Prof. Dr. Esergül Balcı, 'TÜGVA tarikat yapılarının çatı örgütü. Tarikatların insan kaynakları birimi gibi dizayn edildi"

Prof. Dr. Esergül Balcı, 'TÜGVA tarikat yapılarının çatı örgütü. Tarikatların insan kaynakları birimi gibi dizayn edildi"
Prof. Esergül Balcı: "TÜGVA bütün bu tarikat yapılarının çatı örgütü diyebiliriz. Hükümette temsil edilen ya da hükümete yakın tarikatların gençlik örgütlenmesi. TÜGVA bir çeşit tarikatların insan kaynakları birimi gibi dizayn edildi."
Eğitimde tarikatların etkisi konusunda2018’deki “Eğitimde Tarikat ve Medrese Gerçeği” adlı araştırması nedeniyle Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’ hakkında inceleme başlatılan, “Türkiye’de Eğitim Politikaları”nın yazarı olan Prof. Esergül Balcı, yeni kitabı için tarikatları araştırmayı sürdürüyor. 

Prof. Dr. Balcı, Cumhuriyet gazetesinden İpek Özbey'in tarikatlar ve TÜGVA konusunda sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Balcı'nın yanıtları özetle şöyle:

2002’den bugüne tüm kabinelere bir bakın, tüm tarikatların belli ölçülerde temsil edildiğini göreceksiniz. İktidarın ana gövdesini oluşturan Nakşiler ve kolları; İlim Yaymacılar, Menzil, Hak Yol ve tabii ki FETÖ. FETÖ daha organize olduğu ve uluslararası bağlantıları daha erken kurduğu için belli bir zaman gelince Erdoğan’ı ve diğerlerini tasfiye edip tek başına iktidar olmak istedi. 15 Temmuz’un özeti aslında budur. Bizim raporu açıkladığımız zaman FETÖ sarsıntısı iktidarda devam ediyordu ve diğer tarikatlara yönelim oldu. Onlara alan açıldı. Mesela TSK’de, poliste, adalette belli gruplar FETÖ’nün yerini almaya başladı.

"TÜGVA ÇATI YAPI"

TÜGVA bütün bu tarikat yapılarının çatı örgütü diyebiliriz. Hükümette temsil edilen ya da hükümete yakın tarikatların gençlik örgütlenmesi. TÜGVA bir çeşit tarikatların insan kaynakları birimi gibi dizayn edildi.
Yüzlerce tarikat şirketi faaliyet yürütüyor. Milyarlarca dolarlık ciroları var. Devlette hepsinin kaydı olduğunu biliyoruz. O listelerdeki çocukları memur yapıp bir işe yerleştirmekle bitmiyor. Her birinden düzenli para kesiliyor. 

PROTOKOLLER

MEB, TÜGVA dışında İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı, Birlik Vakfı vb. vakıflarla da çeşitli protokoller imzaladı. Bu vakıflarla imzalanan protokollerin amacı, yaygın-örgün eğitim kurumları ve halk eğitim merkezlerinde, öğrencilere sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler, yarışmalar, mesleki ve teknik kurslar düzenlemek gibi kulağa hoş gelen faaliyetleri içeriyor. TÜGVA ile “Kültür ve Medeniyet” seminerleri, Ensar Vakfı ile “Değerler Olimpiyatı”, “namaz bilinci” ve “diriliş” temalı çalışmalar yapmak için protokoller imzalanmış. Açılacak kurslarla ilgili planlama, uygulama ve organizasyon MEB tarafından yapılacak ve kurslarda görev alan vakıf personelinin de ücretini MEB ödeyecek. 

