Kısa Dalga seçti: İşte 2024 yılının en’leri
2024 yılını geride bırakırken, bütün her şeye rağmen 2025'ten umutlu olmak istiyoruz. Geride bıraktığımız yılda hafızlara kazınan birçok olay yaşandı.
Kısa Dalga, kimisi akıllara zor gelen kimisi ise hiç akıldan çıkmayan 2024'ün 'en'lerini hazırladı.
Yılın direneni: Fernas (Soma) madencileri
AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun madencilik şirketi Fernas’ta, Victor Hugo’nun ünlü eseri Sefiller’de izlediğimiz 19. Yüzyıl Parisinin altındaki atıksu kanal sistemini andıran galerilerde, bellerine kadar su içinde güvencesiz çalıştırılan işçiler, iş güvenliği talep ettikleri ve sendikalı oldukları için işten çıkarıldı. Fernas işçileri direniş başlattı. Aralarında Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciadan sağ kurtulan işçiler de vardı. Eşleri ve çocukları direnişçilere destek verdi. Maden sahasında başlayan eylem, iktidar vekili patronun aldırış etmeyen meydan okumasına Ankara’ya yürüyüş ile karşılık verdi. Meclis kapısına dayanan işçiler Ankara’da ilginç, dirençli eylemler yaptılar. Kamuoyu işçileri destekledi. 53 günlük direnişin ardından patron anlaşmaya yanaşmak zorunda kaldı. İşten atılan işçilerin işlerine dönebilmesi, dönmeyenlere tazminat, maaşlara zam, işyeri güvenliği ile ilgili talepler karşılandı. Fernas direnişi, umut yaratan bir işçi eylemi olarak tarihe geçti.
Yılın değişmeyen manşeti: Hayat pahalılığı
“Nas” teorisinin patlattığı enflasyon, yoksul kesimlerin üzerinden silindir gibi geçti. Zenginler, enflasyondan zengin olurken, hükümetin dezenflasyon programının bütün yükü emekçilerin sırtına yıkıldı. Maaş-ücret artışları hurafe TÜİK rakamlarına göre yapıldı. En zengin yüzde 20, toplam gelirin yarısını alırken, emekçi kesimlerin gelir payı düştü. Gelirler dibe vururken fiyatlar arşıalaya çıktı. Tarım ülkesi Türkiye’de domates fiyatları 100 lirayı, hıyarın kilosu 85 lirayı, kırmızı biberin kilosu 120 lirayı, etin kilosu bin lirayı gördü. Dramatik bir tablo çıktı ortaya. Et yüzü görmeyen, çocuğunu okula beslenme çantası boş gönderen haneler arttı. Yoksul sayısı 14 milyona, çocuklarda yoksulluk oranı %22,4’e çıktı. %30 zamlı asgari ücret açlık sınırında kaldı. 2024 emekçiler için hayat pahalılığı altında ezildikleri bir yıl oldu. 2025 de öyle olacak. Enflasyonda düşüş sağlansa dahi fiyatlar artmaya devam edecek.
Yılın en konuşulan siyasetçisi: Özgür Özel
2024 yılında Türkiye siyasetinde en çok konuşulan isimlerden biri, CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu.
Özel, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından kazandığı dikkat ve tartışmaları, seçim sonrasındaki hamleleriyle daha da pekiştirdi. Ancak onun bu yıl en çok konuşulan siyasetçi olmasını sağlayan, seçim başarısından çok Türkiye’nin “normalleşme” tartışmalarına yön veren adımları ve bu adımların yarattığı yankılar oldu.
Özel, siyasi gündemi uzun süre meşgul eden “normalleşme” tartışmalarının merkezine oturdu. Özel, Türkiye’nin uzun yıllardır süregelen kutuplaşmayı aşması ve siyasette uzlaşı kültürünü güçlendirmesi ve böylece AKP seçmenine ulaşmak gerektiğini savundu. Ancak bu söylemler, partinin bazı kesimlerinde “ilkeli duruştan taviz” olarak algılandı.
