CHP Sözcüsü Yücel, Kısa Dalga'ya anlattı: CHP nasıl kazandı, bundan sonra ne yapacak?

CHP Sözcüsü Yücel, Kısa Dalga'ya anlattı: CHP nasıl kazandı, bundan sonra ne yapacak?
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Kısa Dalga'ya CHP’nin seçim stratejisini ve bundan sonra CHP’nin izleyeceği yolu anlattı. Erken seçim çağrısı yapmayacaklarını tekrarlayan Yücel, Anayasa’yı tanımayan iktidarla yeni anayasa konusunu görüşmeyeceklerini vurguladı. Yücel, tüzük kurultayı ve ardından başlatacakları büyük kampanyaya ilişkin de çarpıcı açıklamalar yaptı.

BERNA CAN

Kısa Dalga Podcast'te, konuğumuz CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel.

Deniz Yücel’le CHP’nde seçim gecesi alınan sonuçlarla yaşananları, özellikle doğu illerine atanmak istenen kayyımları, yeni Anayasa yapma hazırlığında olan Cumhur İttifakı’na karşı Anayasa’da CHP’nin alacağı tavrı ve tüzük kurultayına hazırlanan CHP’de en büyük değişikliğin ne olacağını sorduk.

Parti Sözcüsü Deniz Yücel’e göre, seçimleri ezici bir farkla kazanmalarındaki en büyük sır Genel Başkan Özgür Özel’in ‘yapıcı dil ve siyaset anlayışı’. Yücel, erken seçim tartışmaları için de ‘asıl tabuları yıkmak erken seçim çağrısı yapmamak’ diyor.

CHP SÖZCÜSÜ YÜCEL’İ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN

CHP’ye seçimi ne kazandırdı? Hangi söylemle bu yüksek oy oranına ulaştı? Bize kazandıran asıl şuydu diyebilir misiniz?

Bu sonucu almamızda birçok farklı dinamik var. Çok fazla değişken var. Hayat pahalılığı bunlardan biri. Emeklilere yapılan AKP’nin emeklilere yaptığı haksızlık, haksız uygulamalar bunlardan biri. CHP'de yaşanan değişim bunlardan biri. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in bir taraftan çok cesur, kararlı, tabuları yıkan anlayışı bir taraftan da yapıcı yani yıkan değil, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan yapıcı siyaset anlayışı ve pozitif siyaset dili. CHP adaylarında gördüğümüz ciddi bir gençleşme kadın adayların, kadın belediye başkan adaylarının sayısının, genç belediye başkan adaylarının sayısının ciddi bir artış göstermesi bunlardan biri.

Seçmen gençlere ve kadınlara güvenip kredi açtı

Yani bu bizim ölçtüğümüz ve tespit ettiğimiz bir mesele. Genç adayların olduğu yerde, kadın adayların olduğu yerde seçmenin daha fazla güvenip açtığı bir kredi var. Yani bu seçim başarısını ne getirdi dersek bunu tek bir şeye bağlayamayız ama bu saydığım etkenler hepsi etkili olmuştur.
Önemli olan krediyi, toplumun ve seçmenin bize duymuş olduğu güveni doğru okumak, doğru değerlendirmek ve bunu ilk genel seçimde ve cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde de aynı güveni ve aynı sonuçları daha da arttırarak, yükselterek devam ettirmek.”

Seçim gecesi genel merkezdeki atmosferi anlatır mısınız biraz? Bu sonucu bekliyor muydunuz?

O gece inanılmaz bir geceydi, bizim açımızdan tarihi bir geceydi. Sandıklar açılmaya başladıktan sonra Türkiye'nin birçok yerinden güzel haberler gelmeye başladı. Tabii ki İstanbul'a ve Ankara'ya kilitlenmiş durumdayız. Ben bir taraftan İzmir'i takip ediyorum. Herkes hem kendi iliyle ilgili hem de Türkiye geneliyle ilgili.

Ama tabii umduğumuzdan çok daha büyük bir başarı, başarının sinyallerini almaya başladığımızda çok mutlu olduk. Çok samimi ve çok duygusal anlar yaşadık diyebilirim. Tarihi bir başarı yakaladık. Yaklaşık elli sene sonra CHP birinci parti oldu yerel seçimlerde. Böyle bir başarı bekliyorduk ama hani biraz beklentimizin de üzerinde bir başarı oldu diyebilirim samimiyetle. Yoksa CHP'nin 2019 yerel seçimlerinden sonra 2024 yerel seçimlerine de imzasını atacağını biliyorduk. Çünkü bunu bize elimizdeki anket verileriyle, kamuoyu yoklamalarıyla, sahadan aldığımız geri dönüşlerle bunun sinyallerini alıyorduk.
Ama dediğim gibi bazı yerlerde sürprizler de yaşadık. Yani pek ummadığımız ya da hani çok zor gördüğümüz illeri bile kazanmak bize ayrı bir mutluluk verdi.

Adıyaman çok tartışıldı. Tam 47 yıl sonra Adıyaman'ı yeniden kazanmak nasıldı, nasıl bir duyguydu? Siz böyle bir sonuç bekliyor muydunuz?

Adıyaman'ı bekliyorduk. Aslında Malatya'yı da bekliyorduk ama Malatya'da sonuç istediğimiz gibi olmadı. Adıyaman'ı bekliyorduk derken, Adıyaman'ı kazanmak tabii ki zor hatta bir mucize diyebilirim ama orada tabii önemli olan değişim sonrasında toplumun bir kere Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel liderliğindeki CHP'ne olan güveni ve kredisi inanılmaz bir şekilde arttı.
İkincisi aday belirleme süreci gerçekten çok bilimsel yöntemlerle, analitik yöntemlerle, ölçme değerlendirmelerle tamamen seçimi kazanacağımız adayları belirlemeye yönelik bir süreç olarak yönetildi.
Bu süreçte de Adıyaman adayımız Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Abdurrahman Tutdere gerçekten çok sevilen, sayılan ve toplumun teveccüh gösterdiği bir milletvekilimizdi.

Özellikle deprem sürecinde Adıyaman'ı sahiplenmesi, ondan önceki dönemde milletvekilliği döneminde yaptıkları orada seçimi kazanma potansiyeli olan adayın Sayın Tutdere olduğunu bize gösterdi. Gerçekten bir mucize diyebilirim. Yani Afyon, Kütahya, Uşak'ta yine eski milletvekilimiz Özkan Yalım, Afyon'da grup başkan vekilimiz Burcu Köksal CHP bu dönem gerçekten tarih yazdı.

Burada genel başkanımız Sayın Özgür Özel'in emeği çok büyük, çok fazla. İnanılmaz bir kampanya döneminde inanılmaz bir performans gösterdi. Hemen hemen her ile her seçim bölgesine gitti ve bir genel başkanın yapmasına alışkın olduğumuzdan çok daha ciddi ve sistematik bir çalışma yürüttü. O çalışmada yapılan mitinglerde ve seçim bölgelerinde yapılan özel çalışmalarda hem örgütün hem toplumun motive olması o motivasyonun sağlanması konusunda da büyük bir inisiyatif aldı. Seçmen de bunu gördü. CHP’ye yerel seçimlerde ciddi bir kredi verdi diyebilirim.
CHP'deki değişimin de Türkiye genelinde toplumda onaylandığını, toplumun büyük bir kesimi tarafından onaylandığını da bize göstermiş oldu.
Bu saatten sonra yapmamız gereken tabii ki bu krediyi seçmenin bu teveccühünü doğru okumak doğru değerlendirmek ve CHP'deki değişimi ilk genel seçimde ve cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye'de ve genel iktidarda gerçekleştirmek.

Devlet Bahçeli, ‘evet kazanılmış olabilir ama meclis aritmetiği, üstünlüğü, liderliği hala Cumhur İttifakı'nda’ dedi. Peki, bundan sonra ne olacak? CHP nasıl bir muhalefet sergileyecek mecliste?

