Cumartesi Anneleri 1083. haftada Mehmet Özdemir için adalet istedi

Cumartesi Anneleri 1083. haftada Mehmet Özdemir için adalet istedi
Cumartesi Anneleri, 1083'üncü hafta buluşmasında 28 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Özdemir'in akıbetini sordu. Özdemir'in kızı, buluşmaya yolladığı mektupta "Sen kaybolmadın baba, seni kaybettiler" dedi.

Kısa Dalga - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri 1083'üncü haftada Mehmet Özdemir için adalet istedi.

Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen kayıp yakınlarının bu haftaki açıklamasını Cumartesi İnsanları'ndan İkbal Eren okudu. Açıklama şöyle:

"1083. haftamızda, AİHM’in yaşam hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar vermesine rağmen, iç hukukta soruşturma aşamasında takipsizlikle kapatılan Mehmet Özdemir dosyasında adaletin sağlanması talebiyle bir araya geldik.

44 yaşındaki Mehmet Özdemir, Diyarbakır’da yaşıyordu. Biri henüz doğmamış olmak üzere sekiz çocuk babasıydı. Daha önce defalarca gözaltına alınmış, ağır işkenceye maruz kalmış ve son gözaltısında kendisine 'Bir daha seni alırsak öldüreceğiz' denilmişti. Bu tehdit, sonraki süreçte gerçekleşen zorla kaybetme fiilinin önceden öngörülebilir olduğunu göstermektedir.

Mehmet Özdemir, 26 Aralık 1997 tarihinde Diyarbakır’da bir kahvede otururken, çok sayıda tanığın gözleri önünde telsizli ve uzun namlulu silahlar taşıyan kişiler tarafından zorla beyaz bir Toros araca bindirilerek götürüldü. Bu olay, kamu görevlilerinin bilgisi ve kontrolü dışında gerçekleşmiş gibi gösterilemeyecek niteliktedir.

Eşi Enzile Özdemir, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak eşinin akıbetine ilişkin bilgi talep etti. Savcılık dilekçeye, 'Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır' ibaresini taşıyan bir damga vurdu.

Gözaltı süresi dolmasına rağmen Mehmet Özdemir mahkemeye çıkarılmayınca Enzile Özdemir, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı ile birlikte yeniden savcılığa başvurdu. Bu kez savcı, Özdemir’in gözaltına alınmadığını, gözaltına alındığına dair belgenin 'yanlışlıkla' verildiğini ileri sürdü.

Ailenin ve İnsan Hakları Derneği’nin tüm başvurularına rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamadı; Cumhuriyet Savcılığı 19 Aralık 2003 tarihinde, olayın tanıklarını dahi dinlemeden takipsizlik kararı verdi. Bu karara yapılan itiraz da Siverek Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.

Girişimleri sonuçsuz kalan Tenzile Özdemir AİHM’e başvurdu. AİHM, 8 Ocak 2008 tarihli kararında Mehmet Özdemir’in kaybolmasından ve kuvvetle muhtemel ölümünden sorumlu olduğu kanaatiyle Türkiye'yi oy birliğiyle mahkum etti. Ayrıca Enzile Özdemir bakımından işkence yasağının ihlal edildiğine karar verildi. Mahkeme, savcılık makamlarının soruşturmada ciddi ihmallerde bulunduğunu ve etkili bir soruşturma yürütülmediğini açıkça kayıt altına aldı.

AİHM kararlarının iç hukukta uygulanmaması, Türkiye’nin AİHS’nin 46. ve Anayasa’nın 90. maddelerinden doğan bağlayıcı yükümlülüğünü ihlal etmeye devam ettiğini göstermektedir. Mehmet Özdemir dosyasında yapılması gereken; takipsizlik kararlarının kaldırılması, zamanaşımı engelleri ileri sürülmeksizin dosyanın yeniden açılması ve bağımsız, tarafsız, etkin bir soruşturma sürecinin işletilmesidir.

Kaç yıl geçerse geçsin, Mehmet Özdemir ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."

"Bir ağıt değil, adalet talebi"

Mehmet Özdemir'in kızı Sozdar Özdemir de 1083'üncü hafta buluşmasına bir mektup yolladı. Özdemir, mektubunda şunları kaydetti:

"Babam Mehmet Özdemir defalarca gözaltına alındı işkenceye maruz kaldı, son gözaltısında 'Bir dahaki sefere seni alırsak seni kaybederiz, ailen kemiklerini dahi bulamaz' dediler. 26 Aralık 1997 tarihinde gözaltına alındı ve o günden sonra babamdan bir haber alamadık. Ben o gün henüz bir buçuk yaşında bir bebektim. Adını söyleyemiyordum, yokluğunu tarif edemiyordum ama babamı benden aldılar. Sen kaybolmadın baba, seni kaybettiler.

Ben babamı hiç tanıyamadım. Yokluğuyla büyüdüm. Babalarından söz eden çocukların arasında hep sessiz kaldım. Bu dünyada koca bir yük omuzlarımızda; bizi babasız bıraktılar. Galatasaray Meydanı sadece bir meydan değil. Bu meydan hakikat ve adalet arama yeridir. Bu meydan, babasını arayan bir çocuğun büyümüş halidir. Çünkü bu meydan yüzleşmekten kaçanların hakikatleri inkar edenlerin ifşa olduğu meydandır.

Evet soruyorum: Babam nerede? Onu kim aldı? Kim emri verdi? Kim sustu? Kim korudu?

Bu soruların cevabını almadan hiçbir zaman bu hak arayışımız bitmeyecektir. Seni bizden alanlara bu hesap sorulmamışken, biz senin yasını bile tutamadık. Karanlık güçler seni kaybetti. Ama biz seni aramaktan hiç vazgeçmedik.

İyi bilinsin ki babam ve zorla kaybedilen hiç kimse unutulmadı ve unutulmayacak. Bugün buradan seslenmek istiyorum hakikatler ortaya çıksın, failler yargılansın ve cezalandırılsın. Bu mektup bir ağıt değil; adalet talebidir. Bu meydandan anlattığımız kayıp hikayelerini yargı gerekeni yapmalıdır.

Bir kez daha söylüyorum: Zorla kaybedilenler bulunana kadar, failler yargılanana ve hesap verene kadar adalet arayışımıza devam edeceğiz. Sesimizi duyuran sesimiz olan herkese çok teşekkürler."

Kaynak:Haber Merkezi

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.