Yerel seçimlerde ne yapmalı? Majörlere mi minörlere mi yolculuk?

Yerel seçimlerde ne yapmalı? Majörlere mi minörlere mi yolculuk?
Muhalefetin Kayseri’yi, Erzurum’u, Rize’yi alabileceğine inanan var mı gerçekten? O zaman lütfen vites düşürelim, vites düşürelim ki 4 yıl sonrası için seçmenlere sunacağımız somut modellerimiz, projelerimiz, hayallerimiz olsun.

AZMİ KARAVELİ


Aslında bu sorunun cevabı “ben nerden bileyim” olmalı. Ancak soruyu kendi kendime sorup, sanki siz sormuşsunuz gibi atar yapamayacağıma göre bu konuda birkaç kelam etmek gerekiyor.

14-28 Mayıs seçimleri sonrası insanlardaki yılgınlığın daha ne kadar süreceğini, bundan sonra her şeyin daha ne kadar kötü olabileceğini kimse kestiremiyor, galiba böyle bir istek de yok. İnsanların “ennn önemli seçim bu seçim” söylemine de karnı tok artık. Vay efendim “ya İstanbul elden giderse”ymiş…Ya arkadaş zaten elde avuçta ne kaldı ki, geçmişimiz, bugünümüz, geleceğimiz kararmış, tek derdimiz “ya İstanbul giderse” midir gerçekten?

CHP sözcüleri, “bu sefer olacak, ant verdim bak, birkaç büyükşehir belediyesini daha alacağız” minvalinde yorumlar yapmaya devam ediyorlar malumunuz. Bu söylemin; Bayburt ya da Kayseri’de aday olacak CHP’lilere “aslında bizim sizden hiç umudumuz yok ama mahallede top oynarken üzülmesinler diye oyuna mecburen aldığımız küçükleri fasulyeden oynatmak gibi bir şey işte sizin de adaylığınız” demek olduğunun ayrımına varmadan…

YSP’nin önümüzdeki günlerde yapılacak kurultayında nasıl bir pozisyon alacağını bugünden bilemiyoruz. Kayyumlarla halkın seçme seçilme hakkının elinden alınması, birçok yönetici ve üyesinin cezaevinde olması, olağanlaştırılmış baskılar partinin gelişmesini şüphesiz ki engelliyor. Ancak aktif siyaset mazeret üretmeyi ne yazık ki kaldırmıyor. Öz eleştiri yapmak, eleştirilere açık olmak, her şeye rağmen gündelik hayatın zalim akışkanlığına karşı çözümler geliştirmek, bu konuda yaratıcı eylemlerde bulunmak reel siyaset dinamiklerinin gereği olsa gerek.

TİP’in dört milletvekili ile cansiperane geliştirdiği muhalefet her türlü ittifak tartışmalarına rağmen yüzde 2’ye yakın bir teveccüh gördü. Peki ya sonra? Can Atalay için neden ortalık ayağa kaldırılmadı? Neden mevcut üç milletvekili mecliste uyuma, yatma, oturma eylemi yapmıyor? Neden dönüşümlü açlık grevi düzenlenmiyor? Neden kitlesel olarak insanlar bu tarz eylemlere katılmıyor?

Şüphesiz yılgınlıkla, yorgunlukla ve elbette hayal kırıklığıyla harmanlanmış bir sönümlenme hali var herkesin üzerinde

Peki yerel seçimler geliyor, döndük geldik, başlıktaki soruya, o zaman ne yapmalı?

Aslında sınırlı da olsa alternatif bir belediyecilik geleneği var bu ülkenin. Fatsa’dan Hopa’ya, Dikili’den Ovacık’a/Dersim’e, HDP’nin el konulan belediyelerinden bazı CHP belediyelerinin sürpriz işlerine uzanan bir deneyim söz konusu. Bu geleneği 2024 seçimlerine taşıyacak iradeye ihtiyaç var. Hazır “tarihin enn” sıradan olmaya aday seçiminde, böylesi bir yapılanmaya doğru yönelmek, mütevazi bir fırsat aynı zamanda. Genel seçimlerde sol cenahta tam da yakalanamayan uzlaşmanın Mart seçimlerinde gerçekleştirilmesi için ortada hiçbir engel ve bahane yok aslında.