CHP, Meclis’teki sandalye sayısı üç ya da dört eksilmiş olmasına rağmen çok daha çok daha güçlü bir muhalefet ve siyaset üretecektir. Çünkü toplumdan vize almıştır. Halktan vize almıştır. Yerel seçimlerde toplum Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan seksen beş milyon vatandaşımızın büyük bir kesimi, büyük bir bölümü CHP'ye, CHP’li belediye başkanlarına, yerel yönetimlere ciddi bir kredi açmışlardır, teveccüh göstermişlerdir.
Dolayısıyla bu teveccühün, bu kredinin vermiş olduğu özgüvenle Meclis’te de CHP milletvekili grubunu çok daha etkili, çok daha yapıcı, çok daha siyaset üreten ve toplumu genel seçimlere ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlayan bir meclis grubu göreceğimizi düşünüyorum.

“Anayasa'yı tanımayan siyasi anlayışla masaya oturmayız’’

Cumhur İttifakı'nın bundan sonraki hamlesinin yeni Anayasa çalışmaları olacağını biliyoruz. Siz aynı zamanda bir hukukçusunuz. Bir hukukçu gözüyle de yeni Anayasa tartışmalarında, çalışmalarında CHP'nin tavrı ne olacak?

Türkiye’de yeni bir Anayasaya ihtiyaç var ise bu elbette konuşulur, görüşülür, tartışılır.
Toplumun ihtiyaçları neyse daha demokratiktir anayasa konusunda. Ama bu konunun muhatabı AK Parti ve MHP gibi anayasayı tanımayan, anayasayı yok sayan, istedikleri zaman anayasanın istedikleri hükümlerini rafa kaldırmayı alışkanlık haline getiren siyasi partiler ve siyasi anlayışlarsa biz o siyasi anlayışla, o siyasi partilerle anayasa tartışması yapmayız. Anayasa değişikliği konusunda da masaya oturmayız.
Çünkü bu Anayasa değişikliği tartışmaları yani AK Parti'den gelen, MHP'den gelen, Cumhur İttifakı'ndan gelen bu gündem samimi bir gündem değil.
Anayasa tartışması açan kişiler, siyasi partiler ve liderler anayasaya bağlı olsa, sadakatli olsa, anayasa hükümlerine riayet etseler elbette konuşulur daha demokratik bir anayasa yapılması konuşulur, tartışılır, demokrasi bunu gerektirir ama tamamen samimiyetsiz ve anayasayı yok sayan bir anlayışla bizim anayasa tartışması yapmamız asla ve asla söz konusu olamaz.

Diğer yandan ilk sorumuza gelirsek hala iktidar AK Parti'de, Cumhur İttifakı'nda vesaire kimse heveslenmesin gibi söylemler. CHP'nin yerel seçim başarısını gölgelemeye ya da üzerine örtmeye yetmez. Ancak Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Erdoğan ve onların siyasi anlayışındaki kişilerin kendilerini avutmalarını sağlar. Dolayısıyla bu söylemlerin toplumda ve siyaset pratiğinde bir karşılığı yoktur.

“İktidar olduk demiyoruz, iktidar olacağız diyoruz”

Yerel seçim başarısından sonra toplumun bize vermiş olduğu krediyi ve güveni doğru değerlendirip toplumun hiçbir kesimini ötekileştirmeden, ayrıştırmadan özellikle ben Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in seçim gecesi yaptığı konuşmaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Yani ‘bizim zaferimiz başkalarının yenilgisi ya da mağlubiyeti değildir, olmamalıdır’ dedi.
Bizim burada zafer sarhoşluğuna girmemiz gibi bir şey asla ve asla söz konusu değil.
Yüzde 37, yüzde 38 gibi bir oranla yerel seçimleri kazanmamız bizi asla bir kibir abidesi yapmayacağız. AKP’nin geçmişte yaptığı gibi.
Biz AK Parti'ye de MHP'ye de diğer siyasi partilere oy veren tüm seçmenlerimizi kucaklamaya devam edeceğiz. Onların oyunu neden alamadık? Bu konuda kendimizi sorgulayacağız.
Bir eksiğimiz varsa, bir hatamız varsa bu eksikleri giderip hatalarımızı düzelteceğiz.
Ve yaklaşık elli sene sonra gelen, CHP'nin birinci parti olduğu bir yerel seçim sonrasında bunu Türkiye'de bir iktidar değişikliğine götürerek taçlandırmak gibi bir sorumluluğumuz ve misyonumuz var. Bunu unutmadan çalışmamıza devam edeceğiz.

