Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi hangi anayasal düzenlemelere aykırı?

Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi hangi anayasal düzenlemelere aykırı?
DEM Parti İstanbul Milletvekili Konukçu, Eğitim Sen'in "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi" verme kararına MEB'in engel koymasını soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı.

Kısa Dalga - DEM Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, Eğitim Sen’in cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek amacıyla 10 Mart'ta bir ders saatinde "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi" yapma kararına izin vermemesini Meclis gündemine taşıdı.

Konukçu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in cevaplaması talebiyle verdiği soru önergesinde şunları dedi.

“Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan 2024 Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi Raporu’nda dünya genelinde 146 ülke arasında 127. sırada yer alan Türkiye’de siyasal kadrolaşma ve evrensel geçerliliği olan ölçütleri tanımayan, karma eğitimi tartışmaya açan, kız okulları açılmasına dair niyet beyanında bulunan iktidarın ticari bir meta durumuna getirdiği eğitim sisteminde 22 yılı aşkın bir süredir ilmek ilmek ördüğü cinsiyet temelli uygulamaları devam etmektedir.

Öyle ki; eşit ve özgür bir toplumun inşasının önemli ayaklarından birisinin de eğitim olduğu gerçeği ile hareket eden Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen); cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek amacıyla 10 Mart'ta bir ders saatinde "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi" yapılacağını, etkinlik kapsamında okullardaki tahtaların mora boyanacağı ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratılacağına yönelik duyurusuna Bakanlığınız internet sitesinde yer alan açıklamada; eğitim öğretim kurumlarımızda, ilgili mevzuatımızla çerçevesi belirlenerek Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızca onaylanan müfredat dışında herhangi bir konunun ders içeriği olarak belirlenmesi veya okutulması mümkün olmadığı, sendikal özgürlüklerin kullanıldığı iddiasıyla anayasaya, yasalara ve toplumsal değerlere aykırı davranışlarda bulunarak sendikal faaliyetlerin özüne zarar veren kişi ve kurumların eylem ve açıklamalarına asla müsamaha gösterilmeyerek gerekli adli ve idari süreçlerin yürütüleceği belirtilmiştir.

10 Mart günü toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ders yapılması ile ilgili kararına karşı Bakanlığınızca çarpıtmalarla dolu ve suçlayıcı ifadelerle dönük açıklamaya istinaden Eğitim Sen; MEB’in 2014-2016 yılları arasında yürüttükleri Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’ni (ETCEP) hatırlatarak, MEB’in, Eğitim Sen’in toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesindeki yaklaşımına yönelik asılsız suçlamalarının, bilimsel gerçeklerden uzak olup, tamamen iktidarın siyasal-ideolojik çizgisini yansıttığını, eğitimi bir bütün olarak laik, bilimsel ve demokratik değerlerden uzaklaştırmaya, kadınların ve kız çocuklarının eğitimde ve toplumsal yaşamda eşit haklara sahip olma mücadelesini baltalamaya, eğitimde özgür bireyler yerine, ataerkil normlara boyun eğen bireyler yetiştirmeye yönelik bir amaca hizmet ettiği, ‘Maarif Yüzyılı’ eğitim müfredatı başta olmak üzere, dinci, gerici, ırkçı dernek, vakıf, cemaat ve tarikatlarla imzaladığı protokollerle eğitimi kendi ideolojik görüşü doğrultusunda değiştirip dönüştürme çabalarını sürdürdüğü, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, kadınların eşitlik özgürlük mücadelesini yok sayan, kadınları ‘kutsallaştırdığı ailenin’ içine hapsetmeye çalışan iktidarın, Eğitim Sen’in yıllardır yürüttüğü toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini kriminalize ederek hedef aldığı, Eğitim Sen’in toplumsal cinsiyet eşitliği dersine sahip çıkmasının MEB’in iddia ettiği gibi ‘ideolojik’ değil, tam tersine bilimsel ve pedagojik bir gereklilik olduğu ve Eğitim Sen’in bütün çarpıtma, suçlama ve tehditlere karşı laik, bilimsel eğitimi, demokrasiyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan, eşitsizliği derinleştirmek isteyenlerin karşısında her alanda direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceği açıklanırken MEB’in suçlayıcı dili ve toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan politikalarının, toplum tarafından asla kabul edilmeyeceği ifade edilmiştir.”

Bakan Tekin’e 7 soru

Kezban Konukçu’nun Yusuf Tekin’e yönelttiği sorular şöyle:

1- Eğitim Emekçileri Sendikası’nın “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi" yapılacağını, etkinlik kapsamında okullardaki tahtaların mora boyanacağı ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratılacağına yönelik duyurusunun sendikal hürriyet iddiasıyla yürütülen ötekileştirici, ayrıştırıcı, kamplaştırıcı ve illegal faaliyetlerin toplumsal cinsiyet eşitsizliği adı altında yürütüleceği ile ilişkilendirilmesinin dayanağı nedir?

2- Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik bir saatlik eğitim ve etkinlik hangi anayasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir?

3- Bakanlığınız müfredatında toplumsal cinsiyet eşitliğini içeren herhangi bir ders veya içerik bulunmakta mıdır?

4- Bakanlığınızca Eğitim Sen’in yıllardır yürüttüğü toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin kriminalize edilmesinin gerekçesi nedir?

5- 4+4+4 eğitim sistemiyle derinleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliği karşısında toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin eğitim politikaları aracılığıyla yeniden düzenlenmesi, eğitim materyallerinin konu, metin ve görsellerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyecek şekilde üretilmesi ve kullanılmasını sağlamak, kız çocuklarının okul terklerini önlemek, erken yaşta evlenmelerinin önüne geçmek amacıyla müfredat düzenlemesine yönelik herhangi bir çalışma bulunmakta mıdır?

6- Bakanlığınızca protokoller imzalanan tarikat/cemaat ve vakıfların okullarda etkinlik düzenlemesine, karma eğitime karşı açıklamalar yapmasına yönelik eylem ve söylemlerine karşı Bakanlığınızca şimdiye kadar idari/cezai ne tür işlemler yapılmıştır?

7- Bakanlığınızca sendikal hürriyet iddiasıyla yürütülen ötekileştirici, ayrıştırıcı, kamplaştırıcı, illegal ve toplumsal değerlere aykırı tarzı ifadelerle eğitim emekçilerine yönelik baskı ve soruşturmalar başlatılacağı sendikal özgürlükler ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması değil midir?

Ne olmuştu?

MEB tarafından Eğitim-Sen'in dün okullarda cinsiyet eşitsizliğine dikkati çekmek amacıyla "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" dersi yapılacağına ilişkin duyurusuna karşı açıklama yapılmıştı.

Açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:

"Bütün demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi ülkemizde de temel hak ve hürriyetlerin kullanılması konusunda anayasal güvenceler getirilmiştir. Bu minvalde anayasamızın güvence altına aldığı özgürlüklerden biri de sendikal faaliyet özgürlüğüdür.

Öte yandan insan haklarının korunmasına ilişkin bütün uluslararası metinlerde temel hak ve hürriyetler kullanılırken ‘başkalarının özgürlüklerini ihlal etmemesi gerektiği’, ortak kabul görmüş bir ifadedir.

Bu açıklamalar ışığında sendikal hakların kullanılmasında; Anayasamızın 12. maddesindeki ‘Temel hak ve hürriyetler; kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.’, Ailenin ve Çocukların Korunması başlıklı 41. maddesindeki ‘Aile, Türk toplumunun temelidir’, Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi başlıklı 42. maddesindeki ’Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.’, Sendika Kurma Hakkı başlıklı 51. maddesindeki bu hakkın kullanılmasının ‘millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle’ sınırlandırılabileceği, ilkeleri başta olmak üzere Millî Eğitim Temel Kanunu ile aile hayatını koruma altına alan bütün yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulmalıdır.

Eğitim öğretim kurumlarımızda, ilgili mevzuatımızla çerçevesi belirlenerek Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızca onaylanan müfredat dışında herhangi bir konunun ders içeriği olarak belirlenmesi veya okutulması mümkün değildir.

Gerek sendika yetkilileri gerekse okullarımızda görev yapan öğretmenlerimiz, anayasamız başta olmak üzere kanunlarımızla kendilerine verilen yetki ve görevler çerçevesinde hareket etmekle yükümlüdür.

Sendikal haklar, örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkını içermekte olup kamu hizmetlerinin nasıl yürütüleceğinin çerçevesini ise mevzuat belirlemektedir. Ulusal ve uluslararası normlarda sendikal hakların kullanımı, kamu hizmetlerini keyfi biçimde yürütmek anlamına gelmemektedir.

Sendikal hürriyet iddiasıyla yürütülen ötekileştirici, ayrıştırıcı, kamplaştırıcı ve illegal faaliyetlerin ‘sendikal özgürlük’ kavramını dejenere ettiği ve özüne zarar verdiği de açıktır.

Tüm bu açıklamalar ışığında, sendikal özgürlüklerin kullanıldığı iddiasıyla anayasaya, yasalara ve toplumsal değerlere aykırı davranışlarda bulunarak sendikal faaliyetlerin özüne zarar veren kişi ve kurumların eylem ve açıklamalarına asla müsamaha gösterilmeyecek, gerekli adli ve idari süreçler yürütülecektir."

Kaynak:Haber Merkezi

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem