Prof. Dr. Samim Akgönül'den '28 Mayıs' sonrası tahminleri: Şeriat henüz meşru değil; bu dönemin sonuna gelmek üzereyiz

Prof. Dr. Samim Akgönül'den '28 Mayıs' sonrası tahminleri: Şeriat henüz meşru değil; bu dönemin sonuna gelmek üzereyiz
Tarihçi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Samim Akgönül, 'tarihin en sağcı Meclisi'nin yönetiminde Türkiye'yi nelerin beklediğine dair tahminlerde bulundu.

Türkiye 14 Mayıs'ta hem Meclis hem de Cumhurbaşkanlığı seçimi için sandık başına gitti. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırken, Meclis'in çoğunluğunu Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR'ın desteklediği Cumhur İttifakı kazandı.

Strasbourg Üniversitesi Türk Etütleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Samim Akgönül, Radar Gazete'deki '28 Mayıs seçimleri ve köktendincilik' başlıklı yazısında yeni döneme ilişkin tahminlerde bulundu.

Prof. Dr. Samim Akgönül, 'AKP'nin hiç bu kadar aşırı sağla ittifak yapmadığını' belirterek "28 Mayıs seçimleri köktendinciliğin artık normalleşmesinin oylaması olacak" ifadesini kullandı.

Profesör, 28 Mayıs seçiminden sonra "Devletin dini İslam’dır" ilkesine dönüş olacağını sanmadığını, buna gerek kalmayacağını kaydetti.

'Adım adım alkol yasakları'

Prof. Dr. Samim Akgönül, kamusal alanların artık dinsel olduğunu belirterek yazısında özetle şu noktalar değindi:

* 28 Mayıs’tan sonra adım adım alkol yasakları gelecektir. Beş senenin sonunda alkolün sadece elit kesimler tarafından belirli otel ve restoranlarda tüketilen ultra lüks bir içecek haline gelmesi muhtemel. Şarap stoklarınızı yapın (daha iyi yıllanır).

* Kanun, Türkiye’de, her şeye rağmen laik. Şeriat yani İslami yasal çerçeve henüz meşru değil. Bence bu dönemin de sonuna gelmek üzereyiz.

'İlk hedef medeni kanun'

* İlk hedef büyük bir ihtimalle medeni kanun olacak. Özgürlük kisvesi altında medeni kanun adım adım dinselleştirilecek. Zaten bu, müftülere resmi nikah kıydırabilme hakkıyla başlamıştı. Son aşama olarak zaten iktidar ortağı köktendincilerde yaygın olan çok eşliliğin hukuki olarak meşrulaştırılmasına ve miras hukukunun yeniden düzenlenmesine şahit olabiliriz. Medeni hukukta yüzde yüz bir şeriata dönüş kolay olmayabilir ama gene 'özgürlük 'kişisel tercih vs gibi değerlerin ardına saklanılarak mecelle tipi bir medeni kanunun ihyası şaşırtıcı olmayacaktır.

* İkinci hedef, iktidar yanlısı köktendinci hareketlerin ve özellikle de tarikatların yaşam alanı olarak görülebilecek eğitim sistemi olacaktır. Gene özgürlük, çeşitlilik adına zaten iğdiş edilmiş eğitimin birliği kaldırılıp, devlet kontrolü altında bazı tarikatlara eğitim verme hakkı tanınacaktır.

'Tevhid-i Tedrisat Kanununun kaldırılması hiç şaşırtıcı olmaz'

* Buna dershanelerle ve medreselerle zaten başlanılmıṣtı. Buna da batı örnek gösterilebilecek, batıdaki özel kongregasyonist okulların varlığı öne sürülecektir. Yüzüncü yılında, yani 2024’te “parantezi kapatmak” adına Tevhid-i Tedrisat Kanununun kaldırılması hiç şaşırtıcı olmaz.

* Bu iki hedeften sonra ya da aynı zamanda ve paralel olarak daha kolay hedeflere rahatlıkla ulaşılabilir. Yeni bir bankalar kanunu ve faizin yasaklanmasıyla körfez bankacılığının sisteme tam hakimiyeti, ya da ceza kanununda yapılan değişikliklerle Müslüman kardeşlerin savunduğu 'çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir İslami ceza kanunu' rahatlıkla geçirilebilecektir. Elbette ölüm cezasının geri getirilmesi için bir referandum yeter.

* Lütfen, ama sen de abartıyorsun, demeyin. Beş sene öncesinin 'abartıyorsun'ları bugün günlük hayatın bir parçası. (Kısa Dalga)

Gündem