Oy ve Ötesi'nden Ahu Sun: Bulunduğumuz sandıklarda organize bir kötülükten bahsetmem mümkün değil

Oy ve Ötesi'nden Ahu Sun: Bulunduğumuz sandıklarda organize bir kötülükten bahsetmem mümkün değil
Oy ve Ötesi Derneği Genel Sekreteri Sun: "(Sandıklarda) organize bir kötülükten size bahsetmem mümkün değil. Bütün Türkiye’den veri alıyoruz ama gün içerisindeki raporlayabildiğimiz yerler, bizim gönüllerimizin olduğu yerler. Bizim gönüllülerimiz de zaten oraya, bizden aldıkları eğitimle bilinçli yaklaşımla gittikleri için, belki de biz aracı oluyoruz, olayın biraz daha yumuşak geçmesine daha demokratik geçmesine, daha şeffaf geçmesine, en azından buna inanıyoruz."

AZMİ KARAVELİ

Türkiye'de sandık güvenliği denildiğinde ilk akla gelen kuruluşlardan olan Oy ve Ötesi Derneği’nin Genel Sekreteri Ahu Sun, herkese eşit mesafede olduklarını ve 14 Mayıs seçimleri için 100 bin gönüllüyü hedeflediklerini belirterek herkesi sandıklarda müşahit olmaya çağırdı.

“Muhabbet ’23” podcast programında Kısa Dalga'ya çalışmalarını anlatan Ahu Sun, “Keşke Oy ve Ötesi’ne ihtiyaç olmasa. Sivil toplum kuruluşları zaten belli bir misyon ve vizyonla hareket ederler ve misyonlarını tamamladıkları zaman kapanmak isteyebilirler. Dolayısıyla gönül ister ki, bir gün Oy ve Ötesi tamamen çalışma alanını değiştirebilsin” dedi.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Her görüşe eşit mesafedeyiz

Muhabbet ‘23 başlığıyla başlattığımız podcast serisine ne yazık ki deprem nedeniyle ara vermiştik. Bugün kaldığımız yerden yeniden başlıyoruz. Malum gündemimiz seçimler ve Oy ve Ötesi Derneği Genel Sekreteri Ahu Sun ile beraberiz. Öncelikle şunu sormak istiyorum. Bizim neden Oy ve Ötesi gibi bir derneğe ihtiyacımız var?

Oy ve Ötesi’nin her görüşe eşit mesafede olduğunu zaten muhtemelen siz de biliyorsunuzdur, bilmeyenlere de söyleyeyim. Her görüşe eşit mesafedeyiz. Bu şu demek: Herkese kapımız açık. İçinde yaşadığımız toplum adil, şeffaf olsun istiyoruz, çok sesliliğe inanıyoruz ve bir demokrasi kültürünü yaymak istiyoruz. Genel olarak buna ihtiyacı olmayan biliyor musunuz? Biz özellikle seçim ve sandık sürecine odaklanıyoruz. Sandık güvenliği için çalışıyoruz. Barışçıl olmaktan ileri gelen bir gücümüz var diye düşünüyorum. Herkese açık olmanın getirdiği bir topluluk, eşitlik, çok seslilik kültürümüz var.

Sandığa sahip çıkma konusunda Dünya'da tekiz

O zaman buradan şuraya mı bağlansak? Bizim sandık güvenliğine ihtiyacımız var. Acaba dünyada nasıl durum? Yani yanlış anlamayacağınızı düşünüyorum ama şöyle bir yorum yapmak isterim: Keşke Oy ve Ötesi gibi bir kurumumuz olmasaydı...

Şöyle söyleyeyim, katılıyorum keşke bize ihtiyaç olmasa. Sivil toplum kuruluşları zaten belli bir misyon ve vizyonla hareket ediyorlar ve misyonlarını tamamladıkları zaman kapatılabilirler, kapanmak isteyebilirler. Dolayısıyla gönül ister ki, bir gün Oy ve Ötesi tamamen çalışma alanını değiştirebilsin. Demokrasiye her zaman hepimizin ihtiyacı var ve sandık güvenliği meselesi olmasın, biz bambaşka bir şey ile uğraşalım mesela, neden olmasın? Uluslararası platformlara katılıyoruz ve evet dünya üzerinde seçim süreçlerini gözlemleyen organizasyonlar var ama bizim gibi davranan gerçekten yok. Bu nedenle hayret, şaşkınlık ve mutlulukla karşılıyorlar bizim varlığımızı. Galiba İşveç’te Başkan ve Başkan Yardımcımız bir toplantıya katılmıştı. Çok özenmişler bizde de olsa keşke demişler. Ama onların kaygıları daha farklı. “Bisiklet yolu olsun mu olmasın mı”yı oyluyorlar. Dünyada örnekler var ama bizim gibi sandık başında sandığa sahip çıkmak konusunda sanırım tekiz, bununla gurur duyuyor muyuz, evet gurur duyuyoruz. Bize ihtiyaç olmasa daha mı iyi olurdu, tabi daha iyi olurdu.

