Protestan toplumuna yönelik hak ihlalleri raporu: Hizbullahçılar tehdit etti, saldırı ve nefret söylemi arttı

Protestan toplumuna yönelik hak ihlalleri raporu: Hizbullahçılar tehdit etti, saldırı ve nefret söylemi arttı
Protestan Kiliseler Derneği’nin açıkladığı rapora göre, 2022 yılında Diyarbakır’da kendilerini Hizbullahçı olarak tanıtan kişiler, Diyarbakır Protestan Kilisesi'ni ziyaret eden üç kişiyi silahla tehdit etti.

Protestan Kiliseler Derneği, 2022 yılı hak ihlalleri raporunu açıkladı. 2022’de önceki yıllara göre nefret söylemlerinde artış meydana geldiğini tespit eden dernek, Türkiye’deki ekonomik krizin Protestan toplumuna yönelik etkilerine de dikkat çekti. Dernek, medyada kendilerine yönelik ayrımcı ve nefret içerikli söylemlerin arttığına da dikkat çekti.

Protestan kişi ya da kurumlara yönelik saldırılardan örneklerin aktarıldığı raporda, Diyarbakır’da kendilerini Hizbullahçı olarak tanıtan kişilerin Diyarbakır Protestan Kilisesi'ni ziyaret eden üç kişiyi silahla tehdit ettiği, tehdit edilen kişilerin can güvenliği nedeniyle kenti terk etmek zorunda kaldığı belirtildi.

Protestan Kiliseler Derneği tarafından açıklanan raporda, yaşanan hak ihlalleri genel hatlarıyla şöyle sıralandı:

• 2021'de pandemi ortamındaki izolasyonun etkisiyle görülmeyen Protestan Hristiyanlara yönelik kişi veya kurumlara sadece inançlarından ötürü nefret duyarak fiziksel saldırıyı içeren nefret suçları yeniden görülmeye başlamıştır.

• Protestan Hristiyanlara yönelik, kişi veya kurumlara sadece inançlarından ötürü nefret duyarak bu nefretini sözlü veya yazılı olarak belirten, kamuoyunda nefretin oluşması için kışkırtan nefret söylemlerinde 2022 yılında önceki yıla göre artış olmuştur.

• 2022 yılında artan enflasyon nedeniyle ortaya çıkan alım gücünün düşmesinin neden olduğu yoksullaşma tüm toplumu etkilediği gibi Protestan toplumunu da derinden etkilemiştir.

• 2022 yılında da Hristiyan ibadetine mahsus ibadet yeri kurma ve ibadet için kullanılan mekânların kullanımını sürdürme ve var olan ibadethaneleri kullanma talepleri ile ilgili sorunlar devam etmektedir. Kilise olarak kullanılacağı öğrenildiğinde genellikle yükseltilen kira miktarları, ülke genelinde kira miktarlarındaki anormal artış nedeniyle daha da yüksek bir noktaya ulaşmıştır.

• 2022 yılında da kiliselerin vakıf kurarak tüzel kişilik kazanma eğilimi önceki yıllarda olduğu gibi güçlenmeye devam etmiştir.

• 2022 yılında da Hristiyan din görevlisi yetiştirme hakkının korunması yönünde herhangi bir ilerleme olmamıştır. Çok sayıda yabancı uyruklu kilise önderi sınır dışı edilmiş, ülkeye girişe izni verilmemiş ve / veya oturum izinlerini yenileyememiştir. Artan döviz kurları yurtdışındaki teoloji okullarına öğrenci göndermeyi zorlaştırmıştır.

Nefret söylemi arttı

“2022 yılında önceki yıla göre nefret söylemlerinde artış meydana gelmiştir” denilen raporda, Protestan toplumuna yönelik nefret suçları, sözlü ve fiziki saldırılar da yer aldı. Saldırılardan bazıları şöyle:

-10 Şubat 2022: İstanbul'da bir kilise önderine komşusu tarafından bıçaklı saldırıda bulunuldu.

