Nuray Özdoğan: Kobane Davası'nda AİHM’in ikinci Demirtaş kararına hazırlık yapılıyor

Nuray Özdoğan: Kobane Davası'nda AİHM’in ikinci Demirtaş kararına hazırlık yapılıyor
Kobane davasını “Sahipsiz bırakılmış bir Türkiye davası” olarak tanımlayan Av. Nuray Özdoğan, “Demokratik ve sol muhalefet, bazen bizler de Kobane davasının önemini idrak edemiyoruz” dedi.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü avukat Nuray Özdoğan, Kobane davasının devletle Kürtler arasında bir davaya, gösteriye dönüştürülmek istendiğini, demokratik, sol muhalefetin ise bu davanın önemini idrak edemediğini söyledi.

Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’a konuşan Özdoğan, davaya dair şu açıklamayı yaptı:

“Aslında seçim öncesine cezayı yetiştirmek istediler ama deprem nedeniyle yapamadılar. Öte yandan HDP’nin kapatma davası sürüyor ve o davanın temelini de Kobane davası oluşturuyor. Çünkü deliller ortak. Sonuç itibariyle aslında bir amaç hasıl oldu ve HDP kendi amblemiyle seçime giremediği için de çok sayıda oy ve vekil kaybetti. Şimdi ise yerel seçimler için bu dava kullanılmak isteniyor. Kapatma davasıyla HDP’nin üzerine toprak serildi, şimdi de Kobane davasıyla beton dökülmeye çalışılıyor. Kobane davası IŞİD’in Kobane’yi alamamasının intikamına dönüştü. Bugün IŞİD’in hâlâ en çok örgütlendiği ülke Türkiye. Hâlâ IŞİD tarafından kaçırılmış Ezidi kadınlar, çocuklar Türkiye’den çıkıyor. Ayrıca devletin bir kanadı, Kobane davasıyla çözüm sürecinin intikamını alıyor ve o süreci hafızalardan tamamen silmek istiyor.”

“Hafızayı tamamen silmek istiyorlar”

MYK üyesi olmadığı halde bu davada yargılananların bir kısmının çözüm sürecinin aktörleri olduğunu hatırlatan Özdoğan, “Bir daha çözüm sürecine benzer bir gelişmenin, barış umudunu yaratacak bir ihtimalin asla yaşanmaması için hafızayı tamamen silmek istiyorlar” diye konuştu.

“Yargıdan ziyade iktidarın iddianamesi gibi”

Savcının mütalaasına tepki gösteren Özdoğan, “Bazı yargılananlara ‘sen şu kişinin veya şu kadar kişinin ölümünden sorumlusun’ bile denmiyor ama haklarında müebbet hapis isteniyor. Açıkçası böylesi bir mütalaayı ve iddianameyi herhangi bir hukukçunun, hukuk fakültesi mezununun hazırladığına inanamıyorum. Kobane iddianamesi yargıdan ziyade iktidarın iddianamesi gibi” ifadelerini kullandı.

Av. Özdoğan, duruşmaların kesintisiz devam etmesine tepki göstererek, savunma için kendilerine yeterince süre tanınmamasını eleştirdi:

“Depreme, adli tatile ve bizim bütün itirazlarımıza rağmen duruşmalar kesintisiz devam ediyor. Mütalaa çok geniş ve hepsine cevap verebilmemiz için süre istiyoruz. İsnat edilen suçlar konusunda, örneğin hayatını kaybeden yedi kişiyle ilgili dosyanın her birini tek tek incelememiz lazım. Müvekkilimi yedi kişinin ölümünden sorumlu tutuyorsan, benim o dosyaları didik didik etmem, edebilmem gerekiyor. Adli tatilden önce bize 28 gün süre verildi ama biz en az üç ay zamana ihtiyacımız olduğunu söyledik.

Adam öldürmenin de olmadığı herhangi bir basit ağır ceza davasına hazırlanmak için bile üç-dört aydan az süre verilmez. Bu süreye mahkemenin de ihtiyacı var. Mesela Kobane davasında savcı mütalaayı hazırlamak için en az beş ay süre aldı. Bize gelince süre verilmiyor ve sürekli duruşma yapılıyor. Tutuklulara son bir yıla kadar bilgisayar kullanma hakkı verilmedi. Büyük uğraşlar sonucu bu hakkı elde edebilen tutuklular şu an gece-gündüz bu davaya hazırlanıyorlar. Üstelik mahkeme ara kararında, “Sanıklar mütalaanın ne kadar boş olduğunu söylediğine göre, savunma için uzun bir zamana da ihtiyaçları yok” gibi bir yorum yapmış! Sincan gibi Ankara şehir merkezine uzak bir cezaevinde aralıksız devam eden duruşmalara avukatlar olarak gidip gelmemiz, bunun dışında hiçbir şey yapamamamıza neden oluyor.”

