Ruşen Takva: Hakkari’de devletin tek görünen yüzü var; polis ve jandarma

Ruşen Takva: Hakkari’de devletin tek görünen yüzü var; polis ve jandarma
Hakkari’ye Kayyım kararının ardından kentte başlayan protesto ve eylem ve açıklamaları yerinde takip eden Gazeteci Ruşen Takva ile Hakkari sokaklarında yaşananları ve sürece dair gelişmeleri konuştuk.

Kısa Dalga- Türkiye 31 Mart yerel seçimlerinde Hakkari Belediye Başkanlığı’nı kazanan DEM Partili Sıddık Akış’ın gözaltına alınarak yerine kentin aynı zamanda valisi olan Ali Çelik’in kayyım olarak atanmasını konuşuyor.

Kayyım kararının ardından kentte başlayan protesto ve eylem ve açıklamaları yerinde takip eden Gazeteci Ruşen Takva ile Hakkari sokaklarında yaşananları ve sürece dair gelişmeleri konuştuk.

Ruşen Takva’ya göre 'bölgede şehir halkından daha çok kolluk kuvveti bulunuyor ve bu da protestolara müdahalenin artarak devam edeceği' sinyalini veriyor.

Gazeteci Ruşen Takva söyleşisinden öne çıkan satır başları şöyle;

‘‘Kayyım ataması mahkeme kararı verilmeden alındı’’

Türkiye teşpih sahibi bir ülke maalesef. Gerçekten hiç kimsenin beklemediği ki benim yayınlarda, yazılarda, makalelerde genellikle altını çizdiğim bir husus bu çünkü ülkeyi öngöremiyoruz. Türkiye toplumu özellikle 14 Mayıs'tan bu yana bütün seçimlerde hep umudunu kaybetmiş ve tahminin hep ötesine geçen hiç olmadığı hayal kırıklıklarla uyanmış bir ülke olduğu için dün Hakkari'de dört gün önce hatta beş gün önce başlayan süreç Hakkari'deki yine aslında o sürecin bir devamı niteliğinde.

Nitekim, henüz bugün tutuklanmış olan artık ve yerine kayyım atanmış olan Sıddık Akış henüz tutuklanmamışken ve hakkındaki davanın daha görülmesine iki gün varken, sabaha karşı evine yapılan bir operasyonla gözaltına alınmış ve o gözaltının ardından da zaten Hakkari'ye kayyım atanması hemen daha mahkeme karar beklenmeden gerçekleşmişti.

Burada da ilginç ve aslında absürtürkler zinciri yaşandı. Türkiye’de ‘olmayacak artık , bundan daha fazlası olmaz’ denilen her şeyin bir tık daha fazlası olmaya başladı.

‘’Sıddık Akış bu sabah saatlerinde Van Cezaevine gönderildi’’

Sıddık Akış, hakkında devam eden soruşturma altmış duruşmadır karar verilmeyen mahkeme üç gün içerisinde hızlıca karara bağlandı. ve o kararın ardından da dün Sıddık Akış 19 yıl 6 ay gibi yüksek bir cezayla, rekor bir cezayla cezalandırılarak cezaevine gönderildi. Yine bu sabah aldığımız bilgiye göre de Hakkari'de bir cezaevine değil. Van cezaevine doğru gönderilmiş. Fakat o hikayelerin tamamında yani bu kararların alınmasının ardından Hakkari'de ciddi heyetler akımı oldu. Milletvekili heyetleri oraya gitti.

‘’Hakkari’de kamusal işler durmuş durumda’’


Gazeteciler olarak bizler de oradaydık. Ve bugün itibariyle aslında dördüncü gününe girmiş olan protestolar geceli gündüzü dün başladı gecelerde. Ilk üç gün yoktu. Dünden itibaren artık geceleri de protestolara dönen ve ara sokaklara mahallelere yayılan protestolara doğru devam ediyor. Yine Hakkari'de de çok ilginç daha da sorunlu şeyler yaşanmaya başladı ki Hakkari'deki bütün kamusal işlemler ve görevler an itibariyle dört gündür beş gündür askıya alınmış durumda.

‘’Diyarbakır Belediye Eş Başkanı direk gözüne hedef alınarak müdahaleye maruz kaldı’’

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı'nın protestoların ikinci gününde, oy verdiği bir belediye eş başkanı o protestolara karşı çıkarken, milletvekili heyetleri yani dokunulmazlığı olan insanların yanında direkt gözüne hedef alınarak biber, gazlı saldırıya maruz kaldı ki zaten o röportajı bu görüntüde de ‘gözüme hedef aldı, gözüme hedef aldı’ diye durumu özetliyordu...

