Yeni oranlar belli oldu: Enflasyonda "Arjantin" tehlikesi

Yeni oranlar belli oldu: Enflasyonda "Arjantin" tehlikesi
Kurlardaki sert yükselişe rağmen Haziran ayı enflasyonu beklentilerin altında geldi. Resmi verilerin giderek gerçekten uzaklaştığını ifade eden uzmanlara göre, Türkiye de Arjantin gibi "güvenilmez ülke" sayılabilir.

2022/10/30/dw-serit.jpg

Aram Ekin Duran


Fotoğraf: Tunahan Turhan/Zumapress/picture alliance

Türkiye ekonomisini son yıllarda adeta esir alan yüksek enflasyon sorunu, resmi verilere olan güvenin giderek azalmasıyla daha karmaşık bir hal alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Haziran ayına ilişkin açıkladığı enflasyon verilerine göre tüketici fiyatları aylık bazda yüzde 3,92 artarken yıllık enflasyon yüzde 39,59'dan yüzde 38,21'e geriledi. Üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) ise aylık yüzde 6,50 arttı, yıllık olarak da yüzde 40,42'ye düştü.

Böylelikle son 18 ayın en düşük enflasyonu kayıtlara geçmiş oldu.

Ancak uzmanlara göre TÜİK'in enflasyon hesaplaması gerçek hayat pahalılığını yansıtmıyor. Bağımsız kuruluşların hesaplamalarında yıllık enflasyon yüzde 100'ün üzerinde seyrediyor. Resmi verilerdeki düşük oranlar da "Türkiye, giderek Arjantin'e benziyor" yorumlarına neden oluyor.

TÜİK verilerine göre TÜFE'deki değişim 2023 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 3,92, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 19,77, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38,21 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 59,95 olarak gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 67,22 ile lokanta ve oteller. Aylık en az artış gösteren ana grup ise yüzde 14,76 ile konut oldu. Aylık bazda artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 11,13 ile alkollü içecekler ve tütün olarak gerçekleşti.

TÜİK'e eleştiriler artıyor

Bir grup akademisyen tarafından kurulan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) da her ay kendi hesapladığı enflasyon oranını açıklıyor. ENAG'ın oranları ile TÜİK'in enflasyon verileri arasında ciddi bir fark gözleniyor.

Haziran ayına ilişkin enflasyon verisini 3 Temmuz Pazartesi günü açıklayan ENAG'ın hesaplamalarına göre, Tüketici Fiyat Endeksi Haziran ayında yüzde 8,54 arttı ve yıllık yüzde 108,58 olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran dönemi enflasyon oranı ise yüzde 50,53 oldu.

"Çalışan ve emekli maaşlarıyla oynanıyor"

DW Türkçe'ye konuşan ENAG Kurucusu ve Yöneticisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, TÜİK'in açıkladığı verilerin özellikle çalışan ve emekli maaşlarının hesaplanmasındaki olumsuz etkisine dikkat çekiyor.

ENAG Kurucusu ve Yöneticisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy

ENAG Kurucusu ve Yöneticisi Prof. Dr. Veysel UlusoyFotoğraf: privat

"Çalışan ve emekli maaşlarının resmi enflasyon verilerine göre belirlendiği sistemde fakirliğin arttığı gerçeği ortadadır" diyen Prof. Ulusoy, TÜİK'in Haziran ayı enflasyon oranı olan yüzde 3,92'nin halkın hissettiği oranın çok altında kaldığına vurgu yapıyor.

TÜİK'in açıkladığı yıllık yüzde 38,21'lik enflasyonun ise ücretlere gelecek zamları neredeyse akıldışı bir seviyede bıraktığını dile getiren Prof. Ulusoy, Türkiye'nin de tıpkı Arjantin gibi enflasyon verilerinde oynama yapmasının yarattığı tehlikelere işaret ediyor.

Ulusoy, "Ekonomik değerlerin ortak paydası olan enflasyonun gerçekte olandan oldukça ayrılması alım gücü yanında ulusal geliri, yatırımları ve dış ticareti de olumsuz etkileyecektir. Daha da önemlisi, 2010'larda Arjantin'de sunulan yanlış resmi enflasyon raporlarının uluslararası davalara konu olması benzeri yaklaşımlar beklenebilir" değerlendirmesinde bulunuyor.

Arjantin'de ne olmuştu?

2000'lerin başından itibaren derin bir ekonomik krize sürüklenen Arjantin'de hükümet, 2007'den başlayarak TÜFE enflasyon verilerini Arjantin'in TÜİK'i olan INDEC'e (Ulusal İstatistik ve Sayım Enstitüsü) baskı yaparak düşük göstermeye başladı.

Tıpkı Türkiye'deki ENAG gibi Arjantin'de de bağımsız kurumlarla resmi veriler arasındaki fark giderek açılmış ve bu durum küresel çapta bir tartışmaya dönüşmüştü. Bunun üzerine IMF ve OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) gibi küresel kuruluşlar Arjantin'in resmi enflasyon verilerini yayınlamayı bırakmıştı. Bu durum ülkenin kredi risk primini rekor seviyelere taşımıştı.

"TÜİK verilerinde anomali var"

DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz da son 1,5 yılda TÜİK tarafından yayınlanan enflasyon verilerindeki "anomali"ye dikkat çekiyor.

Aralık 2021'de yaşanan kur artışında üretici fiyat endeksinin aylık bazda yüzde 19 gibi sert bir yükseliş yaşadığını hatırlatan Prof. Yılmaz, "Şimdi Haziran 2023'te ise kur artışı yüzde 30'ları buldu. Aynı dönemde üretici fiyatlarındaki artış ise yüzde 6,5 olarak açıklandı. Bu nasıl olabiliyor, artık onu TÜİK'e bırakıyorum" diye konuşuyor.

Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz

Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil YılmazFotoğraf: Privat

Temmuz ayı itibariyle üretici fiyatlarındaki artışın da kur kaynaklı olarak yükselişe geçmesi gerektiğini dile getiren Kamil Yılmaz, "Hayat pahalılığın ne kadar hızla arttığını hepimiz görüyoruz. TÜİK'e göre Haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 38,2 oldu. Oysa İstanbul Ticaret Odası'nın verilerine göre yüzde 55, ENAG hesaplamasına göre ise yüzde 108. Bu farkın nasıl oluştuğunu bilemiyoruz" diyor.

"Doğal gazın etkisi binde 4'e kadar indirildi"

TÜİK'in enflasyon verilerinin gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını vurgulayan Prof. Kamil Yılmaz, buna en çarpıcı örneklerden birinin de doğal gaz fiyatları olduğunu söylüyor. Hükümet seçim öncesinde, konutlarda 25 metreküpe kadar olan doğalgaz kullanımının bir yıl boyunca ücretsiz olacağını açıklamıştı.

Bunun üzerine TÜİK hesaplamalarında doğal gaz fiyatlarının enflasyona etkisinin binde 4'e indirildiğini belirten Yılmaz, "Bu sayede Mayıs ayındaki enflasyon artışını aşağıya çektiler. Yani amaç rakamlarla oynamak ve yakın gelecekte başka kalemlerde başka oynamalar da yapılabilir" değerlendirmesini yapıyor.

"Hükümet, halka doğruyu söylemiyor"

Prof. Dr. Kamil Yılmaz, gerek 22 Haziran'da açıklanan faiz artırımının piyasalar tarafından yeterli bulunmaması, gerekse TÜİK'in enflasyon verilerinde kendini gösteren gerçekdışı hesaplamaların Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğinde vaat edilen "rasyonel politikalara dönüş" beklentisini karşılamaktan uzak olduğunu söylüyor.

Yılmaz şöyle konuşuyor:

"Rasyonel politika uygulayabilmeniz için elinizdeki araçların doğru olması lazım. Yani örneğin gece araba kullanacağım diyorsanız, farlarınızın yanması gerekiyor. Önünüzü göremezseniz, kaza yapmanız kaçınılmaz. İşte TÜİK'in enflasyon verilerinin de böyle bir far işlevi görmesi gerekiyor. Ne yazık ki son iki yıldır enflasyon konusunda hükümet halka doğruyu söylemiyor. Türkiye enflasyon verileri açısında Arjantin'e çok yaklaştı."

"Mevcut politikayla sorun çözülemez"

Peki mevcut politikalarda önümüzdeki aylarda enflasyonu dizginlemek mümkün mü?

DW Türkçe'ye konuşan Beykoz Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. D. Evren Bolgün, bu soruya "Bu haliyle kısa veya orta vadede enflasyon sorunu çözülemez" yanıtını veriyor.

Merkez Bankası'nın 2023 sonu ve 2024 yılı için açıkladığı hedeflerin dışında bir enflasyon patikasına girildiğini belirten Prof. Bolgün, "Haziran ayında enflasyondaki düşüş bizi şaşırtmasın. Çünkü kurlardaki yükselişin enflasyona yansıması çok düşük gözüküyor. Önümüzdeki aylarda kur artışının bu seviyelerde kalması veya daha yüksek seviyeleri görmesi durumunda, döviz kurundaki artışın enflasyona yaklaşık yüzde 10 ila 15 arasında bir etkisi olacak" diye konuşuyor.

Beykoz Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. D. Evren Bolgün

Beykoz Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. D. Evren BolgünFotoğraf: Privat

Böylelikle yıllık enflasyonun yıl sonunda yüzde 50'lere dayanacağını kaydeden Evren Bolgün, "Döviz kurundaki problemi çözemediğimiz sürece, enflasyon sorununu da kısa vadede ya da orta vadede çözmemiz mümkün değil" diyor.

Memur ve emekli zamları tatmin etmedi

Öte yandan ilk altı aylık enflasyon verilerinin netleşmesi ile birlikte memur ve emeklilerin alacağı enflasyon farkı da belli oldu. Buna göre, memur ve memur emeklileri sözleşme zammı ve enflasyon farkıyla yüzde 17,77; SSK ve Bağ-Kur emeklileri ise yüzde 19,77 zam alacak.

Milyonlarca insanın beklediği zam oranlarının kesinleşmesi, hükümetin ekleyeceği ‘refah payı' sonrasında netleşecek. Memur ve emeklilerin maaş zam oranlarıyla ilgili kanun teklifinin bugün Meclis'e sunulurken teklife göre en düşük memur maaşı yüzde 86 artışla 22 bin 17 lira olacak. İşçilere yönelik ise kademeli bir artış yapılması öngörülüyor.

Prof. Dr. Kamil Yılmaz, memur, işçi ve emekliler için ortaya çıkan zam oranlarının gerçek enflasyon karşısında çok yetersiz kaldığına işaret ediyor. Yılmaz, "Pahalılık her konuda almış başını girmiş durumda. Enflasyonda yakın gelecek beklentileri yüzde 40'ları aşmışken, TÜİK marifetiyle çalışan ve emekliler için belirlenen zam oranları beklentilerin çok altında kalıyor" diye konuşuyor.

Ekonomi