TODAM'dan Can Atalay eylemine polis müdahalesi raporu: 'Herkes açısından bir güvenlik sorunu'

TODAM'dan Can Atalay eylemine polis müdahalesi raporu: 'Herkes açısından bir güvenlik sorunu'
54 baronun ortak çağrısıyla Can Atalay için yapılacak eylem öncesi Ankara'da Sıhhiye Adliyesi'nde yapılan basın açıklamasına müdahaleye dair hazırlanan polis müdahalesi raporu yayımlandı. TODAM Başkanı Gönen, "Meslektaşlarımızın gördüğü şiddet, hukuka uygun davranmayan bir anlayışın herkes açısından bir güvenlik sorunu yaratıldığını ortaya koymaktadır" dedi.

ESRA TOKAT


14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçilen Gezi tutuklusu Avukat Can Atalay’ın tutukluluğunun sona erdirilmemesine tepki göstermek için 8 Haziran’da Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yapmak isteyen avukatlara ve Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyelerine karşı yapılan polis müdahalesinde tespit edilen hak ihlallerine ilişkin rapor hazırlandı.

Eylem öncesi kamuoyuyla paylaşıldı

Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan rapor, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin de aralarında olacağı 54 baronun Atalay için yarın AYM önünde düzenleyeceği eylem öncesi kamuoyuyla paylaşıldı.

Kötü muamele, kötü söz, hakaret, aşağılama ve psikolojik şiddet tespit edildi

8 Haziran’da gerçekleşen basın açıklamasında maruz kalınan fiziksel şiddet ve tüm hak ihlallerinin tespiti ve arşivlenmesiyle, adli ve idari makamlara yol gösterilmesi, benzer hak ihlallerinde dayanak ve emsal olarak kullanılabilmesi, kamu kurumları, kamuoyu ve sivil toplum örgütleri tarafından dikkate alınması amacıyla hazırlandığı belirtilen raporda en temel insan haklarından biri olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ve ifade hürriyeti polis tarafından, hiçbir saldırganlık eylemi yahut şiddet aracı kullanılmadığı halde tahammül gösterilmeden engellendiği; kötü muamele, kötü söz, hakaret, aşağılama ve psikolojik şiddet uygulandığı tespit edildi.

TODAM Başkanı Gönen: ‘Can Atalay’ın tahliye edilmesi bir zorunluluk’

Rapora ve yarın gerçekleşecek eyleme dair TODAM Başkanı Avukat Eren Gönen, Kısa Dalga’ya konuştu.

“Hatay'dan TİP milletvekili olarak parlamentoya gitmek için seçilen Can Atalay'ın Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk kuralları açısından tahliye edilmesi bir zorunluluktur” diyen Gönen, “Bu durum bir ihtiyari seçenek değildir. Uygulanması gereken kanunlar ortadadır ve yargı makamlarının bu kararı vermesi beklenmektedir. Başka ülkelerde hukuka aykırı şekilde milletvekilleri bulunabilir ancak en azından çağdaş hukuk sistemine sahip ülkelerde bu kişilerin seçildikten kısa bir süre sonra tahliye edilerek yasama organlarında görev yaptıkları görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti pratiği de aslında milletvekili seçilen kişilerin tahliyesi yönünde olmuştur bu vakte kadar. Tahliyelerin zamanları bazen uzamış ve AYM kararlarıyla dahi tahliye olanlar bulunmaktadır. Can Atalay'ın derhal tahliye edilip bu hukuksuz duruma derhal son verilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

‘Herkes açısından bir güvenlik sorunu yaratılıyor’