Normalleşme tartışmaları yalnızca parti içinde değil, genel kamuoyunda da farklı tepkilere yol açtı. Kimileri Özel’i Türkiye siyasetinde uzlaşının önünü açan bir lider olarak görürken, kimileri onun bu duruşunu "fazla uzlaşıcı" ve "mücadeleden uzak" buldu. Özellikle Erdoğan ile sembolik olarak aynı karelerde bulunmasının yarattığı algı, muhalif tabanın bir kısmında hayal kırıklığı yarattı.
(Bu kategoride Devlet Bahçeli de en güçlü adaylardan biriydi ancak, Bahçeli Ekim ayı sonrasında çok konuşulan bir siyasetçi olurken Özel’in, 31 Mart seçimlerinden itibaren üzerine en çok konuşulan siyasetçi olması dikkate alındı.)
Yılın sürprizi: 31 Mart 2024 yerel seçim sonuçları
2024 yılına damga vuran en önemli olaylardan biri, 31 Mart Yerel Seçim sonuçları oldu. Bu seçimler, Türkiye’nin siyasi dinamiklerinde köklü değişimlerin habercisi niteliğindeydi. Seçim süreci ve sonuçları, yalnızca siyasi partilerin performansları açısından değil, seçmenin verdiği mesajlar ve değişen dengeler açısından da büyük bir sürpriz olarak değerlendirildi.
2024 seçimlerinin en dikkat çekici yönlerinden biri, geçmiş yerel seçimlerdeki ittifak yapılarına bu kez yer verilmemesiydi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti’nin ayrı ayrı yarışa girmesi, seçim sonuçlarının öngörülmesini zorlaştırmıştı. Bu durum, siyasi atmosferi oldukça hareketli hale getirirken, hem iktidar hem de muhalefet partileri için yeni fırsatların yanı sıra riskler de yarattı.
Seçim sonuçları, Türkiye siyasetinde önemli bir değişime işaret etti. CHP, %37,81 oy oranıyla 1977 yerel seçimlerinden bu yana ilk kez birinci parti olmayı başardı ve yerel yönetimlerde iktidar konumuna geçti. CHP, başkent Ankara ve Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul dahil olmak üzere toplam 14 büyükşehir belediyesini kazandı.
AKP, %35,48 oy oranıyla tarihinde ilk kez yerel seçimlerde ikinci parti oldu.
Seçimlerin bir diğer dikkat çeken partisi ise Yeniden Refah Partisi oldu. Girmiş oldukları ilk yerel seçimlerde ülke genelinde %6,19 oy oranına ulaşan YRP, 1 büyükşehir ve 1 il belediyesini kazandı. Ayrıca birçok ilçede elde ettikleri başarı, partiyi seçimlerin sürpriz isimlerinden biri haline getirdi.
Yılın kazananı: 31 Mart’ta seçilen kadın belediye başkanları
2024 yılı yerel seçimleri, kadınların yerel yönetimlerdeki temsili açısından Türkiye siyasetinde önemli bir dönüm noktası oldu. 31 Mart Yerel Seçimleri’nde kadın belediye başkanlarının sayısında ve temsil oranında kayda değer bir artış yaşandı. Bu durum, hem siyasi partilerin kadın adaylara daha fazla alan açtığını hem de seçmenlerin kadın liderlere artan güvenini gözler önüne serdi.
2019 seçimlerinde belediye başkanlığı adaylarının %8’i kadınken başkanlık koltuğuna oturan adayların yalnızca %2,8’inin kadındı.
2024 yerel seçimlerde il, ilçe ve beldelerde toplam 78 kadın belediye başkanı seçildi. Böylece belediye başkanları arasında kadın temsil oranı yüzde 5,5’e yükselmiş oldu.
Partilere göre bakıldığında ise, CHP’den 35 DEM’den 30, AKP’den 10, MHP’den 2 ve 1 bağımsız belediye başkanı seçildi. 81 kentin 11'inde kadın belediye başkanları seçildi. Bunların 6'sında CHP, 4'ünde DEM Parti ve 1'inde AKP'li kadın adaylar yarışı önde tamamladı. Türkiye genelinde 922 ilçenin 61'inde de kadın belediye başkanları seçildi.
CHP 32 isimle en fazla kadın belediye başkanı çıkarırken, DEM Parti'den 31 belediye başkanı seçildi.
AKP ise il ve ilçelerde 8 kadın belediye başkanı çıkardı. Bunlardan biri büyükşehir belediye başkanı oldu.
Türkiye genelindeki oy oranlarına göre seçimi üçüncü sırada bitiren YRP hiç kadın aday çıkarmazken, MHP'den sadece bir aday seçildi.
Bu sayı, kadın temsili oranını %5,4’e çıkararak kadınların yerel yönetimlerde daha görünür olmasını sağladı. Özellikle büyükşehirlerin ilçelerinde kadın başkanların göreve gelmesi, 2024’ün en dikkat çekici siyasi gelişmelerinden biri oldu.
Kadın belediye başkanlarının sayısındaki artış, Türkiye’nin yerel siyasette toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik yetersiz olsa da önemli bir adım attığını gösteriyor. 2019’dan bu yana geçen sürede, kadın temsil oranının yaklaşık %80 oranında artması, siyasi partilerin ve seçmenlerin bu yöndeki dönüşümünün bir işareti olarak değerlendiriliyor.
Yılın en çok tartışılan kavramı: Normalleşme
2024 yılında Türkiye siyaseti, toplumu ve medyasını en çok meşgul eden kavramların başında “normalleşme” geldi. Siyasi partilerden bireysel tartışmalara kadar uzanan bu kavram, ülkenin toplumsal kutuplaşma ve siyasi gerilimlerden çıkış yollarını aradığı bir dönemde farklı anlamlar ve yaklaşımlarla gündeme oturdu.
Normalleşme kavramı 31 Mart yerel seçimlerinin ardından hızla tartışılmaya başlandı. Seçim sürecinde ve sonrasında muhalefet liderlerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiği görüntüler, kavramın siyasi bağlamda en çok konuşulan örneklerinden biriydi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Erdoğan’ı ayakta karşılaması ve TBMM açılışında gösterdiği “teamüllere uygun” tavır, bu tartışmanın fitilini ateşledi.
Bir kesim, normalleşme sürecini Türkiye’nin siyasi tansiyonunu düşürmek ve demokratik teamülleri yeniden tesis etmek için gerekli bir adım olarak görürken, muhalefetin bir kısmı bu adımları “otoriter rejime meşruiyet kazandırma” olarak değerlendirdi. Özellikle muhalif seçmen tabanında, normalleşmenin otoriterleşmeyi normalleştirmekle karıştırıldığı yönünde endişeler dile getirildi.
Normalleşme sadece siyasi alanda değil, toplumsal düzlemde de farklı yankılar uyandırdı. Uzun süredir kutuplaşmış bir toplumda farklı grupların bir araya gelme çabaları, bu kavramın kültürel ve sosyal anlamda da ele alınmasına yol açtı. Ancak bu tartışmalar çoğu zaman “ne pahasına normalleşme?” sorusunu gündeme taşıdı.
2024’te “normalleşme” yalnızca bir siyasi strateji ya da söylem değil, aynı zamanda toplumsal uzlaşı arayışının bir simgesi ve tartışma odağı haline geldi. Ancak bu tartışmalar, kavramın herkes için aynı şeyi ifade etmediğini ve uzlaşmanın bile derin görüş ayrılıkları doğurabileceğini bir kez daha gösterdi.
Yılın şaşırtanı: Bahçeli’nin Öcalan çıkışı
2024 yılında Türkiye siyasetinde en çok tartışılan ve şaşkınlık yaratan olaylardan biri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı beklenmedik çağrı oldu. Bahçeli, 22 Ekim 2024 tarihinde partisinin grup toplantısında, İmralı Cezaevi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tecridinin kaldırılarak TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşmasını ve örgüte silah bırakma çağrısı yapmasını önerdi.
