Türkiye Barolar Birliği “milli ve manevi değerler” genelgesinin iptali için Danıştay’da dava açtı

Türkiye Barolar Birliği  “milli ve manevi değerler” genelgesinin iptali için Danıştay’da dava açtı
Türkiye Barolar Birliği (TBB), “Basın ve Yayım Faaliyetleri” konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı. Dava dilekçesinde, çocuk ve ailenin Anayasal hükümlerle zaten korunduğu belirtilerek, söz konusu genelgenin otosansüre yol açacağı, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması sonucunu doğuracağı savunuldu.

Türkiye Barolar Birliği (TBB), “Basın ve Yayım Faaliyetleri” konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı. Dava dilekçesinde, çocuk ve ailenin Anayasal hükümlerle zaten korunduğu belirtilerek, söz konusu genelgenin otosansüre yol açacağı, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması sonucunu doğuracağı savunuldu.

Cumhurbaşkanlığı’nın 29 Ocak 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Basın ve Yayım Faaliyetleri” konulu genelgesi tepki çekmişti. TBB, “Medya aracılığıyla milli ve manevi değerlerimizi yıpratmaya, aile ve toplum yapımızı temelinden sarsmaya yönelik açık veya örtülü faaliyetlere karşı Anayasa, kanun ve ilgili diğer mevzuatla düzenlenen müeyyidelerin gereği yerine getirilecek” denilen genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle bugün Danıştay’da dava açtı.

Söz konusu genelgenin kişi temel hak ve özgürlüklerinde ihlale yol açacağını savunulan dava dilekçesinde, genelgenin sakıncalarını şöyle açıkladı:

"İfade ve basın özgürlüğünün karşısındaki kavram olan ‘sansür’ün ötesinde ‘otosansür’ etkisi yaratılacak. Hukuki belirliliği bulunmayan, öznel ve yoruma açık ifadeler ile anayasal temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması sonucunu doğuracak dava konusu Genelge ile verilen talimat, ilgili mevzuatı uygulayan ve zaman zaman anayasal temel hak ve özgürlüklere yasa gereği dokunan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının takdir yetkisini baltalayacak.

Talimat verilen kamu kurum ve kuruluşların bu zamana kadar olan yasa maddelerini yorumlama faaliyetlerini, Anayasa’nın ‘ölçülülük’ ilkesine aykırı şekilde dönüştürecek; ilgili kanunlarda mevcut sınırlamaları aşmaları sonucunu doğurarak temel hakkın özüne dokunacak ve bütünüyle anayasal hükümlere aykırılık oluşacaktır."

Genelgede yer alan ‘çocuk ve ailenin korunmasına’ ilişkin anayasal hükümlerin zaten var olduğun hatırlatılan dilekçede, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Belirsiz ifadelerle sınırlama getirilen temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal sınırlama ölçütleri olarak aşağıda dile getirilecek ilgili kanunlar hukuk dünyasında varlıklarını ve işlerliklerini sürdürüyor iken yürütmenin başı olarak, sonucunda sansürün de ötesinde otosansürü tüm ülkeye dalga dalga yayacak şekilde temel hak ve özgürlüklerin ne Anayasa’da ne de ilgili kanunlarda yer almayan belirsiz kavram ve tanımlamalarla kısıtlanmasına yol açacak talimat verme işleminin iptali talebidir.

“BELİRSİZ TANIMLARLA ÖZGÜRLÜĞÜN ÖZÜNE DOKUNMA TEHLİKESİ”

Çocuk ve ailenin korunması amacı ile yayımlandığı belirtilen dava konusu genelgeye konu edilen radyo ve televizyon faaliyetlerine ilişkin hukuk dünyasında varlığını ve işlerliğini sürdüren oldukça ayrıntılı hükümler içeren yasa maddesi bulunmakta iken Genelge ile belirsiz tanımlamalar üzerinden ifade ve basın yayın özgürlüklerinin özüne dokunma tehlikesi uygulamasına yol açılması hukuk devleti ilkesi ile ters düşmekte ve temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla belirli amaçlar doğrultusunda sınırlanacağına ilişkin anayasal hükme de aykırılık teşkil etmektedir.”

Barolar Birliği dilekçesinde, genelgenin yürürlükte kaldığı sürece anayasal temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulacağı uyarısında bulunularak şunlar kaydedildi:

“Dava konusu genelge yürürlükte kaldığı sürece anayasal temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunacak uygulamalara sebebiyet verilecek ve genelge ile getirilen öznel, hukuki belirlilikten uzak kısıtlama kriterleri ile hakkın özüne Anayasa’da yer almayan sınırlama ölçütleri ile müdahale edilecek; düşünce, ifade ve basın özgürlüğü zedelenecek, hukuk devleti ağır bir yara alacaktır. Onarılamaz zararın engellenmesi ve telafisi olanaksız durumların önlenebilmesi, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarında geçen ifade özgürlüğünün kullanımına ilişkin olumsuz anlamda yaratılan caydırıcı, dondurucu etkinin de ortadan kaldırılması için yargılama sonuçlanıncaya kadar dava konusu genelgenin yürütülmesinin durdurulması gerekmektedir.”

Gündem