Üç veya beş yıllık. TÜGVA açtığı bu kurslarla asıl amacı doğrultusunda eğitim vermekte ve beyin yıkamakta. Ensar Vakfı’nın isteği olmadan MEB protokolü iptal edilemeyecek. Diğerlerinde iptal yetkisi MEB’dedir. Birlik Vakfı ise MEB ile “Osmanlı Türkçesi Eğitimi” düzenlenmesine yönelik protokol imzalamıştır. Bu vakıf, halk eğitim merkezlerinde düzenleyeceği “Osmanlı Türkçesi Eğitimi” kursları aracılığı ile vatandaşlara ideolojik propaganda yapma fırsatı yakalamıştır. Açılacak kurslarda MEB kendi öğretmenini görevlendirecek. Birlik Vakfı ile MEB bu protokol dışında eğitim alanında her türde ortak projeler geliştirip uygulayabilecek. MEB, bu madde ile görev, yetki ve iradesinin bir bölümünü vakfa devretmiş görünmektedir.

Diyanetin bile uzak durmaya çalıştığı dernek, vakıf ve cemaatlere MEB’in yakınlığı gerçek hedefini gösteriyor. Eğitim Sen, protokolün iptali için dava açarak MEB’in TÜGVA ile imzaladığı protokolün imam hatip liseleri dışındaki tüm eğitim kurumlarında yürütmesini durdurdu ancak Eğitim Sen’in itirazına karşın, dava sonuçlanmadan MEB, TÜGVA ile İşbirliği protokolünü 25.02.2021 tarihinde tekrar yürürlüğe soktu. Bu protokol, müfredatla çelişen değerler eğitimi, dayanaksız öğrenci kulüpleri ve keyfilikler ile “Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği”ne aykırılıklar içeriyor. Bir kamu hizmeti olan eğitim-öğretim hizmetleri kamu görevlileri eliyle yürütülür. Oysa MEB, TÜGVA ile protokol yapmakta ısrar ediyor. Bu, bir hükümet politikasıdır ve politikalar adım adım uygulanmaktadır. Bu politikalarla, dinselleşme eğitim sürecine yansımış, okullarda “tek din, tek mezhep” anlayışı üzerinden inanç istismarına dayanan pratik uygulama ve söylemler belirginleşmiştir.


DİNİ ÖRGÜT

Şunu açıkça ifade edelim: Bunlar her ne kadar dernek, vakıf gibi görünseler de her biri dini birer örgüttür. Temel refleksleri örgütseldir. Yani bugün Büyükada İskelesi’nden çıkmayanlar, bu refleks ile hareket edenlerdir. Bizim hukukumuzda “Kanunsuz emir uygulanmaz” diye bir kural vardır. Devletin kaymakamı ve polisi mahkeme kararına karşı neden direnir? İşte bu örgütsel reflekstir. Kendisinin oraya normal yollardan gelmediğini bildiği için. Tüm dini örgütler de gücü ve iktidarı kaybetmemek için ölebilir de öldürebilir de.

NE YAPMALI?


Bütün dünyadaki devletler, kendi varlık sebebine kastetmiş yapılara bu kadar müsamaha göstermezler. Devletin şuna karar vermesi lazım: Cumhuriyet mi kalacağız, yoksa Taliban mı olacağız? İrade gösterildikten sonra kanunlarımız açık ve uygun. Tarikatların tamamı derhal kapatılarak mal varlıkları tekrar milletin hazinesine kazandırılmalı. Yeniden böyle vakıf ve dernek adı altında örgütlenmelerini ve milleti sömürmelerini engelleyecek düzenlemeler yapılmalı. Torpil ve irtikapla devlete yerleştirilmiş olanlar tek tek ayıklanmalı. Hakkı yenen gençlerimize işleri ve hakları iade edilmeli.  Tarikat okul ve yurtları MEB’e devredilmeli ve buralardaki tüm çocuklar rehabilitasyona tabi tutulmalı. Bütün bunların yasal dayanakları vardır ve Türkiye, kanun devleti olduğunu hatırlamalıdır.




SÖYLEŞİNİN TAMAMI

Gündem