Alman Kültür Bakanı Claudia Roth: Erdoğan benim gibi romantik Avrupalıları kandırdı

Alman Kültür Bakanı Claudia Roth: Erdoğan benim gibi romantik Avrupalıları kandırdı
Almanya Kültür Bakanı Claudia Roth, "Erdoğan demokrasi söylemini benim gibi romantik Avrupalıları kandırmak için kullandı" dedi ve Türkiye'nin AB'ya alınmaması gerektiğini savundu.

Kısa Dalga - Türkiye insan hakları ihlallerine dönük verdiği tepkilerle tanınan Claudia Roth, İBB Başkanı Erkem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından AB'nin kapılarının Türkiye'ye kapanması gerektiğini savundu.

Almanya Kültür Bakanı olarak görev yapan Roth, T24'ten Cansu Çamlıbel'e konuştu.

Roth, "Erdoğan'ın demokrasi söylemini, benim gibi romantik Avrupalıları kandırmak ve aslında iyi şeyler yaptığına inandırmak için kullandığını görüyorum" dedi.

Roth şunları söyledi:

"Avrupa'da başlangıçta, bence çok fazla kişi Erdoğan'ın Kemalist hükümetlerden sonra gerçekten bir tür demokrasi kurmak istediğine inanıyordu. Ancak en başa dönüp Erdoğan’ın en baştaki açıklamalarını analiz ederseniz, hedeflerine ulaştıktan sonra demokrasi tramvayından ineceğini aslında kendisi baştan söylemişti. Bu yüzden geriye dönüp baktığımda Erdoğan'ın demokrasi söylemini, benim gibi romantik Avrupalıları kandırmak ve aslında iyi şeyler yaptığına inandırmak için kullandığını görüyorum.
Ona inanmak istedim çünkü birçok sorunun iktidardaki Kemalistlerin tavrı nedeniyle çözülemediğini biliyordum. Kürt sorunu da bunlardan biriydi"

Geriye dönüp baktığımda biraz sağ olduğumu fark ediyorum

"Ordu Kürt sorununu çözmeyi hiçbir zaman ciddi olarak düşünmedi. Dahası, 90'larda birçok Türk solcu arkadaşım Kürt sorunuyla ilgilenmiyordu bile. Bu konu, onlara çok uzaktı. Erdoğan, önce dini özgürlüklerden bahsederek işe başlayarak akıllıca bir şey yaptı. Şahsen ben bunun önemli olduğunu düşünüyordum çünkü dini özgürlükler de demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ama ben bunu önemli bir başlangıç adımı olarak gördüğümde, bazı Türk arkadaşlarım beni uyardı ve bunun arkasında tehlikeli bir gündem olabileceğini söylediler. Ben öyle düşünmedim ve şimdi geriye dönüp baktığımda biraz saf olduğumu fark ediyorum."

Avrupa’nın mülteci politikası hata

Avrupa'nın mültecilere karşı Türkiye'ye ihtiyacı olduğu için Türkiye'deki iç durumu görmezden gelmemiz gerektiğine inanmanın bir hata olduğunu düşünüyorum. Bunun tehlikeli olduğunu düşünüyorum çünkü otokratik bir Türkiye'de Avrupa için iyi bir gelecek yok. “Türkiye'nin içinde ne olduğunu umursamıyoruz” tarzı bir zihniyet hatadır.

Erdoğan Trump’a sormamıştır ama..

Trump'ın Erdoğan'a “Bunu yapabilirsin” dediğini ben de sanmıyorum. Ama bence Erdoğan şöyle düşündü; “Tamam, tüm dünya şimdi Trump, Putin, İran, İsrail ve vergi meselelerine odaklandı, ben istediğimi yapabilirim. Kimse buna fazla odaklanmaz.” Yani, diğer dünya olaylarının gölgesinde bunu yapabileceğini düşündü.

Roth, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği ve Kürt sorunundaki çözüm arayışlarına ilişkin de konuştu.

Türkiye’ye AB kapısını açmamalıyız

"Birkaç gün önce dışişleri bakanımla konuştum. Bana yakın zamana kadar Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin yeniden başlatılması için gerçek bir açılımın gündemde olduğunu anlattı. Ama şu anda durum çok karmaşıklaştı. Biliyorsunuz ben onlarca yıldır Türkiye’nin AB üyesi olması için mücadele ediyorum. Ama 19 Mart'ta olanlardan sonra bu mümkün mü? Üç kez seçilmiş bir belediye başkanının bu şekilde hapiste tutulduğu bir Türkiye'ye AB'nin kapısını açmamalıyız."

Kürt girişiminin arkasındaki gerçek strateji muhalefeti bölme girişimi

"AB'nin bu koşullar altında hiçbir şey olmamış gibi Erdoğan'la el sıkışmaması gerektiği gibi, Kürt halkının da Erdoğan'ın Kürt girişiminin arkasındaki gerçek stratejiyi görmesini umuyorum. Ben bunu muhalefeti bölme girişimi olarak görüyorum."

"Bunun gerçekten bir barış süreci olduğundan emin değilim. Eğer bir barış süreci olsaydı, tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalı. Ahmet Türk ve diğerleri derhal tekrar belediye başkanı olarak görevlerine dönmeli. … Selahattin Demirtaş neredeyse 9 yıldır hapiste. Bu tabloya bakınca, bu son hamlenin CHP adaylarına oy veren Kürtlerin desteğini bölmek için Erdoğan’ın devreye soktuğu bir oyun olmasından endişe ediyorum. Çünkü Kürt halkının bir CHP adayını desteklemesi durumunda, o CHP adayının oyların çoğunluğunu alacağını biliyor. Ama muhalefeti bölebilirse, belki yine de çoğunluğu elde edebilir. Ben onun böyle baktığını düşünüyorum."

Le Pen’e yapılanla İmamoğlu’na yapılan aynı değil

"Marine Le Pen'in Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı şey kesinlikle yasal değildi. Avrupa Parlamentosu'nda 10 yıl geçirdim. Parti için aldığınız yardımları vesaire zimmetinize geçirip kullanamazsınız. Yasalar çok net. Fransız mahkemelerinin tarafsız ve bağımsız olmadığından şüphe etmek için de hiçbir nedenimiz yok. Ancak Türkiye'de yargı sisteminin bağımsız olmadığını ve kendi anayasalarını ve Türk hukuku üzerinde bağlayıcı olan AİHM kararlarını uygulamadıklarını biliyoruz. Türk hükümeti Türk mahkemelerinin bağımsız olduğunu iddia ediyorsa, bunu Türk mahkemelerinin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında AİHM kararlarını uygulamasına izin vererek kanıtlayabilir, ikisi de yıllar önce serbest bırakılmış olmalıydı. Türkiye ile Fransa arasındaki fark budur. Erdoğan tüm yargı sistemini kendi emrine soktu. Bu yüzden Ekrem İmamoğlu'na yönelik herhangi bir iddianın adil bir değerlendirmeye tabi tutulacağı gibi bir gerçekten bahsedemeyiz. Siyasi motivasyon görüyoruz, hepsi bu."

Kaynak:t24

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem