Prof. Dr. Hamit Bozarslan: Türkiye’de tahminime göre 200–250 bin civarında paramileter güç var

Prof. Dr. Hamit Bozarslan: Türkiye’de tahminime göre 200–250 bin civarında paramileter güç var
Ortadoğu uzmanı ve tarihçi Prof. Dr. Hamit Bozarslan, AKP iktidarının artık haklı bir söylem oluşturmasının mümkün olmadığını ve akli melekelerini yok ettiğini belirterek, “Türkiye’de rasyonel, legal anlamda bir devlet yok. Tümüyle bir kartel olgusu var” dedi.

Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulu'nda (EHESS) profesör olarak araştırmalarını sürdüren Hamit Bozarslan, Türkiye’de legal anlamda bir devlet olmadığını savundu. “Tümüyle bir kartel olgusu var. Latin Amerika’da uyuşturucu kartellerine benzeyen bir yapı” diyen Bozarslan, Türkiye’de 200–250 bin civarında paramileter güç olduğunu tahmin ettiğini dile getirdi.

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin (DİTAM) Diyarbakır'da düzenlediği “Türkiye Siyasetinde Kürtler ve Seçimler” toplantıda konuşan Prof. Dr. Bozarslan, Türkiye’nin çok kritik bir noktada olduğunu belirterek, “Uzun yıllardır böyle bir beklenti söz konusu değildi. Sapına kadar çürümüş bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.

2013 yılından itibaren toplumun akli melekelerinin sistematik olarak yok edilmeye çalışıldığını ifade eden Bozarslan, “George Orwell’in 1984 kitabındaki gibi bir durumla ile karşı karşıyayız. Kitapta, Orta İmparatorluk sürekli savaş halindeydi. Doğu’yla mı Batı’yla mı savaşıyor belli değil. Enformasyon Bakanlığı hafızanın yok edilmesine, akli melekelerin yok edilmesine çalışıyordu. Bu durum şimdi Türkiye’de görülmekte” diye konuştu.

“İktidar kendi akli melekelerini de kaybetti”

“Toplumlarını çürüten iktidarların kendisi de çürüyor. İktidar da kendi akli melekelerini yok ediyor ve bunun kaçınılmaz fiyatı oluyor. Bugün artık seferberlik, mobilize olma imkanlarını kaybetmiş bir iktidar söz konusu” diyen Bozarslan, iktidarın artık haklı bir söylem oluşturmasının mümkün olmadığını ifade etti.

“Türkiye’de legal bir devlet yok, kartel olgusu var”

Bozarslan, şöyle devam etti: “Türkiye’de rasyonel, legal anlamda bir devlet yok. Tümüyle bir kartel olgusu var. Latin Amerika’da uyuşturucu kartellerine benzeyen bir yapı. Bazı bileşenleri var bu yapının: Paramiliter yapılar. Tahminime göre 200–250 bin civarında paramileter güç var. PÖH’ler, JÖH’ler, ülkücülükten gelen, büyük kısmı İslamcılıktan gelmeyen bir güç. Avrasyacılık devlet içinde önemli bir yapı oluşturdu. Hüda-Har, Hizbullah’ın bir devamı. Hizbullahçıların çok önemli bir kısmı serbest bırakıldı.”

Türkiye ile Nazi Almanyası arasında bazı benzerlikler var. Koşullar asla aynı değil ama Nazi Almanyası’nda iki olgu vardır. Birincisi tek lider. Hem meşruiyetin kaynağı, her türlü düşünülebilen faaliyetin ufku olarak görülüyordu. Ancak Führer, kırmızı ve yeşil ışığı yakabilirdi. İkincisi, hırsızların iktidarı olmasıdır. Burjuvazinin, kendi bilincine sahip olan burjuvazinin yok edildiğini görüyoruz. Kleptokrasi oluştu. Müteahhitlerin sayısının AB ülkelerinin tamamından fazla olması da bu anlama geliyor.”

“Altılı Masa demokratik bir masa değil”

Altılı masaya dair de değerlendirmelerde bulunan Bozarslan, “Altılı masanın demokratik bir masa olmadığını görmek lazım. Çünkü her şeyden önce CHP, İttihat ve Terakki ile ilişkilerini koparmayan bir parti. Kemalist mirasla ilişkilerini koparmamış bir parti. İlk cumhuriyeti belirleyen sosyal Darwinizm ve radikal Türk milliyetçiliğidir” dedi.

CHP’nin milliyetçilikten kopup kopamayacağını soran Bozarslan, “Şu ana kadar bunu yapamadığını biliyoruz” dedi. Bozarslan, İYİ Parti için de “Susurluk geleneğinden gelmekte” ifadesini kullandı.

“Bu söylediklerim altılı masanın desteklenmemesi anlamına gelmemekte. Ama altılı masanın mutabakat metninde çözülmesi gereken 2 bin küsur sorun sayılıyor ama bunların içinde Kürt meselesi yok” diyen Bozarslan, Türkiye’de büyük bir değişim beklentisi olduğunu dile getirdi.

“Değişim beklentisi demokrasi beklentisine dönüştürülmeli”

Bozarslan, “Değişim beklentisi en azından şimdilik demokrasi beklentisi değil. Demokratik hareketin ve Kürt hareketinin değişim beklentisini demokrasi beklentisine dönüştürmesi gerekiyor. Demokrasi beklentisinin oluşturulması için Kürt meselesinin kendi başında meşru bir mesele olarak kabul edilmesi zorunluluğu var. Bu aynı zamanda azınlık haline getirilen diğer Türkiye halklarının meşruluğu anlamına geliyor” diye konuştu.

“Dengeler direniş sahalarının lehine çalışıyor”

Prof. Bozarslan, her şeyin seçimlere indirgenemeyeceğinin altını çizerken, “Siyasi faaliyetlerin ötesinde Türkiye’yi demokratikleştirecek faktörler neler, bu düşünülmeli. Türkiye’de baskı rejimine rağmen direniş sahaları var. Direniş sahalarının korunması, güçlendirilmesi, uzun bir zaman dilimine yayılması gerekmekte. Türkiye’deki dengeler iktidarın değil direniş sahalarının lehine çalışmakta” ifadelerini kullandı.

Bozarslan, “Bugün sermaye maddi anlamda iktidarın ve kleptokrasinin elinde. Şiddet tekeli iktidarın elinde. Paramiliter güçlerin elinde. Ama bugün Türkiye’nin sermayesi en marjinal kesimi olan gençlerde ve entelektüellerde. Ceplerinde 2 bin, 3 bin lira olanlar Türkiye’nin çoğul kültürünü temsil etmekte. Türkiye’deki değerleri temsil edenler bunlar. Bu direniş sahaları son derece önemli” diye konuştu. (Kısa Dalga)

Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı

Gündem