Prof. Dr. Mesut Yeğen: Hiperseküler İslamcıların tek ölçütü iktidarda kalmak
Siyaset bilimci Prof. Dr. Mesut Yeğen, Erdoğan’ın yaptıklarında ya da söylediklerinde “kuvvetli bir kimlik, kuvvetli bir arka plan” görmediğini belirterek, Erdoğan’ın her zaman her şeyi yapabilecek pragmatist bir siyasetçi olduğunu söyledi.
Yeğen, 28 Mayıs seçimine dair ise Kılıçdaroğlu’nun küçük bir ihtimal de olsa kazanma imkanı olduğunu belirtti.
Özellikle Kürt meselesi üzerine çalışmalarıyla tanınan Reform Enstitüsü’nde seçmen eğilimleri üzerine detaylı araştırmalar yapan bir ekiple çalışan Prof. Dr. Mesut Yeğen, T24’den Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta 14 Mayıs seçim sonuçlarını şöyle değerlendirdi:
“Bu sonucun bir kısmı Erdoğan’ın başarısıyla ilgili ama daha çok da Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığıyla ilgili. Erdoğan’ın başarısı şu oldu; seçim gündemini muhalefetten çalabilmeyi becerdi. Böyle bir iktisadi vaziyet ve son beş yılda tek adam rejiminin ürettiği adaletsizlik içinde beklentimiz muhalefetin gündemi şekillendirmesi ve iktidarı peşinden sürüklemesi yönündeydi. Ama ne yazık ki olan durum bunun aşağı yukarı tam tersi. Erdoğan gündemi resmen muhalefetin elinden çaldı ve kendi bildiği gibi şekillendirdi. Biz son iki ayda muhalefetin yüzde 20’ye yakın görünen kararsız seçmeni ekonomiye sevk etmesini beklerdik. Erdoğan kararsızları ekonomi yerine beka meselesini ve terör meselesini düşünmeye sevk etti. Bunlar etrafında yarattığı kaygıyı da TOGG gibi, savaş gemisi gibi imgelerle yatıştırdı. Kararsız gibi görünen seçmene Erdoğan bir yandan “bir sorun var” dedi. Öbür yandan da “sorunu çözecek olan yine benim, muhalefet değil” dedi. Muhalefet ise elindeki önemli bir değeri kullanamadı. Erdoğan muhalefetin elindeki o değerin farkındaydı ve o yüzden de onu sürekli düşük göstermeye çalıştı.”
“İyi bir kadrosu olduğunu gösterebilirdi”
Yeğen, “muhalefetin kullanamadığı değeri” ise şöyle açıkladı:
“İyi bir kadrosunun olduğu gerçeğiydi. Ekonomi, dış politika ve depremle birlikte oluşan sorunlarla iktidardan çok daha iyi ilgilenebilecek bir kadrosu olduğunu gösterebilmeliydi. Ama bunun yerine Kılıçdaroğlu figürüne dayanan bir kampanya yürütüldü. Böylece muhalefet seçim sürecinin tam da Erdoğan’ın istediği şekilde yürümesinin önünü açmış oldu. Bu seçim Erdoğan’ın yarattığı Türkiye ile müstakbel bir Türkiye arasında değil, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında bir seçime döndü. Bunu nötralize etmenin yolu Kılıçdaroğlu’nun ‘Ben iyi bir ekiple geliyorum, şu kadrolarla yönetmeye hazırım’ diyebilmesiydi. Kılıçdaroğlu bunu yapamadı, Erdoğan da Millet İttifakı’nın bu değerini görünmez kılmayı başardı. Öte yandan Erdoğan kendi zaaflarının çok iyi farkındaydı. Ekonomiyi ve soğan fiyatını konuşturmamayı iyi becerdi. Kendi seçmenini kaygılandıran şeylerin farkındaydı ama bunların konuşulmasını olabildiğince engellemeyi başardı.”