''Tüm düzen askıya alınmış durumda’’


Sıddık Akış'ın duruşması bitene kadar hiçbir duruşma görülmedi. Hepsi de defacto bir şekilde ertelendi. Yine belediye, kayım atanan belediye yani belediye yere bir hizmet yapması gereken belediye ikişer metrelik barikatlarla kapatılmış içeri giriş çıkışlar sınırlı olarak devam ettiriliyor.

‘’Arz eden de , talep eden de , karar veren de aynı kişi’’


Kamu kurumu olan öğretmen evi gibi, polis evi gibi ya bu tür lojmanlar kamu kurumlarının lojmanlarına dışarıdan misafir alınmaması kararı verilmiş. Kararı veren vali olan Ali Çelik, protesto edilen kayyum olan Ali Çelik. Şunu görebiliyor musunuz? Şehrin idari yönetimin ne kadar zor olduğunu. Arz eden de, talep eden de, eleştirilen de, protestonun odağında olan da, karar veren de aynı kişi.

‘’Devletin tek görünen yüzü var , polis ve jandarma’’

Hakkari'ye giriş çıkışları ve eylem etkinlik protestoları yasaklıyor.

Dolayısıyla Hakkari'de bütün düzen aslında askıya alınmış durumda. Devletin tek görünen yüzü var o da polis ve jandarma.

‘’Oturma eylemi spontane alınan bir karar oldu’’

Oturma eylemleri aslında ilk günden beri başladı. Oturma eylemleri de çok spontane alınan bir karar oldu. Gerçekten çok ilginç şeyler yaşandı Hakkari'de. İlk gün aslında milletvekili heyeti, Dem Partillerin bulunduğu sıkışık bir sokakta alana çıkmaya, halkla buluşmaya ve kayyım atanan belediye binası önünde bir basın açıklaması yapılması planlandı. Fakat saat 19:00 da planlanan basın açıklaması 21’ olduğunda yani 2 saat geçmiş olmasına rağmen gerçekleştirilemedi.

‘’DEM Parti heyetinin basın açıklamasına gitmesi engellendi’’


Çünkü oradaki polis ekibi özellikle güvenlik şubedeki ekipler 2 saat boyunca heyeti o dar sokakta tuttu. Tuttu ve Hakkari'de esnaf kepenk kapatıp evine gittikten sonra sadece vekillerin yürümesine izin vermek şartıyla yani halkla buluşmasını engellemek kaydıyla izin verildi. Fakat o da şeklen bir izinmiş. Bunu yürüyüş devam ettiğinden sonra anladık. Anladık ki daha önceden tamam şu noktaya gidebilirsiniz denilen heyetin, o noktaya gitmesi engellendi. heyet arka tarafa döndü bu sefer, bu yola tam aksi istikametten doğru yürümek istedi oranın da yasak olduğu söylenerek engellendi. Sağa döndüler olmadı, sola döndüler olmadı. En sonunda valilik binasının, o bulundukları yerde oturma eylemine geçtiler ki o oturma eylemi tam yirmi dört saat sürdü. Hemen ardından zaten ikinci gün heyetler Hakkari'ye gelmeye başladı.

’ Oturma eylemine ziyaret dahi engellendi’’


Gelen heyetlerin o oturma eylemini ziyaret etmeleri bile engellendi. Nitekim, İHD Genel Başkanı’nın heyetiyle birlikte oturma eylemini gerçekleştiren Dem Partili milletvekilleriyle görüşme talebi oldu. Onlara nezaket ziyaretinde bulunmak istedi fakat polis kalkanları onlara da inmedi ve milletvekilleri tek tek ablukadan çıkıp gelip insanlarla görüşmeye ve destek mesajlarını kabul etmeye çalıştılar.

Hatta biz gazeteciler olarak da polis kalkanları arasında milletvekilleriyle ilgili bilgi almak, röportaj yapmak için onların kalkan dışına çıkmasına, abluka dışına çıkmasını beklemek zorundayız.

‘’CHP Heyeti soru almadı, protesto ya da eyleme katılmadı’’

CHP heyeti, protestoların devam ettiği ikinci günde Hakkari'ye geldiler. İlk görüşmelerini vali olarak Ali Çelik'le yaptılar, kayyım olan Ali Çelik’le değil.

Valilik makamından bir randevu talep ettiler ve ilk görüşmeleri yaklaşık yarım saat sürdü.

O görüşmeden ne olduğu, ne konuşulduğu yansımadı. Sorular da cevaplanmadı zaten. İkinci ziyaret kendi il başkanlıklarına, CHP il binasına oldu ve basın açıklaması yapıldıktan sonra Dem Parti'yi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret de çok kısa sürdü. Yaklaşık 7 dakikalık veya 10 dakikalık bir ziyaret gerçekleşti ve yapılan bir ortak açıklamayla birlikte kayınlara karşı olduklarını ve iradelerine seçilmiş olan insanların seçmen iradesine sahip çıkacaklarını ve bu eylemi desteklediklerini söyleyerek soru almadan Hakkari'den ayrıldılar.

Zaten akşam 17:00 saatlerinde de Van Havalimanı'ndan Ankara'ya olan uçacaklarına yetişmek için Hakkari'den ayrıldılar. Yani hiçbir yürüyüşe, protestoya veya eyleme katılmadılar.

‘’Herkese, hedef gözetmeksizin müdahale edildi’’

Protesto ve eylemlerin yapıldığı sırada milletvekili heyetinin de olduğu gruba ki bizde diğer görüntüler de var, hepimizi yani hiç hedef gözetmeksizin tazzikli suyla ve biber gazlarıyla, gaz bombalarıyla müdahale edildi. Ve joplarla geldiler, üzerine çullandılar tabiri caizse. Yere yatırarak gözaltına aldılar.


Nevroz Reşitoğlu adında bir gazeteci arkadaşımız vardı. O da o kadar yoğun gazlı müdahaleye maruz kaldı ki. Bayıldı, onu ayırtmak zorunda kaldılar. Yani gazetecilere, milletvekillerine, yurttaşlara, orada polis üniforması, açıkçası polis üniforması olmayan, askeri üniforması olmayan herkese saldırıldı. Fakat biber gazı denilen şeyi yemeyen bilmez. çok zor olan bir süreç, idare etmesi çok zor olan bir şey ki ben aynı zamanda astım hastasıyım.

O yüzden o süre içerisinde aslında bir tek göz olan elimizdeki kameralarla bütün kamuoyunu, ülkeyi aydınlatmayı beklediğimiz o kameralarla işimizi yapmaya çalışıyorduk. Orada da zaten o müdahaleyi gördükten sonra gazeteci refleksi, eğer sahada çalışan birisi ise bütün her şeye rağmen o kamerayı oraya çevirir.

‘’Kamuoyuna yansımayan müdahaleler oldu’’

Bu gördüklerimiz, şunu net olarak söylemek lazım. Çekebildiklerimiz, çekemediklerimizin yanında deve de kulak alır. Sadece yakalayabildiğimiz görüntüler, belgeleyebildiğimiz veya kayıt altına alabildiğimiz görüntüler, kayıt altına alamadığımız Ve yaşanan nice müdahaleler, nice saldırılar oldu Hakkari'de.

‘’Hakkarili seçmenin demokrasiye inancı kalmadı’’


Hakkari ve bütün Kürt seçmeni aynı şeyi düşünüyor. Net olarak söyleyebiliriz ki artık demokrasi vicdani ve duygusal bir kopuşa doğru ilerliyor. Bu önümüzdeki süreçte çok büyük bir probleme sebebiyet verebilir. Onlardan birisi de önümüzdeki ilk seçimde artık yerel mi olur, erken seçim mi olur, başka bir seçim mi olur veya referandum bu seçimde yaklaşık altı buçuk, yedi milyonluk Kürt seçmeninin bu seçim sonucunda tüm partiler bunun sonuçlarını hissedecekler gibi görünüyor. Çünkü demokrasiye olan inancı kalmamış durumda insanların.

‘’İktidar Kürtlere ‘senin oyunu tanımıyorum’ diyor’’

Bir de düşünebiliyor musunuz? Her seçtiğin, senin inatla seçtiğin, oy verdiğin hatta bazı yerlerde sandıkları patlattığın yerlere yeniden kayyım atanıyor ve bu inatla devam ettiriliyor.

Hatta meseleyi biraz bir sloganvari özetlemek lazımsa , iktidar Kürt seçmene ‘senin oyunu istemiyorum’ da diyor ama aynı zamanda ‘oyunu tanımıyorum’ da diyor.

‘’Müdahalelerin daha da artacağı öngörülebilir’’

Bundan daha fazla sertleşebilir mi diye soracağım. Her dediğimde bir tık ötesi olduğu için muhtemelen daha da sertleşir ki zaten çok sert müdahaleler oluyordu Hakkari'de. O sert müdahalelerin daha da artacağı öngörülebilir. Onunla birlikte gerçekten Hakkari sokaklarında insanların durumlarıyla ilgili büyük problemler yaşanıyor. Zaten Hakkari ekonomik olarak Türkiye'nin 81 ilinde 80. sırada olan bir kent. Eğitim, öğretim döneminde de yani aslında bütün verilerde çok geride olan bir kent. Şimdi yaklaşık 5 gündür, ki kim bilir kaç gün daha devam edecek orası da belli değil. İnsanların bütün yardımlardan veya hizmetlerden mahrum bırakan bir yere geliyor.

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem