Akbelen'de Adalet Nöbeti sürüyor... Direnişçilerden Celal Şengör'e: Gelsin de Akbelen'e baksın

Akbelen'de Adalet Nöbeti sürüyor... Direnişçilerden Celal Şengör'e: Gelsin de Akbelen'e baksın
Muğla'nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı'nda madencilik faaliyetlerine karşı başlayan Adalet Nöbeti devam ediyor. Direnişçiler madenciliğin doğaya zararı olmadığını söyleyen Celal Şengör'e, "Gelsin de Akbelen'e baksın." diye tepki gösterdi.

Muğla'nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı'nda Limak Holding ve İçtaş'ın ortak projesi olan YK Enerji Termik Santrali'nin madencilik faaliyetlerine karşı başlayan Adalet Nöbeti kapsamında, Akbelen'deki köylülerin çağrısıyla, bugün İzmir, İstanbul ve Bodrum'dan gelen çevreciler yeni nöbet alanında bir kez daha toplandı.

Çok sayıda çevre örgütünün katıldığı nöbete, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar ve Eski CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay da destek verdi.

"Paranın esiri olmaktan vazgeçin"

İkizköylü Nejla Işık, maden şirketlerinin dinamit patlatarak hem su kaynaklarını hem tarım alanlarını hem de zeytinlikleri yok ettiğini söyledi. Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kamu sadece bunlara mı var? Burada bu kadar insan, Bodrum, Milas, Muğla... Türkiye kamu değil mi? Kamu sayılmıyor muyuz biz? Sadece iki şirket mi kamu burada? Yeniköy, Kemerköy, Limak, İçtaş mı kamu burada? Onları niye gözetiyor bu devlet? Niye bu devlet köylünün yanında değil? Bizim tepemizde niye bu kadar dinamit patlatılıyor? Jandarma'ya şikayette bulunuyoruz, 'Evlerimiz başımıza çökecek, çatlaklar oluştu' diyoruz. Kovuşturmaya yer yok diye dilekçemize cevap geliyor. Bir tanesi de gelip inceleme yapmıyor burada. Neye göre kovuşturmaya yer yok? İlla ki evimizin başımıza göçmesi mi lazım? 80 yaşında ninemiz, dedemiz hala toprağına zeytin ekiyor, bakın. Zeytinyağının kilosu 300, 500'ü bulacağı söyleniyor. Bu paralarla ne yok ettiğiniz suyu bulacaksınız ne zeytinyağını bulacaksınız. Para ne yenir, ne size oksijen verir, ne koklanır. Paranın esiri olmaktan vazgeçin artık."

"Celal Şengör gelsin de Akbelen'e baksın"

Işık, madencilik faaliyetlerinin çevreye zararlı olmadığını söyleyen Prof. Dr. Celal Şengör'e de yanıt verdi:

"Bir tane profesör çıkmış, 'Madencilik doğaya zarar vermez' diyor. Gelsin de baksın şu Akbelen'in haline. Gelsin de baksın şu Ören'den Akbelen'e kadar olan, 15 kilometre boyunca uzanan ölüm çukuruna. Gelsin bir baksın, madencilik doğaya zarar veriyor mu, vermiyor mu. Bizim köyde okumuşun cahili derler buna, tam öyle davranıyorlar. Biz paranın esiri olmayacağız."

"Hayatta kalma mücadelesi veriyoruz"

Ortak basın açıklamasını okuyan Nejla Işık, şunları söyledi:

"Biz İkizköylüler 4 senedir topraklarımız, zeytinlerimiz, ormanımız, köyümüz için canımız pahasına mücadele ediyoruz. Canımız pahasına diyoruz, çünkü canımızın hiçe sayıldığı ağır süreçlerden geçiyoruz. Madenle köyümüzün arasındaki tek kalkan olan Akbelen Ormanı'nı ne yazık ki tüm çabamıza rağmen kaybettik. Jandarma'nın koruması altında bu hukuksuz kesimi bitirdiler. Bu sırada biber gazına, jopuna, tomasına göğüs germek zorunda kaldık; aylarca jandarma ablukası içinde yaşamaya çalıştık. Şimdi yıllardır mücadele ettiğimiz maden ile burun buruna hayatta kalma savaşı veriyoruz. Evlerimizin karşısında, sarsıntıdan çatlayan duvarlarımıza rağmen her gün dinamitler patlatılıyor. Adeta depremi yaşıyoruz. Bir gün çatlayan duvarların altında kalmaktan; yaşlılarımıza, çocuklarımıza, ailelerimize zarar gelmesinden, yuvamızın bize mezar olmasından korkuyoruz. Bununla ilgili köylüler olarak yaptığımız şikayetlere "Kovuşturmaya yer olmadığı" kararı tebliğ edildi. Gelip evlerimizde inceleme bile yapılmadı, altında yaşadığımız çatlak ve yarık duvalara bakılmadı, güvenliğimizden sorumlu herkes sırtını bize, bizim acı gerçeklerimize döndü.

"Yaşam hakkımız güvencede değil"

Köylülerin avukatı Arif Ali Cangı da kamuyouna seslenerek, Akbelen direnişine desteğin sürdürülmesi için çağrı yaptı:

"Türkiye öyle bir dönemden geçiyor ki; tam bir kuralsızlık ve kurumsuzluk dönemi yaşıyoruz. Saat 8:30'da İzmir'e yola çıktık. Bafa köyünün çıkışında Jandarma kontrolünde GBT sorgulaması nedeniyle durdurulduk. Araçlarımızın lastiğinin kış lastiği olmadığı gerekçesiyle alıkonulduk, yarım saat alıkonulduk. Karda kışta kaldık, yarım saat alıkonulduk. Bu dünyanın hiçbir yerinde yapılabilecek bir şey değildir. Bunlar şunu gösteriyor; bu ülkede şu anda hiçbirimizin hukuksal güvenliği yok. Hiçbirimizin yaşam hakkı güvencede değil O nedenle Akbelen mücadelesi, Akbelen direnişi önemlidir. Akbelen direnişinin kazanılması hepimizin kazanılması anlamına gelecek. Bu ülkenin, bu cendereden çıkılmasını sağlayacak. O nedenle Akbelen direnişine destek önemlidir, destek vermeye devam edelim. Yılgınlığa gerek yok. Direnişe devam. Çünkü biz burada, kendi yaşam alanımızda yaşamlarımızla birlikte orada yaşayan binlerce canlının yaşamını savunuyoruz."

Açıklamaların ardından İkizköylüler ve desteğe gelen çevreciler Akbelen Mahallesi'ne doğru hareket etti. "Halka değil, Limak'a barikat", "Faşizme karşı omuza omuza" sloganları atan yurttaşlar mahalle önünde jandarma barikatıyla karşılaştı. Jandarma ile avukat Arif Ali Cangı'nın görüşmesi sonucu, 50 kişilik bir heyetin mahalleyi ziyaret etmesine izin verildi. Dışarıdan gelen heyet, İkizköylüler ile birlikte madencilik faaliyeti nedeniyle ağaç kesiminin yapıldığı ve dinamitlerin patlatıldığı alanda incelemeler yaptı. İkizköylü kadınlar dinamit patlatılmasına tepkilerini dile getirdi. (ANKA)

Gündem