“Kılıçdaroğlu, hemen bugün ‘Akşener, Savunma Bakanı olacak’ demeli”
Kılıçdaroğlu’nun küçük bir ihmal olsa da hala kazanma imkanı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yeğen, “Bir haftada siyaseti değiştirdiğinizi anlatmak, insanları başka bir şey yapacağınıza ikna etmek zor. Ama bir hamle yapılabilir. Bu öyle bir hamle olmalı ki sizin seçimi kazanmamanıza neden olan koşulları nötralize edebilmeli. Buna ihtiyaç olduğunu Kılıçdaroğlu ve ekibi de tespit etmiş olmalı ki son anda bir can havliyle göçmenler meselesine girdiler, ‘terörle asıl iş birliği yapan sizsiniz’ demeye başladılar. Ama bence o bahsettiğim son hamle bunlar değil. Öyle bir hamle yapılmalı ki bir anda seçmenin kafasında hem beka meselesinin hem de iyi yönetim meselesinin muhalefet tarafından Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı ile halledileceğini göstermek gerekiyor. Bana göre olabilecek sihirli hamle de şu; hemen bugün yarın ‘Kılıçdaroğlu’nun Savunma Bakanı Akşener olacak’ demesi lazım” diye konuştu.
"Hiperseküler İslamcılık: Tek ölçü iktidarda kalmak"
Prof. Dr. Mesut Yeğen, daha önceki bir yazısında kullandığı “hiperseküler İslamcılık” kavramına da açıklık getirdi. Yeğen, şunları söyledi:
“İslamcılık bir siyasi hat, bir siyasi ideoloji. Uzunca bir zaman İslam’dan beslenen birtakım değerlerle ilerledi bu hat. Hipersekülerlik dediğim esas olarak bu değerlere referansın ortadan kaybolması. Bir kısım iktidar mensubu için neredeyse hiçbir değeri kalmadı o İslami değerlerin, tek ölçü iktidarda kalıp kalınmayacağı olarak belirlendi. ‘Şu vaka bizim iktidarda kalmamıza yardım eder mi?’ türünden bir ultra-pragmatizm, ultrasekülerizm. Sekülerlik nedir? Bir dünyevileşmedir. İktidarın yaptığı da bu.
Sekülerler neredeyse bugünün muhafazakarlarından, bugünün dindarlarından daha değer bağımlı hayatlar sürüyorlar artık. Durum ne yazık ki bir kısım İslamcı açısından bu hale gelmiş durumda. Hipersekülerlik olarak kastettiğim değerlerden boşanmış olmak. Hatta bir dönem kendilerinin çok kuvvetle savunduğu değerlerden boşanmış olmak. Bunu çok yoğun bir şekilde depremden sonra gördük. Depremin ertesi günü iktidar medyasında gördüğümüz önemli kaygılardan biri ‘Bu işin bize zararı ne olur, faydası ne olur’ bakışıydı. Bu hakikaten insanı tedirgin eden bir şey. Sonuçta modern toplumlarda evet ortaklaşmak zor ama birtakım siyasi ortak değerler de olmazsa bugün yaşadığımız türden kutuplaşmalar kaçınılmaz hale geliyor.”
“Erdoğan’ı benzerlerinden ayıran temel özellik pragmatizm”
Yeğen, “Artık Türkiye siyasetinde gerçekten de Erdoğanizm diye bir kavramdan bahsetmek mümkün mü?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Benzerlerinden ayrıştırılabilir bir müşahhas ideoloji olarak Erdoğanizm var diyemeyiz. Öyle kuvvetli bir kimlik, kuvvetli bir arka plan falan gördüğüm yok Erdoğan’ın yaptıklarında ya da söylediklerinde. Aksine, gördüğüm şu; evet Türkiye’yi her zaman böyle kuvvetlice meşgul eden din gibi dindarlık gibi ekonomik büyüme gibi ‘batı bizi bölecek’ gibi motifleri kullanan biri var. Erdoğan, kendisi bir takım özgün motifler icat etmiş değil. Türkiye siyasetinde hemen her zaman çalışmış tipik sağ motifleri benzerlerinden daha kuvvetlice kullanan biri var karşımızda. Bütün bunlara karşın Erdoğan’ı benzer sağ siyasetçilerden ayırt eden temel özellik pragmatizm. Erdoğan hemen her zaman her şeyi yapabilecek biri. Hep öyle oldu, bundan sonra da öyle olacak gibi gözüküyor.” (Kısa Dalga)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.