Romalılar - Galyalılar ve Amedspor

Romalılar - Galyalılar ve Amedspor
Irkçılığı yalnızca siyahilere karşı yapılan bir şey sanan ve kendine ırkçılığı asla yakıştırmayan sıradan insanımızın içinden Romalı linç seyircisi çıkmıştı.

MEHMET DEPREM


Galyalılar ile Romalılar arasında yaşanan savaşta binlerce sivil ve asker ölmüştü. Savaşın en önemli nedenleri Roma'nın ganimet elde etmek amacıyla savaşa girmek zorunda olması ve aynı zamanda Galya kabilelerinin Roma'ya karşı başlatmış oldukları isyanlardı.

Meşhur Alesia savaşı sonunda Galyalılar savaşı kaybetmiş ve Roma’nın eyaleti haline gelmişti.

Esir alınan Galyalılar için yeni bir dönem başlamıştı artık. Roma’nın hakimiyetini kabul etmeyen ve ölüm cezasına çarptırılan Galyalı esirler Roma arenalarında önce kalabalık katil gruplarla savaşırlar. Buradan sağ çıkanların üzerine yırtıcı hayvanları salarlardı. Olur da bunu da atlatan Galyalı olursa, bu sefer de tribünlerden atılan mızrak ve okların hedefi olurlardı.

Amedspor maçı bana bunu hatırlattı...

Özellikle son 40 yıldır silahlı bir çatışmaya dönmüş olan Kürt meselesi şimdilerde biraz soğumuş olsa da halının altında saklanan gerçek her gün başka bir mecrada irin gibi orta yere sıçrıyor.

Bu bazen bir sosyal medya paylaşımında, bazen bir siyasinin dil sürçmesinde, bazen ise alenen statlarda bağır çağır kendini gösteriyor.

Bursa arenasında 2-1 yenilen Amedsporlu futbolcular sahaya aslan sürülmesi dışında her türlü seyirci şiddetiyle karşılaştılar. Belki sahaya ok ve yay getirmemişlerdi ancak sapanla futbolculara taş atmaya kadar inanılmaz görüntüler yaşandı. Sahaya mermi dahilden şişeye her şey atıldı. Irkçılığı yalnızca siyahilere karşı yapılan bir şey sanan ve kendine ırkçılığı asla yakıştırmayan sıradan insanımızın içinden Romalı linç seyircisi çıkmıştı.

Peki tüm bunlar niye oluyordu?

Ufak tefek olaylar olsa da bu seviyede bir şiddet Vanspor, Hakkarispor veya Siirtspor’a neden gösterilmiyordu da AmedSpor’a gösteriliyor? Çünkü Amedspor kendi kimliğiyle sahada.

Yani yine bu memlekette her şey olabilirsin ama Kürt olamazsın, yani yine kutsal “Türklük Sözleşmesi” devrede

Bu sabah artık lütfen görevden alınan güvenliği sağlamakla görevli emniyet görevlileri maçta yalnızca seyirciydi. Bursa tribünlerinde Kürtlerin bilinçaltını tetikleyecek her türlü poster ve afiş mevcuttu.

Kürt muhalifleri bir bilinmeze götürüldükleri beyaz Toroslar da vardı, Hala hayatta olup olmadığı tartışmalı Yeşil de arzı endam ediyordu tribünlerde. Detaylı bakmadım ama bir tek Diyarbakır 5 numaralı cezaevi idari amiri Esat Oktay Yıldıran ve köpeği Joe yoktu saygıyla anılanlar arasında.

Hükümet istifa sloganları atıldığında şirazesi bozulan muktedirlerin bu olay karşısındaki tavrı yalnızca “Hiç hoş değil.” tadındaydı. Bakalım bundan sonra neler yaşanacak? Seyircinin futbolcuya sapanla taş attığı, elinde ne varsa sahaya boca ettiği, sahaya girip Amedspor’lu futbolcuları linç etmeye çalıştığı bir maçın sonucunda Bursaspor’un alacağı ceza herkes için ciddi bir merak konusu.

FİFA’nın ırkçılık cezaları çok açık.

FİFA'nın yeni kuralları uyarınca, ciddi ırkçılık halinde takımlar yarışmalardan ihraç edilebilir ve küme düşürülebilir. Bu sebeple Bursaspor taraftarının bir kısmının yaptığı davranış münferit olarak görülür ve geçiştirilirse Amedspor’un konuyu UEFA ve hatta FİFA’ya kadar götürmesi takımın ve taraftarlarının haysiyeti için zorunludur.

Şimdi konunun abartılmaması gerektiğini söyleyenler şöyle argümanlar getirecektir; “Ama Amedspor maçında da Kürdistan paçavrası açıldı.” Evet açıldı.

Soru basit. O bayrak resmi bir bayrak değil mi? Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayrağı olarak her ziyarette Ankara’nın göbeğinde göndere çekilmiyor mu?

Statlarda açılan Bosna, Azerbaycan, Arnavutluk veya Çeçenistan bayraklarından ne farkı var? Onun için birbirimizle gölge boksu yapmanın anlamı yok. Evet bir daha bir daha söylemek lazım. Sinirleri bozan şey Amedspor’un kimliğiyle sahada yer alması.

Biraz eskilere gidelim. Diyarbakırspor kuruluşundan (1968) beri gittiği deplasmanlarda etnik ve siyasi saldırılara uğrayan bir takımdı.

