Doç. Dr. Yılancıoğlu'ndan kanserden korunmak için 7 kural

Kan şekeri seviyenizi sabit tutun! Glikoz ve insülin artışları kanser hücrelerini besleyebilir. Şeker, rafine karbonhidratlar, işlenmiş gıdalardan oluşan yüksek şekerli diyetler aynı zamanda oksidatif hasara ve kronik iltihaplanmaya yol açabilir ve kanser gelişimi riskini artırabilir. Kanser hücrelerini uzun süreli aralıklı oruç veya aralıklı açlıkla aç bırakın.

Ketojenik diyet uygulayın. Bu diyet, vücudun birincil enerji kaynağı olarak glikoz kullanmaktan yağ ve keton yakmaya geçiş yapmasını sağlayabilir. Kanser hücreleri büyümek için öncelikle glikoza bağımlı olduğundan glikozu sınırlamak kanser hücrelerini aç bırakır ve metabolik sağlığı destekler. Ancak herkes ve her kanser türü için uygun değildir ve uzman kontrolü önerilir.

İltihabı azaltın. Kronik iltihap kanserle bağlantılıdır. Anti-inflamatuar bir yaşam tarzı benimseyebilirsiniz. İşlenmiş gıdalardan ve şekerden kaçınmak, anti-inflamatuar yiyecekler tüketmek (zerdeçal, yağlı balık, yeşil çay vb.), meditasyon, derin nefes alma ve uygun takviyeler gibi yöntemlerle stresi azaltmak kortizol seviyenizi dengeler ve immun sisteminizin üzerindeki baskıyı kaldırır.

Oruç, kan şekerini düşürür ve keton üretimini artırır ki bu bir çok kanser hücresinin verimli bir şekilde kullanamayacağı bir şeydir. Bu, büyümelerini engeller ve otofaji sürecini destekler (vücudun hasarlı hücreleri temizleme süreci olarak bilinir). Uzman kontrolünde ve başarabiliyorsanız denemekten çoğunlukla zarar gelmeyecektir. Fakat diyabet, hipoglisemi, yeme bozukluğu geçmişi gibi durumlarda zararlı olabilir ya da bazı ilaçlarla birlikte tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Ayrıca önemli nokta oruç, her kanser hastasında tek başına etkili bir strateji olarak sunulmamalıdır.

Stresi azaltın. Kronik stres, mitokondriye zarar verir ve vücutta iltihabı artırır. Kronik psikolojik stres, kortizol ve adrenalin düzeylerini uzun süre yüksek tutar mitokondriyal fonksiyon bozulur, ATP üretimi azalır inflamatuar sitokinler artar. Stresi azaltmak için meditasyon/nefes çalışması, dinlenme ve iyileşmeye öncelik verme, doğal takviyeler ile sağlığınızı destekleme gibi yöntemler uygulayabilirsiniz. Ashwagandha, Rhodiola, Omega-3, L-Theanine gibi adaptogen ve nootropik takviyeler bazı çalışmalarda stres düzeyini azaltmada etkili bulunmuştur. Ancak bunlar ilaç değildir, etkileri bireye göre değişir.

Uykuya öncelik verin. Uyku, vücudumuzun iyileştiği ve kendini onardığı zamandır. Özellikle mitokondrimiz için. Ne kadar iyi ve fazla uyursak, vücudumuz bunu o kadar iyi yapabilir. Bu da metabolik hasarı ve kanseri önlemek için kesinlikle hayati önem taşır.

Doç. Dr. Yılancıoğlu, genç yetişkin kanserlerinin son 10 yılda yüzde 79 arttığını belirterek, "İnsanların genetiği birdenbire bu kadar kötüleşmedi. Yani bu, yaşam tarzlarımızla ilgili bir durum olmalı. İşlenmiş gıdalar, çok fazla şeker, hareketsiz olmak... Buna karşı savaşmak bize kalmış" dedi.