Raporda dikkat çeken en önemli noktanın "Anayasanın, kanunların, yargısal içtihatların, doktrinin, ülkemizde kanun hükmünde uygulanan uluslararası sözleşmelerin uygulama ve düzenlemelerinde yer alan “Orantılılık, Ölçülülük” ilkelerinden uzaklaşılmış, demokratik bir toplumun gerekliliği olabilecek müdahalelerde aşırılık ve keyfilik uygulanmış, kişi hak ve hürriyetlerinin kamu görevlileri eliyle ihlal edilmesinde “Kamu Düzeninin Sağlanması ve Meşru Amaç” ilkelerinden uzaklaşılmış, müdahalelerde hiçbir yasal ve fiili dayanak ile hareket edilmemiştir” tespiti olduğunu ifade eden Gönen, “Bu tespit ve meslektaşlarımızın gördüğü şiddet, hukuka uygun davranmayan bir anlayışın herkes açısından bir güvenlik sorunu yaratıldığını ortaya koymaktadır. Hukuki güvencesi bulunmayan hiç kimsenin ne hakkını araması ne de dilediği şekilde yaşamını sürdürmesi mümkün değildir” dedi.

'Başvuru ile ihlal kararı çıkarsa...'

Yarın gerçekleşecek olan eylem hakkında da konuşan Gönen şunları söyledi:

“Can Atalay hakkında esas olarak tahliye kararı vermesi gereken mercii günümüz itibariyle Yargıtay'dır. Ancak Anayasa Mahkemesi'ne de yapılan bir bireysel başvuru süreci bulunmaktadır. Bu başvuru ile ihlal kararı çıkarsa şayet Yargıtay'a AYM kanalıyla tahliye et denilecektir. Bu nedenle AYM'nin dosyayı görüşmesinden önce 54 baronun ortak çağrısı ile düzenlenecek eylemi çok kıymetli bulmaktayım.”

Çoklu baro eylemlerinden bu yana geniş katılımlı ilk eylem

“AYM önüne yapılan çağrı ne kadar sakin geçecek göreceğiz. Barışçıl olmasından yana herhangi bir şüphem bulunmamakla birlikte tıpkı yazdığımız rapordaki gibi bir barışçıl eyleme polis müdahalesi gerçekleşmesini de unutmak mümkün değil. Şehir dışından bir çok meslektaşın geleceği anlaşılmakla birlikte umut da vermektedir. Umarım geniş katılımlı, mesajı alması gereken herkesin mesajı aldığı bir toplantıya dönüşür. Baroların hem meslektaşları için dayanışma göstermesi hem de hukuksuzluğa karşı pozisyon almak için böyle bir irade ortaya koyması hukuksuzluklara karşı verilen mücadele için son derece önemlidir. Çoklu baro eylemlerinden bu yana bir çok baro başkanının ve baro yönetim kurulu üyelerinin yan yana geldiği bir toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesi yaşanmış vaka değildir. Bu hukuksuzluğa karşı tüm toplumsal kesimlerin ses çıkarması gerektiğini düşünmekteyim.”

eren-gonen.png
TODAM Başkanı Avukat Eren Gönen

Can Atalay’ın tahliyesi: ‘Yargıtay ve AYM’nin 1-2 ay içerisinde bir karar vermelerini beklemekteyiz’

Can Atalay’ın tahliye edilme sürecine dair Yargıtay’ın bir iki ay içerisinde karar vermesini beklediklerini belirten Gönen, “Kamuoyunun da bildiği üzere Can Atalay İstanbul'da görülen Gezi Ana Davası'nın sanıklarındandı ve hakkında hapis cezası hükmü verildi. Can Atalay'ın dosyası şu an Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nde bulunmaktadır. Tebliğnamede ise verilen hapis cezasının onanması istendi. Milletvekili seçildikten ve mazbatasını aldıktan sonra bir milletvekilinin derhal tahliye edilmesi beklenmektedir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi henüz bu konuda bir karar vermedi. Sürenin uzaması sebebiyle AYM'ye de bir bireysel başvuru yapıldı. Oradan çıkacak olası bir ihlal kararı da Yargıtay'ın tahliyesi vermesine dayanak teşkil edebilecektir. Şu anda gözler hem Yargıtay'da hem de AYM'de. 1 2 ay içerisinde bir karar vermelerini beklemekteyiz. Umarım süreç daha fazla uzamaz” dedi.

