Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 15 Mayıs itibariyle yapacaklarını anlattı: 'Her iş ehline verilecek'

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 15 Mayıs itibariyle yapacaklarını anlattı: 'Her iş ehline verilecek'
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde, “Adalet olmadan hiçbir şey olmaz. Adalet, mülkün temelidir. Mülk dediğimiz, devlet. Güven duygusu, onun arkasından dürüstlük, işin ehline verilmesi. Siz işi ehline vermezseniz o iş hiçbir zaman istenildiği gibi imar veya inşa edilemez" diye konuştu

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, beşinci gününde sürüyor. Kongre kapsamında, “Geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz” sloganıyla bugün düzenlenen "Millet İttifakı Genel Başkanlar Buluşması'na, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale katıldı.

Temel Karamollaoğlu, kongrede yaptığı konuşmada şunları söyledi:

'İstiklal Harbi yeni bitmişken ilk iş bu kongreyi yapmak...'

“Tam 100 yıl olmuş. İstiklal Harbi’ni tamamlamışız. Benim aslında biraz garibime de gitti. Çünkü bu farklı bir mantık. Savaş bitmiş. Savaşın yaralarını sarmak vs. gibi işlerle uğraşırken birdenbire iktisat öne çıkmış. Ben, bu kadar uzun olduğunu da bilmiyordum. Bayağı uzun bir kongre yapılmış ve İzmir’de yapılmış. Ülkemizin bütün bölgelerinden buraya davet edilen uzmanlar, görüş sahibi olan insanlar gelmişler. Herkes gelememiş ama oldukça büyük bir sayı...

İzmir 1. İktisat Kongresi icra edilmiş. Ben, elbette bu kongreyi o zaman da tertip eden başta Mustafa Kemal ve arkadaşları olmak üzere hepsini şükranla anmayı bir görev biliyorum. Çok acı bir dönem geçirdik. Bir ayı geçti. Yüzyılın adeta felaketi olarak adlandırılan depremde hayatını kaybedenlere Cenabı Hak’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, hastalarımıza ve yaralılarımıza da şifalar niyaz ediyorum. Cenabı Hak böyle bir acıyı bir daha ülkemize, insanımıza yaşatmasın diye dua ediyorum.

Özet yapmakta, bazı noktalara da dikkatinizi çekmekte fayda görüyorum. Öncelikle şunu hemen ifade edeyim; Birinci İktisat Kongresi’nin maddelerini mutlaka bulun ve okuyun. Öyle uzun değil. 9 madde öne çıkmış, 12 başlık var ayrıca. Bunları okumakta fayda var.

'Osmanlı'da da faaliyetler vardı ama yeterli değildi'

O kongreden sonra Türkiye’de aslında ciddi bir hamle başlamış. Şunu unutmayalım; Osmanlı’nın son dönemlerinde birtakım iktisadi faaliyetlere başlandı. Ama bunlar ülkemizi ayağa kaldıracak seviyeye gelmedi. Gıdamız, giyim kuşamımızla ilgili neyimiz varsa dışarıdan geliyordu.

Bundan dolayı, İzmir İktisat Kongresi’nden sonra, -o zaman bunları yayacak televizyonlar, radyolar da yok- fakat oluşturulan hava neticesinde bir hamle başladı. İkinci İktisat Kongresi’nden sonra ise bunlar biraz daha şekillenme yoluna girdi.

Hangi fabrikalar kurulacak, o fabrikaları kurabilmek için hangi finans müesseseleri hayata geçirilecek? İşte Sümerbank, Etibank gibi. Malatya’da kurulan Mensucat Fabrikası gibi. Bir müteşebbisin, köylünün başlattığı Uşak’taki şeker fabrikası gibi.

'Güven ortamının oluşması elzem'

Adalet olmadan hiçbir şey olmaz. Devlet, adalet üzerine inşa edilir. Adalet, mülkün temelidir. Mülk dediğimiz, devlet. Devletin temeli adalete dayanır. Yeter mi? Hayır. Kapsam genişler. Güven duygusu, onun arkasından dürüstlük, işin ehline verilmesi.

Siz işi ehline vermezseniz o iş hiçbir zaman istenildiği gibi imar veya inşa edilemez. Dürüstlük mutlaka olacak. Siz yandaşınıza pas geçerseniz burada adalet yoktur, dürüstlük de yoktur. Şu anda ülkemizin sıkıştığı en büyük problem, kıskaç, işte bu noktada düğümleniyor.

Ne adalete güven kaldı ne dürüstlük var ne liyakate önem veriliyor. Bunun için de hiçbir problem çözülemiyor. Allah nasip eder de -ittifak ettiğimizi görüyorsunuz- 15 Mayıs’ta yeni bir dönem başladığında ilk ele alacağımız hususlar bunlar. Adaletin tesisi, güven ortamının oluşturulması, liyakate önem verilmesi, yandaşlara hiçbir şeyin peşkeş çekilmemesi.

'Ekonomimizi tamamen dışa bağladık'

Geçmişten de ders almamız icap ederdi diyorum. Benim hâlâ havsalam almıyor. Neden Türkiye’de hâlâ 1920’lerde başlamış olan, sadece bir kişi değil, birkaç teşebbüsle ele alınan uçak sanayi hedefine ulaşamadı? Bu bir gerçek. Biz, bunu anlamak mecburiyetindeyiz. Eğer bir yerlerde yanlış yapılmışsa kendi kendimizi de tenkit etme mecburiyetindeyiz.

Elbette İkinci Dünya Harbi’nin devreye girmesi bizim birçok teşebbüsümüzü engelledi. Ben de o dönemi pek hatırlıyorum diyemem ama 1940’ların başında, hatta daha sonraları ekmeğin karneyle alındığını biliyorum. O dönemde birtakım adımları atmak kolay değildi. Ancak onun hemen arkasından dünyaya açılırken birtakım ciddi hatalar da yaptık. Ekonomimizi bütünüyle dışa bağladık.

'Çok büyük farkla kazanacağız'

Farklı görüşlere, farklı kanaatlere sahip olan partilerin bir araya gelerek Türkiye’nin problemlerini çözmek üzere yola koyulmamız gerektiğini kabullendik. Millet İttifakı’nın temel gayesi bu. Diktatörlük olmasın diye Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin değişmesini önemsiyoruz.

Ama Cumhuriyet tarihinde hiç yapılmamış bir adımı attık. Daha koalisyon oluşmadan koalisyon protokolünü imzaladık, hayat geçirdik. Mutabakat metni bundan ibaret. Neden? Çünkü bugünkü şartlar bunu gerektiriyor. Seçimden sonra bunu yapmak mümkün değil. Biz, önce Cumhurbaşkanını ve Meclis’i seçeceğiz.

Onun arkasından, birlikte bu ülkeyi nasıl yöneteceğiz, sistemi nasıl değiştireceğiz onun çalışmalarını yapacağız. Bu millet bize lütfeder 400’ün üzerinde bir çoğunluk verirse Meclis’te bu değişiklik birkaç ay içinde gerçekleşir. Ben, çok büyük bir farkla bu seçimin alınacağına inanıyorum.” (Kısa Dalga)

Gündem