'Sağlık sistemindeki kötüye gidiş sandığa yansımalı'

'Sağlık sistemindeki kötüye gidiş sandığa yansımalı'
Sağlık sistemindeki çöküşün sandığa yansıması gerektiğini ifade eden TTB İkinci Başkanı Ökten “Vatandaş elbet şu an aldığı sağlık hizmetinin ne kadar niteliksiz olduğunu seçime giderken değerlendirecektir” dedi. SES Eş Genel Başkanı Yıldırım ise, “Durumu bu noktaya getiren iktidardan herhangi bir talepte bulunulmuyor. Çünkü suçlu olarak sağlık emekçisi görülüyor” diye konuştu.

Bugün Türkiye’de nitelikli sağlık hizmetine erişim oldukça güç. Hastalara aylar sonra randevu alabilirken, muayene olabilen hastalar ise reçetede kendilerine yazılan ilaçları kapı kapı eczane dolaşmalarına rağmen bulamıyor. Bir yandan da sağlıkta şiddet günden artıyor.

2021 yılında 2 binin üstünde sağlıkta şiddet vakası yaşanırken bunun yaklaşık altıda biri fiziksel şiddet oldu. Sağlıkta yaşanan tüm bu sorunlar çözülmek yerine ise hasır altına sürülmeye çalışılıyor. 2004 yılında sağlıkta dönüşümün duyurulmasıyla birlikte Türkiye’de sağlık sistemi giderek piyasalaştırıldı.

Maliyeti düşük olan koruyucu sağlık hizmetleri ve 1’inci basamak sağlık hizmeti geri plana atıldı. Sağlık ocakları kapatıldı yerine kira verilerek Aile Sağlığı Merkezleri açıldı. MHRS randevuları kısıtlandırıldı, muayene süreleri 5 dakikaya düşürüldü, kamu özel işbirliği modeliyle inşa edilen ve yüksek yatırım maliyeti, gereksiz alan kullanımı, ulaşım sorunu, taşeron sistem, sağlık emekçilerinin güvencesiz çalıştırılması gibi pek çok problemi içeren devasa şehir hastaneleri inşa edildi.

2023 yılında sağlık emekçilerinin beklentisi: 'İnsan onuruna yaraşır çalışma koşulları'

Tüm bunları göz önüne aldığımızda 20 yıllık AKP iktidarının sağlıkta geldiği nokta hekim göçünün, sağlıkta şiddetin artması, kötüye giden çalışma koşulları ile birlikte niteliksiz sağlık hizmetleri oldu. Sağlık emekçileri 2023 yılından sağlıkta piyasalaşmaya son verilmesini isterken insan onuruna yaraşır çalışma koşulları ve personel açığının giderilmesi gibi temel taleplerde bulunuyor.

Peki seçimler yaklaşırken sağlık sistemindeki sorunları hastalar nasıl değerlendiriyor. 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimde yurttaş bu sıkıntılarını sandığa da yansıtacak mı? Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten bu konuya dair, “Vatandaş elbet şu an aldığı sağlık hizmetinin ne kadar niteliksiz olduğunu seçime giderken değerlendirecektir. Sağlık sistemindeki bu kötüye gidiş sandıkta da yansımalı” derken Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım ise, yurttaşların sağlıkta yaşanan sorunların farkında olduğunu ancak talep konusunda problemleri olduğunu ifade eden Yıldırım, “Durumu bu noktaya getiren iktidardan herhangi bir talepte bulunulmuyor. Çünkü suçlu olarak sağlık emekçisi görülüyor” dedi.

