Sinan Ateş cinayeti | Tetikçiyi kaçıran çakarlı aracın Ülkü Ocakları önündeki fotoğrafı

Sinan Ateş cinayeti | Tetikçiyi kaçıran çakarlı aracın Ülkü Ocakları önündeki fotoğrafı
Sinan Ateş cinayetinde tetikçi Eray Özyağcı’nın Ankara’dan İstanbul’a kaçırıldığı aracın fotoğrafları ortaya çıktı. İddianamede aracın plakası ve kime ait olduğu yazılmadı. Söz konusu araçla ilgili başka fotoğraflar da bulundu. Bir fotoğrafta aracın Ülkü Ocakları’nın Genel Merkez binası önünde park halinde olduğu görülüyor. Diğer fotoğraf ise Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım yürürken, söz konusu araç da arkalarında yer alıyor.

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin 22 kişi hakkında hazırlanan iddianamede plakası dahi verilmeden “Audi marka” olarak bahsedilen ve tetikçi Eray Özyağcı’nın Ankara’dan İstanbul’a kaçırıldığı aracın görüntüsüne ulaşıldı.

T24'ten Asuman Aranca'nın aktardığına göre, koruma tahsisli olduğu öğrenilen ve iddianamede azmettirici olarak gösterilen eski Ülkü Ocakları yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş ile Emre Yüksel’in kullandığı aracın çakarlı olduğu görülüyor. Aracın “çakar” açık haldeki görüntüsü, tetikçinin İstanbul’a bırakılmasının ardından, ertesi gün Demirbaş ve Yüksel’in Ankara istikametine dönüşleri sonrasında Çamlıca gişelerindeki Plaka Tanıma Sistemi’ne (PTS) takıldı.

Araç Ülkü Ocakları Genel Merkezi önünde

İddianamede aracın plakası, kime ait olduğu ya da kime tahsis edildiği bilgileri yer almazken, Yargı Muhabiri Alican Uludağ, sosyal medya hesabından aracın eski fotoğraflarını paylaştı. Bir fotoğrafta aracın Ülkü Ocakları’nın Genel Merkez binası önünde park halinde olduğu görülüyor.

Diğer fotoğraf ise Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın katıldığı bir etkinlikten… Yıldırım yürürken, söz konusu araç da arkalarında yer alıyor.

'Savcı bu bilgiyi koymayarak cinayet faillerini gizliyor'

Fotoğrafları yayınlayan Alican Uludağ, şu ifadeleri kullandı:

"Sinan Ateş cinayetinde tetikçiyi kaçıran araç kime mi ait? Yanıtı fotoğraflarda.

Düşünün ki savcı, bu bilgiyi iddianameye koymayarak cinayet faillerini gizliyor. Bu suç değil midir? HSK görevini neden yapmıyor?

Ve bütün delillerden ortaya çıkıyor ki, Sinan Ateş cinayeti Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın başında bulunduğu örgütlü bir yapı tarafından 8 aylık bir zaman diliminde tasarlanarak işleniyor. Daha yukarıya gider mi, şimdilik bilmiyoruz ancak gitmez demek için de çok erken... Bunu Yıldırım'ın HTS kayıtları ortaya koyacaktır."

Ne olmuştu?

Sinan Ateş cinayeti, MHP içindeki tartışmaların ardından geldi. Ülkü Ocakları içindeki bir grup Ateş’i ve yakınındaki isimlerin ‘FETÖ’cü olduğunu’ ileri sürdü.

Ülkü Ocakları içindeki tartışmaların, silahlı eyleme dökülmesi ise 15 Mart 2022'de gerçekleşti. Sinan Ateş’e yakınlığıyla bilinen eski Mersin Ülkü Ocakları İl Başkanı Çağrı Ünel'e saldırı düzenlendi. Ünel, kendisine saldıran ülkücü Emrullah Kaplan'ı silahla vurarak öldürdü.

Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022’de öldürülmesinin ardından, cinayetin Ateş’in İYİ Parti'ye yakınlaşması yüzünden işlendiği savları öne sürüldü. 29 Aralık 2022 tarihinde sosyal medya hesabından, İYİ Parti üyesi siyasetçilerle beraber olduğu bir fotoğraf paylaşan Ateş; ardından, Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi'ne bağlılığını ifade eden bir açıklamada bulunmuştu.

Ateş, suikastın öncesinde farklı şehirlere ziyaretlerde bulundu. Iğdır ziyareti sırasında kendisini “ülkücü” olarak tanıtan kişiler mevcut Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ı etiketleyerek, "Sen emret genel başkanım; vatanın en doğusundan binlerce YİĞİT’in, bir YILDIRIM gibi tepelerine insin bütün hainlerin" şeklinde paylaşımlar yaptı. Iğdır'da bulunduğu zaman dilimi içerisinde Ateş'e eşlik eden Eski Iğdır Ülkü Ocakları İl Başkanı Mutluhan Kaşkar'a; 16 Aralık tarihinde ülkücüler tarafından sopalı saldırı, 21 Aralık tarihinde ise sopalı ve kılıçlı saldırı girişiminde bulunuldu.

