Politika faizinde dön dolaş, 5 yıl sonra aynı yere gel…

Politika faizinde dön dolaş, 5 yıl sonra aynı yere gel…
Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomi gündemini yorumluyor...

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini 750 baz puan artırarak, yüzde 17,50 seviyesinden yüzde 25 seviyesine çıkardı. Ekonomistlerin medyan beklentisi 250 baz puandı. MB, butoplantısında, Cevdet Akçay, Fatih Karahan ve Hatice Karahan'ın da katıldığı yenikadrosuyla ilk faiz kararını açıklamış oldu.

Karar ne ifade ediyor?

  1. Bir kere beklenmedik olduğunu söylemeliyiz. Yeni PPK, enflasyon beklentilerini kontrol altına almak için kararlılık gösterisi yapmış oldu.
  2. Kararın beklenmedik oluşunun nedeni Erdoğan’ın sert faiz artışlarına rızası olmadığı bilgisiydi. Bu yüksek artış için izni alınmış olmalı.
  3. Karar metnine göre “Kademeli faiz artışı yanında miktarsal sıkılaştırma ve sadeleşme devam edecek.” O halde yüzde 25’in üstü de gelebilecek.
  4. Enflasyon tahmini örtük olarak yükseltilmiş. Şöyle deniliyor: “Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında öngörülenin üzerindeki bozulma, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle, dezenflasyonun 2024 yılında Rapor ile uyumlu şekilde tesis edileceğini öngörmektedir."

Yani metinde enflasyonun tahmin aralığının üst sınırında gerçekleşeceği söyleniyor. Bu da MB’nin 2023 enflasyon tahminini %62’ye yükseltmesi anlamına geliyor. Özetle bu yıl için yapacak fazla bir şey yok. Seneye inşallah denmiş oluyor.

  1. Metindeki ibareler Cumhurbaşkanı’nın koyduğu iddia edilen %25 faiz sınırının aşılacağını, dolayısıyla “Nas politikasının”pabucununiyiden iyiye dama atıldığını da söylemiş oluyor.
  2. Şimdi faiz artışlarına devam edildiğinde Erdoğan'ın nasıl tepki vereceği hala merak konusu. Naci Ağbal, Mart 2021'de 2 puan artırıp %19'a çıkardı diye görevden alınmıştı.
  3. TCMB faiz artışlarına devam edeceğini açıklarken, beklenti seviyesi koymuyor. Dolayısıyla %25 faiz henüz %65-70 enflasyonla mücadele etmeye yetmeyeceği gibi %35-40 aralığına çıkması halinde dahi faiz seviyesi yetersiz kalma riski taşımakta. Bu açıdan da belirsizlik devam ediyor. Fakat 2024 için MB’nin enflasyon tahmini yüzde 33… Buna göre politika faizinde bankanın hedefi 33’e doğru yükseltmek olabilir.
  4. Enflasyonla ortodoks politikalarla mücadele edilirken emekçileri koruyacak önlemler yok. MB’nin görevi değil ama hükümet tarafında, maliye tarafında bir önlem gözükmüyor. İşsizlik artışı nasıl önlenecek? Bu krizin sorumlusu değil mağduru olanların fatura ödemesi nasıl önlenecek, bunlar belli değil.
  5. Bütün faizler artacak. MB son regülasyon kararlarında faiz çarpanlarını (1.8) kaldırmış ve kendi açıklayacağını belirtmişti. Şimdi eğer yüksek çarpan açıklarsa bu politika faizi kararı ile tutarlı olacak. Bu henüz açıklanmadı ancak politika faizini bağlı olarak birçok faiz artacak. Referans faiz %2,26 (yıllık %31,3), kart faizi %2,81 (yıllık %40,1), nakit çekim faizi %3,57 (yıllık %53,2) olacak. 1,8 kat çarpanı devam ederse ticari kredi üst faiz sınırı yıllık%56,3 olacak.

marhinal.png

  1. Yarattıkları tablo sayfada. 2018 yılında politika faizi yüzde 24! Dön dolaş, 5 yıl sonra aynı yere gelinmiş oldu. Nas politikasından da bir özeleştiri, yarattığı yıkımın bir hesabını vererek dönülmüyor. Nas politikası ile patlatılan enflasyonun yarattığı kayıpların hesabı yok. Fakirleşen fakirleştiğiyle kalmış oluyor.Türkiye ekonomisini oyuncağa çevirdiler. Erdoğan NAS diyor, işler karışıyor. Sonra yarattığı krizleri çözmek için o kararlardan dönülüyor. Sonra dönülen kararlardan da dönülüyor.Çünkü Türkiye ekonomisi ekonominin kendisi için yönetilmiyor. Erdoğan’ın siyaset ihtiyaçlarını karşılaması için yönetiliyor. Faizini düşürüp TL’yi ezdiler, dolarizasyon patladı. Üstelik bunu liralaşma diye sattılar. Aslında bu MÜSİAD’çıNebati’nin tertibiydi. Vatandaşı soyma, şirketlere ucuz kaynak yaratma tertibi… İşte tablodaki “Bunu Ne uğruna yaptınız?” sorusunun cevabı da buradadır.

KKM KARARI – BANKALARIN TAVRI

MB’nin KKM kararlarının amacı bankalarıyeni KKM hesabı açmaktan caydırmak. KKM bakiyesinin büyümesi istenmiyor. TL’den dönüşümlü KKM’deyüzde 50 hedefine göre mudileri TL mevduata geçmeye ikna etmeleri isteniyor. Dövizden dönüşümlü KKM’de de % 5 geçiş hedefi var.

Bankaların müşterilerini TL mevduata geçmeye ikna etmek için TL mevduat faizlerini cazip hale getirmekten başka çareleri yok.Bu da TL faizlerini artırmaları demek.

Yüzde 42 seviyelerinden yüzde 25’lere gerilemiş TL mevduat faizlerinin yeniden yükselmeye başlaması demek. Nitekim karar sonrası yüzde 30’u buldu.

Fakat bu durumda başka sorunlar ortaya çıkıyor:

  1. TL mevduat faizleri artacaksa kredi faizleri de artacak. O zaman bu bir sıkılaştırma olacak. Krediler üzerinden de sıkılaştırma yaşanacak.
  2. Ancak Bakan Ömer Bolat bankaların kredi vermeye mecbur kalacaklarını söylüyor. Bu da sıkılaşmaya ters bir gelişme beklentisi…

Özetle ekonomi idaresi tam olarak ne yapmak istiyor, pek anlaşılmıyor.

Dana doğrusu iki anlayış çarpışıyor:Sıkılaştırma anlayışı ile genişleme, gevşeme anlayışı…

Krediler açılsın isteği, büyüme bu anlama geliyor.

Ayrıca kamu bankalarının yeni bir konut kredisi paketi üzerinde çalıştıkları haberleri var.

BOLAT NE DEDİ?

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ömer Bolat, “Özel bankalar, önümüzdeki aydan itibaren üretimi finanse etmeye mecbur olacak. Özel bankaların kredi imkanlarını yatırıma, üretime ve ihracata aktarmaktan başka çareleri olmayacak, bunu yapmak zorunda kalacaklar” diyor.

Her işleri böyle.

Zorlama!

Diyelim kredi vermeyi karlı hale getirmek gibi zorlu bir yolu seçmiyorlar,

Diyelim bankalar için kredi vermek cazip mi değil o sıralar,

Hemen zorunlu karşılıkları artırmak, menkul kıymet tesisi zorunluluğu getirmek gibi zorlayıcı bir yol seçiyorlar.

İşin kolayı bu.

Kamunun baskı gücünü kullanmak.

Zorunlu karşılıklar, menkul kıymet tesisi gibi ayar enstrümanlarını, zorlayıcı ana politikalara dönüştürüyorlar.

Zorlama yaptırılan iş, başka noktadan patlak veriyor. O patlağı yamamak için alınan yeni zorlama tedbirler diğerlerini izliyor.

Türk ekonomisi çok uzun bir süredir negatif reel faizin beslediği hormonlu bir büyüme ile ayakta kalıyor.Şimdi kredi faizleri yükseltilip hormon enjeksiyonu sonlandığında ne olacak?

TÜKETİCİ GÜVENİ NİYE DÜŞTÜ?

TÜİK’in tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Temmuz ayında 80,1 iken Ağustos ayında %15,1 azalarak 68,0 oldu. Seçimlerin yapıldığı Mayıs 2023’de endeks 90,1 seviyesindeydi. Haziran 2022’den bu yana izlenen en dip seviyeye geriledi. Aynı zamanda aylık bazda son 20 yılın en sert düşüşü oldu.

Tüketici güven endeksi, seçimler öncesinde Millet İttifakı kazanacak beklentisiyle yükseliyordu.Seçimler sonuçlanıp Cumhur İttifakı’nın kazandığı anlaşılınca, arkasından da yağmur gibi zam ve vergi artışları gelince düşmeye başladı. Ağustosta çok sert bir düşüş oldu.

Nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:

  1. Enflasyon hızlandı ve can yakıyor. Ağustos enflasyonu da yüksek gelecek.
  2. Kur artışı oldu ve TL yılbaşından bu yana yüzde 30 değer kaybetti
  3. Yeni tüketim vergileri ve zamların devam edeceği beklentisi var.
  4. Tüketicinin dara düştüğünde başvurduğu kredilere frenin güçlükler yaratıyor.

Sonuç: Ağustosta tüketici güven endeksinde %15 gerileme oldu.

Bir çeşit tüketici nabzı, anketi yerine geçen bu endeksteki düşüşün yerel seçimler yaklaşırken hükümeti de alarme etmesi beklenir.

Beklenen ne? Ücret artışları, bazı ücretsiz hizmet kıyakları…

Tüketici güven endeksinin alt kırılımları da çok dikkat çekici

  1. Gelecek 12 ay içinde Türkiye ekonomisinde daha kötü şartların oluşacağına dair beklenti (%-23,2) artmış.
  2. Aynı dönem içinde haneye ait maddi durum beklentisinde de %19,6’lık bozulma olmuş.
  3. Gelecek 12 aylık vadede dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesindeki bozulma %5,7.

MERKEZİ YÖNETİMİN BORÇLULUĞU SERT BOZULUYOR

Seçimler sonrası kur artışı, doların 20 TL’nin altından 26 TL’ye çıkması, merkezi yönetimin borç stokuna yansımış, bir ayda 800 milyara yakın kur kaynaklı artış meydana gelmişti. Merkezi yönetimin borç stokunda son rakam 5.8 trilyon lira.

Bu stokun kritik bir yapısı var:

  • 1.1 trilyon lirası sabit faizli ve faiz artışlarından etkileniyor
  • 4.7 trilyonu enflasyon ve kur artışından etkileniyor.
  • Borç stokundaki yıllık artış %60,8
  • Döviz borç stoku = 3,9 trilyon lira, payı %67,1
  • TL borç stoku= 1,9 trilyon lira, payı %32,9
  • TL borç stoku içinde sabit faizli stok = 1,1 trilyon lira, payı %56,3

Ekonomist İris Cibre’nin dikkat çektiği gibi tablo, KKM’yi savunurken dile getirilen “faiz artsaydı borç daha çok artardı” tezini çürütüyor.

Gündem