Prof. Dr. Şükrü Ersoy: Marmara'da bir yıl içerisinde iki tane 7'den büyük deprem olabilir

Prof. Dr. Şükrü Ersoy: Marmara'da bir yıl içerisinde iki tane 7'den büyük deprem olabilir
Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Deprem batıya doğru bir transfer var, bir göç var. Ama ortada bir boş yer var. Marmara Denizi'nde iki gerilimin olduğu ara mutlaka birleşecek ve 7’den büyük bir deprem verecek. Bir yıl içerisinde iki tane yediden büyük deprem oluşturabilir” dedi.

Hatay Sosyal Platformlar Birliği’nin ‘Olası İstanbul Depremi Bağlamında Hatay’ın Deprem sonrası sorunları ve çözümleri’ paneli Yenikapı Etkinlik Alanı’nda yapıldı.

Moderatörlüğünü mimar Osman Güdü'nün yaptığı panelde konuşan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Marmara depremine dikkat çekerek, bir yıl içinde 7'den büyük 2 depremin olabileceğini söyledi.

Ersoy, şunları söyledi:

"Türkiye'de neden deprem oluyor? Bunun cevabını verebilmek gerekli. Aslında bu harita çok güzel bir harita. İşte batıda İspanya'dan başlayan, oradan İtalya üzerinden Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye, oradan da İran'a doğru giden renkli bir kısım, hali hazırda bir dağ kuşağı. Biz buna Alp Himalaya Dağı kuşağı diyoruz. Bizim kuzeyimizdeki ve güneyimizdeki kıtalar bizi sıkıştırıyor. Her sene birkaç santim sıkıştırıyor. Bizim ülkemiz de dağ kuşakları boyunca halı gibi kıvrılıyor. Yer kabuğu önce bir kıvrılır sonra da kırılır. O kırıklar boyunca ayrılmalar, ötelenmeler, depremler oluşturur. Henüz bu süreçler bitmediği için bizim ülkemizde ve komşu ülkelerde depremler devam edecek. Yani birinin çıkıp artık ülkemizde deprem olmayacaktır, İstanbul'da deprem olmayacaktır gibi bir söylemi yanlış ve eksik kalır. Bu süreç devam ettiği için ülkemizde depremler devam edecek."

1939 Erzincan depreminin Türkiye'nin en büyük depremi olarak kabul edildiğini söyleyen Ersoy, "Bu depremden sonra işte bu depremin son yüzyılın en büyük depremi olarak ifade edildiğini biliyoruz. Ama yabancı bazı kaynaklarda bu deprem yüzyılın değil son iki bin yılda Türkiye'nin geçirdiği en büyük depremdir deniyor. Depremin ardından dokuz saat sonra ikinci bir deprem daha oldu. Ama ilk depremin ve ikinci depremin birlikte Kahramanmaraş depremleri olarak adlandırılmasına ben karşıyım. Bu deprem Hatay ve Maraş depremleri, böyle ifade edilmesi gerekir. Bir Hataylı olduğum için değil işin teknik tarafının Hatay'da başladığını bildiğim için bu ifadeyi kullanmak zorundayım" dedi.

"Can kaybı 50 bin değil"

Can kaybı sayısı konusunda ölü sayısının 50 bin denildiğini, ancak Suriye de dahil edilirse 60 bin olduğunu ve kayıpların sayının bilinmediğini ifade eden Ersoy, "Kayıpların kuvvetle muhtemel büyük bir çoğunluğu hayatını kaybeden vatandaşlarımız. Dolayısıyla bu sayının resmi sayılardan çok üstünde olduğunu görebiliyoruz" diye konuştu.

"Yüzde 92 değil yüzde yüzü deprem bölgesi"

Türkiye'de 5,5'dan büyük deprem oluşturabilir fay sayısının yaklaşık 500 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ersoy, "Ama son depremler bize gösterdi ki bu beş yüz değil daha fazla. Çünkü hiç deprem haberi beklemediğimiz yerlerden beş büyüklüğünde beş buçuk büyüklüğünde depremler olmaya başladı. Konya'ya kaçıyor, Konya'da depremler başladı. Dolayısıyla bir şehir efsanesi. Türkiye'de hep derler yüzde 92’si deprem bölgesi. Ben bunu tamamlayayım bu cümlenin üzerini çizeyim. Tüm Türkiye'nin yüzde yüzü deprem bölgesi. Türkiye'de depremden etkilenmeyecek hiçbir yer yok. 2020’de biliyorsunuz İzmir'de yıkımlar oldu, insanlar öldü. Hemen medya onu İzmir depremi diye verdi. İzmir’de bir deprem filan olmadı Sisam'da oldu. Yunan adasında oldu. Geldi İzmir'i yıktı. Bir de iki metre yüksekliğinde bir dalga getirdi. Bizde meydana gelen bir şey değil Yunan adalarında meydana gelen şey. Demek ki uzaktaki depremler de bir yerleşim yerini etkileyebiliyor. Birazdan Marmara ve İstanbul'a geldiğimizde İstanbul'daki yüksek binaların uzak depremlerden nasıl etkileyebileceğini de ayrıca konuşuruz" dedi.