Biraz Oy ve Ötesi’nin yapısından bahsedebilir misiniz? Nereden geliyor Oy ve Ötesi’nin finansmanı örneğin?

Biz meşru bir derneğiz 2014 senesinden beri. Dernekler masasına bağlıyız. Her sene her kuruşun, her adımın hesabının verildiği denetimler geçiyoruz. Zaten düzenli olarak derneklere raporlarımızı veriyoruz. Bağımsız denetimden geçiyoruz. Nereden finanse ediliyoruz? Bağışlardan finanse ediliyoruz birinci olarak. İkincisi de herkese açık hibelerden faydalanıyoruz, onlara başvuruyoruz. Herhangi bir sivil toplum kuruluşu Türkiye’de kendisini nasıl finanse ediyor ise biz de aynı şekilde finanse ediyoruz ama biz bağış çağrısı yapamıyoruz dolayısıyla bağışçılar gelip bizi buluyorlar. Prensiplerimizde şirketlerden ve siyasi partilerden hiçbir şekilde bağış almak yok. Gerçek kişilerden sadece kabul ediyoruz.

14 Mayıs seçimleri aynı zamanda Cumhuriyetin yüzüncü yılına denk geldi. Birçok kişi ve kurum tarafından tarihin belki de en kritik seçimi olarak değerlendiriliyor. Siz çalışmalarınızı bu yönde mi şekillendirdiniz yoksa her seçim gibi bu seçime de her zamanki gibi mi hazırlandınız? Başka deyişle bir derbiye hazırlanırken özel bir çalışma yapılır ya siz de öyle mi yaptınız, yoksa sizin için her maç aynı mıdır?

Bizim için her maç aynı. Antremanlara sürekli çıkıyorsunuz. Bir de şöyle bir şey var, 8 seçim oldu ve gelişen benim çok sevdiğim bir “saha kasımız” lafı var. Galiba Seçil Hanım da kullanmıştı bunu. O saha kası git gide gelişiyor, her seçimde tecrübemiz artıyor. Dolayısıyla bir sonraki seçime daha tecrübeli, daha olgun, daha bilinçli giriyoruz. Onun artan bir heyecanı ve bilinci var.

Öte yandan, her seçim bizim için aynı derecede önemli. Çünkü “o daha demokratik, bu daha az demokratik seçim” diye bir şey olmamalı. 14 Mayıs özelinde söylerseniz, herkes aynı şeyi söylüyor, “bu çok büyük, 100’ncü yılın seçimi” diyor. Şöyle bir değişiklik var evet, kutuplaşma çok arttığı için ve bugüne kadar, seçmenin kendi kendini, muhalefet ya da iktidar olarak algılayan ya da kendilerini taraflara ayıran seçmenlerin yapıları, dünya görüşleri daha benzerdi. Şimdi farklı oluşumlar, her bileşende çok farklı unsurlar var. Dolayısıyla yelpazeler çok değişti. Seçim propagandaları ve kampanyalarının nasıl olacağını ben şu anda öngöremiyorum, zamanla göreceğiz. Her şeyden evvel bir afet var çok yakında yaşadığımız ve milletçe sarsıldığımız. Yıllarca onun travması da acısı da geçmeyecek. Onun da getirdiği farklı bir yapısı olacağını düşünüyorum.

Yeni seçmenin ne yapacağı kestirilemiyor

Kestirilemezlik de var.

Var çok var. Bunda en büyük unsur da ilk defa oy kullanacak 5.5-6 milyona yakın genç seçmenin olması. O çok büyük bir soru işareti herkes için. Bir sürü araştırmalar var; kimisi diyor ki sandığa bile gitmeyecekler, kimisi diyor ki çok apolitizeler. Bizim gözlemlediğimiz kadarıyla ve gördüğümüz ilgi karşısında son derece eleştirel bakan ama bizim tanıdığımız bildiğimiz anlamıyla bir aidiyet hissiyatı/kültürü olmayan, yanlış bir şey söylemek istemiyorum, siyasi temsiliyeti olmayan gencecik müthiş dinamik beyinleri var. Ne yapacaklarını kimse kestiremiyor. Biz onlara çok ulaşmak istiyoruz. Ve diyoruz ki lütfen sandığa gidin, yani lütfen oy verin. Çünkü yarın onlara ait. Yarını belirleyecek insanlar gençler.