“Erken seçim çağrısı yapmamak tabuları yıkmaktır”

“Erken seçim çağrısı yapmayacağım” dedi Sayın Genel Başkanımız.
Bu çok doğru yani Sayın Özgür Özel siyaset pratiğinde Türkiye siyasetinde tabuları çıkmaya devam ediyor.
Öyle büyük bir seçim başarısından sonra erken seçim çağrısı yapmamak tabuları yıkmaktır.
Çünkü muhalefet partileri genelde erken seçim çağrısı yapar, iktidarın koltuğunu salladığı ilk fırsatta erken seçim çağrısı yapar ama bunun geçmişte çok iyi gördük. Bunun toplumda ve halkta bir pozitif bir karşılığı yok. Neticede bir sene geçmedi üzerinden. 14 Mayıs'ta bir genel seçim yapıldı ve milletvekilleri seçildi. Cumhurbaşkanı seçildi. Bu kadar kısa sürede erken seçim çağrısı yapmak doğru değil. Biz yerel seçimleri kazandık.
Erken seçimin olup olmayacağını yine önümüzdeki süreçte halkımızın, milletimizin, siyasi işleyişe hayat pahalılığına, bu hayat pahalılığı bu ortamda CHP'ne verdikleri bu krediye ve teveccühe toplumumuzun vereceği tepkiyi hep birlikte göreceğiz.
Erken seçim olmaz diye bir şey yok, elbette olabilir ama CHP burada erken seçim tamtamları çalıp da yerel seçimde sağladığı bu başarıyı toplumu verdiği bu krediyi farklı bir yöne çevirme konusunda bir adım atmayacak. Bizim görevimiz belli, misyonumuz belli. 2019'dan 2024'e gelen o 5 yıllık süreçte yapılanların çok daha iyisini, çok daha iyilerini yeni dönemde seçilen belediye başkanlarımızla Türkiye'nin birçok yerinde hayata geçireceğiz.’’

“Tüzük Kurultayı ile ön seçim kurumsallaşacak”

Tabii bir taraftan biz seçim gündemini konuşurken CHP'nin kendi gündemi de var. Çok yakın bir zamanda aynı zamanda bir tüzük kurultayına gideceksiniz. Hazırlıklarınız hangi aşamada ve tüzüğünüzde gerçekten değişecek olan neler var? CHP’liler ve seçmeni hangi değişiklikleri görecek bu çalışmalarınızın sonucunda?

Bunun çalışmaları başladı. Örgütlerimizden tüzük değişikliğiyle ilgili önerileri istendi. Bunlar gönderilmeye devam ediyor. Tüzük kurultayı CHP'nin kuruluş yıl dönümü Eylül ayında gerçekleştirilecek. O güne kadar örgütlerimizden görüşleri, önerileri alınacak. Bunlar Tüzük Komisyonu'nda, Genel Merkezimizce kurulacak Tüzük Komisyonu'nda değerlendirilip kurultay öncesinde son hazırlıklar yapılıp hayata geçirilecek.
Burada önemli olan en, en önemli değişikliklerden bir tanesi ön seçimin kurumsallaşması yani biz hep demokrasiyi savunuyoruz ama partinin içinde demokrasiyi hayata geçiremezsek bu demokrasi iddiamızın, demokrasi söylemimizin bir ayağı eksik kalmış oluyor. Her şeyden önce bir ön seçim üye yapısının yenilenmesiyle ilgili bir takım hazırlıklar var.

“Büyük bir üye kampanyası hazırlığımız var”


Önümüzdeki günlerde Türkiye genelinde bir üye kampanyası yapılması konusunda hazırlıklar var. Yani CHP tüm kadrolarıyla, örgütleriyle, yerel yöneticileriyle, tüzüğüyle iktidarı ve Türkiye'yi yönetmeye hazır bir siyasi parti olmak için gereken her şeyi yapacak. Genel başkanımız Sayın Özgür Özel’in kurultayda bir iddiası vardı. CHP'yi Türkiye'nin en iyi yönetilen kurumu haline getireceğim şeklinde. Tüzük değişikliği de bu iddiayı gerçekleştirme konusunda önemli bir adım, önemli bir basamak olacak.

Bir taraftan da Türkiye seçim sonuçları açıklanmış olmasına rağmen seçimlerin bitiminde günlerdir bir kayyum meselesini konuşuyor. Özellikle DEM Parti adaylarının kazandığı sandıklarda bir taraftan taşımalı oy sistemi dedikleri, bir taraftan da kayyım meselesiyle gündem meşgul ediliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Daha özetle bir soru sorayım: İktidar sandıkta kaybettiğini sonuçta neden bırakmak istemiyor?

Van konusunda Yüksek Seçim Kurulu kararını açıkladı. Daha gerekçeyi duyamadık. Gerekçe bugün gün içerisinde açıklanacak ama orada başından yapılan birtakım hatalar ve hatalar silsilesi var. Her şeyden önce Ağır Ceza Mahkemesi'nin vermiş olduğu hatalı bir karar var. Memnu hakların iadesi konusunda savcılığın olumsuz mütalaasına rağmen onun dışında seçim kurulunun hatalı bir kararı var. Yüksek Seçim Kurulu'nun kararının gerekçesi de o olacaktır diye düşünüyorum ve tahmin ediyorum. Neticede adaylık başvuruları yapıldığında adaylığı yeterli görülüp de adaylaşmasına izin verilen bir kişinin sonradan hatalı bir mahkeme kararından dolayı yani neticede siz sandık koyuyorsunuz orada yaşayan insanlar oranın halkı oranın seçmenleri oy veriyorlar iradelerini sandığa yansıtıyorlar ve o kişiyi belediye başkanı olarak seçiyorlar. Yani tamamen demokratik koşullarda yapılmış bir seçim yaşandıktan sonra adaleye engel bir durumun ortaya çıktığından bahisle hele de bir mahkeme kararının, hatalı bir mahkeme kararının sebep olduğu bir durumdan dolayı birinin siz belediye başkanlığını elinden alamazsınız.

“Sandıkta kaybettiğini Ali Cengiz oyunlarıyla almak…”

Bu her şeyden önce Anayasaya aykırı, demokrasinin temel kurallarına aykırı. Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu bu hatalar silsilesini düzeltmiş görünüyor. Gerekçesini de hep birlikte göreceğiz. Şunu söyleyeyim sandıkta kaybettiği bir yeri kayyım atayarak ya da Ali Cengiz oyunlarıyla almak AKP’ye 2019'da büyük bir ders verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'nun ilk seçildiği seçimde yani yapılan haksızlıklar ve alavereler dalavereler toplum nezdinde çok ağır bir karşılıkla AKP’ye geri döndü. Dolayısıyla bu yöntemlerle sonuç almaları mümkün değil.

Yine Kayseri'de Pınarbaşı ilçesinde yaşanan bir süreç var. Orada seçim tekrar edilecek biliyorsunuz. Tamamen hukuka aykırı bir şekilde. MHP milletvekilliğinin ve MHP teşkilatının yaptığı tabirimi bağışlayın, tabir ve teşbihte hata olmaz ‘cazgırlık’ ve ağırlık sonucunda seçim kurulunun vermiş olduğu hukuksuz bir karar var ama neticede seçim tekrar edilecek. Orada da CHP'nin adayı 31 Mart'ta aldığından çok daha yüksek bir oyla yeniden belediye başkanı seçilecek. Bu konuda hiçbir kuşkumuz yok.

Podcast