İstanbul'da kartlar yeniden karılıyor

İstanbul'da kartlar yeniden karılıyor
Siyasetin gündemi hem yoğun hem karışık... Partiler arası yeniden görüşmeler olur mu? İş birlikleri pazarlıklar masaya yatırılır mı? Siyaset Bilimci Tanju Tosun Podcast yayınımızda anlattı.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Seçimlere kısa bir zaman kaldı. Gözler özellikle İstanbul'da. Zira, İstanbul'da yarış AKP'nin adayı Murat Kurum ile CHP'nin adayı mevcut belediye başkanı Ekrem İmamoğlu arasında geçecek.

Bu yarışı kimin kazanacağıysa vaatlerden, adayın halk ile temasından ziyade siyasi ittifaklar, iş birlikleri ya da stratejilere bağlı.

İki rakip arasındaki makas oldukça darken, DEM Parti ve Yeniden Refah Partisinin ken di adaylarıyla "ben de varım" demesi İstanbul'da kartların yeniden dağıtılmasına neden oldu.

DEM Parti'nin Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni'yi, Yeniden Refah Partisi'nin ise Mehmet Altınöz'ü aday göstermesiyle seçim senaryoları yeniden kuruldu.

CHP'de ise Hatay düğümü bir türlü çözülemiyor. Lütfü Savaş protestoların odağında, CHP ise net bir tavır göstermiyor. CHP PM'nin ertelenmesi, Savaş'ın açıklamaları krizi daha da gün yüzüne çıkarıyor.

Siyasetin gündemi hem yoğun hem karışık... Partiler arası yeniden görüşmeler olur mu? İş birlikleri pazarlıklar masaya yatırılır mı?

Siyaset Bilimci Tanju Tosun, podcast yayınımızda anlattı.

Yayımızdan kısa kısa alıntılar da şöyle:

Yeniden Refah Partisi'nin ve DEM Parti'nin İstanbul adayı çıkarmasının seçimlere etkisi: Etkileme potansiyeli yüksek. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi ile Cumhur İttifakı adayları arasında oy makası çok açılmış durumda değil. Yani 14 Mayıs seçim sonuçlarına dikkate aldığımızda 7-8 puanlık bir fark var. Bu fark dolayısıyla hem DEM'in hem de Yeniden Refah Partisi'nin oyları, yine 14 Mayıs sonuçları veri alınarak toplandığında yaklaşık olarak 10 puanlık bir oy güçleri var. Dolayısıyla 2 parti seçmenin toplam oyu seçim sonucunu tayin etme potansiyeline sahip.
Sürekli olarak ittifaklarla, iş birlikleriyle yola devam etmek, parti kurumsal kimliğinin pekişmesi anlamında da birtakım sıkıntılar yaratabilir. Bunları da dikkate alıyor. Anladığım kadarıyla DEM yöneticileri ama diğer taraftan da için 7 ile 10 puan arasında değişen bir oy gücünün de İstanbul seçimlerinin kaderini tayin edeceği için tabanın bir kısmından gelen bir tepki de var. Yani "İmamoğlu'na kaybettirme riskine ortak olmamalıyız" şeklinde.

DEM Parti'nin adayları yüksel profilli: DEM’in İstanbul adayları parti içinde yükselmiş, partinin önemli aktörleridirler ve nispeten yüksek profilli adaylar. Fakat Başak Demirtaş’la karşılaştırıldığında, seçmende aynı heyecanı yaratacak adaylar değil. Bu isimler zaten gündemdeydi. Bu isimler olmasaydı, daha fazla heyecan uyandıracak adaylar çıkarılabilir miydi? O da zor. Kanımca DEM çok fazla istemese de, bu adaylarla bir kısım DEM seçmenininin İmamoğlu’na yönelmesi için açık bir kapı oluştu. Seçmeninin bir kısmı, adaylarının kazanamayacak olması, İmamoğlu’nun kazanmasinda pay sahibi olma düşüncesiyle İmamoğlu’na yönelebilir. Aday çıkarma nedenleri, iktidar ve muhalefet dışında “3. yolun partisi olarak sistemde varız” mesajı vermeye de yönelik diye düșünüyorum.

DEM Parti'nin Kürt sorununun çözümü için yeniden temasa geçtiği iddiaları:

Gerek Selahattin Demirtaş'ın açıklamaları gerek DEM yetkilerin açıklamasından yola çıkarak birtakım görüşmelerinin olduğu kanaatinde değilim. Çünkü DEM, AKP ile MHP'nin bir arada olduğu bir ittifak denklemi içinde bir çözüm sürecinin yeniden hayata geçirilemeyeceğini bilecek kadar tecrübelere sahip bir siyasal çizgi.

Demirtaş ile DEM Parti arası gergin iddiaları: Bu gelişmelere anlamaya çalışan bir siyaset bilimci olarak niyet okuması üzerinden bu ilişkiyi yorumlamam mümkün değil. Sadece ve sadece tarafların açıklamalarıyla bağlı kalmak durumundayım. bir takım sıkıntılar, bir takım görüş ayrılıkları olabilir. Başak Demirtaş'ın aday olarak öne çıkıp sonra çekilmesinin birtakım nesnel gerekçeleri olması gerekiyor. Yoksa niye aday olmak istediğini ilan ettikten sonra neden çekildi... Spekülatif birtakım değerlendirmeler yapılabilir. Parti içinde aday olması konusunda ısrar olabilir ama tabanın gelen tepkileri doğrultusunda geri çekilme olabilir. Söylediklerine göre iki taraf arasında da tamamen anlayış birliğine dayalı bir süreç işliyor. Bunu dikkate almak durumundayız.

CHP'de Lütfü Savaş krizi: Kriz çok daha iyi yönetilebilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi Hatay'da seçim kazanmak istiyor, tamamen bunun üzerine kurmuş durumda. Yapılan kamu araştırmaları bulguları var anlaşılan ellerinde ama şimdi kamu araştırmalarınız sadece veri alarak yola çıkarak bir aday belirleme bir moda haline geldi. Bunun bir takım akademik yöntem, bilimsel sıkıntıları da olduğunu dikkate almak gerekir. Yani kamu araştırmaları her zaman ideal adayı partilerin önüne çıkaramazlar.

6 Şubat depreminin anılması sürecinde yaşanan dikkat gelişmeler de dikkate aldığımızda ciddi tepkiler de var. Dolayısıyla varsayalım ki Lütfü savaş seçim kazanacak. Bu toplumun özellikle Hatay halkının tepkilerini dikkate almadan seçim kazanmak, yola devam etmek ne ölçüde Hatay halkının taleplerini dikkate alma şeklinde değerlendirilebilir. Yani siyaset her zaman başarı değil, başarı üzerine kurgulanmaması gerekir. Onurlu bir başarı üzerine kurgulanması gerekir. O açıdan bakıldığında halkın bu kadar tepkisine rağmen halen aday göstermede ısrar edilir ise o adayın seçimden başarılı çıkma ihtimalini de ben düşük olduğunu görüyorum. (Kısa Dalga)

Politika