Bu seçimler aylardan beri yıllardan beri tartışılıyor. Dediğiniz gibi tarihin en büyük felaketinin hemen arkasına denk geldi. Siz bu seçimlere ne zamandan beri hazırlanıyorsunuz?

Şu anda benim de dahil olduğum yönetim kurulu dördüncü dönem yönetim kurulu. Biz 2021 Kasım’da devraldık görevi. O da Covid 19 sonrasıydı biliyorsunuz. Çok kısa bir süre sonra zaten sahayı araştırmaya, dinlemeye başlıyorsunuz. Ama dinamikler her gün değişiyor. Aktif olarak hedefimizi 2023 seçimlerine çevirdik ve mesela yazılımımız yenilendi. O yazılımın yenilenme hikayesi aşağı yukarı 10 ay oldu. Yani 10 aydır aktif olarak üç aşağı beş yukarı bu zamanlarda olacağını öngördüğümüz seçim için çok aktif şekilde çalışıyoruz. Kampanya hazırlıklarından tutun da saha organizasyonuna kadar planlarımız hazır.

Yeri gelmişken bu yazılım ile beraber sizin de elinizde çok ciddi anlamda bir veri olacak, belki de partiler gibi, Anadolu Ajansı gibi, biz televizyonlarda Oy ve Ötesi’nin verilerini görebilecek miyiz?

Yok, sanmıyorum. Çok enteresan bir karar ve dönüşüm olur bu Oy ve Ötesi için. Çünkü takdir edersiniz ki, elimizde birikecek veri ile biz kendi içimizde bir öngörüde bulunabilecek olsak bile, üzerine yapacağınız her türlü yorum ve kesin sonuca sahip olmadan paylaşacağımız her türlü bilgi spekülasyondan ileri gitmeyecektir. Ve bu durumda siyasetin bir paydaşı haline geleceksiniz. Biz böyle olmamak için, gerçekten siyaset yapmamak, siyasi olmamak için çırpınıyoruz. Biz gücümüzü hukuktan alıyoruz. Hukuka dayalı hareket ettiğimiz için, herkese açık olduğumuz için Oy ve Ötesi bugün var. “Neden ihtiyaç var size” dendiğinde de aslında toplumda ihtiyaç olan bu duruş olduğuna inandığımız için varız diyoruz.

Yani şöyle mi anlıyorum, siz sadece uyuşmazlık olan sandıkların verilerini AKP’ye CHP’ye ya da herhangi bir partiye vereceksiniz…

Kim istiyorsa... Biz seçim sürecinden önce diyoruz ki; biz sahadayız ve iletişime geçiyoruz tüm partilerle. Herkese mektuplar gönderiyoruz. Görüşme talebinde bulunuyoruz. Bizimle görüşmek isteyen partilerle zaten başından sonuna kadar haberleşiyoruz ve diyoruz ki, bizim verilerimiz açık size. Çünkü takdir edersiniz ki, biz STK’yız, bir uyumsuzluk tespit ettiğimiz zaman itiraz hakkımız yok. Bu itiraz hakkı 48 saatlik süreç içerisinde yasal olarak o partilere tanınmış bir hak. Biz bir usulsüzlüğü istediğimiz kadar ispat edelim ya da referans verimiz olsun, bir partinin yetkilinin eline geçmediği takdirde, yasal herhangi bir işlem görmesi söz konusu değil. Dolayısıyla kapılarımızı herkese açıyoruz. Eğer istiyorsanız buyurun gelin bakın ya da bizden talep edin bütün verileri gönderebiliriz diyoruz.

Biraz eğitimlerinizden bahsedebilir misiniz?

Bizim eğitimlerimiz biliyorsunuz önemli. Önemli derken 2014’ten beri fark yarattığımıza inandığımız eğitimlerimiz var. Neden fark yaratıyorsunuz derseniz de kapımız açık. Bizden Oy ve Ötesi’nin seçim ve sandık günü eğitimini alabilmeniz için herhangi bir yere kayıtlı olmanıza gerek yok. Açık kapı eğitimler. Sokaktan geçen herhangi biri katılabilir. Seçmen olarak katılabilirsiniz, sandık görevlisi olabilirsiniz, parti çalışanı olabilirsiniz. Sormuyoruz. Diyoruz ki gel seyret A dan Z’ye bütün o süreci en basit haliyle anlatıyoruz.

