Nurdan Bernard ile Dünya Halleri: Avrupa Birliği’nin korona sınavı
Avrupa Birliği tarihindeki en büyük yardım paketini hazırladı.
Avrupa hakları, kendi ülkelerinde koronaya ayrılan yardımlardan bağımsız olarak, Avrupa Birliğinin de korumasındalar!
İşsizlik, yoksunluk düşünmeden, sadece sağlıklarına bakıp huzurla uyuyabilirler.
Dünyanın başka hiçbir bölgesinde, hiçbir ülkesinde halklar bu denli koruma ve güvence altında değil.
Parçalanıyor diye bakılan AB neler yapabiliyor, bir bakalım!
Dünya ve Avrupa ekonomisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en derin resesyonla karşı karşıya.
Devletler ani, ağır, ucu açık bir ekonomik şoka girdiler.
Medeni ülkeler pandemi teşhisinin ekonomik yükünü azaltmak amacıyla hemen çalışanlara yönelik ek bütçeler açıkladılar.
Merkel 70, ABD 100, Kanada 300… derken 500 milyar Euro ile Macron dünyanın en sosyal devletinin Fransa olduğunu haykırdı.
Tükendi, parçalanıyor, işi bitti denen AB, şoku hafifletebilmek için tek bir yürek oluverdi ve kriz kadar ani, yüklü, ucu açık devasa bir kurtarma paketi yaratıverdi!
Yarım trilyon Euro’dan fazla, tam 540 milyar Euro sadece korona ile savaşa; şu anda yaşanmakta olan dramlara yönelik, yaraları sarma paketi çıkarıverdi!
Bu acil planı o bürokrasi devi ne zaman, nasıl düşündü, hazırladı, oyladı, kabul etti? Para nerden bulunacak?
Geçen haftanın bu şaşırtıcı ve gözlerden kaçan dev planın perdesini biraz arayalım.
Avrupa Birliğinde kararlar haftalar, aylar süren çalışmalar gerektirir. Önce fikir üzerinde tartışılır, müzakere edilir, ele alınmalı mı alınmamalı mı diye oylanır, “evet” sonucu çıkarsa yine yeni çalışmalar ve müzakereler.
Haftalar, belki aylar sonunda bir ‘paper’ üzerinde anlaşılır ve bu sonuç bildirgesi ilgili bakanlara teslim edilir. Bakanlar bütün o dev kadrolarıyla Brüksel’e taşınırlar, son makyajlar yapılır ve en nihayet siyasiler oylamak üzere toplanırdı!
Geçen hafta böyle olmadı. Salı günü AB’nin Eurozone Maliye Bakanları toplandı.
3 gün ve 3 gece toplandılar dense yanlış olmaz. Her seansta 16 saat çalıştılar. Perşembe akşamı kararlar alındı!
Bakanların ardında yine danışmanları, danışman yardımcıları; özel kalemleri, asistanları; uzmanları gibi bir ordu vardı. Ama bu sefer 19 Bakan ve ekipleri hep birlikte ve karşılıklı çalıştılar! Maskesiz, çekincesiz, çözüm odaklı, ortak çıkar için. Gerçekten birlik için!
Fransa ve Almanya Maliye Bakanları Bruno Le Maire ve Olaf Scholz toplantı öncesi bir çağrıda bulunmuşlardı. Sadece Eurozone’un Maliye Bakanlarına değil, tüm AB üyelerine: “Büyük idealler içeren iddialı bir anlaşmaya varmak amacıyla, sıra dışı yaratıcılık göstererek, çıkış yolunu bulmalıyız”.
Kendini korona illeti karşından yapayalnız gören en büyük yıkımı yaşamış İtalya’nın Başbakanı Giuseppe Conte “AB bir ekip ruhuyla düşünmeli” demişti. Anlaşılan bu çağrısı Maliye Bakanlarının kulağına ve yüreğine ulaşmış!
