AYM’den çevreci karar: Kanalizasyon suyunu arıtmadan döken belediye, manevi tazminat ödemeli
Kısa Dalga - Anayasa Mahkemesi (AYM), çevre kirliliğinin insan hakları üzerindeki etkisine dair emsal niteliğinde bir karara imza attı. Kars'ta kanalizasyon ve mezbaha atıklarının uzun yıllar boyunca arıtılmadan Kars Çayı'na boşaltılması nedeniyle yapılan bireysel başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, devletin çevreyi korumaya ilişkin pozitif yükümlülüklerini ihlal ettiğine karar verdi.
AYM, çevre kirliliğinin ulaştığı boyutun, başvurucuların Anayasa’nın 20. maddesiyle güvence altına alınan "özel hayata saygı hakkını" ihlal ettiğini tespit etti.
16 yıllık hukuk mücadelesi
Dava süreci, Kars’ta yaşayan Bekir Erdağöz’ün (muris), 2009 yılından itibaren Kars Belediyesi’nin arıtmasız atık suları Kars Çayı’na bırakması nedeniyle insan ve hayvan sağlığının tehlikeye girdiğini belirterek idari mercilere başvurmasıyla başladı. Başvuruların sonuçsuz kalması üzerine Erdağöz, Kars ve Susuz belediyeleri aleyhine idari yargıda dava açtı.
Davalar sürecinde, Kars Çayı’nda su kirliliğinin varlığı bilimsel olarak tespit edilmesine rağmen, Kars Belediyesi yönünden açılan manevi tazminat talepleri reddedildi ve bu kararlar Danıştay tarafından kesinleşti.
2015 yılında Bekir Erdağöz’ün vefatı üzerine mirasçıları Belgüzar Çimendağ ve Memet Erda Göz, hukuk mücadelesini sürdürdü. Mirasçılar, idari ve yargısal süreçlerde etkili bir giderim sağlanmaması üzerine 27 Temmuz 2020'de Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundular.
Salgın hastalık ve idarenin hareketsizliği
Başvurucular, Kars Çayı’nın bölgenin tek su kaynağı olduğunu, kanalizasyon ve mezbaha atıklarının arıtılmadan buraya bırakılmasının ishal, sarılık gibi bulaşıcı hastalıkları beraberinde getirdiğini ve balık üretimine de darbe vurduğunu iddia ettiler.
Ayrıca, 2010 tarihli Erzurum 1. İdare Mahkemesi'nin iptal kararına ve 2018 tarihli Danıştay onamasına rağmen idarenin kirliliği önlemede etkili önlem almadığını ileri sürdüler. Başlıca hak ihlali olarak özel hayata saygı hakkını gösterirken, mülkiyet, sağlıklı çevrede yaşama ve kötü muamele yasağı haklarının da zedelendiğini belirttiler.
Başvurucuların manevi tazminat taleplerinin, bir diğer davada Susuz Belediyesi’ne karşı tazminat verilmiş olması gerekçesiyle "sebepsiz zenginleşme endişesiyle" reddedilmesinin de hak ihlali olduğu ileri sürüldü.
Adalet Bakanlığı, AYM’ye sunduğu görüşte, Kars atık su sorununa ilişkin güncel bir gelişmeyi paylaştı. Buna göre, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile 2017’de bir protokol imzalandığı ve 24 Şubat 2023’te yapım işine başlanan inşaatın iki yıl içinde tamamlanmasıyla Kars kaynaklı atık suların ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulacağı bildirildi. Ancak bu gelişme, geçmişte yaşanan ihlali ortadan kaldırmadığı için AYM incelemesinin sonuçlanmasına engel olmadı.
Pozitif yükümlülük ihlali
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu Anayasa’nın 20. maddesi olan "özel hayata saygı hakkı" kapsamında değerlendirdi. AYM, çevresel kirliliğin bir kişinin özel ve aile hayatını doğrudan etkileyebileceğini belirterek, devlete bu bağlamda yalnız negatif (müdahale etmeme) değil, aynı zamanda pozitif yükümlülükler de yüklendiğini hatırlattı. Bu pozitif yükümlülükler; koruyucu mevzuat oluşturma, denetim yapma ve çevreyi koruyucu fiili tedbirleri alma ve uygulama olarak sıralandı.
AYM ayrıca yerel mahkemelerin karar gerekçelerini de yetersiz buldu. Mahkeme, Kars ve Susuz belediyelerine ilişkin davaların konu ve davalılar açısından farklı olduğunu, başvurucuların su kaynağı, bulaşıcı hastalık iddiaları ve manevi zarar anlatımlarının somut bir değerlendirmeye tabi tutulmadığını belirtti.
AYM, Danıştay’ın kararına eklediği "manevi zarar mirasçılara intikal etmez" yönündeki gerekçeyi de yetersiz buldu. Türk Medeni Kanunu ve Danıştay’ın önceki içtihatları uyarınca, murisin (ölen kişinin) sağlığında dava açtığı hallerde manevi tazminat talebinin mirasçılara geçebileceği kabul edilebiliyordu. Muris Bekir Erdağöz'ün sağlığında dava açtığı gözetildiğinde, Danıştay’ın bu ek gerekçesinin hukuki öngörülebilirlik taşımadığına karar verildi.
Yeniden yargılama
Tüm bu tespitler sonucunda AYM, kamu makamlarının çevresel rahatsızlığa yol açtığı ve esasa etkili iddiaların yeterli gerekçeyle cevaplanmadığı gerekçesiyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi.
İhlalin giderilmesi için dosya, yeniden yargılama yapılmak üzere Erzurum 1. İdare Mahkemesi’ne gönderildi.
Öte yandan başvurucuların "makul sürede yargılanma" hakkının ihlal edildiği yönündeki şikayeti ise, Tazminat Komisyonu yolu tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulundu.
Muğla’da 1. derece sit alanı Kandilli Koyu ihaleyle yapılaşmaya açılıyor
Burdur'da kaçak yurt skandalı: Yangın söndürme boruları plastikmiş
Ormanlar ve su kaynakları tehdit altında: Bakanlık İznik’te kalker ocağına onay verdi
Kaynak:Haber Merkezi
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.