Tanrıkulu'ndan kayyım ve bayrak tepkisi: Bunu Türkiye’de herhangi başka bir kesime yapmak mümkün mü?
Yayınlanma:
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan'ın DEM Parti'nin kazandığı belediyeler için kayyım ışığı yakmasını eleştirdi. Tanrıkulu, DEM Parti'li belediyelerin bayrak tartışması üzerinden hedef gösterilmesine de " ‘Bizim bayrakla sorunumuz yoktur, bizim İstiklal Marşı ile sorunumuz yoktur’ demeye zorlanmış olmaları da talihsizdir; bunu Türkiye’de herhangi başka bir kesime yapmak mümkün mü?" diye tepki gösterdi.
DEM Parti'li belediyelerin, Türk bayrağı ve İstikalal Marşı üzerinden hedef gösterilmesinin ardından, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bölge illerde kayyıma yeşil ışık yaktı.
Kayyım tartışmasına dair CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, iktidarın yaklaşımına tepki gösterdi.
Sosyal medya hesabı X'ten, Halk Tv yayınına katıldığı bir videoyu paylaşan Tanrıkulu paylaşımında şunları ifade etti:
- "Türkiye’nin herhangi bir yeri için kayyum meselesi konuşulmazken; 3 hafta önce yapılmış seçimlerde bölgede iradesini ortaya koymuş kentlerimiz üzerinden bu tartışmanın başlatılmış olması talihsizdir.
- Kürtlerin, Kürt siyasetçilerin ‘Bizim bayrakla sorunumuz yoktur, bizim İstiklal Marşı ile sorunumuz yoktur’ demeye zorlanmış olmaları da talihsizdir; bunu Türkiye’de herhangi başka bir kesime yapmak mümkün mü? Örneğin hafta sonu Diyarbakır'da Amedspor’un maçında İstiklal Marşı esnasında 40.000 kişi ayaktaydı. Ancak troller üzerinden provokasyon yaratılmaya çalışılıyor.
- İl örgütümüzle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini ziyaret ettim; Cumhuriyetin ortak değeri olan bayrak hiçbir belediyede olmadığı kadar bir büyüklükte Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi binasında asılı. Bu tartışma neden?
- Sayın Erdoğan'ın 31 Mart'tan sonra böyle bir imada bulunmuş olmasını bile çok talihsiz ve gereksiz buluyorum, doğru bulmuyorum.
- Türkiye'nin Kürt Meselesi TBMM'de çözülmelidir ama Sayın Erdoğan’ın ima ettiği süreç, yeniden demokratik olmayan başka bir sürecin başlayacağı anlamını taşıyor.
- Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye'nin Kürt meselesinin çözümü konusunda önünde bir harita yok. Deneme yanılma yoluyla yürüdükleri bir yol var. Bir taraftan güvenlikçi politikalar, bir taraftan da yeni Anayasa arayışları var.
- Milyonlarca insanın oy verdiği, siyasal tercihlerini ortaya koyduğu bir seçim süreci oldu ve üç hafta sonra "Anayasanın gereğini yaparız diye" sopa sallamanın da bir anlamı yok. Hangi kriterlere göre bunu yapacaksınız? Ortada yargı kararı, mahkumiyet kararı mı var?
- Türkiye'nin her yerinde hukuk var diyeceksiniz ama Diyarbakır’da, Mardin’de, Van'da yok. Bu doğru bir şey değil.
- Son seçimlerde Türkiye'nin birinci partisi olarak çıkmış partimiz var. Bunun partimize ve Genel Başkanımıza verdiği sorumluluklar var. Dolayısıyla genel seçimlere kadar toplumun önemli kesimlerinin yaşadığı mağduriyetlerin birlikte giderilmesi noktasında gündemimiz var.
- O gündemimizi Genel Başkanımız partinin yetkili kurullarına danıştıktan sonra Sayın Erdoğan'a aktaracak. Ancak şunun da bilinmesini istiyoruz; biz sayın Erdoğan'ın ve Adalet ve Kalkma Partisi'nin çizdiği sınırlar içerisinde siyaset yapmayı reddediyoruz. Yani bize dayatılan gündeme de teslim olmayız.
- 1982 Anayasası kabul edildiğinden bu yana 42 yıl boyunca bu Anayasaya karşı çıktım. Çünkü darbe döneminde yazıldı. Sonuçta 12 Eylül Darbe Anayasası. Evet, siviller anayasa yapmalı ama bu ortamda mevcut anayasaya uymayan, hiçbir hükmünü kendisi bakımından bağlayıcı görmeyen, bu Anayasaya rağmen milletvekillerinin milletvekilliğini düşüren, adil yargılama hükümlerini uygulamayan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tanımayan siyasal iktidarla hangi Anayasayı yapabilirsiniz?
- Yeni Anayasalar, mevcut Anayasalar uygulanmadığı zaman yapılmaz. Siyasal iktidar önce mevcut anayasaya ve temel haklar konusundaki hükümlere uyduğu konusunda bir inanç yaratıp, kutuplaşmayı ortadan kaldırmalı.
- 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda yapamıyorsunuz, İstanbul Valisi “Ben Taksim Meydanında yaptırmam” dedi. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı mevcut Anayasada düzenlenmiş ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde neredeyse aynı şekilde yazılmış. Buna uymuyorsunuz. Buna uymayan bir siyasal iktidarla hangi Anayasayı konuşabilirsiniz?
- Dolayısıyla bize düşen görev, önce bu siyasal iktidarı adil yargılama, hukukun üstünlüğü, demokratikleşme ve temel insan hakları konusunda mevcut Anayasaya uymaya zorlamak. Eğer böyle bir normalleşme olursa insanlar bu zulümden kurtulursa neden yeni Anayasayı konuşmayalım? (Kısa Dalga)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.