme şartlarının da belli olmadığını söylüyor. Daha şimdiden sokaklarda besleme yapan hayvanseverlere saldırılar başladığına işaret eden Altun, insanların sokağındaki hayvanı vermek istemeyeceğini ve yasanın toplumu ciddi bir çatışmaya sokacağını düşünüyor.

MBB: Ciddi yetersizlikler var

Marmara Belediyeler Birliği'nin (MBB), geçen hafta açıkladığı Sokak Hayvanları Araştırma Raporu'nda Marmara Bölgesi'ndeki 107 büyükşehir, il, ilçe ve belde belediyesinden 57 tanesinin barınağı olduğu, 50 tanesinin olmadığı bilgisi yer almıştı. Rapor; tedavi odası, barınma ünitesi, ameliyathane, yoğun bakım ünitesi ve rehabilitasyon merkezi gibi imkanların belde belediyelerinde hiç bulunmadığını, hayvan bakımında ciddi yetersizlikler olduğunu tespit etmişti.

Var olan bakımevlerinin de hem yetersiz hem de koşullara sahip olduğunun altını çizen Sibel Altun, barınakların kapasitesinin 100-120 bin arasında olduğunu belirterek halihazırdaki barınaklara "yaşam alanı" tanımlaması yapılamayacağını söylüyor.

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem