Sağlık Bakanlığı'nın grev yazısına doktorlardan tepki

Sağlık Bakanlığı'nın grev yazısına doktorlardan tepki
Türkiye'de hekimlerin son dönemde greve gitmesi Sağlık Bakanlığı'nın "disiplin soruşturması" çağrısı yapmasına neden oldu. DW Türkçe'ye konuşan hekim örgütleri ise bunu "tehdit" ve "hukuk dışı" olarak değerlendirdi.

Sağlıkta şiddet, düşük ücret… Türkiye'de hekimler başta bu sıkıntılar nedeniyle bir süredir greve gidiyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)  öncülüğünde Şubat ayında acil hizmetler dışında üç gün iş durduruldu. Hekimlerin dile getirdiği sorunlara yönelik somut bir adım atılmaması üzerine TTB 14-15 Mart'ta, AHEF ise 14-16 Mart arasında yeniden grev yapacağını duyurdu.

Sağlık Bakanlığı 657 sayılı kanunu hatırlattı

Sağlık Bakanlığı'na bağlı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ise grevlerle ilgili bir görüş yazısı yayımladı. Yazıda, ülkedeki ekonomik sıkıntılardan sağlık çalışanlarının da etkilendiği, doktorların iş yükünün arttığı ifade edildi. "Kamunun yetkili mercileri sağlık çalışanlarının haklı talep ve beklentilerinin en üst seviyede farkındadır" denilirken bu beklentilerin duyurulmasının "kabul edilebilir" olduğu belirtildi.

Ancak bununla birlikte eylemlerin görünür olma amacını yerine getirdiği, kamunun bu konularda çalışmalara başladığı dile getirildi. Yazıda ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Devlet memurlarının kamu hizmetlerini aksatacak şekilde (...) görevlerine gelmemeleri (...) yasaktır" şeklindeki 26'ıncı maddesine atıfta bulunuldu. Bu kapsamda temel sağlık hizmetini aksatacak her türlü davranışın disiplin mevzuatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi.

Sağlık çalışanlarının tepki gösterdiği yazıyı TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Fincancı ve AHEF Genel Sekreteri Dr. Orhan Aydoğdu da DW Türkçe'ye değerlendirdi.

"Soruşturma tehdidiyle karşı karşıyayız"

Söz konusu yazının bir tehdit niteliğinde olduğunu savunan Prof. Fincancı, "Bakanlık taleplerimizle ilgili ne yazık ki TTB ile iletişim içinde olmuyor, somut adımlar atmıyor. Üstelik bu yazıda bir tehdit ifadesi seziliyor. Meslektaşlarımız ve tüm sağlık emekçilerimiz soruşturma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor" dedi.

Dr. Aydoğdu ise "Görüş yazısı olduğu için kimse açısından bağlayıcı değil. Bize tebliğ edilecek bir yazı da değil. Daha çok idarecileri baskı altına almak için, ‘Bunlara disiplin işlemi yapın' diye bir görüş bildiriliyor. Ancak bu, hukuka aykırı" cümlelerini kullandı.

Son dönemde adını daha çok duyuran üç hekim sendikası Hekimsen, Hekim Birliği ve Tabip-Sen de yazıyı sert bir dille eleştirdi.

"Yazı Anayasa'ya aykırı"

TTB Hukuk Konseyi söz konusu yazının ardından bir hukuki görüş metni yayımladı. Metinde yapılan eylemlerin hak arama, ifade ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında olduğu ifade edildi. Bakanlığın 657 sayılı kanuna atfına cevaben ise Türkiye'nin imzaladığı Uluslararası Çalışma Örgütü (UÇÖ) sözleşmesi hatırlatıldı. Sözleşmede kabul gören "kamu görevlilerinin çıkarlarını savunmak" ifadesinin altı çizildi. Daha önce benzer nedenlerle disiplin soruşturmasına uğrayan sağlık çalışanlarının Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından haklı bulunduğu ifade edildi.

Dr. Orhan Aydoğdu da kanunlarla uluslararası sözleşmelerin çelişmesi durumunda uluslararası sözleşmelerin geçerli olacağını belirten Anayasa'nın 90. maddesini hatırlatarak, "UÇÖ sözleşmesi de kamu çalışanlarının sendikal faaliyette bulunmasının serbest olduğunu ifade eder. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığının bir dairesinin çıkarmış olduğu iki satır görüş yazısı hukuka aykırıdır, bağlayıcı bir niteliği yoktur" dedi.

Hekimsen ve Hekim Birliği Sendikası da yazı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi.

"Sorunlar çözülene kadar eylemler sürecek"

Sağlık Bakanlığı yazısında "Sağlık çalışanlarının haklı talep ve beklentileri" ve "Konu ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır" ifadeleri de dikkat çekti. Prof. Fincancı bu ifadelere ilişkin, "Hem taleplerimizin gerçekçi olduğunu kabul etmeleri yönünden hem de bir değişiklik yapacaklarını söylemeleri yönünden eylemlerimizin ses getirdiği anlaşılıyor. Ancak yapacakları değişiklikleri somut olarak açıklama zorunluluğu taşıyorlar" yorumunda bulundu.

Dr. Aydoğdu ise "Madem sorunlarımızın farkındalar, bu sorunları çözme adımları konusunda bir takvim açıklamalılar. Yasa tasarılarını ne zaman Meclis'e vereceklerini belirtmeliler. Ama bunlarla ilgili hiçbir açıklama yok. ‘Sorunların farkındayız'. Eee? ‘Hiçbir şey yapmayacağız'. Bu yazı bu anlama geliyor" dedi.

Dr. Aydoğdu bu doğrultuda "Eylemlerimizde geri adım atmamız söz konusu değil" ifadesini kullandı. Prof. Fincancı ise "Mart ayında hak arama eylemlerini birlikte gerçekleştireceğimiz gibi bu hak arama eylemlerinin suçlulaştırılması girişimine karşı birlikte duracağız" sözlerini sarf etti.

Batu Bozkürk

© Deutsche Welle Türkçe

 

Gündem