ERSAN ATAR
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) “seçim günü, oy verme günüdür” dediği 4 Mart 2011 tarihli kararını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptali sırasında da kullandığı ve 31 Mart’taki seçimlerin “seçim günü, oy verme günüdür” görüşüyle iptal olduğu belirlendi. YSK’nın 2011’den sonra 8 yıl sonra verdiği bu karar, “seçim günü, oy verme günüdür” tespitinin genel uygulamaya dönüştüğünü gösterdi.
“Seçim günü, oy verme günü müdür yoksa seçimin başlangıç tarihi midir?” sorusuna bağlı olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olup olamayacağı, seçim barajının yüzde 7 mi yoksa yüzde 0 (sıfır) mı uygulanacağı tartışmaları devam ederken Kısa Dalga, YSK’nın 4 Mart 2011 tarihinde verdiği kararı gündeme getirmişti.
YSK bu kararında açıkça, “seçim tarihinin, oy verme günü olduğu” tespitini yapmıştı. Bu kararın ortaya çıkmasından sonra hukuk çevrelerinde "2011’deki bu kararın zaten yanlış olduğu, 14 Mayıs’taki seçimlerde YSK’nın farklı bir görüş sergileyebileceği, sergilemesi gerektiği" iddiaları ortaya konuldu. Ancak YSK’nın 6 Mayıs 2019’da verdiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptali kararındaki tespitler, YSK’nın 2011’deki kararının genel uygulaması haline geldiğini gösterdi.
İstanbul seçimleri neden iptal edildi?
Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun’da 13 Mart 2018 tarihinde değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler, 16 Mart 2018’de yürürlüğe girdi. Bu değişiklikler arasında Kanun’un, “sandık kurulu başkanlarının seçimi” başlıklı 22. Maddesi de yer aldı. Madde değişiklikten önce, sandık kurulu başkanlarının seçimi için şu hükmü içeriyordu:
“İlçe seçim kurulu başkanı, ilçe seçim kuruluna siyasi partiler dışından getirilen asıl üyelerle görüşerek sandığın kurulacağı seçim bölgesi içindeki veya dışındaki seçmenler arasından iyi ün sahibi olmakla tanınmış, okur - yazar kimselerden, kurula bağlı seçim bölgelerindeki sandıklardan her biri için birer kişi olmak üzere bir liste düzenler.”
Madde, 16 Mart 2018’de yürürlüğe giren değişiklikle, madde başlığı da “sandık kurulu başkanlarının belirlenmesi” olarak değiştirilerek şu hale geldi:
“İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. İlçe seçim kurulu başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin temel nedeni; 754 sandıkta görev yapan sandık kurulu başkanlarının, Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun’un 22. Maddesi’nde yapılan değişikliğe aykırı olarak belirlenmiş olmasıydı. Bir başka ifadeyle İstanbul seçimlerinin iptal nedeni; 754 sandıkta görev yapan sandık kurulu başkanlarının Kanun’da 16 Mart 2018’de yürürlüğe giren “sandık kurulu başkanlarının kamu görevlileri arasından belirleneceği” kuralına aykırı olarak belirlenmiş olmasıydı. Yani sandık kurulu başkanlarının Kanun’un önceki haliyle “seçmenler arasından iyi ün sahibi olmakla tanınmış, okur - yazar kimselerden” seçilmiş olmasıydı.
YSK da 6 Mayıs 2019’daki “İstanbul seçimleri kararı”nda bu durumu şöyle aktardı:
“13/3/2018 tarihli 7102 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, sandık kurulu başkanının, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi alınarak bunlar arasından belirlenmesi ilkesi benimsenmiş ve sandık kurulu başkanları yönünden istisnai başkaca bir hükme yer verilmemiştir. Kanun hükmünün yoruma yer bırakmayacak şekilde açıklığı karşısında, sandık kurulu başkanlarının mülki idare amiri tarafından bildirilen kamu görevlileri listesinden seçilmesi kanuni bir zorunluluktur. Kanun koyucunun getirdiği bu yeni düzenlemenin sandık kurullarının oluşturulması sırasında ilçe seçim kurulları tarafından uygulanma ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından itirazlar aşamasında dikkate alınma zorunluluğu bulunmaktadır.”
YSK’nın bu kararında, 13 Mart 2018’de kabul edilip, üç gün sonra 16 Mart 2018’de yürürlüğe giren yeni yasa kuralının 31 Mart 2019’da oy verme günü olan seçimlerde uygulanmasının zorunlu olduğu böyle anlatılırken, 754 sandıktaki 212 bin 276 seçmenin de 13 bin 729 farkla sonuçlanan seçimin sonuçlarını etkileyebilecek bir yanlışlık olduğuna işaret edilmişti.
Seçim tarihi, seçimin başlangıç tarihi olsaydı iptal edilemeyecekti
İstanbul seçimlerinde şimdiki “seçim tarihi” tartışmalarına ışık tutan bir başka tarihse 1 Ocak 2019’du. YSK, 31 Mart 2019’u “oy verme günü” olarak belirlediği bu seçimlere ilişkin resmi “Seçim Takvimi”nde “seçimin başlangıç tarihi” olarak 1 Ocak 2019’u belirledi.
YSK, 2019’da, 2011’deki “seçim günü, oy verme günüdür” kararından farklı bir görüşe sahip olup “seçim günü, seçimin başlangıç tarihidir” görüşünü savunsaydı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Kanun’da 16 Mart 2018’de yapılan değişiklikle, seçim takvimindeki 1 Ocak 2019 tarihi arasında 9 ay 15 gün geçmiş olacak ve Anayasa’daki “seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin ancak 1 yıl sonra yapılacak seçimlerde uygulanabileceği” kuralı gereği, 31 Mart'taki seçimlerde yeni yasayı uygulayamayacaktı.
YSK, “sandık kurulu üyelerinin kamu görevlileri arasından seçilmesi” kuralını, yasadaki değişikliğin yürürlüğe girdiği 16 Mart 2018’den, 1 yıl 15 gün sonraya denk düşen 31 Mart gününü seçim günü olarak belirlediği için uygulayabildi.
YSK "seçim günü"nü, seçim takvimindeki "başlangıç tarihi" olan 1 Ocak 2019 olarak kabul etmiş olsaydı, yasa değişikliğinin üzerinden sadece 9 ay 15 gün geçmiş olacağından, İstanbul seçimlerinde, sandık kurulu üyelerinin yasanın değişiklikten önceki halinde yer alan hükme göre “seçmenler arasından iyi ün sahibi olmakla tanınmış, okur - yazar kimselerden” seçilmiş olması bir iptal nedeni olmayacaktı.