Taksim'de 6 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırıyı düzenleyen sanık ifadesini değiştirdi

Taksim'de 6 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırıyı düzenleyen sanık ifadesini değiştirdi
Taksim İstiklal Caddesi'nde geçen yıl 6 kişinin yaşamını yitirdiği, bombalı saldırıya ilişkin 36 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün yapıldı. Duruşmada savunma yapan ve bomba bulunan çantayı bıraktığı tespit edilen Alham Albashır, ifadesini değiştirerek, "Bombayı Suriye’den getirdiğimizi söylemiştim ama bombayı Bilal Türkiye'de teslim aldı. Ayrıca beni takip ediyorlardı. Kimseye de zararım olmamıştır" dedi.

İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan Taksim'in en kalabalık bölgesi İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım 2022'de düzenlenen ve 6 kişinin ölümüne, 81 kişinin de yaralanmasına neden olan bombalı saldırıya ilişkin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce açılan davanın ikinci duruşması bugün yapıldı. İzleyici yoğunluğundan dolayı salonu daha geniş olan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmaya, aralarında bomba bulunan çantayı caddeye bıraktığı tespit edilen Ahlam Albashır'ın da bulunduğu 13 tutuklu sanık, müştekiler, taraf avukatları ve basın mensupları katıldı. Bazı tutuklu sanıklar da bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.

Aralarında firarilerin de olduğu toplam 36 sanıklı duruşmada tutuklu sanıklar ve avukatları söz aldı. Duruşmada savunmalarını yapan sanıklar tahliyelerini talep ettiler.

'Büyük bir şahıs seninle konuşmak istiyor'

Önceki duruşmada savunmasını yapamayan tutuklu sanık Alham Albashır, iddianameyi okuduğunu söyledi. Albashır savunmasında "Olaydan bir süre önce ailem vefat etmişti. Geriye ben ve ablam kalmıştık. Geceleri fırında, gündüzleri de tatlıcıda çalışıyordum. Ben PYD bölgesindeydim. Kardeşim de Türk ordusuyla birlikte Afrin'deydi. Bu nedenle gözler üzerimdeydi. Arkadaşım vasıtasıyla Hasan Jamili ismindeki kişiyle tanıştım. Hasan Jamili, benim yanıma geldi ve "Büyük bir şahıs seninle konuşmak istiyor" dedi. İlk gittiğimde yüzünü göremedim ama ikincide gördüm. Konuştuğumuzda, bir şahısla beni Türkiye'ye göndereceğini ve o kişinin karısı olarak gözükeceğimi söyledi" dedi.

Albashır, kendisiyle eşi olarak tanıştırılan kişinin adının Bilal olduğunu sonradan öğrendiğini söyledi. "Hacı" kod adlı kişiyi dinlemediği takdirde ne olacağını bilmediğini, bu nedenle korku içinde yaşadığını anlatan Albashır, savunmasına şöyle devam etti:

"Kız kardeşime anlatmadım ama korktuğumu anlamıştı. Beni takip ediyorlardı ancak "Sana zarar vermeyeceğiz" diyorlardı. Bir gün beni bir çiftliğe götürdüler. Bir gece de bir kaçakçının evinde kaldım. Bana bir evlilik sözleşmesi verdiler ve Suriye sınırında duvarın yakınına bırakıldım. Orada biraz bekledik, sonra duvarı atlayıp Türkiye'ye geçtim. Patlayıcı o sırada yanımda değildi. Böyle bir şey olacağını bilmiyordum. Bir araba geldi, bir Türk bizi aldı ve başka bir araca götürdü. Sonra yine başka bir araca bindik ve İstanbul'da bir eve götürüldüm. Hacı benim çalıştığım atölyeye gidip-gelmek dışında evden dışarı çıkmama izin vermiyordu. Evde daralıp kaldırıma çıksam bile Bilal, Hacı'ya söylüyordu. Hacı da beni arayıp "Evde kal" diyordu. Bir süre Ferhat'ın evinde kaldık."

'Hacı, bana "Annenin karnında olsan bile seni buluruz" dedi'

Evinde kaldığı Ferhat adlı kişinin kız kardeşinin kendisi hakkında "Evde yabancı birinin kalmasını istemiyorum" dediğini belirten Albashır, "Bu sırada da Bilal gelip beni aldı. Ben de Bilal'in yanına atölyeye geçtim. Sonra Taksim'le ilgili bir konu açıldı. Oraya gitmemiz gerektiği söylendi. Taksim'e gittiğimizde Hacı bana "Ahmet senin fotoğrafını çeksin" dedi. Fotoğraf çekildim ve ona gönderdik. Daha sonra atölyeye geri döndüm. Sonra tekrar bana "Taksim'e gideceksin" dediler. Bana denildiği gibi Taksim'e gittim ve yine fotoğraf çektim. Bir süre sonra kaçacağımı hissettiler. Ben de Whatsapp uygulamasını telefonumdan sildim. Telefonlarıma olan biten her şeyi not ediyordum. Ama onlar da telefonumu kırdılar ve benim kaçacağımı hissettiler. Hacı, bana "Annenin karnında olsan bile seni buluruz" dedi. Sonra da bana bir çanta verdiler" diye devam etti.

'Yürü, arkana bakma ve çantayı bırak'

Bombayı kimin aldığını da açıklayan Albashır, savunmasını şöyle bitirdi:

"Bombayı Suriye’den getirdiğimizi söylemiştim ama öyle olmadı. Çünkü bombayı Bilal Türkiye'de teslim aldı. Olay günü Taksim'e doğru yola çıktık. Arabadayken Bilal de arkada oturuyordu. Bilal indi, çantayı bana verdi ve "İn, çarşıda bir yere otur" dedi. O gün hiçbir şey yememiştim. Simit aldım ve bir yere oturdum. Bana Hacı’dan bir video geldi. Biri arkamdan videomu çekmiş. Bu videoyu görünce korktum. Çantayla oynadım ve bombayı görünce polisi aradım ama Türkçe bilmiyordum. Hacı bu esnada bana mesaj atarak "Yürü, arkana bakma ve çantayı bırak" dedi. Çantayla biraz oyalandım ve sonra oyalandığım yere çantayı bıraktım. Oradan kalkıp taksiye bindim ve olay yerinden uzaklaştım. Taksiden sonra da Ahmet diye biri beni arabasına aldı ve başka bir yere götürdü."

Sanık avukatlarından "PKK üyesi misiniz’" sorusuna karşılık Albashır, "Kimseye bir zararım olmamıştır" yanıtını verdi.

Mahkeme heyeti, savunmaların ardından tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin ve firari sanıkların da yakalama kararlarının devamına hükmederek duruşmayı 25 Eylül'e erteledi.

'Müşteki olarak 123 kişinin yer alıyor'

İddianamede, 36 sanığın "devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma", "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "silahlı terör örgütüne üye olma", "tasarlayarak, bombalama suretiyle çocuğa karşı adam öldürme", "tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürme", "tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürmeye teşebbüs etme", "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" ve "göçmen kaçakçılığı" suçlarından cezalandırılması talep edildi.

Müşteki olarak 123 kişinin yer aldığı iddianamede, sanıklardan Ahlam Albashır'ın "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ""silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, "tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme" suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 99 kişiye karşı "tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 1930 yıldan 2 bin 970 yıla kadar ve "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan da 12 yıldan 24 yıla kadar olmak üzere toplamda 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1949 yıldan 3 bin 9 yıla kadar hapsi istendi. (DHA)

Gündem