Bahçeli’nin çağrısının ardından, Adalet Bakanlığı'nın izniyle DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, 28 Aralık 2024 tarihinde İmralı Adası'na giderek Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşme sonrası Öcalan, "Koşullar oluşursa, bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" şeklinde bir mesaj iletti.
Bahçeli’nin çağrısı ve İmralı ziyareti, Türkiye siyasetinde geniş yankı uyandırdı. Muhalefet partileri, bu sürecin şeffaf ve demokratik bir zeminde yürütülmesi gerektiğini vurgularken, bazı milliyetçi çevreler Bahçeli’nin tutumunu eleştirdi. Kamuoyunda ise barış sürecine dair umutlar ve endişeler bir arada dile getirildi.
Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik yaptığı bu beklenmedik çağrı ve sonrasında yaşanan gelişmeler, 2024 yılında Türkiye siyasetinin en şaşırtıcı ve tartışmalı olaylarından biri olarak hafızalarda yer etti. Bu süreç, Türkiye’nin terörle mücadelesinde ve Kürt sorununda yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirildi.
Yılın dizisi - Kızıl Goncalar
“Bu dizideki karakterlerin ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgili yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.”
Ratinglerde en üst sıraları paylaşan Kızıl Goncalar dizisi bu “açıklamayla” başlıyor. Senaryosunu Şükrü Necati Şahin’in yazdığı dizi bir kurgu. Dolayısıyla karakterler de olaylar da elbette hayal ürünü. Gelin görün ki, dizinin anlattıklarının Türkiye’de ciddi bir karşılığı var. Özelikle bazı cemaat ve tarikatlarda kız çocuklarının temel haklarından, en önemlisi eğitim hakkından mahrum bırakıldığı bilinen bir gerçek. Mesela İsmailağa, kız çocuklarına ve kadınlara en büyük baskıyı uygulayan cemaatlerden. Kızların okula gitmesini engelleyen, onları kendi kuran okullarına hapseden bu bağnazlık, dizi sayesinde konuşulur oldu. Bu durum da elbette söz konusu cemaati rahatsız etti.
İsmailağa Derneği, “Kızıl Goncalar’ dizisi son bulmalı” başlıklı bir açıklama yayımladı ve diziyi şikayet etti.. Dizinin İstanbul Şişli’deki bazı tanıtım afişlerine boyalı saldırı düzenlendi. AKP’nin kuruluşu olan Kadın ve Demokrasi Derneği KADEM, “Türk toplumunun milli ve manevi değerlerini yıpratmaya yönelik olduğunu” iddia ettiği dizinin yayından kaldırılmasını istedi. RTÜK, oy çokluğuyla aldığı kararda, FOX TV'ye idari para cezası ile iki kez program durdurma cezası verdi. Cezanın “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırılık" gerekçesiyle verildiği açıklandı. Dizinin üçüncü ve dördüncü bölümleri gecikmeli tamamlandı ve yayınlandı. Senaryoda İsmailağa jargonuyla anılan “Efendi Hazretleri”, üçüncü bölümde “Mürşid Hazretleri” oluvermişti. Bu değişiklik, İsmailağa Cemaati’nin devletin kurumları üzerinde sahip olduğu etkinin ispatı gibiydi. Cemaatin gücü nereden mi geliyor? Her seçimden önce “efendi hazretlerinden” gidip el alan Cumhurbaşkanı’ndan olmasın?
Kızıl Goncalar, Türkiye’de iktidarla iç içe olan cemaat ve tarikatlara dikkat çekerken, diğer taraftan da bir 28 Şubat eleştirisi de içeriyor.
Dizi bu özelliklerinin yanı sıra, yoğun, ama akıcı diyalogları ve neredeyse tümü olağanüstü bir oyunculuk sergileyen kadrosuylada yılın dizisi olmaya hak kazanıyor.
