Özgür Özel: 'İttifak değil iş birliği yapacağız. Meral Ablamla beraber zorlukları aşacağız'

Özgür Özel: 'İttifak değil iş birliği yapacağız. Meral Ablamla beraber zorlukları aşacağız'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “İş yerel seçim olduğunda hepimizin bir sorumluluğu var. Hiç kimse bize mecbur değil. Biz yerel seçimlerde iş birlikleri yapmalıyız. İki tarafa da fayda, ülkeye fayda getiriyorsa kaybettirecek formüler üzerinde durmak bize yakışmaz. Ben Meral Hanım’la, onun deyimiyle Meral Ablamla beraber pek çok zorluğu aşacağımıza inanıyorum" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu akşam Sözcü TV’de Uğur Dündar’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Özel, yaklaşan seçimlerden, İYİ Parti ile olası ittifaka kadar pek çok konuda açıklamalarda bulundu.

Özel'in sözlerinden satırbaşları şunlardı:

'Kurultay salonundan dışarı kırgınlık ve küskünlük çıkarmayacağımı söylemiştim'

(Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, seçim öncesinde yapılan protokolü paylaşması) Ben bu tartışmayı çok geride bıraktım. Bu protokolden haberdar olmadığımızı Sayın Genel Başkanımız, zaten açıklamıştı. Kurultay sürecinde de bu, konu oldu. Ama bunu bir siyasi parti, kendisi için gündemde kalma aracına çevirmek istiyor. Ben böyle bir şeyin tarafı olmak istemem. O protokolün yarattığı sorunu konuştuk. Kurultay salonundan dışarı kırgınlık ve küskünlük çıkarmayacağımı söylemiştim. O günden itibaren bütün örgütümüzü kucakladık. Salonu 43 il başkanı ile girdim 81 il başkanı ile çıktım. Kendisini gündeme getirmek için istiyor. Ben o tartışmanın tarafı olmam. CHP’liler, bir daha gizli protokoller olmayacağı biliyorlar. Geriye dönüp de o konuya saplanmanın anlamı yok.

(Yerel seçimlerde ittifaklar) Yerel seçimlerde ittifak yapmayacağız. Çünkü ittifak kelimesi çok yoruldu. El birliği ile o kelimeyi yıprattık. İttifak kelimesi çok olumlu çağrışımlar yapmıyor, seçmenin kulağında. Ben iş birliği kelimesini kullanmayı tercih ediyorum. Seçim bölgelerine özel yerelden bizim örgütlerimizin, ittifak yapacağımız partilerin örgütlerinin görüşlerinin de değerlendirildiği özel iş birlikleri yapılabilir. Mümkünse iki parti, ama ihtiyaç oluyorsa belki bazen üçe çıkabilir; genelde iki partinin iş birliğinin, güç birliğinin doğru olacağını düşünüyorum.

'İYİ Parti’nin yaptığı benzer değerlendirmeleri; kırıcı bir üslup yoksa son derece değerli buluyorum'

Ben Sayın Meral Akşener’in de İYİ Parti’nin de başka ittifak ortaklarımızın da zaman zaman ittifaklarla ilgili değerlendirmelerini de pek çoğuna katılıyorum. Bunu genel seçim süreci için söylüyorum. Partilerin kendi kimlikleri ile var olmaları ve kendi ulaşabilecekleri üst düzey desteğe kendilerinin ulaşmasını; bir ittifak illa gerekiyorsa seçim yaklaşırken… Seçimin ertesi günü ittifak görüşmelerine başlamak; dört partiyi, altı partiyi bellerinden zincirle birbirlerine bağlayıp hadi şimdi koşuya başlayın demek. Herkes bir başkasına mani oluyor. Ben CHP’nin altı okuyla, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini benimseyen ve tüm toplum kesimlerine ulaşabilen eşitlikçi, adil, sol siyaseti ile bugün yüzde 25’lik cam tavanı tuzla buz edebileceğini inanıyorum. Bunun için benim özgür olmama ihtiyaç var. Benim partimin özgürce siyaset yapmasına, kendi öz değerlerini savunup o değerlerle çelişenlerle gerektiği yerde çatışmasına, cesaretle itiraz etmesine ihtiyacı var. İYİ Parti’nin yaptığı benzer değerlendirmeleri; kırıcı bir üslup yoksa son derece değerli buluyorum.

'Hiç kimse bize mecbur değil'

"İş yerel seçim olduğunda hepimizin bir sorumluluğu var. Ben kazanmazsam, sen kazanmazsan, biz kazanmazsak; o kazanacak. O kim? Recep Tayyip Erdoğan. Benim seçmenim, senin seçmenin, sizim seçmenimiz, muhalif seçmen; Erdoğan’ın İstanbul’u sanki böyle bir kent gibi değil de AK Parti’nin bir iştiraki gibi yönetmesini istemeyen seçmen bizim ona kaybettirmemize tahammül edemez. Hiç kimse bize mecbur değil. Ama biz hepimiz; bu ülkenin Atatürk’e bağlı, Cumhuriyet’in kurucu değerleri ile sorunu olmayan ve bu ülke zenginleşsin, özgürleşsin isteyen insanlarına borçluyuz, onlara mecburuz. Biz yerel seçimlerde işbirlikleri yapmalıyız. Bunu bazı seçim bölgesinde İYİ Parti ile başka seçim bölgesinde bir başka partiyle; bazen biz yokken… Ben kazanıyorsam, siyasetin doğası gereği zaten ben ittifak yapmam. Ama bir yerde benim ona ihtiyacım varsa, bir yerde de onların bana ihtiyacı vardır. Bu karşılıklı jestler; iki tarafa da fayda, ülkeye fayda getiriyorsa kaybettirecek formüler üzerinde durmak bize yakışmaz."

