Prof. Naci Görür: 'Haydi inşaat yapalım’ demekle olmaz, mikro-bölgeleme çalışması şart

Prof. Naci Görür: 'Haydi inşaat yapalım’ demekle olmaz, mikro-bölgeleme çalışması şart
"Haydi inşaat yapalım" demekle yeniden inşa çalışmalarının başlayamayacağını belirten Prof. Naci Görür, mutlaka mikro-bölgeleme çalışmasının yapılması gerektiğini belirtti.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma neden olduğu illerde yapılması gereken mikro-bölgeleme çalışmalarına dikkat çekerek, "‘Haydi inşaat yapalım’ derseniz bir deprem gelir, bir daha vurur, aynı şeyleri tekrar yaşarız" dedi.

Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan deprem ve sonrasında yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Halk denetlemeli"

Deprem konusunda merkezi ve yerel yönetimleri denetlemesi gerekenin halk olduğuna vurgu yapan Görür, şunları söyledi:

"Deprem bölgesinde halkın anlayacağı bir dilde depremsellikten bahsettik. Halkımız da bu kargaşa geçtikten sonra biraz sakinleşip, kendine gelip bu depremi düşündüğü zaman biraz da kendini eleştirmesini bilmeli. Bunun bir bileşeni de halkın kendisi. Biz hükümetleri, yerel yönetimleri suçluyoruz, müteahhitleri de tutukluyoruz. Bu önemli ölçüde doğru ama halk olarak müsaade ediyor muyuz, göz yumuyor muyuz, umursamıyor muyuz; bu da önemli. Eğer halkın kendisi bunları hoşgörüyle karşılamaz, imar ve iskan durumu depremselliğe göre yanlış yapmaz, kendi istemezse bunu yöneticilerden ve buna yabancı kalan merkezi ve yerel yönetimden de demokratik anlamda yakasına yapışıp hesap sormazsa bu iş olmaz. Sadece deprem geldiği zaman değil, deprem ortada yokken bunun bekçisi olsa bu işler zaten olmaz."

Marmara depremi konusunda halkın merkezi ve yerel yönetimlerden talepte bulunmamasını eleştiren Görür, "Milletin sahip çıkmadığı, gözetmediği, denetlemediği bir yerde bu işler düzeltilemez" dedi.

"Biz hükümet nezdinde görünmeyen varlıklarız"

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un deprem bölgesinde yeniden yapılaşma ve mikro-bölgeleme çalışmaları için kendisi ya da bir meslektaşından herhangi bir araştırma talebi ya da davet getirmediğini belirten Görür, şöyle konuştu:

"Biz, yerel yönetimler ve hükümetin nezdinde yaşamayan, görünmeyen varlıklarız. İstanbul’da Deprem Bilim Kurulu’nda çalışıyoruz. Hükümetten öyle bir talep yok. Mikro-bölgeleme çok önemli bir konu, onu gündeme aldım, halka duyurmaya çalışıyorum. Depremleri durduramayacağımıza göre bizim artık deprem zararlarını azaltma çalışmaları yapmamız lazım. Depremde yıkılmayacağımız, acı çekmeyeceğimiz deprem dirençli kentler, yerleşim alanları oluşturmak zorundayız. Bunun yolu da mikro-bölgeleme çalışması yapılması. Bugün Türkiye’de sadece İstanbul ve İzmir’de yapılıyor. Burada zaten her taraf yıkılmış, bu bir fırsat o zaman. Burada önce mikro-bölgeleme çalışması yapıp sonra kentleri yapalım, yerleştirelim. Zaten bu çalışma bize, nereye yerleşim yeri yapılır, nereye çok katlı, nereye az katlı yapı olur, nerede sıvılaşma olur, nerede yeşil alan olur, nereye havaalanı yapmak lazım gibi mekan kullanımını belirler. Bunun farkında olmadan ‘Haydi inşaat yapalım’ derseniz bir deprem gelir, bir daha vurur, aynı şeyleri tekrar yaşarız. Bunun bir anlamı olmaz."

"Artçılar bir yıl sürebilir"

Bölgede bir yıl boyunca 6’lar mertebesinde, 7’den küçük artçılar olabileceğini söyleyen Prof. Görür, "Artçılar, büyük depremin enerjisini büyük ölçüde boşalttıktan sonra, orada olan, etraftaki kimi kırıkların yüklenmeyle kırılmalarına bağlıdır" dedi. Görür, 5’lik, 6’lık depremlerin hasarlı binaların yıkılmasına, tüm binaların da yorulmasına neden olacağını kaydetti.

Fay hatları haritası tartışması: Öyle bir tartışma yok

Görür, güncel fay hatları haritası konusunda akademisyenler arasında yaşanan tartışmayı ise şöyle değerlendirdi:

"Ortada bir tartışma yok. Onu kim tartışmaya açtıysa bu işi bilmeyen insanlardır. Haritalar, oturup bir günde biri tarafından yapılmaz. Bu, onlarca yılın, yani Türkiye Cumhuriyeti’nde neredeyse bir asırdır MTA’nın, üniversitelerin, Türkiye Petrolleri’nin, çeşitli araştırma kuruluşlarının emek vererek yıllar sonucunda ortaya çıkan, Türkiye jeolojisini ortaya koyan haritalardır. Elbette ki her şey zaman içerisinde teknoloji ilerledikçe yeni bulgularla yenilenir ama hiçbir zaman temelden tartışmaya açılmaz. Onu tartışmaya açanlar, bu işi bilmeyen insanlar olabilir. Kesinlikle ciddiye alınmayacak bir konudur." (ANKA)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.