LGBTi+'lardan partilere çağrı: Siyaset sahnesinde yükselmemize imkan verilmeli

LGBTi+'lardan partilere çağrı: Siyaset sahnesinde yükselmemize imkan verilmeli
Türkiye 14 Mayıs'ta yapılacak seçimleri doğru hızla giderken, LGBTİ+'ların siyasi haklarını, temsilini ve sorunlarını bugüne kadar adaylık deneyimi yaşamış olan Pelin Kalkan, Şevval Kılıç ve KAOS GL Yayın Yönetmeni gazeteci Yıldız Tar ile konuştuk.

ESRA TOKAT


Türkiye hızla seçimlere gidiyor. Cumhurbaşkanı'nın 14 Mayıs'ı işaret etmesiyle süreç hızlandı, siyasi gündem hareketlendi. Bundan sonrası siyasi partilerin ve adayların vaatleriyle, seçim kampanyalarıyla, 'taahhütleri'yle geçecek. Şimdiden pek çok konuda eylem planı açıklayan partiler ise LGBTİ+'lara dair herhangi bir adım atmadı.

İktidarın sistemli olarak hedef gösterdiği LGBTİ+'lar bu seçim sürecinde neler yapacak? Bugüne kadar LGBTİ+ haklarıyla ilgili seçim süreçlerinde neler yaşandı? Geçmişte aday adayı olanların deneyimleri nasıldı? LGBTİ+'ların bugün siyasetten ve muhalefetten beklentileri neler?

2015 seçimlerinde HDP Ankara Milletvekili aday adayı olan Pelin Kalkan, 2013 yılında HDP’den Şişli Belediye Meclis aday adayı olan trans aktivist Şevval Kılıç, ve KAOS GL Yayın Yönetmeni gazeteci Yıldız Tar ile tüm bu süreci ve dönüşümü konuştuk.

2004'ten bugüne...

* LGBTİ+'ların sorunları ve hakları TBMM’de ilk kez 2004 yılında net olarak gündeme gelmişti. Lambdaistanbul ve KAOS-GL aktivistleri TCK’nin ayrımcılığa ilişkin maddesine ‘cinsel yönelim temelli ayrımcılığın’ eklenmesi ve TCK’de eşcinseller ile translara yönelik ayrımcılığa temel oluşturan kavramların kaldırılması talepleriyle TCK Alt Komisyonu üyeleri ile görüşmek için TBMM’ye gittiler.

Komisyon üyesi dönemin CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan LGBTİ+ aktivistlerinin taleplerini dinledi. Ardından ziyaretin sonucunda TCK Alt Komisyonu üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer tasarıya ‘TBMM’de LGBT hakları ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığın’ yasaklanmasını sağlayacak bir madde eklenmesini istedi, ancak dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek tasarıda mevcut olan cinsiyet ile cinsel yönelimin de kapsandığını savundu ve cinsel yönelim kavramı tasarıya eklenmedi.

* 2010 yılında ise dönemin Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, bir ulusal gazeteye verdiği söyleşide “Eşcinseller yok demiyoruz, bu vaka var, tedavi edilmeliler” açıklamasını yaptı. Ardından AKP’li pek çok milletvekili de dahil bu açıklamayı kabul etmediklerini ve LGBTİ+’ların hedef gösterildiğini vurgulayarak tepki gösterdiler.

* 2013 yılında yaşanan Gezi eylemleriyle ile birlikte LGBTİ+’lar çok daha görünü hale gelmeye başladı. Bu dönemde LGBTİ+ hareketi SPoD’un hazırladığı LGBT Dostu Belediyecilik Protokolü’nü imzalamalarını istedi, sonrasında açık kimlikli LGBTİ+ hakları aktivisti CHP ve HDP’den belediye meclis üyesi adayı gösterildiler.

*2015 yılında CHP’den İstanbul’da HDP ‘den ise Eskişehir’de, Edirne’de ve Ankara’da milletvekili adayı da gösterildi.

* 2008 ile 2014 yılları arasında muhalefet partilerinin milletvekilleri tarafından toplam sadece 25 soru ve araştırma önergesi verilirken bunlardan 14’ü iktidar tarafından yanıtlandı.