Örneğin kuruluşundan hemen sonra ilk defa gittiği Kırıkkale deplasmanında rakip takım taraftarlarınca "Kürtler dışarı" şeklinde karşılanmıştı. Kırıkkale maçında takım kadrosunda yer alan Diyarbakırspor'un eski futbolcusu Şorik Veysi (Veysi Gönenç) o maçta yaşananları şöyle anlatıyor: "Kırıkkkale maçında 4 saat sahada kaldık. O dönem PKK olmadığı halde aynı sorunlar yine vardı. Hoparlörlerle "Kürtler dışarı" diyorlardı. O zaman da bizi istemiyorlardı."

Bu tür saldırılar 70'ler boyunca devam etti.

Ev sahibi taraftarlar Diyarbakırspor maçlarında, Diyarbakır ve kıro sözlerini birleştirerek, "Diyarbakırrooo…" şeklinde tezehüratta bulunuyordu. 12 Eylül 1980 darbesi öncesindeki "Kürtler dışarı", "Diyarbakırrooo" gibi aşağılayıcı söylem ve sloganlar yerini, "PKK dışarı" sloganına bıraktı.

1990’larda Diyarbakırspor bir yandan sahalarda ırkçı ve ötekileştirici saldırılara uğrarken, öte yandan gerek yerel gerekse ulusal siyasetçiler tarafından siyasi bir rant aracı olarak görülüyordu. Gaffar Okkan Diyarbakır Emniyet Müdürü olduğu dönemde, 24 Ocak 2001 günü 5 koruma polisiyle birlikte şehir merkezinde Hizbullah tarafından yapılan suikastte öldürüldü. Gaffar Okkan'ın Diyarbakır'dan uğurlanan cenaze törenine on binlerce kişi katılmış ve gözyaşı dökmüştü. Gaffar Okkan'a gösterilen bu sevginin tek nedeni halkla kurduğu diyalogdu.

Aynı Gaffar Okkan, iyi ilişkiler kurduğu halkın büyük desteğini alan dönemin Kürt siyasi partisi Halkın Demokrasi Partisi'ne iyi gözle bakmıyordu. Kendi ifadesiyle Gaffar Okkan için Diyarbakır'da olduğu sürece iki amaç vardı;

  • HADEP'in şehirde aldığı oy oranını yüzde 10'un altına indirmek
  • Diyarbakırspor'u Süper Lig'e yükseltmek

Gaffar Okkan ilkini başaramadı ve HDP bugün şehirde %70 civarında oy alıyor.

İkincisini başardı ancak 70’lerde başlayan nefret dili artarak devam ediyor.

Maç anlatan spor spikerleri, Amedspor dememek için sıkça "onlar" gibi tuhaf tanımlar kullanıyorlar. Meclis ve mahkeme zabıtlarına bazen “Bilinmeyen bir dil” olarak geçen Kürtçe gibi Amedspor da muktedirler için “Onların. (Ötekilerin) takımı”

İspanya’nın tanınan ekiplerinden Athletic Bilbao, köklü tarihinin yanı sıra yalnızca İspanya’nın kuzeyinde özerk bir bölge olan Bask bölgesinde doğmuş oyuncuları oynatmasıyla biliniyor. Barselona bilindiği gibi Katalan halkının takımı olarak mücadele ediyor. İsveç Futbol Lig’inde mücadele eden Assyriska ve Syrianska Süryani futbol takımları ve Kürlerin takımı DalKurd gibi onlarca örnek var dünya futbolunda. Amedspor’un adı bile tüyleri diken diken etmeye yetiyor memlekette.

Toparlayalım…

Barışı inşa edecek bir kuşağa ovada siyaset yaptırmayıp hapse tıktınız. Kürdün kimliğiyle futbol oynamasına bile tahammülünüz yok. Kimlik derken Atletico Bilbao gibi katı tutumdan bahsetmiyorum. Kafasına taş atılan kalecisi dahil birçok futbolcusu Karadeniz kökenli Türk milliyetçisi ailelerin çocuklarından bahsediyorum. Deniz Naki’nin konusuna hiç girmiyorum.

Bugün arenanın orta yerinde Galyalı esirler gibi taşladığınız Amedspor’dan nefret edilmesinin altında asla 40 yıllık şiddet iklimi yatmıyor. Hiç PKK, asker, şehit ezberi yapmasın kimse.

40 yıl önce de böyleydi. İnanmayın size anlatılan “Kim Kürt, kim Alevi, kim Ermeni… bilmezdik ” yalan hikayelerine. Makbul vatandaş yani Türk-Sünni-Müslüman değilsen sen unutsan da muktedir bunu “not etmiştir”, günü geldiğinde önüne koyar.

Sahi alakasız gibi duracak ama Kılıçdaroğlu’nun adaylığına Beyaz Torosların eski şöförleri neden bu kadar karşı çıktı? SGK Genel Müdürlüğündeki performansından dolayı değil herhalde.

Bir zamanlar Roma'nın kudreti öldürdüğü Galyalı sayısı ile ölçülürdü. Galyalılar asla diz çökmediler. Bilakis Roma diz çöktü, tarihe karıştı ama Galya ruhu hala yaşıyor.

Amedspor’da da o ruhtan izler olduğu kesin.


Gündem