Türk-İş: Öncelikli talebimiz yaşanabilir ücret; içimize sinmezse imzalamayız

Türk-İş: Öncelikli talebimiz yaşanabilir ücret; içimize sinmezse imzalamayız
Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun ilk toplantısının, 'masadaki işveren tarafıyla olumlu geçtiğini' söyledi.

Milyonlarca kişinin sonucunu merakla beklediği toplantının ilki dün yapılmıştı. 2023 yılının asgari ücretini belirlemek için 3 toplantı daha yapılacak, ardından sonuç açıklanacak.

İlk toplantıya dair bilgi veren Kavlak şunları söyledi: "Türkiye ne yazık ki asgari ücret ülkesi haline gelmiştir. Oran yüzde 50'lerin üzerinde. Asgari ücretin artırılması kadar önemli olan konu da asgari ücretle çalışanların sayısının düşürülmesidir. (Dünkü) Toplantı, masadaki işveren tarafıyla olumlu geçti."

'Günlük net 183 lira...'

Kavlak'ın sözlerinden öne çıkanları şöyle:

* Mevzuatımızda asgari ücret; 'İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen, işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret' olarak tanımlanmaktadır. Bugün itibariyle günlük net asgari ücret sadece 183 TL seviyesindedir. Bu tutarla, işçinin ailesiyle birlikte temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi mümkün değildir.

'Yaşanabilir ücret' vurgusu

* İşçiler olarak talebimiz ‘yaşanabilir bir ücretin’ hep birlikte belirlenmesidir. Öncelikle yapılması gereken, günün fiyatları üzerinden geçim şartlarının belirlenmesidir. Anayasamızın 55. Maddesi de buna işaret etmektedir.

'Rekabet düşük ücretle sağlanmaz'

* Ekonomide rekabeti düşük ücretle sağlamak üzerine yaklaşımlar doğru değildir. Bu anlamda, ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması da önemlidir. Bunun için büyümenin kapsayıcı olması gerekir. Çalışan kesimler, ülkede sağlanan büyümeden, eşit biçimde pay talep etmektedir.

* Bakınız, son açıklanan resmi rakamlara göre, ülkemiz üçüncü çeyrekte yüzde 3.9 oranında büyümüştür. Ancak geçen yılın üçüncü çeyreğine göre sermayenin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 54.6’dan yüzde 55’e yükselmişken, emeğin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 29,8’den yüzde 26,3’e gerilemiştir.

'İşçi değil köle arıyorlar'

* Bu rakamlar ortadayken, bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamaları, kendilerine işçi değil, köle aradıklarının belgesidir.

* Ekonomide makro dengelere dikkat edilmesi elbette büyük önem taşımaktadır. Ancak hiçbir gerekçe insanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesinden daha önemli değildir. Asgari ücret çalışmalarında ekonominin içinde bulunduğu durum bahane olarak kabul edilemez. Çünkü konuştuğumuz asgari ücrettir. Hiçbir ekonomik gerekçe, asgari ücretlilerin içinde bulunduğu yoksulluk şartlarını kapatamaz… Kapatmamalıdır.

'Vergide adalet sağlanmalı'

* Çalışanların bir önemli beklentisi de, vergide kalıcı bir adaletin sağlanmasıdır. Ücretli çalışanların yıl içinde yaşadıkları vergi kaybının önüne geçilmesidir. Türkiye’de ücretli çalışanlar üzerinde ağır bir vergi bulunmaktadır. Yılın başında alınan net ücret, vergi kesintileri nedeniyle ilerleyen aylarda giderek azalmaktadır. 2002 yılında gelir vergisi tarifesi brüt asgari ücretin 22,9 katı iken, günümüzde sadece 4,9 katına denk gelmektedir. Her geçen yıl işçinin ücretinden eksilmektedir.

* Ücretliler genellikle ‘sabit gelirli’ olarak tanımlanır. Oysa mevcut vergi yapısıyla ‘azalan gelirli’ olarak tanımlanması gerekmektedir.

* Dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin beklentisi, çağdaş ve adil bir vergi sisteminin oluşturulmasıdır. Bu kapsamda, vergi oranları ile gelir vergisi tarifesinde ücretliler lehine ‘ayrım’ yapılması gerekmektedir.

Çalışanların yarısı asgari ücretli

* AB ülkelerinde toplu pazarlık kapsama oranı yüzde 60, OECD ülkelerinde yüzde 30 düzeyindedir. ILO’ya göre ise Türkiye’de genel olarak yüzde 7,5 civarındadır. Bu oran özel sektörde ise yüzde 6’nın altındadır. Bu durum, Türkiye’de asgari ücret civarında çalışanların oranını artırmaktadır. Türkiye ne yazık ki, asgari ücretliler ülkesi haline gelmiştir. Araştırmalar, asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yüzde 50’lerde olduğunu gösteriyor.

* Son 20 yılda asgari ücrete 29,8 kat zam yapıldı. Aynı zaman diliminde ortalama memur maaşı 16 kat arttı. Ortalama işçi emekli maaşı 16 kat artmış. Asgari ücreti çok artırmasına rağmen niye konuşuyor? Yetmediği için. Türkiye'de bu işin çözümü örgütlenmektir, sendikalı olmaktır. Asgari ücret mürekkebi kurumadan alım gücünü yitiriyor. Çalışanlar örgütlenirse bu işin önüne geçebilir. Asgari ücretli çalışanların sayısı ancak bu şekilde azaltılabilir.

'Emekçiler sayesinde şampiyon oldular'

* Asgari ücretle ilgili konuşmayan herhalde bir tek biziz. İhracatçılar ayrı konuşuyor, TOBB ayrı konuşuyor. Eğer onlar ihracat şampiyonu olduysalar emekçiler sayesinde olmuştur.

* Brüt 16 bin lira maaşının 1400 lira nette kaybı oluyor. 6. ayda asgari ücrete düzenleme yapıldığı için düşük. Düzenleme olmasa 1800 lira net olacaktı. Türkiye'de vergi çalışanların üzerinde inanılmaz bir yük. Bu vergi yükü sürdürülebilir değil.

* İçimize sinmeyen bir şeye kesinlikle imza atmayız. TÜRK-İŞ'in asgari ücrette imza atmamak dışında yapabileceği bir eylem yok. Üçlü mutabakat sağlanmazsa imza atmayacağız, bunun da sebebini açıklayacağız. Başka da yapabileceğimiz bir şey yok. 5 oyumuz var bizim 15 kişilik masada. (Kısa Dalga)

Ekonomi