- Şanlıurfa Kilisesi'nin tabelası üzerindeki yazılara ve tabelaya birkaç kez kesici aletlerle zarar verildi.

- 1 Ocak 2022: İstanbul Kadıköy'de bulunan Anadolu Protestan Kilisesi'nin kapısına sprey boyayla "Allah 1" yazıldı.

- Şanlıurfa Kilisesi: Noel Bayramı'nı kutlamak amacıyla görüşülen düğün salonu sahibi kilise yetkililerine "Hıristiyanlara yer vermem, günahtır, haramdır" diyerek kiralama talebini kabul etmedi.

Hizbullahçılar silahla tehdit etti

- 21 Haziran 2022: Diyarbakır'ın Sur İlçesinde Diyarbakır Protestan Kilisesi'ni ziyaret eden üç kişi kilise çıkışında kiliseyi gözetledikleri anlaşılan ve kendilerine yaklaşan Hizbullahçı oldukları öne sürülen takkeli ve şalvarlı iki kişi tarafından silah gösterilerek ölümle tehdit edildi. Tehdit edilen kişiler karakola şikâyette bulundu. Daha sonra can güvenliği nedeniyle Diyarbakır'ı terk etti.

Saldırı planı ortaya çıktı

- 8 Eylül 2022: Kurtuluş Kiliseleri Malatya Temsilcisi Vedat Serin, cumhuriyet savcılığına yaptığı suç duyurusuyla kilise temsilciliğine, kendisine, Kurtuluş Kiliseleri Derneği Başpastörü İhsan Özbek ve daha önce Malatya’da yaşayan kilise görevlisi Timothy Wesley Stonen’a yönelik saldırı planlarının yapıldığını, saldırı için kullanılmak istenen bir kişinin kendisiyle irtibata geçerek saldırı planları hakkında bilgi verdiğini açıkladı.

“Muhbirlik teklif ediliyor”

Raporda, ayrıca Protestan toplumu üyelerine ve Hristiyan olmayıp Hristiyan kurumlarında çalışan kişilere muhbirlik/ajanlık teklifleri yapıldığı belirtildi.

Raporda, “Protestan Topluluğunun bulunduğu birçok şehirde kendisini istihbarat görevlisi olarak tanıtan kişiler tarafından, yerli ve mülteci Hristiyanlara, Hristiyan olan kişiler, kiliseler, kilise faaliyetleri ve Hristiyan kurumlar hakkında bilgi almak amacıyla tehdit, vaat, menfaat ve para teklif etme yöntemleri kullanarak ajanlık/haber elemanı olma teklifleri yapıldığı rapor edilmiştir” denildi.

Okulu bırakmak zorunda kaldı

Raporda, eğitimde karşılaşılan zorluklara da dikkat çekilirken, zorunlu din dersinin kaldırılması gerektiği belirtildi.

Şanlıurfa Kilisesi Pastörü'nün çocuklarına okullarında fiziksel ve sözlü saldırılarda bulunulması sonucu 14 yaşındaki lise 1. sınıf öğrencisinin okulu bırakmak zorunda kaldığı aktarıldı. Raporda, “Saldırı sonrasında aile 15 gün evden dışarı çıkmaya korktuğunu beyan etti” denildi.

Söz konusu olayın ardından diğer başka Protestan çocukların okula gitmekte isteksiz olduğu belirtilen raporda, zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nin inanç özgürlüğü, laiklik ve bilimsel eğitime aykırı olduğu vurgulandı. Bu konudaki mahkeme kararları hatırlatıldı.

Raporda, “Şanlıurfa Kilisesi önderi ve ailesi okulla ve çevreyle sorunlar yaşamış, sıklıkla kendisine ve çocuklarına ‘Sen Hristiyan mısın?’, ‘Baban papaz mı?’ gibi sorular yöneltilmiştir. Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muafiyet için kişinin inancını açıklamak, hatta ispat etmek zorunda kalması hak ihlali olarak devam etmektedir. Bu konunun çözülmesi için AİHM ve yerel mahkeme kararlarının uygulanması gerekmektedir” denildi.