Bu seçimler Güneydoğu illerini kayyum istilasından kurtarmanın yanı sıra, ülke genelinde alternatif politikalar üretmek için de bir dönemeç olabilir. Yani “hayati”, “kaybedersek bittik, geberdik” seçimi değil ama mücadeleye yepyeni bir perspektifle, sıfırdan başlamak için kıymetli bir milat var önümüzde. Her ilde, her ilçede, her beldede mutabakatla, ön seçimle seçilecek sosyalist/devrimci adaylar gerçek manada heyecan yaratabilir. Seçilmeleri durumunda bu başkanlar; o bölgeyi alternatif bir model ile katılımcı, halkçı, devrimci projelerle ayağa kaldırabilir, 2028 seçimlerine kadar geçecek sürede solcuların aslında korkulası öcüler olmadığını tüm cihanı aleme gösterebilir.

Ovacık’tan Dersim’e geçen ve kısıtlı imkanlarına rağmen Türkiye’de her kesimin takdirini kazanan Mehmet Fatih Maçoğlu, kendisiyle yaptığımız Muhabbet 23’ podcast programında, yerel seçimlerin önemine vurgu yapmıştı ve birlikte hareket edilmesi durumunda siyasi anlamda yepyeni bir dinamizm yaratılabileceğini söylemişti. 7 ay gibi bir zaman var önümüzde. Genel seçimlerde bir araya gelemeyen ve iki ittifakla seçimlere girmek zorunda kalan partiler, STK’lar, CHP içindeki bazı isimlerle bir araya gelerek her bölge, il, ilçe, belde için çalışma yapabilir. Çok mu zor? Hiç de değil…

Genel seçimlerde bütün ülkeye hükmetmenin ütopikliğinin yanında, birleşerek, uzlaşarak elde edilecek mikro iktidar alanları çok daha gerçekçi bir hedef. Şunu gördük ki genel iktidarı almak için radikal bir aks değişikliğine ihtiyaç var. “Şimdi sırası değil” diye diye ömrümüz geçti ve hep anlık reaksiyonlarla, “hay elimiz kırılsaydı da” dediğimiz adaylara, partilere oy verdik. O zaman şimdi tam da yeniden örgütlenmenin, her şeye sıfırdan başlamanın zamanı. Yerelde elde edilecek başarının genele rasyonel bir model olacağını bilerek, mikro iktidarları hedeflemenin tam sırası.

Herkese, her tarafa yayılan hayal kırıklığı ve sönümlenme halinden başka türlü çıkamayız. Bizim sevinmeye, küçük hedefli de olsa mutlu olmaya, başarabiliriz duygusunu yeniden hatırlamaya ve genişletmeye ihtiyacımız var. İmamoğlu, 5 yıl önce bir başarı elde etti belki ama bugün gelinen noktada, reel siyaset tsunamisi içinde boğulma ve buna bağlı olarak da seçilememe tehlikesiyle karşı karşıya. Bu nedenle en azından İstanbul’da elde edilecek başarı ya da başarısızlıktan azade olarak Türkiye’nin dört bir yanında; devrimci ahlaka sahip, yeniliklere açık, katılımcılığa inanan, demokrat, insan hakları ve hukuku merkezine alan, dünyayı takip eden, kamuyu her şeyin önünde tutan, şeffaf, adil, halkla yatan halkla kalkan, kooperatifçiliğin yanı sıra farklı yöntemlerle bölgeyi kalkındıracak isimlerin kazanması daha heyecanlı ve anlamlı değil mi?

Majörlerin bir süre de olsa tükendiğini kabul edip, minörlerle yeni bir ivme yakalanabileceğini hayal etmemiz gerekiyor. Bu yorumu saçma bulanlara şu soruyu sormak isterim: Muhalefetin Kayseri’yi, Erzurum’u, Rize’yi alabileceğine inanan var mı gerçekten? O zaman lütfen vites düşürelim, vites düşürelim ki 4 yıl sonrası için seçmenlere sunacağımız somut modellerimiz, projelerimiz, hayallerimiz olsun.

Gündem