Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında cuma günü açıklanan BDDK kararlarına dair değerlendirmede bulundu.
Konuşmasına “Bugün tetiklenen çok tehlikeli bir süreç konusunda uyarı görevimizi yerine getirmek için huzurunuzdayım” diyerek başlayan Davutoğlu, “Hafta sonu BDDK'nın aldığı ve dün gece panik halinde yapılan bir açıklama ile yumuşatmaya çalıştığı ama başaramadığı karar teknik boyutunun ötesinde ekonomi-politik bir makas değişiminin işaretidir” dedi.
Sözcü'nü aktardığına göre Davutoğlu, "enflasyon, işsizlik, risk primi, faiz ve kur verilerinde iktidarın, Türkiye'yi 2001 ekonomik krizi günlerine ve 90'lı yıllara geri götürdüğünü" belirterek, “Bu kararla Özal öncesi yetmişli yıllara geri dönmenin kapısını aralamaktadır. İktidar bir taraftan bu karar ile üç itirafta bulunuyor, diğer tarafta kara hem de kapkara bir senaryonun altyapısını hazırlıyor” dedi.
Davutoğlu, sözünü ettiği üç itirafı şöyle sıraladı:
" Birinci itiraf, hükümetin elindeki döviz rezervlerini tükettiği ve şirketleri döviz satmaya zorlayarak açığı kapatmaya çalıştığı gerçeğidir. İkinci itiraf, serbest piyasa ve kambiyo sisteminin doğal işleyişi içinde denizi tükettiklerinin itirafıdır. Üçüncüsü ise, tasarruf aracı olma niteliğini zaten kaybetmiş olan TL'sının uluslararası değiş tokuş değerinin de bitmekte olduğu ve ancak kapalı bir sistem içinde tutularak ulusal para birimi niteliğini koruyabileceği itirafıdır."
'KAPKARA BİR SENARYO'
"Kara, kapkara senaryo ise Türkiye'nin hem ekonomik hem de siyasal olarak dünyadan koparak kendi içine kapanmasıdır" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Kapalı ekonomik sistemlerle otoriter rejim birbirini tamamlayan bir ekonomi-politik sistem tercihidir. Ülke içine kapanıp, ulusal para birimi ile geçimini temin eden kitlelerin elindeki para ile dünyaya açılma imkanı kalmayınca kendini yeniden üreten otoriter sistem mekanizması işlemeye başlar.
Ekonomi alanındaki cari açık, bütçe açığı, arz-talep açığı siyasal alandaki özgürlükler, demokrasi ve hukuk açığı ile bütünleşince bütün bu ekonomi-politik açıklar geçen yüzyılda çok kullanılan “Türk'ün Türk'e propagandası” ile kapatılmaya çalışılır. Başka bir deyişle yüksek faiz, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek kur “yüksek hamaset”, “yüksek gerilim” ve “yüksek yasaklar” ile örtülmeye çalışılır.
Ekonomide son atılan adımlar ile TBMM gündemindeki özünde sansür niteliği taşıyan dezenformasyon yasası içe kapanma açısından birbirini tamamlayan adımlardır. Türkiye seçim ortamına girerken yetmişli ve doksanlı yıllarda içine girdiği böylesi bir kara tünele tekrar sokulmak istenmektedir."
"ÇIKIP ‘HATA YAPTIK’ DEYİN”
BDDK kararı için “Bu kararı hık deyici bürokratlarınıza imzalatsanız da bu karar iktisadi değil tamamen siyasi bir karardır” diyen Davutoğlu, “Açıkça çıkıp söyleyin, utanmayın: ‘Hata yaptık, ülkenin döviz kaynaklarını cehaletimizle tükettik. Yıllardır önceliğimiz olan, çıkar sağladığımız, milleti enflasyon altında ezdirirken karlarının patlamasına neden olduğumuz şirketlerden bize seçime kadar destek vermeleri için ülkeye sermaye kontrolü getirdik’ deyin” şeklinde seslendi.
Davutoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Bunlar hiç yaşamadığımız şeyler değil. Türkiye bu vahamet dönemlerini, bu kabusları daha önce de yaşadı. 1980'lerin sonundan beri kimin aklına gelirdi ki, bir gün bazı çılgınlar çıkıp, “elinde dövizi olan firma Türk lirası kredi kullanamaz” diyecek.
'SAKAT BİR ZİHNİYET'
Sermaye kontrolü dediğiniz şey açıkça içe kapanmaktır! Dünyadan kopmaktır! Rekabeti bitirmek ve kendi elinle, kendi şirketlerine kaybettirmektir.
Dahası, tıpkı “nass var” deyip dünyanın en faizci hükümeti olmak gibi. Bu da sakat bir zihniyetin uzantısıdır. Hukuk, demokrasi, adalet ve merhamet taleplerini baskılayıp toplumu varolana razı kılmak neyse bu da odur. Toplumu niteliksizliğe ve çaresizliğe mahkum etmektir! Dün Doktorlara “giderse gitsinler” diyen bu iktidar, bugün de aynı sözü şirketlere söylemektedir. Açıkça, “Giderlerse gitsinler” demektir.
'BU ÇILGIN KARAR AÇIKÇA BİR KAMBİYO SINIRLAMASIDIR'
Bu hükümet, akıl ve mantık kurallarına karşı mücadeleye devam edecek, ama faturayı bütün bir millet ödeyecek. Hükümetin bu çılgın kararı, kredi sisteminin etkin biçimde işlemesi falan değildir! Açıkça bir kambiyo sınırlamasıdır. Yani, elinde döviz olan şirketi “kredini kesiyorum” diyerek döviz satmaya zorlamaktır."
'B PLANINIZ VAR MI?'
Davutoğlu, BDDK'nın son kararıyla ilgili partisinin şu sorularının iktidar tarafından yanıtlanmasını istedi:
1. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 93. maddesi böyle bir karara dayanak oluşturabilir mi? Bu durum açıkça bir yetki aşımı oluşturmak değil midir?
2. Şirketler döviz varlıklarını bilanço dışına taşırsa takip etmek zorlaşmaz mı?
3. Bu karar sonrası şirketler nakit döviz talep ederse ne olacak? B planınız var mı?
4. Bu kadar yüksek dış ticaret açığı ve döviz borcu varken sadece şirketleri zorlayarak ne kadar vakit kazanacaksınız?
5. Yabancı Para varlık sahibi olmak gerekçe gösterilerek krediye ulaşım yasağının dünyada başka bir örneği var mı?
6.Küçük yatırımcının sisteme olan güvenini iyice bitirecek olan bu kararın olası sonuçlarına dair en ufak bir fikriniz var mı?
İŞ ADAMLARINA SESLENDİ: İTİRAZINI YÜKSELTMEZSENİZ…
İş adamlarına seslenen Davutoğlu, “Şirketler olarak bu saçma sapan uygulamaya bugün itirazınızı yükseltmezseniz yarın daha ağırlarına itiraz edecek takatiniz kalmayacağını bilmeniz gerekir. Bu iktidara destek veren iş dünyası temsilcileri; bilin ki bu kararlar en çok da sizin omurganızı oluşturan KOBİleri vuracaktır. Dünyaya kapanan bir ekonomide KOBİler hayat alanı bulamaz. Artık sığındığınız konfor alanlarından çıkın ve dar alandaki bireysel çıkar ve güç ilişkilerinizi değil temsil ettiğiniz geniş kitleleri düşünün” dedi.