Sosyal medyada nefret söylemi: Endişeye neden oluyor

Raporda, Protestan toplumu için önemli sorunlardan birinin de sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla oluşan nefret söylemlerindeki artış olduğu vurgulandı.

Raporda, “Gerek kiliselerin resmi hesaplarına gerek kilise önder ve üyelerine gerekse de genel olarak Hristiyanlık, Hristiyan değerleri ve Hristiyanların kutsallarına yönelik nefret söylemi, hakaret ve küfre varan söylemlerde artış dikkat çekici boyuta gelmiştir. Hedef gösterme, ötekileştirme, ayrıştırma ve her türlü ayrımcılığın merkezi konumuna gelmiş olan sosyal medya, aynı zamanda bilgi kirliliğinin de en yüksek olduğu mecra haline gelmiştir. Bütün Hristiyan mezheplerine ve azınlık gruplarına yönelik bu tür eylemler Protestan toplumunda endişeye neden olmaktadır” denildi.

Raporda, nefret içerikli yorumlara yönelik şikayetlerin karşılıksız kaldığı, söz konusu içeriklerin "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirip kaldırılmadığı da aktarıldı.

Raporda, yaygın medya ve ulusal internet medyasında ise nefret söylemlerinde azalmanın devam ettiği belirtildi.

Tavsiyeler

Raporda, söz konusu ihlallerin ortadan kalkması için özetle şu tavsiyeler yer aldı:

• Hükümet veya kamu kuruluşlarının Protestan toplumunu ilgilendiren konularda toplumumuzla diyalog halinde olması, önyargıların aşılmasına ve sorunların çözülmesine katkı sunacaktır.

• Hristiyanlara karşı nefret söylemleri, 2022 yılında, önceki yıla göre artmaya başlamıştır. Şikâyet edilmesine rağmen zanlıların serbest bırakılması ve cezasızlık hali, ciddi bir endişe ve güvensizlik kaynağıdır. Nefret söylemi ve nefret suçları ile ilgili yoruma açık olmayacak şekilde net ifadeler içeren yasal düzenleme yapılması sorunun çözümü için önemli bir adım olacaktır. Kamuoyunu bilgilendirici, farkındalığı artırıcı kamu spotları hazırlanarak yayınlamak ise halkın eğitiminde ve kültür düzeyinde paradigma değişikliğinin önünü açacaktır.

• Türkiye’de tarihsel olarak kilise binaları bulunmayan Protestan toplumu için ibadet yeri kurma sorunu, yıllardır devam eden ve bir türlü çözüme kavuşturulmamış, dini dışa vurma hakkının temel bir unsuru olarak güncelliğini korumaktadır. Bu konuda acil olarak merkezi ve yerel yetkililerin gereken adımları atmaları gerekmektedir. Hristiyanların da mescit benzeri küçük ibadet yerleri (şapel) kurabilmelerinin önü açılmalıdır. Belediyeler, Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer resmi kuruluşlar, ellerinde bulunan ve amacı dışında kullanılan kilise binalarını en azından Pazar günleri ve/veya dini bayramlarda kilise cemaatlerinin kullanımına açmalıdır. Yeni ibadet yerleri kurulması için arsa tahsisi vb. konularda kolaylaştırıcı tutum alınmalıdır.

• Dini amaçla toplanma ve dini yayma, ibadet konusunda haklarının güvence altına alınması gerekmektedir.

• Ajanlaştırma çalışmaları yerine açık iletişim kanalları açılmalıdır.

• Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunluluğu kaldırılmalı, kişi inancını açıklama zorunluluğundan kurtulmalıdır.

• Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunluluğu kaldırılmıyorsa bile muafiyet hakkı için kişinin beyanı esas alınmalıdır.

• Yabancı uyruklu Protestan Toplumu üyelerinin büyük bir şok ile ani şekilde ülkemize sokulmama uygulaması kaldırılmalıdır. Herhangi bir suç iddiası olmadan, sadece dini inançlarından dolayı insanların maruz kaldığı bu durum sonlandırılmalıdır. (Kısa Dalga)

Gündem