* 2022 yılında ise Mecliste grubu bulunan beş siyasi partinin düzenlediği 17 grup toplantısının hiçbirinde LGBTİ+’lar hak temelli bir gündemle yer almadı. 2022’de Meclis’te 144 basın toplantısı yapıldı, bunlardan yalnızca 3'ünde LGBTİ+'lar konuşuldu. LGBTİ+'lar 80 kanun teklifinde, 137 Meclis araştırma önergesinde ve 1394 yazılı soru önergesinde hiç yer almadı.

Bugün geldiğimiz noktada ise LGBTİ+’lar hala Anayasa’nın “kanun önünde eşitlik” maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmesini talep ediyorlar.

Pelin Kalkan: ‘Çok çetin bir mücadele verdim’

2015 seçimlerinde HDP Ankara Milletvekili aday adayı olan Pelin Kalkan genel seçim sürecinde lezbiyen bir aday olarak çok yıprandığını belirterek yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Türkiye'de genel seçimler anlamında milletvekili aday adaylığı olan ilk ve tek lezbiyendim. Ancak aday adaylıktan adaylığa ne yazık ki geçiş olmadı. Aday olabilmek için çok çetin bir mücadele verdim ve çok büyük zorluklarla karşılaştım. Bu ülkede muhalif olmak, kadın ve lezbiyen olmak, lubunya olmak çok zor."

plin-kalkan.jpg
Pelin Kalkan

Şevval Kılıç: ‘Trans bir kişinin posterlerinin sokaklarda olması çok gurur vericiydi’

Şu an İstanbul’da DJ’lik yapan 53 yaşındaki Şevval Kılıç 2013 yılında İstanbul HDP’den Şişli Belediye Meclisi aday adayı oldu. Parlamenter sisteme inanmayan ancak HDP’den gelen bu teklifi de LGBTİ+’ların görünürlüğüne katkı sağlayacağını düşündüğü için kabul ettiğini belirten Kılıç, “Meclis’teki temsiliyet de önemli. O yüzden bu konu siyasi partilerin gündeminde olmalı ancak asıl olan sosyal ve kültürel bir dönüşüm” dedi.

Seçim sürecinde pazarlarda bildiri dağıttığını ve herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadığını belirten Kılıç, şunları anlattı: “Aday adayı olduğum dönemde bana gelen tepkiler çok olumluydu. Mahalle duvarlarında Sırrı Süreyya Önder’in ve benim posterlerim vardı. Trans bir kişinin posterlerinin sokaklarda olması çok gurur vericiydi. Şimdi ise elbette hemen yarın güzel şeyler olacak değil ancak ben umutluyum. LGBTİ+ mücadelesinin hiç olmadığı kadar görünür olmasından, onlara destek veren, duyarlılığı olan çok büyük bir kesim var. Tüm bunlar nedeniyle umutluyum” dedi.

LGBTİ+’ların bugün hiç olmadığı kadar görünür olduğunu ve mücadelelerinin büyük öneme sahip olduğunu belirten Kılıç şöyle konuştu:

Bizleri görmezden gelmeye çalıştılar

"LGBTİ+ karşıtı yürüyüşleri ciddiye almamalıyız. Bir avuç tarikatçı bu ülkenin gerçeği değil. Bir avuç meczup kaldı LGBTİ+’lara sapkın diyen. Başlangıçta bizleri görmezden gelmeye çalıştılar, sonrasında görüp alay ettiler şimdi de saldırıya geçtiler. Ancak bunu yapanlar çok az. İktidarın bakış açısını destekledikleri için sanki çoklarmış gibi anlaşılıyor. Oysa toplumun büyük bir kesimi insanların cinsel yönelimiyle ilgilenmiyor, bunu bir sorun olarak görmüyor."

‘6’lı masa görmemiş, duymamış gibi davranıyor’

Kılıç, 6’lı masanın LGBTİ+’lara dair bir politikasının hala olmamasının büyük bir eksiklik ve geç kalınmışlık olduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Çok daha önceden bu konu hakkında adım atması gerekirdi. İktidara ve tarikatçıları karşısına alıp ‘LGBTİ+’ları savunuyoruz’ diyebilmeliydi. Ancak bunu demedi. Bunu demek yerine bu meseleden kaçmayı tercih ediyorlar. Görmemiş, duymamış gibi davranıyorlar. Oysa bu mesele kenara sıkıştırılan, iliştirilen tek bir maddeyle geçiştirilemeyecek kadar önemli. Biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız."