'Hastaneler ticarethane, hastalar ise müşteri'

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın tamamen neoliberal politikalar doğrultusunda AKP’nin tek başına iktidar olduğu zaman hayata geçirildiğini ifade eden Ökten, “Tüm dünyada başarısız olan bu sistemi iktidar Türkiye’ye getirdi ve burada da başarısız oldu. Sağlık ocakları ortadan kaldırıldı, yerine aile hekimliği getirildi ancak bu özelleştirilmenin ilk adımıydı. Çünkü birinci basamak sağlık hizmeti kamusal bir alandan çıkarılmış oldu. Tamamen binaların kiralandığı, aile hekimlerinin sözleşmelerle çalıştırıldığı kurumlara dönüştürüldü. Ardından şehir hastaneleri hayata geçirildi. Hastaneler ticarethane, hastalar ise müşteri olarak görünen bir sistem hayata geçirilmiş oldu” dedi.

'Bu sistem toplumu hastalıktan korumadığı gibi aksine hasta ve hastalık sayısını artırıyor'

Nitelikli bir sağlık sistemi için hastaya ayrılan sürenin önemli olduğunu vurgulayan Ökten, şu an 3-5 dakikada bir hasta muayene edildiğini, polikliniklerde ise bir günde 150’ye yakın hasta bakıldığını söyledi. Dünyada acilde en fazla hasta muayene edilen ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Ökten, “Bu sistem toplumu hastalıktan korumadığı gibi aksine hasta ve hastalık sayısının artmasına neden olmuştur. Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı da artan bu hasta sayısıyla övünmeyi tercih ediyor” diye konuştu.

Sağlıkta Dönüşüm Politikası’nın sağlık emekçilerinin çalışma şartlarını da kötüleştirdiğini belirten Ökten, “Sağlıkta şiddet arttı, niteliksiz sağlık hizmetleri ve şikayetler arttı. Koruyucu sağlık hizmetleri ortadan kalktı. Aşılara ulaşılmıyor. Bugün kızamık, tüberküloz sayısında ciddi artış var. İnfluenza salgını Covid-19’un yerini aldı” bilgisini verdi.

ali-ihsan-okten.jpg
Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten

Sağlık sistemindeki kötüye gidişata yönelik iktidarın ‘Beyaz Reform’ ile müdahale etmeye çalıştığını ifade eden Ökten, şunları söyledi:

“Bu da sağlıkta dönüşümün devamı niteliğinde. Bu sağlık sistemini kurtaracak nitelikte bir uygulama değil aksine yaşanan çöküntüyü artırıyor. Hala aylar sonra verilen randevu sorunları çözülemedi üstüne yıllara yayılmaya başladı. Tüm sağlık birimlerinde hasta sayılarında bir azalma yok tam tersi bir artış var. Saat 16.00’dan sonra hasta bakılmasının önünü açtılar ve böylece sağlık emekçilerinin de çalışma koşullarını kötüleştirdiler”

'Hastalar sorunu sağlık emekçilerinde değil, sistemi getiren iktidarda bulmalı'

Sağlıkta yaşanan sorunları yurttaşların görmesi ve tepki göstermesi gerektiğini belirten Ökten, “Hastalar sorunu sağlık emekçilerinde değil, sistemi getiren iktidarda bulmalı. Çünkü bu sistem nedeniyle sağlık emekçileri de nitelikli sağlık hizmeti veremiyor. Vatandaşın öncelikle buna itiraz etmesi lazım. Aylar sonra verilen randevulara tepki gösterilmeli. Çocuklarımızın geleceğini ipotek altına alan, şehir merkezlerindeki hastanelerin kapatılmasına neden olan şehir hastanelerine karşı çıkılmalı" dedi.

'Vatandaş elbet seçime giderken değerlendirecektir'

İktidarın ‘önceden hastanelerde kuyruk vardı’ sözlerinin artık çürüdüğünü kaydeden Ökten, “İnsanlar hastane önünde saatlerce beklemek yerine şimdi evlerinde haftalarca, aylarsa sıra bekliyor. Bunu hesapladığımızda eski dönemdeki kuyrukların kat kat fazlası olur. Aylar sonra hastaneye geldiğinde ise sadece 3 -5 dakika muayene olabiliyor. Vatandaş elbet şu an aldığı sağlık hizmetinin ne kadar niteliksiz olduğunu seçime giderken değerlendirecektir. Sağlık sistemindeki bu kötüye gidiş sandıkta da yansımalı” değerlendirmesinde bulundu.