Yılın insanlık ayıbı: Yenidoğan Çetesi
Haber aslında 2023 yılı Nisan ayında medyada yer aldı ama dikkat çekmedi. Fakat Ekim ayı başında sanıklardan Mustafa Kemal Zengin’in kendisini müsteşar olarak tanıtıp soruşturma savcısı Yavuz Engin’i parmak sallayarak tehdit ettiği videonun yayınlanması infiale yol açtı. Soruşturma, bir çetenin SGK’dan daha fazla para almak için bebekleri, hayatlarını hiçe sayarak kullandığını, özel hastanelerle 112 Acil Servisi çalışanlarının iş birliği yaptığını gösterdi.
Aslına bakılırsa 2023 yılı başındaki denetimlerle durum ortaya çıkmış, sonradan sağlık bakanı olan dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü Kemal Memişoğlu, beş ay bekledikten sonra durumu mali şubeye ihbar etmiş, bir yıldan fazla sürdürülen soruşturma sırasında da bebekler ölmüştü. “Yenidoğan Çetesi” sağlıkta, özelleştirmelerle gelen kâr hırsının yol açtığı tahribatı, sağlık sistemindeki buzdağını gösterdi. Bir insanlık ayıbı olarak hafızalara kazındı.
Yılın trendi: Dubai çikolatası
Sarah Hamouda, 2021 yılında hamileyken aşerdiğinde aklına gelen tatla bütün dünyayı peşinden sürükleyecek bir trend yaratacağını düşünmemişti. Filipinli şef Nouel Catis Omamalin’in yardımıyla hayal ettiği o tadı yarattı. Dışı çıtır çikolata, içi künefe esprisinde, fıstık kremalı kadayıf, bir rivayete göre tahin de dolu olan bu çikolata, yıllar içinde sosyal medyada yayıldı. Çıtırdayarak kırılan çikolatanın içinden çıkan dolgu çok cazipti; ilk ısırıkta ağızda çarpıcı bir tat bırakıyordu, ama sonra… Aşırı şekerin, yağın verdiği ağırlığın etkisile bir pişmanlık da yaratabiliyordu. Ne olursa olsun, Dubai çikolatası o kadar merak edildi ki, Avrupa’daki raflarda yerini bile yerine aldı.
Kadayıf ve künefe deyince aka gelen ilk ülkelerden olan Türkiye’de hızla üretime geçenler oldu. Dubai çikolatası çılgınlığı, beraberinde fıstık fiyatlarında artış getirdi. Türkiye’de fıstığın kilo fiyatı 2024 yılında 200 TL’de n 450 TL’ye yükseldi. Almanya’da marketlerde bir paketi en az 15 Euro’ya satılmaya başlandı. Almanya’ya ithal edilen bazı çikolatalarda ise Palm yağı gibi yabancı maddeler bulunması endişe yaratsa da, rağmen Dubai çikolatası trendi, artarak sürmekte. Bu çikolatanın, özellikle her tadı hızla tüketen sosyal medya kitlelerinin damaklarını had safhada uyaran tadı, adeta Dubai’nin temsil ettiği her şeyi çağrıştırıyor. Dünyanın en yüksek gökdeleni Burc Halifa’yla, har vurup harman savrulan bebek cinsiyeti öğrenme partileriyle, aşırı lüks ve şatafatıyla meşhur Dubai’nin isminin bu çikolataya verilmesi çok uygun olmamış mı sizce de?
Yılın yalanı: İsrail’le ticaret yapmıyoruz
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından sonra Gazze’de katliama girişen İsrail bütün dünyada protesto ve boykotlarla karşı karşıya kaldı. Türkiye’de resmi ağızlar bu boykota katıldıklarını dile getirse de gazeteci Metin Cihan İsrail’le ticaretin hiç hız kesmeden devam ettiğini, iktidar partisinden politikacıların ve yakınlarının bu ticaretin içinde olduğunu belgeleriyle ortaya çıkardı. Türkiye yaklaşık 10 milyar dolar olan bu ticareti Mayıs ayıyla durdurduğunu ileri sürdü, ancak belgeler İsraille ticaretin bu tarihten sonra da “Filistine yapılan ticaret” başlığı altında gizlenerek sürdüğünü gösterdi. İsraille Ticaret yapmıyoruz yalanı hafızalara kazındı.
