Vekillerden Akbelen'de direnen köylülere destek

Vekillerden Akbelen'de direnen köylülere destek
Muğla’nın Milas ilçesinde maden sahası için Akbelen Ormanı’nda ağaçların kesilmesine direnen köylüler ve çevrecilere, muhalefet milletvekilleri de destek veriyor.

Muğla Akbelen Ormanı’nda 4 gündür devam eden ağaç kesimine karşı köylüler ve çevrecilerin direnişi sürüyor. Bölgede bulunan CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ve CHP 26. Dönem Muğla Milletvekili Akın Üstündağ ANKA Haber Ajansı'na konuştu.

CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, şunları söyledi:

"Direniş aslında iki senedir sürüyor ama en son ağaç kesiminin dört gün önce başladığı başladı, 5.45 itibarıyla. Kesim devam ediyor, ağaçlarımız kesiyorlar. Aslında insanlarımızın sesi kesilmeye çalışılıyor. Çok uzun zamandır yaşadığımız ülkedeki adaletsizlikten farklı bir şey yok. Sadece diyorlar ki; "ağaçlarınızı da kesiyoruz, kadınlarınızın da sesini durdururuz, gazetecilerinizin de durdururuz, her şeyin sesini keseriz'. Ama biz sesimizi kestirmemek üzere direniyoruz. Köylülerimiz, sivil toplumumuz, CHP olarak biz buradayız. Sesimizin kesilmesine izin vermemek üzere sonuna kadar buradayız."

EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca da şöyle konuştu:

“Bu maden şirketleri bölgenin tamamında çok büyük bir doğa katliamı gerçekleştirdi, yıllar içerisinde gerçekleştirildi bu doğa katliamını. Şimdi gözlerini İkizköy’de Akbelen Ormanları’na dikmiş durumdalar. Bu alanda bu maden sahasında doğa tümüyle ortadan kaldırılırken insanların geçim kaynakları da ortadan kaldırılıyor ve bu hem bir ekolojik felakete hem ciddi bir ekonomik felakete yol açıyor. Burada insanlar bu ekonomik felaket yüzünden bu maden şirketlerinde günde 12 saat asgari ücrete yaklaşmayan rakamlarla çok uzun saatler bir taraftan da maden işçisi haline getiriliyorlar. Toprakları ellerinden alınıyor, ürettikleri ürünlerin verimi düşüyor.

Bu doğa katliamı evet ekolojik bir yıkım ama bölge halkının aynı zamanda geçim kaynaklarından edilmesi, buradan sürgün edilmesi anlamına da geliyor. Bu hat boyunca yürüdüğünüzde 9 köyü birden içine alan maden sahasında çok büyük yıkımın çevre köyleri de bölgenin tamamında su kaynaklarından ettiği, oradaki doğa yıkımı yüzünden verimsizlik problemi yaşanması dolayısıyla büyük bir yoksulluğa ittiği gibi bir gerçek var. Burada şirket aynı zamanda doğasına, ormanına sahip çıkan köylülerle yoksullaştırarak maden işçisi haline getirdiği köylüleri de karşı karşıya getirip aradan sıyrılmaya çalışıyor.

Burada maalesef sendikal bürokrasinin de işçilerin ve köylülerin değil; şirketin arkasında hizalandığı ve işçileri de buradaki doğa yıkımı eğer durursa ekmeklerinden olacaklarını, işsizlikle karşı karşıya kalacaklarını söyleyerek onları aslında patronların arkasına sıralanmaya ittiği bir tablo var. Biz bugün termik santral önünde tam da bu yüzden maden işçilerine bir çağrı yaptık. Dedik ki, ‘Bu doğa yıkımı sizi zaten toprağınızdan eden köyünüzdeki aslında o verimli topraklardan eden, bu korkunç koşullarda işçi haline getiren patronların sizi bir de ön cepheye sürerek halkla karşı karşıya getirmesi anlamına geliyor. İşçilerin yanı şirketin yanı değil. Sizi sömüren şirketlerin yanı değil. Burada doğasına, toprağına sahip çıkan köylülerin yanı’ dedik.

Limak kime güveniyor?

Burada çok uzun yıllardır süren bir mücadele var. İkizköy halkı, çevre köylerden insanlar, doğa savunucuları gerçekten dişleriyle, tırnaklarıyla canlarını ortaya koyarak bir mücadele sürdürdüler. Ne hikmetse seçimlerin hemen ardından çok kısa bir süre sonra sivri dişlerini daha fazla göstermeye başladı Limak. Neye güveniyor Limak? Kime güveniyor? Burada bütün hukuki süreçler köylülerin lehine karar vermişken, burada aynı zamanda bu hukuki süreçlerde ortaya çıkan tablo buradaki doğa yıkımının sadece bölge için değil bir bütün olarak memleket için zararlarını ortaya koymuşken hukuku ortadan kaldıran, asla mahkeme kararlarını tanımayan, sırtını devlet bürokrasisine yaslayan patronlar büyük bir hukuksuzlukla buraya girmiş durumdalar.

94 yaşındaki ninemize saldırdılar

Eski CHP Muğla Milletvekili Akın Üstündağ ise yaşananları şöyle anlattı:

"Eylemsellik yanında aynı zamanda hukuksal mücadele de yapılıyor. Daha önce yürütmeyi durdurma kararı alınmıştı ama maalesef bu yürütmeyi durdurmayı kaldırdılar. Arkadaşlarımız dün itibarıyla yeni bir dava açtı. İzmir istinaf mahkemesinde olan önceki dosyayı da tekrar geri getirdiler. O dosya şu an hakimlerin önünde. Ben Muğla İdare Mahkemesi'ndeki bir avukat, dönemimizdeki Anayasa Komisyonu üyesi olarak söylüyorum; o dosyayı bir an önce inceleyin ve yürütmeyi durdurma kararını mutlaka verin. Burada askerle vatandaşı karşı karşıya getirmeyin. Polisle köylülerimizi karşı karşıya getirmeyin. Dün biz yine buradaydık. Ve burada çok ciddi bir çatışma oldu. Biber gazı, tomalardaki sular, patlayıcı maddelerle çok ciddi bir saldırı yapıldı köylülerimize. 94 yaşında bir vatandaşımıza bir teyzemize, ninemize çok ciddi bir saldırı oldu. Bunlar gerçekten mahkemenin vereceği bir kararla engellenebilir. Çünkü biz artık şunu biliyoruz. Burada eylem yapıyoruz ama bize her türlü saldırıyorlar, engelliyorlar. (ANKA)

Gündem