"Ben Meral Hanım ile onun deyimiyle, Meral Ablamla beraber pek çok zorluğu aşacağımıza inanıyorum. Onun için de ben ne gerekirse yapacağım. Ben Meral Hanım’ın partisinin hak ve menfaatlerinden fedakârlık yapmasını istemem, kendi partimin hak ve menfaatini de kollamaya beni Kurultay’ım görevlendirdi. Hepimizin kazanacağı, kimsenin üzülmeyeceği en optimum formüller, iş birlikleri üzerinde hareket edebiliriz. Bunun o yüzden benim açımdan hiçbir sıkıntılı gördüğüm süreç değil. Umutla baktığım bir süreç. Olmazsa dünyanın sonu değil. O zaman otururuz kendi değerlendirmelerimizi yaparız. Hepimiz A, B, C planlarımızı yapıyoruz: Yani ittifaka göre, ittifaksız ya da sınırlı ittifaklarla"

'Umutluyum. Rezervim, inadım, olumsuz yaklaşımım hiç olmadı, bundan sonra olmayacak'

"Mümkün olan en kısa sürede yapmalıyız. Ben CHP’nin 2024 yılına belediye başkan adaylarını çok büyük oranda, özellikle şu an bizde olmayan belediyeler için çok büyük oranda belirlemiş olarak girmesini arzu ediyorum. O yüzden aralık ayında belki her hafta yapacağımız PM toplantıları ile peyderpey Belediye Başkanlarımızı açıklamak, açıkladığımızın kampanyasını başlatmak istiyorum… Önümüzdeki hafta bu tip bir trafiğin başlayacağını umuyorum. Umutluyum. Rezervim, inadım, olumsuz yaklaşımım hiç olmadı, bundan sonra olmayacak."

(50 artı 1 sisteminin değiştirilmesi tartışması) 50 artı 1’in altına düştüler, öyle bir hale geldiler ki… Burada böyle bir pozisyon aldılar. Ama bunun tarihsel bir geçmişi var. Bunu ilk kez Saadet Partisi’ni ziyaretinde, 2021 yılında ilk söylüyor: Beş altı gün sonra, iki ayrı açıklamada sert bir tepki alıyor, Sayın Bahçeli’den… Yine bir kez söylüyor, yine tepki alıyor. Partileri yanlış yollara iten bir sistemdir, bu sistem; dedi. Bahçeli bu sefer o kadar sert değildi. MHP’den yaka silken kurmaylarının olduğunu… MHP’den kurtulmaya çalışıyor. Bu sefer MHP eskisi kadar sert değil. Verdiği mesaj: Aramızda sorun yok, revizyon yaparız… Derin yoksulluk var, enflasyon var. Türkiye’nin gündemi bambaşka. Biz bu meselede tavrımızı net koyduk. Meşgul etmeyin memleketi, aranızda ne konuşuyorsanız konuşun. Benim CHP Genel Başkanı olarak, tutumum şu: Ben bunların ne ayrılığına ümit bağlarım ne birlikteliklerinden yas duyarım. Ayrılsalar da birleşseler de esas mesele bizim ne yapacağımız. Önce yerel seçimlerde elimizden gelenin en iyisini yapıp, genel seçimlerde bu iktidarı değiştirmek; ki bunu normal süresini beklemeksizin, bir erken seçim baskısını yaratacak güçlü bir muhalefetle sağlamak için mücadele etmem lazım.

(İktidar olsanız, ekonomiyi nasıl düze çıkartırsınız, sorusu üzerine) Bundan sonra CHP’yi üç şekilde göreceksiniz. Bir; iktidarın açıkladığı ekonomik programa, bütçe, orta vadeli programa teknik düzeyde en iyi muhalefeti, yapıcı muhalefeti, yön gösteren muhalefeti yapacak. İkincisi; CHP kadrolarına baktığında, ‘keşke bu bakan gerçekten bakan olsaydı’ diyen kişileri görmeye başladı insanlar… CHP yönetebilir algısını ortaya koyacağız, ekonomide yaptıklarımızla. Bir de CHP’yi KOBİ’de, OSB yönetimlerinin sorunlarını dinlerken göreceğiz, ihracatçının krediye ulaşma sıkıntılarını dinlerken, dile getirirken, çözerken göreceğiz. CHP’yi esnaf odalarında göreceğiz. Pazardaki fiyatı da eleştirecek, zincirdeki fahiş artışı çıkaracak. CHP’yi gördüğünüz yerde etkin, yetkin, enerjik; sadece Meclis’te değil sahada, tarlada, sokakta göreceksiniz. (ANKA)

Gündem