Mimarlar Odası Ankara Şubesi depremzedeler için konteyner kent tasarladı

Mimarlar Odası Ankara Şubesi depremzedeler için konteyner kent tasarladı
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan yaptığı açıklamada, 'insanların 1-2 yıl içerisinde yaşayabilecekleri ve hızlıca kurulabilecek bir konteyner kent projelendirdik' dedi.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından projelendirilen, depremzedeler için Malatya’da kurulacak yeni yaşam ünitelerinin projeleri kamuoyuyla paylaşıldı.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, yeni yaşam ünitelerinin projelerine ilişkin bilgi verdikten sonra depremin üzerinden 32 gün geçtiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Depremzedelerin bu süre içinde hala ihtiyaçları giderilmedi. Sağlıklı geçici barınma üniteleri tam anlamıyla hayata geçirilemedi. Çadır ve konteyner öncelikli geçici barınma üniteleri yapılmaya başlandı ama bunlar kalıcı konutlar yapılana kadarki süreçte insanların barınacakları yerler değil. Devletin aynı zamanda da kalıcı barınmaya kadar geçen süreci de koordine etmesi gerekiyor. Size tanıtacağımız proje, Malatya’da bir alanda planlandı. Uluslararası bir vakıf finanse etmek istiyor. Muhtemelen üretimi de yurtdışında yapılıp burada montajı yapılacak. Altyapısını yerel yönetimler koordine edecek. Bizden çok kısa zamanda bir proje üretmemizi istedikleri için biz hızlıca Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak üyelerimize çağrı yaptık. Kolektif geçici barınma üniteleri tasarlayalım ve bir örnek model haline gelsin diye düşündük.
Bize verilen arazi 140 bin metrekare. Biz, insanların 1, 2 yıl içerisinde yaşayacakları bir yaşam alanları ve hayata dönüşleri olsun istedik. İnsanlar kalıcı konutlarına geçtiklerinde bir sosyal ve kültürel tesis olarak kalsın diye düşündük. Daha sonra bu üniteler bir yaşlı bakım ünitesi ve yurt olabilir.”

Avlular teraslar ve banyolar

Candan, “Malatya kır kent ilişkisi yoğun olan bir yer. Geçimini büyük bir kısmını kayısıdan sağlayan kışın kentte yazın köyde olan yaşam tarzı olduğu için biraz daha sosyal ve toplumsal mekanlar tasarladık. Bunlar avlulu birimler haline getirildi. Her birimde 4, 5 ünite var. Bunların kendi içinde avluları, terasları, banyoları var. Aynı zamanda burası bir yaşam alanı olacağı için sadece barınma üzerinden gidilmedi. Kreşinden eğitim birimine, idaresinden, küçük ölçekli ticaret birimine ve atölye çalışmalarına, yemekhanesine, toplu çamaşırhanesine kadar düşünülen hatta arazinin el verdiği şekilde kurulacak güneş enerji santralleri de olan bir yaşam ünitesi tasarlandı. Biz bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak burada bir ömür geçmez, insanların 1-2 yıl oturabilecekleri mutlu olacakları bir yer olsun istedik.”

Proje maliyeti 70 milyon lira

Candan, proje maliyetlerine ilişkin bilgi de verdi. Candan, “Lego gibi düşünün en fazla 6 kişilik dedik ama bir ünite daha eklenirse 8 kişilik olarak ta çözülebilir. Bir uygulama projesi değil, onun altını çizmek lazım tabi ki detaylarını çözmek gerekecek, yurt dışındaki ilişkide olduğumuz kesim mekanik detaylarını da çözecek. Biz bunu Türkiye’de üretmeye çalışırsak, 4-5 ailenin bir avlulu birimin maliyeti bize 500 bin liraya mal olacak. Bu ne demek 22 kişinin kalabileceği bir yer 500 bin liraya mal olabilecek, içine eşyaları da koyduğumuzda toplamda,4-5 ailenin bir avlulu birimin maliyeti 600 bin olacak. Bu 2 bin kişinin yaşayacağı 97 tane avlulu birimin olduğu bir alan, İçindeki eşyaları, sosyal tesisleriyle birlikte 70 milyona mal oluyor. Bugün iktidar çok büyük ihaleler veriyor. iktidar 2-3 ay içerisinde çok hızlıca inşa edilebileceğini ifade ediyor. Biz geçici olarak tanımladık ama farklı şekillerde kullanabilecek 100 yıl kalabilecek bir modül ve sadece 70 milyon liraya mal ediliyor.”

"TOGO’dan elde edilen kazançla, 140 bin kişi barındırılabilir"

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“TOGO ikiz kulelerinin bir kalem oynatma ve iki plan değişikliğiyle maliyet olarak elde ettiği haksız kazanç 5 milyar lira, sadece TOGO’da kazanılan 5, milyar lirayla bunun gibi 70 ünite yapılabiliyor yani 140 bin kişi barınabiliyor. Bunların maliyetine ilişkin belki bir örnek olabilir. Biz bunu uluslararası bir vakıfla çözeceğiz. Onlar finansını sağlayacak ve orada inşasını yapacaklar. Yerel yönetim de altyapısını koordine edecek. Bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Katılımcı bir süreçle elde edilmiş ekonomik, insanların kendisini mutlu hissedebileceği, sadece konteynıra ve çadıra gidip yatabileceği değil, aslında verandasında karşıdaki yakınını ve komşusunu görebileceği bir alan. Bu alan içerisinde yeniden hayata tutunmalarını istedik. Önümüzdeki günlerde Malatya’ya da gideceğiz, orada insanlarla bu projeyi tartışma fırsatımız olmasını ve bir katılımcı süreci tanımlamak istiyoruz. İnsanlar çadırda yaşamaktan da bıktı, hayata yeniden tutunmaları gerekiyor. Antep’te Mimarlar Odası’nın yürüttüğü bir çalışma var orda artık toplu yemek dağıtma sürecinden, herkese ocak ve tüp götürerek herkesin yemek pişirme sürecine geçtiler. Sosyal hizmet uzmanları da insanların acilen kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayacağı koşulların üretilmesi gerektiğini ifade ediyor.” (Kısa Dalga)

Gündem