Troller gelmiyor mu?

Gelsinler. Mahsuru yok. Anlattıklarımız aykırı şeyler değil ki. Yasayı anlatıyoruz, genelgede ne yazıyorsa biz onu anlatıyoruz. Bir de üzerine son bölümde diyoruz ki, lütfen barışçıl olun, uzlaşmacı davranın. Kimse kimseye yükselmesin, sinirlenmesin çünkü zaten herkes gergin, birbirinizi dinlemeye alışın diyoruz.

Parmak boyası seçmenin içini rahatlatır

Deprem bölgesinde ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?

Deprem bölgesinde eğitim verebilmek için alt yapı araştırması yapıyoruz su anda. Takdir edersiniz ki oradaki alt yapı pek kolay değil. Biz her yerde eğitim veririz, açık havada da veririz. Ama önemli olan insanlara ulaşmak. Bir de bir grup insanımız şu anda bir modelleme üzerine çalışıyorlar. Ben kendim matematikçi olmadığım için bu konuya detaylı girip yanlış bilgi vermek istemiyorum. Ama nüfus yoğunluğu ve seçmen davranışı üzerinden çıkartacakları bir matematiksel modelleme ile anomalleri tespit edip vaktinde bunları duyurabilmeyi umut ediyoruz. Bir araştırma, çalışma aşamasında şu anda. Böyle bir yaklaşımımız var.

Yine deprem bölgesi ile ilgili olarak, bu konuda bir dönem maalesef yasal olarak karşılık bulamadı ama biz parmak boyasını savunduk. Basında da bunu telaffuz ettik. Bu ilkel bir metot olabilir, evet vakti zamanında biz parmak boyasına ne gerek var demişizdir ama şu anda o kadar büyük acı var ki, üstesinden gelmesini beklemek de pek adil değil, kim olursa olsun. Hangi kurum olursa olsun. Dolayısıyla dedik ki, gelin parmak boyasını en basit haliyle uygularsak, en azından sahaya bir güven sağlar, seçmenin içini biraz daha rahatlatır, yüzde yüz olmasa bile bir işarettir. Şeffaflığa dair bir işarettir dedik. Henüz karşılık bulamadık maalesef.

Muhtemelen de bu saatten sonra da bulamazsınız gibime geliyor çünkü çok az zaman kaldı. Peki galiba yüz bine yakın gönüllü hedefliyorsunuz…

Hayır en az yüz bin hedefliyoruz.

Herkes müşahit olabilir değil mi, bu konuda niyeti olanlara neler önerirsiniz?

Gayet tabi olabilir, eğer 18 yaşını doldurduysanız, Türk vatandaşıysanız neden olmayasınız. Sizin oy verme hakkınız var ise, bu seçim de size aittir. “Seçim senin” diyoruz, hatta sloganımız bu. Niye oyuna/hakkına sahip çıkmayasın. Gel şeffaflığını sağla. Kendin de gözlemle, için de rahat etsin.

O yüzden buyurun gelin diyoruz. İlla siyasi propaganda yapmak istiyorsanız siyasi partilere dahil olabilirsiniz. Ama derdiniz vatandaş olarak ben elimi taşın altına koyayım. Olduğum yerden eleştirip endişelenip kuracağıma ben de bu işe dahil olayım bakayım nasıl oluyor diyen herkes katılabilir. Hepimizin ilki oldu, hepimiz ilk defa bir sandıkta durduk, o çok enteresan bir deneyim. Sizde galiba gözlemcilik yaptınız değil mi?

Türkiye'de seçim sistemi çok ince düşünülmüş

AK: Tabi tabi. Ben şöyle bakıyorum aslında, her sandık kriz yönetimi anlamına geliyor. Kolay bir iş değil, elbette insanları korkutmak istemiyorum buradan. Yani sonuç olarak eğitimleri var bunun sizin verdiğiniz, başka gönüllü kuruluşların verdiği…Ama sandık müşahitleri bir andan diğer sandık müşahitleri ile muhatap oluyor, yeri geliyor polise konu gidiyor, sesler yükseliyor, zaman zaman kavgalar bile olabiliyor. 2018’de Sancaktepe’deydim ve açık söylemek gerekirse ambulansla yatalak bir amcamız gelmişti kızıyla birlikte ve amca baygındı. Orada biz ciddi anlamda sorun yaşadık. Tutanak tuttuk peki tamam ama bunun dışında neler yapılabilirdi bilemedik. Bu bağlamda sorum da şu aslında, tüm senaryolar var mı bu eğitimlerde? Yani elektrik kesintisinden, yatalak bir hasta geldiğinde ne yapılacak, zorbalık yapan bir grup olursa ne yapılması gerekiyor? Müşahitleri tüm bu senaryolara karşı eğitiyor musunuz?