13 kişi tutuklandı

Ateş’in öldürülmesinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada 13 kişi tutuklandı.

Gezi direnişi sırasında İstanbul Gülsuyu’nda uyuşturucuya karşı yürüyüş yapan Hasan Ferit Gedik’i öldürmekten 35 yıl 4 ay hapis cezası alan, 2015'te tahliye olan ve 2018'de hakkında yakalama kararı çıkartılan "Dodo" takma adlı Doğukan Çep, azmettirici olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Verdiği ifadede; genel başkanlık döneminde temyiz dosyası için Ateş'ten yardım istediğini, fakat yardımcı olmaması üzerine saldırıyı planladıklarını; amaçlarının öldürmek değil, gözdağı vermek olduğunu söyledi. Saldırının azmettiricisini, saldırıyı gerçekleştiren Eray Özyağcı'nın bildiğini iddia etti.

Saldırı sonrasında Vedat Balkaya tarafından motorsiklet ile Gölbaşı'na ulaştırılan "Papi" takma adlı saldırgan Eray Özyağcı Yunanistan'a geçiş yapmaya çalıştığı sırada Edirne'de yakalandı.

Özyağcı'yı, İstanbul'dan saldırının gerçekleştiği yer olan Ankara'ya, transporter model bir araç eşliğinde Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak isimli iki özel harekât polisinin getirdiği belirlendi. Polislerden birinin uyuşturucudan suç kaydı bulunduğu ve yolculuk sırasında, polis kimliği kullanılarak bir polis çevirmesinin atlatıldığı tespit edildi.

Parayı MHP yöneticisi gönderdi

Çep'e 97 bin lira gönderdiği iddia edilen Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk tutuklandı. Köktürk, 28 Aralık gecesi saat on birde; Çep'in iki günlüğüne acil paraya ihtiyacı olduğunu söylediği bir FaceTime araması yaptığı ve 4 bin lira gönderip gönderemeyeceğini sorduğunu söyledi. Kendisinde ve işlemlerini gerçekleştirdiği eşinin kartında da para bulunmadığını söyleyen Köktürk; Çep'in ısrarı üzerine, yanında bulunan tanıdığından para alarak, eşinin banka kartı üzerinden Çep'e 4 bin lira gönderdiğini dile getirdi. Çep ile daha öncesinde aralarında para transferleri yaşandığı için kendisine gönderilen IBAN'i sorgulamadığını söyledi ve saldırı ile bir bağının olduğuna yönelik suçlamalara itiraz etti. Köktürk'ün; 2013 yılında bir lise öğrencisini öldürmekten yirmi yıl hüküm giyip, yalnızca bir yıl cezaevinde yattığı ortaya çıktı. 2013 yılında Maltepe Cezaevi'nde yattığı sırada, Çep ile aynı koğuşta bulunması yüzünden tanışıklığının var olduğunu öne sürdü. Çep ile Köktürk'ün davasını; aynı Milliyetçi Hareket Parti'li avukatın savunduğu ortaya çıktı.

Kılavuz’un evinde gözaltına alındı

Balkaya tarafından Gölbaşı'na ulaştırılan Özyağcı'yı, Gölbaşı'dan çıkardığı iddia edilen Ülkü Ocakları'nda yöneticilik görevinde bulunmuş Tolgahan Demirbaş; Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve o dönem Milliyetçi Hareket Partisi Mersin Milletvekili olan Olcay Kılavuz'un evinden gözaltına alındı.

Kılavuz'un; Demirbaş'ın gözaltına alınma sürecini engellemeye çalıştığı ve polislere, "siz gidin, sahibiniz gelsin" dediği iddia edildi.

Soruşturma savcısı Ayhan Ay'ın yürüttüğü soruşturma dosyasına, daha sonradan atanan yeni savcı Durmuş Ali Kaya tarafından Demirbaş'ın ifadesi alındıktan sonra adli kontrol talebi ile hakimliğe sevk edildi. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Demirbaş'ın, Gölbaşı'nda bulunduğu polisler tarafından tespit edildi. Demirbaş, Gölbaşı'na gezmeye gittiğini söyledi. Daha sonraki süreçte Tolga Demirbaş’ın, Olcay Kılavuz’un da bulunduğu evden gözaltına alınması sırasında polislerin tuttuğu tutanak kaybolduğu için savcılar tarafından soruşturma dosyasına Kılavuz dahil edilemedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Olcay Kılavuz’a destek veren açıklamalarda bulundu. Kılavuz, 14 Mayıs 2023’te yapılan Genel Seçimleri’nde Mersin dördüncü sıradan listeye girdi ancak seçilemedi.

Bahçeli, Olcay Kılavuz’u Türkiye Büyük Millet Meclisi danışmanı yaptı.

Gündem