Müezzin Fuat Yıldırım, Gezi dönemide Dolmabahçe'de neler olduğunu anlattı: Saldırıya uğradım, tehdit edildim

Müezzin Fuat Yıldırım, Gezi dönemide Dolmabahçe'de neler olduğunu anlattı: Saldırıya uğradım, tehdit edildim
CHP'den milletvekili adayı müezzin Fuat Yıldırım, Gezi döneminde yaşadıklarını anlatırken "Sen nasıl yalanlarsın cumhurbaşkanımızı?" diye saldırıya uğradığını ve ölümle tehdit edildiğini söyledi.

Gezi eylemleri sırasında "camide içki içildi" iddiasını yalanlayan müezzin Fuat Yıldırım, CHP'den milletvekili adayı olmuştu. Yıldırım, Gezi döneminde yaşadıklarını anlatırken "Sen nasıl yalanlarsın cumhurbaşkanımızı?" diye saldırıya uğradığını ve ölümle tehdit edildiğini söyledi.

Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz'a konuşan Yıldırım, "Baskılarla karşılaştınız mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:


"Her gündem olunca tehditler başlıyor. Açıyor adam bana telefon, 'bak' diyor, 'basına çok malzeme veriyorsun, seni kafanı kırarım' diyor. Bunlar benim yiyip yutacağım şeyler değil. 'Peki, gel kafamı kır.' En nihayetinde yapıldı o. Benzin istasyonu var Dolmabahçe'de. Akşam olduğu zaman bakkal market yok. Ancak benzin istasyonundan faydalanabiliyoruz. O zaman daha lojmanı boşaltmamıştım. Lojmanı polis zoruyla boşalttırdılar. Bir şey lazım oldu. Benzinliğe giderken, demek takip edilmişiz yatsı namazından sonra. Herhalde denk gelmez altı kişi tarafından elinde silahla falan.

'Boğuştuk, sonra biri silah çekti'


'Sen nasıl yalanlarsın cumhurbaşkanımızı' diye paldır kültür saldırıya geçtiler. Boğuştuk, boğuştuktan sonra biri silah çekti. Dedim ki 'Çektin sık o zaman.' Cesaret alamadı. Silahın kabzasıyla vurdu. Derimi yırttı, aldı götürdü. Geri dönmek mecburiyetinde kaldım. Evde hasta baldızım var, kanser hastası, biz bakıyoruz. Genç kızım var. Kafamın kırığını ve kanı görmemesi lazım. Travma açar. Kan durmuyor. 'Böyle olmaz seni hastaneye götürelim' dediler. 'Basına düşer' dedim. Kanamayı kan taşı sürte sürte durdurmuşum."

Öyle bir anlatılıyor ki sanki masa kuruldu, alem yapıldı

Bugün Milli Saraylar Başkanı olan Yasin Yıldız, “Meclis Genel Sekreter Yardımcısıyım. Camiyi görmemiz lazım” diyor. Memurlar korkuyor, açıyor. Yıldız ekibiyle beraber kamerayla çekim yapıyor. Olay yeri inceleme girmeden. Bu delil karartmaktır. Nihayetinde oldu.

İçeri girdim. Dedim ki “Beyefendi, siz izinsiz çekim yapamazsınız, suç işliyorsunuz.”

Pencerenin önünde olan bira kutusu yerdeydi. Cami içinde, yerde. Halının üzerinde.

Çıkarttım onları. Kapıları kilitledim.

Ertesi gün oldu. Radikal Gazetesi'ni açıyorum. Manşet. Bira kutusu mihraba atılmış, zumlanmış. Minbere atılmış, zumlanmış. Caminin göbeğine atılmış, zumlanmış. Sanki o bira kutusu, 10 tane bira kutusu.

Ondan başka (Yasin Yıldız) kimse girmedi. Boş bira kutusu vardı. İçti mi, biri provokasyon için mi koydu, dışarıdan mı getirdi, bilmiyoruz.

İçki içildiğini görseydik, biz o adamı yaşatır mıydık. Öyle bir anlatılıyor ki sanki masa kuruldu, alem yapıldı. Hatta bazı densizler öyle bir noktaya getirdiler ki, camide söylenmeyecek laflar."

'Egemen bey senaryo yazmış'


Camiye AKP Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz ve Devlet Bakanı Egemen Bağış geldiğini belirten Yıldırım, "Bağış, 'Bilgilendirir misiniz' dedi. Ayaküstü bilgilendirdik. Ertesi gün Haliç Kongre Merkezi önünde Egemen bey, 'Fuat hocayla görüştük. 'İçki içilmedi' dedi. Basın Konseyi'nden tehdit etmişler' dedi. Egemen bey senaryo yazmış" diye konuştu.

"Ben 'İçki içilip içilmediğini bilmiyorum, görmedim, kameralarda çıkacak' dedim. Tabii Erdoğan, Afrika gezisinden geri döndü. Birkaç gün sonra bir milyonluk mitingde ‘Gideceksiniz caminin hocasını tehdit edeceksiniz, yalan yanlış haber yazacaksınız' dedi.


'Beyefendi böyle şeylerden hoşlanır'


Eyvah! İş koptu. Tamamen cumhurbaşkanı aldatıldı. Aradan 10-15 gün geçti. Egemen Bey camiye geldi. Kucaklamak istedi beni. Dedim ki 'Ben size doğruları anlatırken siz çarpıttınız olayı, yanılttınız adamı ve bizi tehlikeye soktunuz.' İsmail Bey söylemek mecburiyetindeyim. Eğilip kulağıma 'Hocam beyefendi böyle şeylerden hoşlanır' cümlesini kullandı cumhurbaşkanımız için."

Gündem