AS: Üç aşağı beş yukarı var. Olmadığını söylemem de doğru olmaz. Bir adım geri gidip başlayayım isterseniz. Öncelikle enteresan bir şey söyleyeceğim herkes bunu duyunca şaşırıyor, gözlerini açıyor. Türkiye’deki seçim sistemi aslında son derece detaylı düşünülmüş, mümkün olduğu kadar her duruma karşı kuralları, çizgileri çok belli. Uluslararası platformlarda “vay siz bunu da mı düşündünüz ne kadar güzel” denilen bir sistemimiz var. Bütün mesele, o yazılı olan sistemin tanımların, tabirlerin, doğru olarak uygulanmasında. Bütün hikâye burada. O şeffaflık dediğimiz konu da bu. Yatalak beyefendi ya da hasta örneğine gelecek olursak, ne yapılamayacağını söyleyeyim. Hastanın vatandaşın yatalak olduğu eğer bir kâğıtta yok ise, hiçbir yerde yazmıyorsa, özel bir raporu yoksa, seçmen kütüğünde ismi varsa, bu kişinin oy kullanmasını hiç kimse engelleyemez. Büyük soru işareti. Herkes diyecek ki olur mu öyle şey. Bazı örnekler var. Engelli vatandaş geliyor, fiziken görebiliyorsunuz onun oy kullanmaya müsait olmadığını, zihinsel özürlü, ama herhangi bir zihinsel özürlü raporu yok ve seçmen listesinde de ismi var mesela. Engelleyebilir misiniz? Hayır kardeşim sen oy kullanamazsın diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Oy kullanmak hakkıdır ama yasa onu da tanımlıyor diyor ki senin bir raporun yoksa, özel bir yardım sana tanımlanmadıysa, kendi başına oyunu kullanmak zorundasın. Kendi başına kalkıp o oyu kullanabiliyorsan buyur kullan. Bunu kimse engelleyemez. Orda sandık başkanının inisiyatifinde mesela. Eğer son genelgede değiştirilmediyse, sandık başkanı vatandaşı uyarmakta ve ona yol göstermek durumunda.

Ondan sonra seçimin sürecini aksatmayacak şekilde, sandık başkanı inisiyatifinde diyebilir ki bu hasta oy kullanamadı olmadı, ya da süreç uymadı denebilir. Konu orada kapanır. Bunların hepsinin tanımı var. Tutanak tutarak çok doğru bir şey yapmışsınız siz o zaman çünkü siz müşahit olarak/gönüllü gözlemci olarak tutanağı tuttuğunuz zaman gidip ilçe seçim kurumuna itiraz edemiyorsunuz. Ama ne yapıyorsunuz, sizin tuttuğunuz tutanak deftere işlenmek zorunda, yani sürecin parçası bu. Deftere işlendiği zaman da yasal takibini mümkün kılmış oluyorsunuz. Aslında son derece etkili bir şey yapıyorsunuz iyi ki de tutmuşsunuz o tutanağı. Sizin durumunuzda ne yapabilirdiniz? Biz gönüllülere şöyle söylüyoruz: Binada mutlaka bir avukat vardır. Biz Oy ve Ötesi olarak her binaya hem bir bina sorumlusu hem yanında bir avukat atıyoruz, zaten barolarla beraber çalışıyoruz. Oldu ki yok. Çıkıyorsunuz kapıdan dışarı, o binada mutlaka temsil edilen pek çok parti ve partilerin YSK sorumluları ve avukatları var. Kim oldukları önemli değil. Orada usulsüz bir durum görüyorsanız, bir hukukçu buna mutlaka yardım edecektir tutanağı tutmanıza. Bulduğunuz ilk partinin avukatına yapışın. Bunda aykırı bir şey yok. Yeter ki olay çıkmasın, barışçıl, sürece bağlı yasal olsun.

Oy ve Ötesi uygulamasını yükleyin

Benim vakamda biz avukat bulabilmiştik şanslıydık. Buradan devam edelim isterseniz. Seçime partilerin ve STK’ların bir şekilde hazırlıkları var ama bir müşahitin seçim öncesi, seçimde ve sonrasında ıslak imzalar atıldıktan sonra yapması gereken en temel şeyleri birer cümleyle anlatabilir misiniz? Yanında ne bulundurması lazım? Seçim kanunu mu? Milletvekili kanunu mu? Yoksa bunlara gerek yok mu? Belki bu programı dinleyenler o kadar da zor değilmiş müşahitlik ben de Oy ve Ötesi’ne baş vurayım diyebilir.

