Yargıtay’ın suç duyurusunda bulunduğu Prof. Özgenç: Karar Ankara’nın dehlizlerinde alındı, yapılan yanlışlar bilinçli

Yargıtay’ın suç duyurusunda bulunduğu Prof. Özgenç: Karar Ankara’nın dehlizlerinde alındı, yapılan yanlışlar bilinçli
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin hakkında suç duyurusunda bulunduğu Prof. Dr. İzzet Özgenç, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararını tanımamasını “kötü bir yargı yönetiminin tezahürü” olarak değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski danışmanı ve ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektupla ilgili hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne bir yazı ile yanıt verdi.

Özgenç, kendi internet sitesinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve Yargıtay'a çağrı mahiyetinde bilgi notu" başlığı ile yayımladığı yazıda, tahliye edilmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın avukatlarının ikinci kez başvuru yaptığı Anayasa Mahkemesi’nin alacağı her türlü kararın, devlet krizinin derinleşmesine yol açacağını belirtti.

“Yargıtay'ın müzakere salonlarında hukuk zemininde yapılan tartışmaların yansıması olmayan, Ankara'nın dehlizlerinde alınan kararlara dayanan söz konusu yanlışlar, bilinç bir şekilde yapılmaktadır” diyen Özgenç, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararını geri alarak, dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermesi gerektiğini ifade etti.

Özgenç'in yazısı şöyle:

“Hukuk sistemimizde, mahkemelerin, hakimlerin ve Cumhuriyet savcılarının hangi durumda ne karar verebilecekleri ve vermeleri gerektiği, kanunlarla tek tek ve açık bir şekilde belirlenmiştir. Hüküm, bir mahkeme kararıdır; ancak her mahkeme kararı, hüküm değildir. Bu kararlardan hangilerine karşı hangi kanun yoluna başvurulabileceği, bu kanun yolu incelemesinde denetimi yapan yargı merciinin hangi durumda hangi kararları verebileceği ve vermesi gerektiği yine kanunla açık bir şekilde belirlenmiştir.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, daha önce verdiği ve kanun yolu denetimi sonucunda onaylanarak kesinleşen mahkumiyet hükmünün ilişkin olduğu dosyada 1.11.2023 tarihinde bir “Ek karar" vermiştir. Bu "Ek karar", Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali ve yeniden yargılama yapılmasına dair bir kararı üzerine verilmiştir. Bu “Ek karar”la söz konusu dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu "Ek karar”, mahiyeti itibarıyla bir görevsizlik kararıdır.

Bu görevsizlik kararı üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kendisini “görevli” kabul ederek işin esasına girmiş ve Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu hak ihlali ve yeniden yargılama "kararına uyulmamasına” karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararı, her yönüyle tartışılabilir ve hukuka aykırı bulunabilir. Bu bağlamda bir sorun yoktur. Aslında bu karar, bir maddelik kanuni düzenleme yapılmasını sağlama bakımından Anayasa Mahkemesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasındaki koordinasyonsuzluğu ortaya çıkarmıştır.

“Kötü bir yargı yönetiminin tezahürü”

Ancak bu karara Yargıtay'ın gösterdiği refleksin hukuken izah edilebilir bir yönü yoktur. Bir yüksek mahkemenin verdiği kararın "ke-en-lem-yekûn" olduğu yönünde bir değerlendirmede bulunmanın bu yüksek mahkemenin mehabetiyle bağdaşmayacağı bilinciyle, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin söz konusu kararının sadece geri alınması gerektiği yönünde kanaat dermeyanında bulundum. Tekraren belirtmem gerekir ki, hukuk sistemimizde, “Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulmamasına" yönelik bir karar tanımı bulunmamaktadır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin söz konusu kararına karşı herhangi bir kanun yolunun işletilmesine gerek yoktur.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin söz konusu kararı, aslında kötü bir yargı yönetiminin tezahürüdür. Son günlerde medyada yer alan haberlerden, Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu hak ihlali ve yeniden yargılama kararının gereğinin yerine getirilmemesinin, ikinci bir bireysel başvuru konusu yapıldığına dair bilgi edinmiş bulunmaktayız.

“AYM kararı devlet krizini derinleştirecek”

Bu ikinci bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar, ne yönde olursa olsun, içeriği ne olursa olsun, bir devlet krizi mahiyetini kazanmış olan sorunu daha da derinleştirecektir.

Siyasetin de bulaştığı bu krizin önüne geçmeyi istemek, her vatandaşın hakkıdır. Hatta, bu yanlışlara karşı duyarlılık göstermek, hukukçu kimliğini haiz herkes bakımından bir görevdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne Anayasa ile izafe edilen hukuk devleti vasfının gereklerine uygun hareket etmek, başta yargı görevi yapanlara terettüp eden yükümlülüktür.

“Ankara'nın dehlizlerinde alınan kararlar”

Arife tarif gerekmez. Zira, Yargıtay'ın müzakere salonlarında hukuk zemininde yapılan tartışmaların yansıması olmayan, Ankara'nın dehlizlerinde alınan kararlara dayanan söz konusu yanlışlar, BİLİNÇLİ bir şekilde yapılmaktadır. Ancak, yapılan bu yanlışlar karşısında izlenecek yolla ilgili olarak kamunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi de bir görevdir.

Adresinde yayımlanan bilgi notu mahiyetindeki makalemde işaret ettiğim hususları aşağıda şekilde tekrarlamak isterim:

Bir an evvel; 1) Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, 8.11.2023 tarihli ve E. 2023/12611, D.İş 2023/144 sayılı kararını geri alarak, dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermesi, 2) Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararları çerçevesinde önerdiğim bir maddelik taslak metin değerlendirilerek, bir maddelik kanunî düzenleme yapılmasının sağlanması gerekir.”

Ne olmuştu?

Prof. Dr. İzzet Özgenç, yargı krizinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazmıştı.

Özgenç, kendi internet sitesinde yayımladığı mektupta, "Etrafınızı saran veya çevrenizde tuttuğunuz 'hukukçu' geçinen çakallar yüzünden, somut hukuki sorunlarla ilgili düşüncelerimi size zamanında arz etme ve yönlendirme kabiliyetim ortadan kalkmıştır" demişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararını tanımayarak AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını “utanç verici” bir durum olarak nitelendiren Özgenç, “Özellikle ve açıklıkla ifade etmem gerekir ki, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin hukuk sistemimizde tanımı olmayan bu kararı ve Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeleri hakkındaki suç duyurusu, Hukuk Politikaları Kurulu'nun başında bulunan kişi ile Yargıtay Başkanlığı postunu işgal eden kişinin bilgisi dahilinde verilmiş ve yapılmıştır” demişti.

Bu mektup üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri, Prof. Dr. Özgenç hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. (Kısa Dalga)

Gündem