Özgür Özel'den AKP için oy isteyen bakanlara yorum: Bu, Erdoğan'ın yeni rejiminin çuvalladığını gösteren bir itiraf
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Kilis halk buluşması programının ardından Gaziantep halk buluşması için seçim otobüsüyle yola çıktı. CHP lideri Özel, burada ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı.
"Bakanlardan medet umuyorlar''
CHP lideri Özgür Özel, "'17 Bakanın tümü, esnaf ziyaretleri yaparak AK Parti için oy istiyorlar. Özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum için oy istemesi kamuoyunda tepki topluyor. Değerlendirmeniz nedir'" sorusunu, şöyle yanıtladı:
“Bu, Erdoğan'ın yeni rejiminin çuvalladığını gösteren bir itiraf. Mehmet Uçum, bu tek kişilik hükümet sistemi dediğimiz sistemi anlatırken bakanların siyasi değil, bürokrat olacaklarını; siyaseti Erdoğan'ın ve partinin yapacağını söylüyordu. Şimdi bütün bakanları sahaya indirmek, yeni tasarımdan onların da memnun olmadığını gösteriyor. Ama sonuçta bu bakanların sahada etkili olmaları da çok güç. Çünkü halktan oy almış, Meclis’ten güven oyu almış, yetki almış kişiler değil; Erdoğan'ın dolma kaleminin mürekkebi onlar. Bir gün atıyor, bir gün azlediyor. İçlerinde iki bakan ise kamuoyu tarafından daha çok bilinen bakanlar. Birisi MİT Müsteşarlığı gibi çok mahrem bir görevden geliyor -zaten doğru değil bir MİT Müsteşarının bakan haline getirilmesi-. Diğeri de İçişleri Bakanlığı gibi polisin, emniyetin, jandarmanın bağlı olduğu, hepimizin güvenliğinden sorumlu olduğu bir bakan. Bu bakanlar, eskiden seçim döneminde zaten yasaklı olurlardı, yerlerine tarafsızlar atanırdı. Şimdi bu bakanlardan medet umuyorlar. Bu da içinde bulundukları acziyeti gösteriyor. Kamuoyundaki tepki de o bakanların pozisyonlarını devlet adamı olarak görür halk; onlar devlet adamı değil bir partinin adamı, bir partinin neferine dönüşmüşler. Tepki ondan.”
"Emekliler ses yükseltince bocaladılar''
CHP Lideri Özgür Özel, AKP kanadından gelen "'emekliler için hazırlık yapıyoruz'" sözlerini, şöyle değerlendirdi:
''Maalesef emeklinin bir öğrenilmiş çaresizliği vardı. Biz bir şey denedik. Kurultayda da verdiğimiz bir sözdü. ‘Kimin yanında olmak gerekiyorsa olacağız’ diye. Ve biz emeklilere bir çağrı yaptık. 1 buçuk ayda, hiç yoksa 100’ün üzerinde meydanda emeklilerin derdini anlattım. Bütün televizyon programlarında anlattım, anlatmaya da devam ediyorum. Bugün yoğun yağış altında bile adayları tanıttıktan sonra yine de emeklinin derdini anlatmadan meydanı terk etmedik. Bu ses getirmeye başladı.
Emekli sesini yükseltince bocaladılar. ‘Önce bir şey yapabilir miyiz’ diye baktılar. Sonra ‘Enflasyonu düşüreceğiz öyle hallolacak’ diye üç yıl vadeye yaydılar. Bu ciddi bir tepki alınca bir çalışma yapmaya giriştiler. Ama banka promosyonuyla sonuçlandı bu. Bir yandan emeklilerin tepkisini görünce AK Partili grup başkanvekilleri, genel başkan yardımcıları, bakanlar kimisi ‘Çalışma yapacağız’ diyor. Gün veriyor, ‘Ankara mitingini bekleyin. Cumartesiyi bekleyin. Pazarı bekleyin.’ Sonra dönüyorlar ‘16 Nisan'ı bekleyin.’ İnsanlar 31 Mart'ta bir şey almadılarsa size bir kere daha güvenip niye oy versinler? Eğer bir seçimden çok bahsedeceksek iki seçimi karşılaştırmak önemli. 3 Kasım 2002’de emekliler bir buçuk asgari ücret alıyordu. Bugünkü parayla 26 bin lira. Şimdi 10 bin lira alıyorlar. Emekliler sandıkta sesini duyurmazlarsa bunlar emeklilerin sesini asla duymayacaklar'' dedi. (Kısa Dalga)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.