O zaman reklam yapayım. Yanlarında ne bulundurmaları gerekiyor derseniz, bizim uygulamamızı telefonlarına yüklesinler.

İsmi neydi?

Oy ve Ötesi olarak çıkacak. Aplikasyonun içerisinde OCR teknolojisi kullanacağız. Sahadaki gönüllülerin ellerinde, o gün neye ihtiyaçları olduğunun listesi A’dan Z’ye olacak. Uygulamanın içinde, genelgeler, yasal dayanaklar olacak. Zaten eğitimlerde de bunları almış olacaklar. Sabah yanınızda günlük kullandığınız ilacınızı unutmayın, yedek el feneriniz, yedek seloteybiniz olsun, 2 fazla kalem götürün… gibi en temel yanında götüreceği listesinden, şu durumda şu şekilde davranmanız gerekir diyen ana problemleri ya da karşılaşabilecekleri durumları listeleyen bir yasal dayanak olacak. Ayrıca uygulama istemeyenler için bir telefon numarası olacak. Gün içerisinde her yerden aranılabilecek ve danışılabilecek. Hukukçularımız ve gönüllülerimiz var.

Biz size cevap vermek için oradayız, kim olduğunuzun hiçbir önemi yok. Durumu ve yeri bizi anlatırsanız, gerektiği takdirde partileri de yönlendirebiliriz STK olarak yetmiyorsak. Sonra bu aplikasyon bir şey daha yapıyor, dediniz ya müşahitler ne yapsın diye…Müşahitlğin SEÇSİS ile bir alakası yok. Müşahitin görevi sandıklar kapandıktan, tekrar çuvala konup İlçe Seçim Kurulu’na gitmeye başladığı zaman müşahitin görevi yasal tanımı olarak bitiyor. Ne yapabilirler, gün sonu tutanaklarını sisteme yükleyebilirler.

Bizim yine aynı uygulama fotoğraf da çekiyor ve artık bu yeni uygulamamız, işte on aydır hazırladığımız uygulama bu. OCR şu demek; gördüğü bir veriyi dijitalize edebilen bir teknoloji düşünün. Mümkün olduğu kadar doğru ve hızlı olacak bu. Eğer sistem kendi içerisinde bir hata payı görüyorsa onu zaten havuza atıyor ve tekrar merkezde biz kendi içimizde gönüllerimizle onaylama sistemi içinde olacağız.

Dolayısı ile çok kısa süre içerisinde tutanak verilerine ulaşabilir olacağız. Lütfen insanlar buna destek olurlarsa çok seviniriz. Çünkü bu sayede elimizde referans veriler olacak, sandık tutanaklarına itiraz belirli bir süre mümkün, o süre içerisinde referans veri oluşturabilirsek, olası uyumsuzlukları müdahele etmek ya da hukuki süreçte dahiliyet sağlamak ve şeffaflıği garantilemek mümkün olacaktır.

Bulunduğumuz yerlerde organize bir kötülükten bahsetmem mümkün değil

2018 seçimleri sonrası hazırladığınız raporda şunları paylaşmıştınız: Siyasi parti gözlemcilerinin, binaya ve/veya sandık çevresine (sınıfa) alınmaması. Özellikle sayım aşamasında, siyasi parti gözlemcileri ile seçmenlerin, sayım ve döküm işlemlerini izlemeye alınmaması ve/veya binalardan çıkarılması. Seçmenlere kimlik tespiti yapılmaksızın oy kullandırılması nedeniyle mükerrer oy kullanılması. Sandık çevresinde yeterli sayıda veya hiç gözlemci bulunmaması. Gözlemcilere yönelik darp, tehdit veya baskı. Size göre en çok usulsüzlük, yolsuzluk hangi alanda oluyor? 2014’ten beri sandık başında bunların dışında en çok hangi konuda usulsüzlükler yaşanıyor?