Yılın kaybedeni: Mourinho
Dünya futbolunun en tanınmış ve başarılı teknik direktörlerinden olan Portekizli José Mário dos Santos Mourinho Félix, bu sezonda Fenerbahçe’nin hocalığını üstlendi. Kulüp yönetiminin büyük umutlarla getirdiği teknik adam, beklenenin çok gerisinde kaldı.
Chelsea, Real Madrid, Manchester United gibi üst düzey kulüpleri çalıştıran Mourinho, Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi ve birçok ulusal lig şampiyonluğu dahil olmak üzere toplamda 26 büyük kupa kazandı ancak sarı lacivertlileri istenilen yere getiremedi.
Son dönemde alınan sonuçlarla eleştiri oklarının hedefi olan Mourinho, özellikle Eyüpspor ile 1-1 berabere kalınması sonrası taraftarların tepkisini çekti.
Yılın utanmazlığı: Uçaktaki Petlasçı
Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Abdulkadir Özcan, 13 Aralık’taki Türk Hava Yolları’nın Dubai-İstanbul uçuşunda, alkolün etkisiyle kabin ekibi ve yolculara yönelik hakaretler savurdu. Özcan’ın, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben milyar dolarlık adamım. Türkiye’yi satın alırım.” şeklinde bağırdığı anlar, yolcular tarafından kaydedildi.
Kabin ekibinin müdahalesiyle kelepçelenerek kontrol altına alınan Özcan, uçuş sonunda kolluk kuvvetlerine teslim edildi, Türk Hava Yolları Basın Müşaviri Yahya Üstün, Özcan’ın kara listeye alındığını duyurdu.
Olayın ardından Petlas, kamuoyundan özür dileyerek, şirketin sahibi olan Abdulkadir Özcan’ın Yönetim Kurulu Üyeliği görevine son verildiğini açıkladı!
Yılın en şık hareketi: Gülistan Kılıç Koçyiğit
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesinin yok hükmünde olduğuna karar vermesinin ardından TBMM 16 Ağustos'ta toplandı.
TİP Milletvekili Ahmet Şık, Genel Kurul’daki konuşması sırasında AKP Milletvekili Alpay Özalan’ın saldırısına uğradı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, saldırıyı engellemeye çalışırken yaralandı.
Koçyiğit yaşananları “Verilen aranın ardından Ahmet Şık tekrar konuşmaya başladığında ben, AK Parti Grup Başkanı'nın yanına giderek bunu yapmamaları gerektiğini söyledim. İşin şiddete doğru gittiğini söyledim. Biz bunları söylerken arkadan Alpay'ın (AK Parti Milletvekili) Ahmet Şık'a doğru yürüdüğünü gördüm. Ben de araya girdim. Çok önceden kurgulanmış bilinçli bir saldırıydı” diye anlattı.
Yılın parlayanları: Kuzey Tunçelli - Zeynep Sönmez
Bu yıl yüzümüzü güldüren, gururlandıran nadir insanlar oldu. Spordaki üstün başarıları nedeniyle Kısa Dalga ekibi, "yılın parlayanları"na iki genç sporcuyu seçti: Kuzey Tunçelli ve Zeynep Sönmez.
22 yaşındaki milli tenisçi Zeynep Sönmez, Türkiye'yi ilk kez Wimbeldon'da temsil eden kadın tenisçi. Meksika'daki Mérida Açık'ı kazanmasının ardından Kadınlar Tenis Birliği WTA'de 91'inci sıraya yükseldi.İlk 100'de olduğu için Ocak'ta düzenlenecek Avustralya Açık turnuvasına elemelere katılmadan girmeye hak kazandı.
Olimpiyatlarda yüzmeye hak kazanan ilk sporcu Kuzey Tunçelli, 1500 metre serbest stil finalindeki derecesiyle Dünya Gençler Rekorunu kırarak olimpiyat beşincisi oldu. Fenerbahçeli milli yüzücü Tunçelli, son olarak Budapeşte'te düzenlenen Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası 1500 metre serbest finalinde 14:20.64'lük derecesiyle bronz madalya kazandı. Türkiye yüzme tarihinde bir ilk bu!