"Marmara'da 7'den büyük deprem olabilir"

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, beklenen büyük Marmara depremine dair ise şu açıklamaları yaptı:

"Bakın deprem batıya doğru bir transfer var, bir göç var. Ama ortada bir boş yer var. 1912’de Şarköy depremi var 7.4 büyüklüğünde. Bir de İzmit Körfezi'ne kadar gelen 1999 Kocaeli depremini biliyoruz. Marmara Denizi'nde iki gerilimin olduğu ara mutlaka birleşecek. Mutlaka birleşecek ve 7’den büyük bir deprem verecek. Marmara Denizi'ndeki depreminin şu özelliği var. Bir yıl içerisinde iki tane 7'den büyük deprem oluşturabilir. Kocaeli'de bu oldu zaten. Kocaeli, ardından Düzce oldu. Santimetre mertebesinde birbirinin devamıydı. Tarihsel dönem içerisinde bunlar olmuş mu? Olmuş.

"Marmara Denizi çok önemli. Nüfus potansiyeli çok fazla. Türkiye'nin üçte biri burada yaşıyor. 6 milyona yakın bina var. Sadece İstanbul'da iki milyona yakın bina var. İstanbul'da beş milyon bağımsız bölüm var. Marmara'da ve İstanbul'daki bir deprem İstanbul'un sorunu değil. Türkiye'nin sorunu değil. Dünyada önemli bir sorun yaratabilir. Çünkü kıtalar arası bir köprü. Bu köprünün ortadan kalkması, yıkılması dünyayı etkiler. O bakımdan bu işin şakası yok. Marmara depremine mutlaka bir şeyler yapılmalı.

"İstanbul'daki gökdelenler sınav verecek"

"İstanbul’un yapı stoğunun önemli kesiminin ruhsatsız. Yenilerde çok gökdelenler filan var İstanbul’da. Gökdelenlerin şöyle bir durumu var. Sadece Marmara depreminden değil uzak depremlerden de etkilenebilir. Yani Bursa'daki, Eskişehir'deki uzak depremler karşısında İstanbul'daki gökdelenler sınav verecek. Özellikle dere yataklarının üzerinde yapılmışsa öyle yapılan önemli zararlar verebilecek.

"Anadolu Yakası genel olarak Türkiye'nin en sağlam yeri. Ama bu çok genel bir söylem. Parsel bazında ada bazında bu işler değişecek. Bina bazında bu işler değişir. Genel olarak Anadolu Yakası çok sağlam olmakla birlikte, Avrupa yakasının Haliç'in kuzeyindeki zemin kayalık zemini. Birinci zamana ait, sağlam bir zemin. Ama yine tekrar söylüyorum, bu orada güvence altında olduğunuzu göstermez. Yapınızın nasıl olduğuna bağlı olabilir. Mesela burada sarı alanlar gevşek zeminin olduğu, deprem dalgalardan daha çok etkilenebileceği semtleri, ilçeleri gösteriyor. Yani sarı bölgede Bakırköy, Zeytinburnu, Güngören, Esenler, Bağcılar, Bayrampaşa, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar, Silivri gibi ilçeler böyle zemin üzerine. Peki burada ne yapalım? Kaçalım mı? Hayır. Bu zeminin özelliğine göre yapı yapıldığı zaman herhangi bir şey olmaz. Mesela diyelim ki Maslak sağlam bir yer. Orada güvencede misiniz? Bence değilsiniz. Zemin sağlam da yapınız ona uygun mu?"

"UKOME kararları dikkate alınmıyor"

Ersoy’dan sonra söz alan Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu ise UKOME kararlarının önemsenmediğini belirtti.

Giritli şunları söyledi:

"UKOME kararıyla birinci derece ulaşım yolları, afet ulaşım yolları, afet, tahliye yolları belirlendi. Büyükşehir belediyesine ait bir kurum olan UKOME kararları tüm kamu kurum ve kuruluşları için bağlayıcıdır. Yani UKOME bir yola birinci derece afet tahliye yolu diyorsa başka bir kurum burada başka bir tasarrufta bulunamaz. Buna rağmen yine belediyenin bir kuruluşu olan İSPARK'lar bu yollar üzerinde park alanları yarattı. Dolayısıyla aynı kurum içinde bir kurum UKOME kararlarını görmezden gelerek başka bir tasarrufta bulunur hale geldi." (ANKA)

Gündem