Şöyle söyleyebilirim benim aynı zamanda bir gönüllülük kariyerim var sandıkta. Şu anda Oy ve Ötesi’nin bütün yönetim kurulu üyeleri de sandıktan başlayarak, sekiz seçimdir, sandık, bina, ilçe, bölge il bölge sorumluluğundan sonra yönetim kuruluna geldiler. Dolayısıyla bir saha hassasiyetimiz olduğuna çok inanıyorum. Ben kendi açımdan düşündüğüm zaman, genel olarak olan bir organize usulsüzlük değil de, bireysel bir heyecan nedeniyle, siyasi görüş nedeniyle o savunmacı tavır ve en başta bahsettiğim kutuplaşmadan dolayı reaksiyonla davranıyor insanlar.

Bu durum bilgisizlikle birleştiği zaman art niyetli bir tablo ortaya çıkabiliyor. Bilgisizlik ağır nokta. Yani ne kadar bilinçli seçmen o kadar usulünde seçim, o kadar şeffaf seçim, bunu her seferinde söylüyoruz. Engeliler konusu her zaman bir soru işareti oluyor, okuma yazma bilmeyenler yine soru işareti. İyi niyetin suistimal edilmesi ile vicdani çizgi orada çok ince bir yerde. Sandık Kurulu başkanlarının üzerinde inanılmaz büyük bir yük var. Hele küçük yerlerde bu insanlar; tanıdıklarına, eşlerine dostlarına karşı sandık başlarında duruyorlar ve kamu görevleri zaten. Dolayısıyla bunun getirdiği bir stres oluyor. Biz mümkün olduğu kadar başından sonuna kadar bilinçli olun, eğitiminiz olsun istiyoruz. Sonuç itibari ile genelge ile yasayla her şeyin çizgisi belli. Siz bu yasa doğrultusunda davranırsanız zaten ters bir şey olması mümkün değil diyoruz, hakikaten de değil. Barışçı olun ve yasa çerçevesinde kalın.

Ama organize bir kötülükten size bahsetmem mümkün değil, diyeceksiniz ki bu soru bize geliyor, niye bunu söylüyorsunuz işte “şöyle çalınıyor oylar böyle çalınıyor” diye. Bizim olduğumuz yerlerde, bizim tespitlerimiz bizim olduğumuz yerlerden bahsediyorum tabi ki. Bütün Türkiye’den veri alıyoruz ama gün içerisindeki raporlayabildiğimiz yerler, bizim gönüllerimizin olduğu yerler. Bizim gönüllülerimiz de zaten oraya, bizden aldıkları eğitimle bilinçli yaklaşımla gittikleri için, belki de biz aracı oluyoruz, olayın biraz daha yumuşak geçmesine daha demokratik geçmesine, daha şeffaf geçmesine, en azından buna inanıyoruz.

Dediğiniz gibi toplumda bir algı var, oyların çalındığına dair, zaten Oy ve Ötesi’nin ortaya çıkmasında da bu algının payı vardır. Referandum sonuçlara baktığımızda 2017’de sizin hazırladığınız raporda, resmi sonuçlarla sizin verileriniz arasındaki uyuşmazlık yüzde 0.22. 2018 seçimlerinde de etki edebilecek usulsüzlük oranı yüzde 0.16. Oy ve Ötesi, İstanbul Gönüllüleri, Seçim Platformu gibi oluşumların belki de bu oranın o kadar da yüksek olmamasına katkısı vardır diye düşünüyorum. Siz de öyle düşünüyor musunuz?

Kişisel olarak ben inanıyorum, şöyle ki zaten orada olma sebebimiz böyle bir algıya yer vermemek. Biz orada olursak yani sivil irade bu işe bilinçle, barışçıl olarak dahil olursa zaten bütün bu sorulara yer bırakmamış oluruz. Zaten yeterince kutuplaşılıyor, en azından sivil toplum kutuplaşmasın istiyoruz.

Sivil toplum kuruluşları demişken, birkaç gün önce 22 sendika sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Seçim Güvenliği Platformu’nun bir çağrısı oldu, adil bir seçim için eşit propaganda çağrısı yaptılar. “Seçim Güvenliği Platformu olarak, eşitsizlik yaratacak, adalet duygusunu zedeleyecek, haksız sonuçlara neden olacak, yasalar ve Anayasa’ya uymayan işlemlerin yapılmaması, adil ve güvenli seçim koşullarının yaratılması için Yüksek Seçim Kurulu’nu göreve çağırıyoruz” denildi. Siz buradaki 22 oluşumun içinde yoktunuz. Bu platform ve diğer sandık güvenliği çalışması yapan kurumlarla irtibatta mısınız?

