5 soruda İstanbul Sözleşmesi davasında neler oldu?

İstanbul Sözleşmesi'nin feshine karşı açılan davaların bugüne kadar yapılan dört duruşmasında da savcılar fesih kararının iptalini istemişti.

Danıştay, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili kararını verdi ve savcıların dört kere 'fesih kararının' iptalini istemesine rağmen, Danıştay 10. Ceza Dairesi bu talepleri reddetti. Tarihi süreçte neler olduğunu 5 soruda özetledik.

İstanbul Sözleşmesi nedir?

Tam adı "Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen uluslararası insan hakları sözleşmesi, 2011 yılında İstanbul’da imzaya açıldı.

İlk imzacısı Türkiye olmuştur.

Sözleşme Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilerek 2014 yılında yürürlüğe girmiştir.

İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayanan, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere her bireyin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, cinsiyet ve cinsel yönelim temelli şiddeti önlemede ve şiddetle mücadelede devletin yükümlülüklerini belirleyen, tüm bireylerin yaşam hakkını teminat altına alan en güncel sözleşmedir.

İstanbul Sözleşmesi ne zaman feshedildi?

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile 20 Mart 2021 Cumartesi günü İstanbul Sözleşmesi'ni tek taraflı olarak feshettiğini duyurdu. Fesih kararı 23 Mart 2021 Pazartesi günü Avrupa Konseyi'ne de bildirildi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada "Fesih kararının" nedeni olarak "Sözleşme'nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması" iddia edildi.

Danıştay’daki davalar hangi gerekçeyle açıldı?

Fesih kararının ardından barolar, siyasi partiler, kadın ve LGBTİ+ örgütleri, insan hakları savunucuları Danıştay’a dava açarak hem yürütmenin durdurulmasını hem de Erdoğan’ın kararının iptalini istedi.

Onlarca davada ortak nokta, TBMM kararıyla kabul edilen bir düzenlemenin Cumhurbaşkanı kararıyla iptal edilemeyeceğiydi. TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun bilgi notunda bu itiraz şöyle açıklanıyor:

“Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 90. maddesi 5. fıkrası gereğince normlar hiyerarşisi bakımından kanunların da üstünde yer almaktadır. TBMM’nin onaylamayı uygun bulma kanunundan sonra Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe konulmuş bir uluslararası sözleşme söz konusu olduğu için, “yetkide ve usûlde paralellik ilkesi” gereği ancak yine TBMM’nin bir kanun çıkarmasından sonra Cumhurbaşkanı tarafından sona erdirilebilir. • Cumhurbaşkanının Yetkileri İtibarıyla: Temel hak ve özgürlüklerin Cumhurbaşkanı kararı ile ortadan kaldırılması Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerinin açıkça belirlendiği Anayasa’nın 104. maddesinin açık ihlalidir.

Bu maddeye göre “Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir.” Ancak uluslararası sözleşmesine onaylanmasının kanunla uygun bulunması, yasama yetkisi kapsamında olan bir konu olduğu için Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Cumhurbaşkanının yasama yetkisine ilişkin bir konuda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisi yoktur.

• İnsan Hakları Sözleşmesi Olmasından Kaynaklı: 3718 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın dayandırıldığı 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 3. Maddesi, Anayasa 104. madde uyarınca ticari, teknik, ekonomik veya idari anlaşmalara ilişkin karar almakla sınırlıdır. Bu nedenle temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle, siyasi haklar ve ödevlere ilişkin hususlarda Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarılamaz…”

Danıştay’da duruşmalar nasıl görüldü?

Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı açılan davalardan 10’u 28 Nisan’da Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü. Bu davada savcı fesih kararının iptalini talep etti. Ancak kararın sonra açıklanacağı belirtildi. Danıştay, haziran ayı boyunca benzer 42 davayı gruplara ayırarak ele almaya karar verdi.

Danıştay 10. Ceza Dairesi’nde 7 - 14 ve 23 Haziran'da üç ayrı durumda yapıldı. Her duruşmada hak savunucuları, hukukçular, siyasetçiler, gazeteciler salonu doldurdu. İlk duruşmada mahkeme başkanı da Danıştay’ın tarihi bir gün yaşadığını söyledi.

Savcıların talebi ne oldu?

Dört ayrı duruşmada da savcılar fesih kararının kanuna aykırı olduğunu belirterek sözleşmeden çekilme kararının iptalini istedi.

Son olarak 23 Haziran’da görülen duruşmadan sonra kararın adli tatilden sonra açıklanacağı belirtilmişti.

Gündem Haberleri