Kılıç ayrıca Anayasa’da bulunan ayrımcılık ve nefret söylemi suçunun da LGBTİ+’lar için uygulanmadığını belirten Kılıç, açık açık LGBTİ+'ın Anayasa’ya yazılması gerektiğini söyledi.

sevval-kilic.jpg
Şevval Kılıç

Yıldız Tar: ‘Planlı ve programlı bir siyaset’

AKP ve MHP ittifakının LGBTİ+ hakları konusunda düşmanca bir politikası olduğunu dile getiren KAOS GL Yayın Yönetmeni gazeteci Yıldız Tar ise “2015 yılında bu politikaya start verdiler ancak bundan önce de nüvelerini görmüştük. Bu AKP ve MHP’nin temel siyaseti haline dönüştü. Deyim yerindeyse 2015 darbe girişimi sonrası inşa ettikleri OHAL rejiminin temel tuğlalarından birini LGBTİ+ düşmanlığına ayırdılar. Bu günlük ve anlık tepkilerden ziyade planlı ve programlı bir siyaset” dedi. Tar, bu politikaları şöyle özetledi:

“LGBTİ+’ları düşmanlaştırmak, Onur Yürüyüşü gibi kamusal alandaki tüm etkinliklerini yasaklamak, LGBTİ+’lara karşı yoğun polis şiddeti kullanmak, medyada ve kültür sanat alanlarında sansür, LGBTİ+’lara destek olan herkesi de davalar yoluyla yıldırmak.”

Tar, AKP ve MHP’nin bu düşmanca politikalarına karşı ise 6’lı masanın herhangi bir politikası olmadığını vurguladı ve “Bir tarafta savaş ilan edilirken bir diğer tarafta ise anlık birkaç tepkinin dışında herhangi bir siyaset yok” dedi. Tar 6’lı masa hakkında şunları söyledi:

“6’lı masaya detayla baktığımızda CHP’den başlayacak olursak daha önceki yıllarda LGBTİ+’ların anayasal eşitlik haklarını sahiplenmiş bir partiyken şu an geldiği noktada bunun ‘L’ harfini dahi ağzına almıyor. İYİ Parti’nin Genel Başkanı olan Meral Akşener 1996 yılında İçişleri Bakanıyken Ülker Sokak’ta trans kadınlar katlediliyor ve katledilmeyenler ise polislerce sürgüne zorlanıyordu. Saadet Partisi zaten İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırtan ve LGBTİ+’ları ‘sapkın’ olarak nitelendiren bir parti. Gelecek Partisi Başbakanı Ahmet Davutoğlu 2015 yılındaki başbakanlık seçimlerinde daha AKP’liyken LGBTİ+’lara ilk kez ‘Lut Kavmi’ diyen bir isim. Ali Babacan’ın başında olduğu DEVA Partisi’nin sosyal politikalarını emanet ettiği isim Selma Aliye Kavaf, TBMM’de bakanken ‘eşcinsellik hastalıktır’ diyen ilk isim. Bu açıdan baktığımızda sicilleri ortada. Şimdi baktığımızda ise LGBTİ+ haklarını savunacak bir konumda olmadıklarını çok net görüyoruz.”

‘LGBTİ+’ların bu masada ne bir sözü ne de bir sesi var’

“6’lı masa AKP ve MHP karşıtlığı olan ancak AKP ve MHP’ye hangi noktalarda karşı olduklarını bilmediğimiz bir ittifak. Bu siyasi partilere eşit söz hakkı verip bir demokrasi oyunu oynarken siyasi parti olmayan ancak toplumun önemli bir kesimini oluşturan LGBTİ+’ların bu masada ne bir sözü ne de bir sesi var. Hatta dinlemeye bile tenezzül etmiyorlar. Oysa demokratik eşitlik siyasi partilerin eşit söz hakkıyla eğil toplumsal grupların eşit haklarıyla olur.”

