Sivas Katliamı'nın 30. yılı | Çocuğum 12 yaşındaydı ne günahı vardı, hayatını bitirdiler
Sivas katliamının 30. yıl dönümünde konuşan aileler 'adalet' talebini bir kez daha yineledi. Halk TV'den Ali Macit'e konuşan Hasret Gültekin'in eşi
Yeter Gültekin, Madımak katliamının bir daha yaşanmaması için devletin bu utancı kabul etmesi gerektiğinin altını çizen Yeter Gültekin, “Çocuklarıma ve torunlarıma bırakacağım en büyük hayalim bu ve 30 yıldır bunun için mücadele ediyorum” dedi.
Adalet bekliyoruz
Gültekin, “Sanıklara ‘evladım’ diye hitap eden hakimlerin yargılama yaptı. Anneler itiraz ettiğinde o duruşma salonlarından çıkarıldı. Sanıkların iyi halden cezaları indirildi. Interpol kırmızı bültenle aranan sanıkları bulamadı. Bulunamayan sanıklardan biri Cafer Çakmak, belediye çalışanı. Böyle bir adalet sürecinden, adalet bekliyoruz.” diye konuştu.
‘Oğlum 12 yaşındaydı, çok küçüktü’
12 yaşındaki Koray Kaya ve ablası 14 yaşındaki Menekşe Kaya Madımak Oteli’nde katledilen çocuklardı. Kaya kardeşlerin annesi Hüsne Kaya ise "Hep kendi kendime sorarım. ‘Niye’ diye? Çocuğum 12 yaşındaydı ne günahı vardı. Geleceğini kararttılar, söndürdüler. Hayatlarını bitirdiler, hayallerini bitirdiler. Madımak’ı 30 yıl değil, 100 yıl da anlatsak bitiremeyiz. Adalet yerini bulmadı. Katiller cezasını çekmedi. Madımak müze olmadı, altında et yediler, et” diye konuştu.
‘Bana sıkıca sarıl’
Katliamdan sağ çıkan şair, yazar Zerrin Taşpınar ise o gün yaşananları şu sözlerle anlatıyor: “Otelin katlarında taşlanıyoruz. Aşağıdaki barikatı zorluyor dışarıdaki katliamcılar. O sıralarda o dolaşırken iki tane kadın gördüm. Ellerinde birer çatal vardı. Şaşkınlıkla baktım çatala. Kadınlar dediler ki ‘biz bu çatalla kendimizi savunamayız ama barikatı yıkar, yukarı gelirlerse katilimizin yüzünde hiç değilse iz bırakırız.’ Bu bana hala dokunan bir şeydir. Arabaların yakılmaya başlandığında Asım Bezirci’yi gördüm. Yanına gittim. Merdivenlerde oturuyordu. Yanına oturttu. Bana dedi ki ‘bana sıkıca sarıl.’ Bunun veda olduğunu anlamamıştım o an. Sıkıca sarıldım ve dedi ki bu ‘yaşananları yazacağına söz ver.’ Ben de ona hep dedim ki ‘hep birlikte yazacağız.’ ‘Hayır’ dedi. ‘Sus ve bana söz ver.’ Söz verdim ona. Çünkü bu yaşananları yazacağım diye. Sonra beni yanından uzaklaştırdı. Anladı artık sonun geldiğini ve biz ona yardım edelim derken yaralanmayalım, ölmeyelim, başımıza bir şey gelmesin diye beni yanından uzaklaştırdığını anladım.” (Kısa Dalga)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.