'Bugün geldiğimiz noktada AKP’nin sağlık politikaları ona oy getiremez'

Yıldırım ise, "Bugün insanlar hastaneye gitmek ve tedavi olabilmek için randevu alamıyorlar, bu yetmezmiş gibi randevuya gitmeyenler de cezalandırılıyor. 20 yıl sonra geldikleri nokta içler acısı. 20 yıl sonunda piyasalaşan bir sağlık sistemi görüyoruz. İnsanların birinci basamak sağlık hizmetlerine ulaşmasının önünde pek çok engeller var. Bugün geldiğimiz noktada AKP’nin sağlık politikaları ona oy getiremez" değerlendirmesinde bulundu.

'Tüm sorumluluk sağlık emekçisine yıkılıyor'

Randevularına gitmeyen hastaların cezalandırılmasının hak ihlali olduğunu ifade eden Yıldırım, “Devlet en temek sağlık hakkına yurttaşları ulaştırmakla mükellefken bunu yerine getirmeyip üstüne bir de ceza yöntemiyle bu haktan mahrum bırakıyorlar. Yurttaşların da sağlıkta yaşanan sorunların farkında olduğunu ancak talep konusunda problemleri olduğunu ifade eden Yıldırım, iktidarın ‘Sağlık sisteminde devasa işler yaptık, sağlık emekçileri hastanede hastaların her işini yapacak, istediğiniz anda size sağlık hizmeti sunacak ve sorunlarınızı çözecek’ söylemiyle tüm sorumlulukları sağlık emekçilerine yıktığını belirtti ve şöyle konuştu:

“Hal böyle olunca hasta karşılaştığı her sorunu o an iletişimde olduğu hemşireye, doktora yıkıyor. Sağlık emekçisine şiddet böyle ortaya çıkıyor. Sağlık emekçilerinin öldürülmesine kadar tepkilerle karşılaşıyoruz. Ancak asıl sağlık sisteminden sorumlu olan, durumu bu noktaya getiren iktidardan herhangi bir talepte bulunulmuyor. Çünkü suçlu olarak sağlık emekçisi görülüyor.”

husnu-yildirim.jpg
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım

'VIP odalarda yurttaş hizmet alamıyor'

“İktidarın yanlış sağlık politikalarına sağlık emekçileri, yurttaşlar ve sendikalar olarak tepki gösteremiyoruz” diyen Yıldırım sağlık emekçilerinin bugün sokaklara çıktığı zaman polisle, gazla, copla karşı kaşıya kaldığını belirtti. Şehir hastaneleri konusuna da değinen Yıldırım, “Devasa binalar yapıyorlar ancak içleri boş. Halkın sağlık hizmetine ulaşamadığı bir yerde devasa binalar ne işe yarar? Bu hastanelere daha ekipman sağlanamazken VİP odalar da deri koltuklar bile hazırdı. Bu da iktidarın sağlık hizmetine bakış açısını çok net gösteriyor. Sağlık turizmi ile yurt dışından gelen hastalar bu odalarda hizmet alırken yurttaş ise alamıyor. Şehir hastaneleri bir otel gibi işletiliyor. Kısacası şehir hastaneleri bu ülkenin kara deliği.”

'Sağlıkta yaşanan olumsuz politikalar yurttaşlara tek tek anlatılmalı'

Her seçim döneminde sağlıkla ilgili taleplerini siyasi partilere anlattıklarını söyleyen Yıldırım, “Halkın bilinçlenmesi lazım. Seçim döneminde alanda olmak gerek. Sağlıkta yaşanan olumsuz politikalar yurttaşlara tek tek anlatılmalı. Çünkü sağlık politikaları halk için en önemli şeylerden birisi bu yüzden siyasi partiler bu konuda çalışmalı” önerisinde bulundu.

Özel Haber