Seçim Güvenliği Platformu’nda biz gözlemci olarak bulunuyoruz, iletişim halindeyiz, çok değerli büyüklerimiz, değerli sivil toplum katılımcıları var. Hepsiyle iletişimdeyiz. Fakat siyasetle paralel olabilecek hamlelerden mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışıyoruz. Karşılıklı iletişim halindeyiz, tabi ki Seçim Güvenliği Platformu ile haberleşiyoruz, gözlemci olarak katılıyoruz, çalıştaylara beraber katılıyoruz. Diğer kurumlara da saygımız sonsuzdur. Müthiş çalışmaları var, sürekli bilgi alışverişi içindeyiz. İyi ki varlar.

Bize çok soruyorlar aynı sizin gibi, beraber mi çalışıyorsunuz diye biz de diyoruz ki bütün sivil toplum kuruluşları ile iletişim halinde olmak istiyoruz, bütün siyasi partilerle iletişime halinde olmak istiyoruz. Kapımız herkese açık. Zaten seçim günü sahada çalışıp da birbirinden haberdar olmamak diye bir şey söz konusu olamaz, olmamalı da…

Peki yurtdışında oy verenler konusunda örgütlenmenizden bahseder misiniz?

Bu seçimler için yurtdışından inanılmaz başvuru var, biz de bir şeyler yapalım diyorlar. Son 5-6 sene içerisinde Türkiye’den yurtdışına taşınmış bu beyaz yakalı kitle, kimisi beyin göçü diyor, bizim eski gönüllü profilimizle çok örtüşüyor. Fark ettik ki orada böyle bir ihtiyaç var ama yurtdışında müşahitlik sistemi buradaki gibi yürüyemeyecek. Sandık sayısı az, en azından sandığa gitmek için, oy vermek için iletişim kampanyamızı dahil edebiliriz, onlarla iletişim halinde olabiliriz. Eğitim ve bilgi materyalleri sunabiliriz. İlk defa bu seçimde Oy ve Ötesi’nin yurtdışında bir iletişim kampanyası olacak. Öncelikle çok yoğun talep olursa müşahitlik organizasyonu da belki yapılabilir.

Son olarak bir Bayburt probleminiz vardı çözdünüz mü?

Evet Bayburtlara buradan sevgilerimizle… Bizim bugüne kadar orada gönüllümüz olmamıştı. Galiba sistemde dün itibari ile Bayburt’lu başvurumuz oldu. Kendisi ile tanışmak için şimdiden çok hevesliyiz. İnsanlar bizleri tanımadıkça büyük soru işaretleri ile karşılıyorlar gayet tabii ki de… Büyükşehirde gönüllü olmakla, sandığa sahip çıkmakla, Anadolu’da sandıklara sahip çıkmak, bir sivil toplum kuruluşu çatısı altında çalışmak bambaşka öncelikleri ve kaygıları beraberinde getiriyor. Küçük yer olmasının getirdiği toplum baskısı ya da o dinamikleri daha farklı olduğu için…Ancak gidip de tanıştığımız zaman, merhaba dediğimiz zaman şimdiye kadar hep ulaşabildik insanlara.

Peki son mesajınız varsa alabilir miyiz?

Evet bir uyarım var. 2 Nisan tarihine kadar lütfen seçim kütüklerinizi kontrol edin. Bu tarihe kadar itiraz edebilirsiniz. Muhtarlıklardan, e-devletten ve YSK’nın sitesinden kendi seçmen kaydınızı kontrol edebilirsiniz, nerede kayıtlı olduğunuzu görebilirsiniz Eğer kayıt olduğunuzu gördüğünüz yerde yaşamıyorsanız ve başka bir yerdeyse ikametgahınız lütfen İlçe Seçim Kurulu’na gidin ve itiraz edin. Bir tane form dolduruyorsunuz, yaşadığınız yeri, yani adres beyanınızı ikametgah kaydınızı gösteriyorsunuz. 2 Nisan’a kadar bulunduğunuz yerde oy kullanma şansınız var: Bu öğrenciler için de geçerli, depremzedeler için de geçerli son dönemde adresini değiştirmişler için de geçerli. Lütfen bunu ihmal etmeyin seçim sizin diyoruz çünkü demokrasiden de tarafız diyoruz. Kapımız herkese açık. Gelirlerse çok seviniriz. Biz demokratik çözümler arıyoruz. Güvenli olsun, şeffaf olsun, adil olsun, gelin katılın birlikte olalım.

Oy ve Ötesi’ne ihtiyaç olmayan, Oy ve Ötesi’nin bir başka ülke ya da dünya problemine kaydığı, örneğin Doğa ve Ötesi’ne dönüşeceği günlerin gelmesi dileğiyle, katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Politika