Vartinis Davasının hayatta kalan tek tanığı Aysel Öğüt: Hakkımı helal etmiyorum

Vartinis Davasının hayatta kalan tek tanığı Aysel Öğüt: Hakkımı helal etmiyorum
30 yıldır cezasız kalan Vartinis Davasının hayatta kalan tek tanığı Aysel Öğüt, davanın zaman aşımıyla düşmesi kararına ilişkin, "O geceki gibi yandı içim. Hakkımı helal etmiyorum." dedi.

1993’te Muş'daki Vartinis Köyünde aynı aileden 9 kişi yakılarak öldürüldüğü olayın hayattaki tek tanığı Aysel Öğüt, davanın 30 yıl aradan sonra zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi kararıyla ilgili Evrensel'den Meltem Akyol'a konuştu.

“20 yıldır, bu davayı açtığımdan beri bir gece rahat uyumadım. Beni bugün yaktılar yine. O geceki gibi yandı içim. Hakkımı helal etmiyorum." diyen Aysel Öğüt umudunun nasıl kırıldığını şu sözlerle anlattı:

"Umudumu kırdılar"

“Böyle olmamalıydı. 30 yıl, Muş’tan Kırıkkale’ye sürdüler. Bizi çok yordular, pes etmedik. Ben sadece adalet istedim. Ailem, 9 kişi gözümüzün önünde yakıldı. Bırakmadılar cenazelerimizi çıkaralım. Bütün köy şahittir. 30 yıl oldu, bir gün bile ceza yatmadı, bir gün bile tutuklanmadı. Yargıtay beraat kararını bozduğundan beri ben diyordum ‘Yakalanacak’. Umutluydum. Duruşma günü de umutla geldim, ‘İnşallah yakalanmıştır, oradadır, gözümün önünde tutuklarlar’ dedim. O umudumu kırdılar. Düşürdüler. Artık serbesttir, hakkında her şey kaldırıldı. İçim şişmiş, balon gibi patlıyor içim… Allah kabul etmesin, Rabbim kabul etmesin…” Bitirirken “Peşini bırakmayacağım, avukatlarımız peşini bırakmayacak. Nerede yol varsa oraya gideceğim."

Avukat Kadir Çelik: "Çatışma varsa neden tutanak yok?"

Dosyayı başından beri takip eden Muş Baro Başkanı Avukat Kadir Karaçelik ise köyün nasıl yakıldığına dair ifadelerin zabıtlarda olmasına rağmen, tutanağı olmamasına rağmen mahkeme tarafından 'çatışma var' denildiğini ifade etti.

Çelik, "Eğer köyde bir çatışma varsa bunun tutanağının olması gerekirdi. Sadece bir tutanak vardı, işte şu mühimmatlar ele geçirildi şeklindeydi. O tutanağın altında imzası bulunanlar ‘İmza bana ait değil’ dedi, ‘İmzam taklit edildi, biz böyle bir şeyi imzalamadık’ dedi. Zaten Yargıtay kararı da sorumluyu ortaya koyuyordu ama gelinen aşama ‘zaman aşımı’. Günün sonunda bu tür dava dosyalarında hakim olan cezasızlıkla karşı karşıya kaldık. Devlet eliyle kamu otoritelerinin iştirakiyle yardımı ya da adıyla gerçekleşmiş fiillerde bir kez daha bu sanıkların yargılamasının kolay olmayacağı yargılama yapılsa bile bunların cezalandırılmasının da kolay olamayacağını gördük.” diye konuştu.

"İnsanlık suçunun zaman aşımı olmaz"

Olayın bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Çelik, “Demokratik bir hukuk devletinde bu kadar vahşi yaşanan eylemlerin karşılıksız kalması düşünülebilir mi ama kaldı. Kalıyor. ‘90’lı yıllarda işlenmiş suçlarla ilgili, ağır insan hakları ihlalleri ile ilgili davaların pek çoğunda beraat verildi. Bazılarında zaman aşımı… Zaman aşımı tehlikesinde olanlar için de bir kapı daha aralandı. Bu karalar sadece dünümüze dair değil, yarınımıza dair de mesajlar veriyor. Burada insanlığa karşı işlenmiş bir suç var. İnsanlığa karşı işlenmiş suçun zaman aşımı olmaz. Geleceğini güvenle kurmak isteyen ülkelerde ve uluslarda geçmişinde böyle karanlık hadiseler varsa bu karanlık hadiseler aydınlatılır, hakikat ortaya konur, sorumlusu olan failler cezalandırılır, yüzleşme sağlanır. Biz buna onarıcı adalet diyoruz. Ve onarıcı adalet toplumsal barışın en önemli hususlardan bir tanesidir.” ifadelerini kullandı.

(Kısa Dalga)

Gündem