Kararın jet hızıyla sadece 3 günde alınmasının yanı sıra, bir başka ilk: kimse toplantı için Brüksel’e gitmedi. Herkes yerinde kaldı. Mart ayında bilmeden içine paraşütlendiğimiz yeni çağa uygun bir mini zirve, bu açıdan da bir ilk olarak tarihe geçecek ve yeni bir geleneğin ilk örneği sayılacak ilerde.
AB bu operasyonu Eurogroup eliyle yaptı.
Eurogroup; Eurozone’un maliye bakanlarıdır.
Eurozone nedir, kimdir, ne kadar önemlidir?
Eurozone, yani Euro bölgesi, AB içinde, para birimi olarak Euro (avro) kullanan devletlerin bütünüdür. 27 üye ülkenin 19’unun kabul edildiği parasal birliktir.
Bu kulübe üye olabilmek için; AB üyeliğinden farklı kriterler gerekir.
Kamu açığının düşük olması, Kontrollü bir enflasyon, ülkenin merkez bankasının tamamen bağımsız olması, Ulusal para biriminin istikrarlı olması gibi…
AB içinde bir zenginler kulübü demek pek yanlış olmaz
Eurozone’un çok basit 1-2 veriyle dünyadaki gücüne bakalım.
Toplam nüfus Euro Bölgesi’nde 340 milyondan fazladır. Dünya sıralamasında Çin, Hindistan ve ABD’den sonra 4. Sırada!
GSYİH toplamında ABD ve Çin’den sonra 3. Sırada!
İşsizlik oranı? Çin ve Rusya verilerini OECD’ye bildirmediğinden en iyisi karşılaştırmayı G7ler içinde yapalım. ABD’den önde ama Kanada’dan sonra!
Yani Eurozone, dünyanın en güçlü ekonomik bölgelerinin başında.
AB Parasal Birliği sağlayabilmek amacıyla Eurozone’u 1999’da oluşturuldu ve sadece 11 AB ülkesi kabul edildi. Finlandiya Dönem Başkanı idi. Dönem sunundaki Helsinki Zirvesinin 2 konusu vardı: Euro’ya geçmek, Türkiye’yi resmen aday ilan etmek.
O zirvedeki bir anımı paylaşmak isterim:
Euro’ya geçiş kararıyla birlikte Euro spesimenleri zirvede açıklanacaktı.
Basın merkezinde çalışıyordum. Fransa AB Bakanının başdanışmanı -ki Mitterrand döneminden beri ve hala bugün dostumdur- yanıma geldi, kulağıma eğildi ve “Euroların üstünde Avrupa haritası var. Harita Yunanistan’da bitiyor. Türkiye yok” dedi ve gitti.
Ertesi gün Yeni Yüzyıl gazetemizin 8 sütuna manşet haberiydi bu.
Herhalde Türk Dışişleri AB’ye öyle bastırdı ki dünya basınına sunulan ilk Euro’ların üzerinde AB’nin sınırları Türkiye’yi de kapsıyordu. AB zaten Ecevit’i Helsinki’de resmi adaylığa razı etmek için epeyce uğraşmıştı. Yeni bir krizi göze alamadı.
İlk Eurolar böyle Türkiyeli basıldı yıllarca… Ne zaman çıkarıldı hatırlamıyorum ama artık yok!
Ne yazık ki sonrasında işler iyi gitmedi. Ve şu anda bizim halkımız o yarınlardan korkmadan uyuyabilen Avrupalı halklar arasında değil.
Eurogroup, yani Eurozone’un Maliye Bakanları siyasi yönlendirmeden kaçınarak, pandeminin yarattığı ekonomik çöküntüyü nasıl telafi edilebilirler, ekonomik yaraları nasıl sarılabilirler diye kafa yorup öneriler getirdiler.
Bu sayede Avrupa tarihindeki bu en büyük yardım paketinde neler var birlikte göz atalım:
100 milyar Euro; çalışanların ücretlerinin finanse edilmesi için kullanılacak. Böylece şirketler istihdamı koruyacak, çalışma saatlerini azaltabilecekler en fazla.