‘Can Atalay'ı görevini yapması üzere TBMM'de göreceğiz’

Gönen sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Can Atalay'ın derhal serbest bırakılması hukuken bir zorunluluktur. Serbest bırakılsın diye yapılan tüm barışçıl eylemlerin de meşru olduğunu, kamu düzenini bozmadığını ve polis müdahalesine maruz bırakılmadan sonuçlanması gerektiğini belirtmek isterim. Rapora konu olan olayların bir daha yaşanmamasını da temenni etmekteyim. Dilerim ki önce 8 Eylül Cuma günü kitlesel bir eylem ile herhangi bir sorun yaşamadan sesimizi ulaştıracağız, daha sonra da Can Atalay'ı görevini yapması üzere TBMM'de göreceğiz.”

RAPOR HAKKINDA

Raporda öne çıkan avukatların karşılaştıkları muameleler şu ifadelerle anlatıldı:

Av Feyza Nur Öz : “Polisler, bizi merdivenlerin aşağısından kalkanlarla yukarı doğru itekleyip oradan düşürmeye çalıştılar. Düşme korkusu ile kendimi oradan çıkarmaya çalıştığım esnada kim tarafından yapıldığını görememekle birlikte burnuma yumruk atıldı. Bir kadın meslektaşımızın burnuna polis tarafından yumruk atıldı. Bir erkek meslektaşımıza karşı birkaç polis birlikte darp ettiler.”

Boşluktan aşağı düşme tehlikesi

Av Erdem Deniz: “Polis ve adliye özel güvenliği tarafından bazı meslektaşlarımızın darp edildiğine, polis ve adliye kapısı arasında birçok meslektaşımın sıkıştığına ve yere düşerek ezilme tehlikesi yaşadığına, bazı meslektaşlarımın polis müdahalesi nedeni ile adliye girişindeki boşluktan aşağı düşme tehlikesi atlattıklarına tanık oldum.”

TODAM’dan çağrı: ‘Avukatları hedef almaktan ve onları suçlu ve terörist olarak yaftalamaktan kaçınmalı’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına da yer veren TODAM, kamu otoritelerine seslenerek şu çağrıda bulundu:

“TODAM olarak, kamu otoritelerinin insan hakları savunucularına karşı olumsuz bir önyargı ile hareket ettiklerini bu olay ve takip edilen pek çok olayda gözlemlemiş olmakla, her seviyedeki kamu otoritelerinden kamuoyu önünde insan hakları savunuculuğunun önde gelen meslek grubu olan avukatları hedef almaktan ve onları suçlu ve terörist olarak yaftalamaktan, masumiyet karinesini ihlal etmekten, görevini yapmayı her fırsatta ve koşulda engellenmekten kesinlikle kaçınmaya davet ederiz.”

“Barışçıl gösteriye müdahale eden kolluk görevlilerine karşı idari cezai yaptırım sistemleri geliştirilmeli ve caydırıcı mekanizmalar geliştirilmelidir.”

“Kamu otoritelerinin toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale etme yetkileri sınırlandırılmalı ve istisnai olmalıdır.”

“Avukatların yargının vazgeçilmez unsuru ve hak savunuculuğunun tartışılmaz özneleri olduğunun kabul edilmesi, görevini yapmasını engellemek yerine yasalarla korunan meslek onuru ve beden bütünlüğünün temini için çaba gösterilmeli, hedef gösterilmemeli, kamuoyunda Avukatlar ve Avukatlık mesleği ile ilgili yanıltıcı, önyargılı, düşmanca, yanlış söylem ve inanışlardan uzaklaşılmalıdır.”

Raporun detayına buradan ulaşabilisiniz.

Gündem