Yılın pişkini: Mehmet Cengiz
Son 15 yılın pişkini desek yeridir. Cengiz Holding'in sahibi Mehmet Cengiz, yıllar önce yayımlanan tapelerdeki unutulmaz yorumuyla (Bu milletin a.k...) zirveyi görse de her yıl kendisine bahşedilen ihaleler, vergi teşvikleriyle ülkenin en kritik doğal alanlarını katletme faaliyetlerini hiç kesmedi, hatta hızlandı! Eleştirilere verdiği yanıt, kendisine yakışan seviyedeydi: "Biraz k.çını kaldırsınlar yaptığım işleri örnek alsınlar."
Cengiz'in 2024'teki ekokırım çetelesi arasında en bilineni, Kaz Dağları'nda Halilağa altın ve bakır madenine ilişkin dava tamamlanmadan 1 milyon ağacı kestirmesi oldu. 66 yerleşim yerinin içme suyunun kaynağı olan SİT alanı da maden alanının içinde!
Muğla-Bodrum'daki Cennet Koyu'nda başlattığı otel ve villa projesiyle 678 bin metrekarelik alanı betona boğmakla kalmadı. Akdeniz foklarının yavruladığı yere yedi dalga kıran yapmak için onay aldı! Bu ağır tablodaki tek sevinç, Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde Feldspat Ocağı projesine "ÇED gerekli değil" kararını mahkemenin durdurması oldu.
Yılın utancı: Sokak Hayvanları Yasası
“Sokaktan al, aşıla, kısırlaştır, tedavi et, sahiplendir, sahiplendiremezsen eski yerine bırak, beslemesini ve aşı takibini yap”. Türkiye’nin sayısı milyonlarla ifade edilen sokak hayvanları meselesi bu şekilde halledilebilirdi, ama iktidar sokak hayvanları, özellikle de köpekler için ölüme çıkan yolu tercih etti.
Meclis'teki ve toplumdaki muhalefeti dinlemeyen AKP-MHP, Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yaparak, tüm köpeklerin sokaklardan toplanarak sahiplendirilene kadar barınaklarda tutulmasını şart koştu. Yerel yönetimlere barınak kurmaları ya da şartları iyileştirmeleri için de dört yıl süre verdi. Sanki bunca hayvanı sağlıklı koşullarda tutabilecek kapasitede barınak yapmak mümkünmüş gibi. Sanki yeterli sayıda uzman personel bulmak ya da yetiştirmek mümkünmüş gibi. Sanki bu koşullarda toplanacak hayvanları beslemek, bulaşıcı hastalıklardan korumak mümkünmüş gibi.
Kanun, mahallelinin ya da hak savunucularının ilgilenmesine bakmadan, sahipsiz olduğu varsayılan sokak köpeklerinin toplanmasına, bunlardan “İnsan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan köpeklerin” öldürülmelerine kapıyı açtı. İnsanların tehlikeli hale getirdiği, sonra da “sahiplenilmesi yasaklı ırk” olarak tanımladığı cinslerden zehirlenerek öldürülenler hak savunucuları tarafından kayda geçirildi. Ama bununla da kalınmadı. Gebze Belediyesi barınağının çöp konteynerlarında çöp poşetleri içinde onlarca ölmüş hayvan, yanlarında onları uyutan ya da öldüren ilaç ve iğnelerin kalıntıları bulundu. Hayvan hakları savunucuları, açtıkları poşetlerin içinde hala hayatta olan, ama can çekişen hayvanlar buldu. Mamak Belediyesi’nin barınağına doldurulan birçok hayvan da aç bırakılarak dolaylı bir katliama kurban gitti. 2 Ağustos 2024’te yürürlüğe giren uygulama yönetmeliği de Aralık ayında çıkan bu kanun, türler arasında yaptığı ayrımcılıkla, savunmasız hayvanlara reva gördüğü vahşet ile 2024 Yılının Utancı listesinde ilk sıraya oturdu.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.