Bu ne demek? AB ülkelerinin tüm çalışanları ücretimi alabilecek miyim, işimi kaybedecek miyim korkusu yaşamayacak. AB halkı iseniz çalışın ya da evde oturun ücretinizi almaya devam edeceksiniz.
İkinci yardım Avrupa Yatırım Bankası’ndan şirketlere, 200 milyar Euro’luk kredi.
Miktar ve kimler için olduğu kararlaştırıldı. Kredi koşulları eskisi gibi mi olacak yoksa koronaya özel yeni bir dizayn ile daha da kolay mı olacak? Bu konu AB liderlerine bırakıldı.
Eurozone’un bir kurtarma fonu vardır: Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM). Bu mekanizmayla da 240 milyar Euro’luk ucuz kredi sağlanacak.
Bu fonun kullanıma açılması en zorlu bölüm oldu toplantıda.
İtalya’nın öncülüğündeki Güney Avrupalı ülkeler 2 şey istiyorlardı;
– Toparlanma döneminin maliyetleri paylaşılsın
– Kredilerdeki kemer sıkma koşulları gevşetilsin.
Mali anlamda daha muhafazakâr Kuzey ülkelerin başını Hollanda çekiyor; Avusturya’yla Finlandiya onu destekliyor. Bu grup, “yükü paylaşmaya” sıcak bakmıyorlardı. Kuzeye oranla zaten daha borçlu olan Güneylilerin kemer sıkmayacaklarını düşünüyorlardı.
Karar Fransa’nın araya girmesi, Almanya’nın da Fransa’nın yanında yer almasıyla; AB’nin kurtarma fonu, hem de verilebilecek azami miktarla, yani 240 milyarı kullanıma açıldı. Kullandırma koşullarında top 27 ülke liderine atıldı.
İşte 540 milyarlık yardımın detayı böyle.
Bu toplantıdan da önce AB Komisyonu üye devletlerin içlerine su serpen bir karar daha açıklamıştı: devletlere verilen yardımlardaki sınırlandırmalarının şimdilik kaldırdığını!
Ülkeler daha fazla borçlanabilecek, ekonomiye daha fazla harcama yapabilecekler. Çünkü AB üyesi hükümetlerin borçlanma sınırı vardır. Ben kemerimi sıkarım, öderim, daha çok borç alayım diyemezsiniz. AB buna izin vermez.
İşte Komisyon ilk kez olağanüstü durum nedeniyle üye ülkelerin borçlanma sınırına karışmayacak.
Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, 13 Mart’ta, “Korona krizinde üstümüze düşen her görevi yerine getireceğiz” derken boş vaatlerde bulunmadığını dünya görmüş oldu.
Liderlerin şimdi detayları çalışıp anlaşmaları gerekiyor: bu yardımları hangi ortak borç mekanizmasıyla destekleyecekler?
Eurogroup Başkanı Portekiz Maliye Bakanı Mario Centeno “Yenilikçi finansal araçlar bulmak gerek ve bu kararın AB Devlet ve Hükümet Başkanlarınca alınmasına karar verdik” dedi.
Bu konuda en ağır basan finansman önerisi Fransa’dan geliyor. 10 yıl boyunca AB GSYH’sinin yüzde üçü değerinde geçici bir rezerv yaratılmasını ve ortak emisyonla borcun finanse edilmesini öngören bir plan.
Bakalım bu toparlanma dönemi; “Koronabond” yaratılarak mı finanse edilecek?
2010’da Yunanistan’ın borç kriziyle bölünen ve kalıcı yara alan AB, koronanın en pik noktasında tarihinin en önemli ekonomik destek planını yarattı! Ortak bir strateji yönetebilme kabiliyetini gösterdi.
Avrupa, bu krizin üstesinden gelebilecek mi? Krizden güçlenerek çıkabileceğini düşünmek istiyoruz. Çünkü bu, barıştan ve refahtan yana olan bütün dünyanın yararına.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.