‘Demirtaş partisinin oylarını katladı’

“Hükümetin eline gelen her araçla saldırdığı LGBTİ+ hareketi hala sokaklarda ve bulunduğu her alanda mücadele etmeye devam ediyor. 6’lı masanın anlayamadığı şu: toplumsal dönüşüm fersah fersah ilerisinde. En son yapılan LGBTİ+ Onur Yürüyüşünde 100 bin kişi katıldı. Aynı yıl biz KAOS ile birlikte 40 şehirde etkinlik yaparak örgütlendik, LGBTİ+’lar 1 Mayıs’ta 25 şehirde sokaklara çıktı. Buradan bakacak olursak 6’lı masanın toplumdan da uzak olduğunu görebiliyoruz. ‘Aman savunursak oy kaybederiz’ diye düşünüyorlar oysa bu ülkede LGBTİ+ haklarını açıktan savunan bir cumhurbaşkanı adayı olan Selahattin Demirtaş partisinin oylarını katladı. 7 Haziran seçimlerinde HDP, LGBTİ+ haklarını açıktan savunduğunu söyledi ve barajı geçti. Bunlara göz kapatılıyor.”

yildiz-tar-jpg.jpg
KAOS GL Yayın Yönetmeni Yıldız Tar

‘HDP’nin de LGBTİ+ meselesini birkaç vekile yıktığını görüyoruz’

HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alan siyasi partilerin ise LGBTİ+ hakları konusunda çok daha ilerde olduklarını ifade eden Tar şöyle dedi:

“Tüzüklerinde de yer vererek bu konunun bir politika haline getirileceği belirtiliyor. Ancak son dönemde HDP’nin de LGBTİ+ meselesini birkaç vekile yıktığını görüyoruz. Bu vekiller de kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışırken partinin merkez politikalarında ise herhangi bir temsil söz konusu değil."

‘TİP’in merkezi siyasetinin bir parçası olmalı’

Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) de değinen Tar, özellikle Anayasa değişikliği konusunda yaptıkları çıkışlarda LGBTİ+ haklarını savunma konusunda daha iyi bir noktada durduklarını belirtti ancak partinin merkezi siyasetinin bir parçası olmamasını eleştirdi.

“ LGBTİ+ siyasetçiler açılamıyor”

KAOS’un siyasi temsili meselenin küçük bir parçası olarak gördüklerini söyleyen ve eşit katılımın anlamının renklerin çeşitliliği gibi bir tür mozaik olmadığını ifade eden Tar şöyle konuştu:

“Eşit katılım herkesin istediği konuda söz söylemesidir de aynı zamanda. LGBTİ+ bir vekil sadece bu alanda politika üretmemeli. Ayrımcılığın bu kadar yoğun olduğu bir ülkede LGBTİ+ siyasetçiler açılamıyor, açılmalarının önüne de engeller koyuluyor. Biz hiçbir zaman ‘bu LGBTİ+ bizim adayımızdır demeyeceğiz. Önemli olan her siyasi parti kendi içinde yer alan LGBTİ+’ların siyaset sahnesinde yükselmesini sağlamalı ve LGBTİ+’ların önündeki engelleri kaldırmalı. LGBTİ+’ların ayrımcılığa uğramadan, eşit koşullarda siyasette yer aldığı bir zemin sağlanmalı. LGBTİ+ hakları partilerin merkez politikalarından biri haline getirilmeli ve LGBTİ+ haklarının çalışıldığı komisyonlar kurulmalı. Vakit ‘sadece LGBTİ+’lar kendi hakları için mücadele etsin’ vakti değil. Vakit herkesin, her siyasi partinin LGBTİ+ haklarını savunma vakti” önerisinde bulundu.

‘Türkiye’de LGBTİ+ olmak, siyasi kariyerini bitirmek anlamına geliyor’

Partilerin politikalarına LGBTİ+ hakları yerleştiğinde doğalında temsilin de ardından geleceğini belirten Tar “LGBTİ+ muhtar da belediye başkanı da vekili de başbakanı da cumhurbaşkanı açık kimliğiyle olacak” dedi.

Şu an Meclis’te açık kimlikli bir LGBTİ+ vekilin olmadığını belirten Tar, “Belki var ancak kendilerini saklamak zorunda olabilirler. Çünkü LGBTİ+ olmak, siyasi kariyerini bitirmek anlamına geliyor şu an Türkiye’de. Oysa LGBTİ+ şu an senin manavın, kasabın, öğretmenin ama saklanarak ama açık kimlikle. Dolayısıyla elbette Meclis’te de var. Önemli olan bunun görünür olması” diye konuştu.

Özel Haber