“Demirtaş’ın AİHM kararı bekleniyor”

Özdoğan, “Mahkemenin takvimi nedir?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Bir kere Selahattin Demirtaş’ın ikinci tutukluluğuna ilişkin AİHM kararı bekleniyor ve bu kararın her an çıkma ihtimali var. Üstelik AİHM önceki Demirtaş kararında HDP’nin Kobane tweet’iyle ilgili de değerlendirme yapmış ve olayların gerçekleşmesiyle bu tweet arasında hiçbir bağ olmadığını, yargılamanın siyasi saikle yapıldığını net olarak belirtmişti. Şu anda Kobane davasına bakan mahkeme, eylül veya ekim ayı gibi çıkması beklenen AİHM’in ikinci Demirtaş kararına hazırlık yapıyor. Diğer yandan da Bakanlar Komitesi’nin AİHM kararını uygulaması için Türkiye’ye uyarıda bulunduğu bir süreç söz konusu.”

“Yani Demirtaş’ın daha uzun bir süre hapiste tutulmasının formülü mü yaratılmak isteniyor?” sorusu üzerine Av. Özdoğan, “Tabii, üstelik bu sefer yedi kişinin ölümünden sorumlu tutarak! Böylece Demirtaş’ı bu sefer Kobane davası kapsamında hükümlü hale getirerek AİHM kararını hükümsüz kılmak istiyorlar. Sadece Demirtaş değil, o dönem neredeyse HDP’nin kapısından geçenler için bile müebbet isteniyor. Mahkeme, Türk Ceza Kanunu’ndaki neredeyse tüm maddelerini yargılananlara uygulamaya çalışıyor. Yani mabedlere saldırıdan konut dokunulmazlığına, çocuk düşürmeye kadar her türlü suçlama var. Üstelik “Şu tarihte şu cam kırıldı ve sen de bundan şu şekilde sorumlusun” denmiyor. Sadece suç atılıyor, aksini yargılananların ispat etmesi bekleniyor” dedi.

“Sahipsiz bırakılmış bir Türkiye davası”

Av. Özdoğan, “Kobane davası bittiğinde sizce ne tür sonuçları olacak?” sorusu üzerine ise şöyle konuştu:

“İleride, ‘bu topraklarda demokrasi ve barış mücadelesini verenler ve buna karşı Türkiye’yi karanlığa gömmek isteyenler kimlerdi’ diye soracak olanlar dönüp Kobane davasına bakacaklar. Ayrıca HDP’nin Türkiye’yi nasıl bir barış ve demokrasi iklimine taşımak istediğine dair inanılmaz bir hafıza var Kobane dava dosyasında. Çünkü yargılananlar bu sürecin kurucuları. Ve Türkiye’de yeniden bir barış hamlesi olduğunda bu davaya dönüp bakılacak, bakılmalı. Kobane davası sahipsiz bırakılmış bir Türkiye davası.

“Kobane davasında Türkiye’nin geleceği yargılanıyor. Demokrasiden, barıştan, laiklikten, hukuktan, adil yargılamadan, toplumsal barıştan… Neresinden bakarsanız bakın, Kobane davası bir Türkiye davasıdır. Ama HDP ve bileşenleri dışındaki demokrasi güçleri, kimi sol, sosyalist gruplar başından beri meseleye buradan bakmadılar ve bu davayı sahiplenmediler; yeterli dayanışma göstermediler. Demokratik ve sol muhalefet, bazen bizler de Kobane davasının önemini idrak edemiyoruz. Kobane davasında Türkiye’nin çözüm sürecindeki geçmişi ve barış umudu yargılanıyor. O yüzden devletin neredeyse tüm kurumlarının dahlinin sağlandığı Kobane davası herhangi bir yargılama gibi görülemez. Birileri Kobane davasını devletle Kürtler arasında bir davaya, bir gösteriye çevirmek istiyor. Kobane davası bir yargı çalışmasından ziyade bir istihbarat ve devlet çalışmasıdır.” (Kısa Dalga)

Gündem